HOC-FED YENİ BAŞKANI ARSLAN OLDU.
Hocvan Dernekler Federasyonu (HOC-FED) 25 Ağustos 2024 Pazar Günü Esenyurt’ta bulunan federasyon merkezinde Olağanüstü kongreye gitdi.
Kıran-Kıran’a geçen bir atmosferde gerçekleşen seçimde ipi göğüsleyen Devriş Arslan oldu. Hoc-Fed misyon ve vizyonu dikkate alındığında şu anda bölgemizin-ülkemizin en ağır yükünü yüklenenlerden biri Arslan ve yönetimi oldu.
Derviş Arslan 82 oyla yeni başkan seçilirken Ayhan Öztürk ise 74 oy alarak ufak bir farkla kayb etdi. Bu kongre sonucuna baktığımızda eski başkan Öztürk hem güven oyu aldı, hemde seçimi Arslan farklı alacak beklentisi içinde olan herkes hayal kırklığına uğradı. Bunun nedenleri yazının devamında…
Sabah saatlerinde başlayan olağanüstü genel kurula Hocvan Dernek ve Delegelerinden yoğun bir katılım oldu. Zaman ilerledikçe de katılım giderek büyüdü.
Hoc-Fed gibi ciddi bir STK söz konusu olduğundan Serhat Sivil Toplum Bileşenleri- Platformu (SSTP) , DGD (Doğu Güneydoğu Dernekler) Bileşen ve temsilcileri, Esenyurt STK’ları, siyasi parti temsilcileri… Yoğun bir katılım oldu.
Kongreye Serhat SSTP genel koordinatörü Yusuf Yasin Sit, Davut Demir, SSTP yöneticilerinden Tuncer Öztürk, Yunus Gökçe ve birçok yönetici ve üye yer alırken SSTP yöneticilerinden Tuncer Öztürk’te Federasyon yönetiminde yer alan isimlerden olurken, Başkan seçilen Arslan ise İstanbul geneli ve bölgenin üst yapı STK alanlarını SSTP ve DGD platformlarının sıkı bir takipçisi olduğunu belirtelim. Bir başka ifade ile teneke birçok yönetici ve başkan STK alanlarındaki tartışmalardan vs kaçıp bana ne ayaklarında seyr ederken Arslan gibi ciddi tüm STK başkan ve yöneticileri SSTP ve DGD gibi yapılarda tüm ciddi bölge STK başkan ve yönetimleri yer almaktadırlar. Bu anlamda STK alanında nerede bir kuş uçsa dahi gözlemleyebilen, STK salanlarının ruhunu bilen, nabzını ölçebilen bir Başkan Arslan.
Bölge iş dünyamızdan devlerde kongredeydi. Volkan Kaya, Yusuf Süt, Şener Süt, Saffet Yılmaz, Fransa’dan inşaat sektöründen kongreye katılan Yılmaz. Yılmaz …Gibi birbirinden değerli onlarca adamları kongrede yer alırken iş dünyamızın önde gelen temsilcilerinden Saffet Yılmaz’da yeni yönetimde yer alarak yeni yönetimin gücünün nasıl büyüdüğünün göstergesi oldular.
Kongrelerde usul olarak divan seçilip başlanması gerekirken… Divan seçilmeden slayt gösterimi vb. işlemlerin yapılmaya çalışılması çekişme ve tartışmaları beraberinde getirdi. Tansiyonun daha fazla yükselmeden divan seçimi yapıldı.
Başkan adaylarının üzerinde mutabık kaldığı liste kabul gördü. Divan Başkanlığına Zeki Tağ, Divan üyeliklerine de Güven Yılmaz, Zeki Avşar, Nursena Ateş seçildiler.
Seçim yarışı da hakeza başa baş bir yarış şeklinde sürdü. Kongre süresince tartışmalar bazen büyürken, bazen de tansiyon epeyce yükseldi.
KONGREDEN İZLENİMLER, HALKIN STK ALANLRINDAN BEKLENTİLERİ...
Kongre günü İstanbul Anadolu yakasından, Avrupa yakasına tek kelime ile heyecan doruktaydı. Sabahın köründen itibaren bir düğüne gidercesine Hocvanlılar kongreye akarken, kongre günü sabah 5 te uyanıp bir daha uyumamak için sabahın köründe yollara düşenlerden biri de bizdik. Öyle aham şaham yazıhanelerimiz olmadığından Beykoz Hekimbaşında bulunan hücre gibi yazıhanelerimizden birinden uykulu-uykulu yolda sersem-sersem yürürken Pazar günü sabahın bu köründe her halde benden başka bu saatlerde yollara düşen başka bir deli yok diye iç geçirirken pat diye bir arabanın önümde durmasıyla uyandım. İçinde toplumsal alana duyarlılığı ile bir başka deli olan Hoc-Fed delegesi Zeki Avşar ve Gençler çıkması ile federasyonun halk açısından nasıl önemsendiğini ve sahiplendiğini de birkez daha anlamış oluyorduk.
Avşar’la Kavacık Aktarmaya kadar beraber çıktıktan sonra inip birgün önceden sözleştiğimiz gibi SSTP yöneticilerinden STK -İş dünyamızın önde gelen temsilcilerinden Davut Demir’i bekledik. Ve Demirle birlikte kongre alanına Esenyurt’ta doğru yola çıktık.
KONGREDE USUL ESASLAR YERLE BİR EDİLDİ…
Hoc-Fed’in bu kongresinde usul esas bakımından sınıfta çakan amatör bir Divan’a ve sunuma şahit olduk. İyi yönetilemeyen bir kongre süreci ortaya kondu.
Hoc-Fed gibi ciddi profesyonel bir STK açısından ilk defa bu kadar rutini becermeyen, usul ve esasların dışına çıkan bir divan ve sunuma şahit olurken, bu durum adeta birçok delegeyi çileden çıkardı. Gerdi.
Bir genel kurulda öncelikli esas divan seçimi olurken, bu kongrede divan seçilmeden resmen kongreye müdahale anlamına gelebilecek slayt gösterimleri sunumlar yapılmaya çalışıldı, yapıldı da. Çaktırmadan mevcut yönetimin reklamını slayt şeklinde vermeye başladılar.
Bu durum Turgay Zorba gibi deneyimli yöneticiler, delege ve üyeler tarafından yüksek sesle hem eleştiri aldı, hem kınandı, hemde ortamın gerilmesine neden oldu.
Delege ve hazirunun itirazı üzerine bir kongrede yapılması gerektiği divan seçimi yapıldı. Divan seçimi yapılmasına rağmen hiçbir kongrede olmayan mevcut yönetimin reklamı slayt şeklinde hemde Türkçe türküler eşliğinde yapılırken, bari Kurdi bir uzun hava eşliğinde bu slayt gösterisi yapılsaydı diye iç geçirdik. Kurdi bir STK da tırki slayt pek hoş olmadı.
Bölgemizin, ülkemizin, dünyamızın binbir kıyamet oyun ve senaryoları ile sarıldığı bir zamanda yaşarken… Bu kıyametlerin tufanların topluma toplumsal alana taşınması gerekirken, bu alanda lobileşerek yerel kamu devlet özne olmamız gerekirken... Kurdi Siyaset-STK alanlarının buna öncülük yapması gerekirken… Tam tersi durumlarla da karşılaşabiliyoruz.
Son zamanlarda Kurdi Siyaset STK alanlarında tc rejim amblem ato-put totem vs ler çaktırılmadan Kurdlere yedirilmeye çalışılırken… TC rejiminin iktidarının dahi imtina ettiği çöpe attığı tc amblem sembollerini başlarında taşıyan Kurdler ortaya çıkarken insanın midesi bulanıyor.
Sivil toplum mecralarında kırıcıların kurtarıcı diye çaktırılmadan tc amblem ve donelerinin kitlelere empozesi büyük tartışmalıda koparmaktadır.
Kurdi bir STK olan Hoc-Fed’in ufak-tefek hatalar dışında duruşu gayet iyi ama Kurdi Siyaset ve STK alanlarındaki gerilikler, tc rejimi ile bütünleşme rejimi çaktırmadan kitlelere yedirme ülkemiz geneli Kurdi STK alanlarını Kürtleri rahatsız eden bir durum. Bir başka ifade ile tc iktidarının dahiçöpe attığı soykırmcı bir diktatörlüğün amblem sembol ideolojisini kurdlere şirin gösterme,yedirmeye çalışma Kurd halkı açısından ihanetlerin en büyğüdür. Halk bunu asla af etmez ve sahiplerine yedirir. Bu anlamda kurdler adına ortaya çıkanlar bu konulara azmi dikkat etmeli.
Basit bir örnek vererek bu konyu geçelim. Bilindiği gibi artık tc de hak-hukuk-adalet devlet anlayışı vs kalmadı. En son 50- 100 yıl ceza istenen fezleke hazırlanan Dilan Polat olayında daha 1.celese bir durusma olmadan ablanın free olması, net gösterdi ki hırsızlık-yolsuzluk-vurgun, nammusuzluk boyutu ne kadar büyükse tc devlet hukuku sizi o oranda sahiplenir. Hatta devletin sahibi siz oluyorsunuz.
Ama aç kalıp bir baklava yada 5-10 bin çalarsanız ömür boyu hapiste kalıyorsunuz. Rejimin tüm kanunları size adan zeye uygulanır, hayatınız biter. Ama büyük vurgun vs olduğunda rejim tüm kanun kurallarıyla mahkemelerikolluk güçleri... Herşeyi ile emrinizdedir. Yargıdan diğer alanlara herkes size ortaktır. Ahlaksızlık namussuzluk hırsızlık yolsuzluk ülkemizde tavan yapmış bulunmaktadır.
Bir diğer örnek ise bizim geko olmadık işkencelerden ölümcül badirelerden geçip tc ye teslim olmadan bugüne gelmiştir. Kurd sorunu insan hak hukuk dendiğinde parmakla işaret edilen bir örnek bir mücadele insanı devrimciydi. Rejim kendisinden kötü çekinmekte, sürekli gözlem altında tutmaktadır. Ama geko omrü sonbaharında cıvıttı, karapara kumar vs en kirli işlere girdi. Açtığı yazıhaneye girdiğinizde en başında atoturk en alta kadar heryer tc amblem totem sembolleriyle donatılmış. Ve geko diyor ulan eskiden bir slogan atsak 1-2 hafta işkence, şimdi tc amblem ve sembolleri altında hertür haltı yiyoruz ama amir-memur bize büyük saygı duymaya başladılar. Ve gülerek gözlerimin içine bakarken ne demek istediğimi anladın bro diyor…
Anlamaz olumuyum. Aptal da olsa anlar bro kırcını kurtarıcın yapıp tc nin tüm put totem amblemlerini başına koy tc nin istediği düşkün düşürülmüş kırıcısına aşık aşağılık kompleksi tavan yapmış, hastalığına yakalanmış kişiliksiz kimliksiz bir mecraya kayan bir Kurdi en cok tc rejimi sever… Zaten rejimin istediği vatandaş tipi de budur. Bu örnekleri vermemizin nedeni yüzyıllardır soykırım çemberinde olan ağır bedeller ödeyen Kurdler adına ortaya çıkanlar azami dikkat etmeli.TC nin chpile topluma bulaştırdığı pislikleri,rejim bu seferkurdparti,örgüt derneklerini kullanarak kurdleri düşürmeye çalışmaktadır.
Dikkat edin din-iman-kuran, ulu türk, tarikat, kutsallar, turan...Bütün tc siyasal stk alanı nı tc düşürdü. rejimi yıkacağız diye ortaya çıkanlardan, milliyetçi mukedastaçı olanlara artık hepsi anır-ahır kabirlerde hazırola tfc rejimi giderek kuzey koreye yaklaşmaktadır...
HALKIN HOC-FED’DEN ve ÜYE DERNEKLERDEN BEKLENTİSİNE KISACA DEĞİNİRSEK…
Hocvan halkı Ardahan merkez ezici nüfus Kurdler neden bld başkanı bizden biri değil, neden kaderimizi tc parti ve siyaseti belirliyor, biz niye halkı örgütlemede ve yürütmede sınıfta çakıyoruz. Niye bulunduğumuz ili alanı kendimiz yönetemiyoruz.
Hoc-Fedin yapacağı projelerin en başında gelen proje şu olmalı.
TC rejimine dava açıp köylerimizin ve coğrafyamızın orijinal gerçek adlarını geri alma, tc nin bizlere empoze ettiği asimilasyon ve soykırım oyunlarını tc ye yedirme, bize taktığı ad ve amblemlerini çöpe atma…
TC ajan banka hukuk kanun oyunları nedeniyle ile serhat geneli ve Hocvan özelinde küresel soykırımcı firmalar yerli işbirlikçileri ile coğrafyamıza dadanmış, köy-köy toprak tarla toplama, tc kanun ve oyunları ile tarım arazilerini su havzalarımızı yaşam alanlarımızı yabancı firmalara kiraya verme oyunları ile binbir oyun ile şu anda bölgemizi yabancı soykırımcı firmaların operasyon alanına çevirmiş bulunmaktadır…
TC nin Kurdi geçelim tüm halkı vatandaşı yok etmeye yönelik bu karanlık oyun kumpas plan ve projelerine kim set çekecek. Kimdur diyecek. Nerede Kurdi STK siyaset alanları, neden hiçbiri bu konuda halkı örgütlemeyi bırakın tc aleyhine tek bir şikayet dilekçisi yazıp harekete geçmiyor, coğrafyamıza dadadan ajan firma banka vs deşifre etme için harekete geçmiyorlar…
Yukarda vurguladık kıyametlerin yaşandığı bir çağa girdik. Halkın STK alanlarından beklentisi bu kıyametlere karşı önlem almaları. Peki STK larımız ne yapıyor. Bölgemizde bu konular üzerinde SSTP ve basın olarak 3-5 arkadaş dururken… Ki Göleye de altın madenlerin bahanesiyle dalacaklardı. Bizim Karadenizi Patlatacaklar ve Serhat’ta İşgal ve Soykırım Dalgası gibi yazılarımız üzerine geri adım attılar. Maalesef bugüne kadar STK’larımızın çoğu ya bu kıyametlerin farkında değil, yada STK alanlrına kriptolar boca edilerek halk uyutulmaya, ölüm uykularına çekilmeye çalışılmaktadır.
Şu anda Erzincanda küresel yahudi firmalarla yerli işbirlikçileri tc ilebirlikte dünyanın en değerli hazinesi olan Kurdistandaki kaynak sularını fırat dicle kaynak sularını çıkış coğrafyasında dünyadadeğeri aslaparayla ölçülmeyecek sularımızı siyaninürle zehirlerken... Maden damarları da karadeniz altına kadar uzandığından birgün Kardeniz de patlayacak. Bu faaliyetlerin derhal durdulması tc rejimi ile buraya dadanan firmalara insanlığa kıyameti dayatmaları ve insanlığa karşı işledikleri suçlardan dolayı cezaların en ağırı verilmeli. Buraya dadanan firmaları da dünya çapında tesbit ederek bütün mal varlıklarına el koymak gerekmektedir.
KARADENİZİ PATLATACAKLAR TIKLAYINIZ…
SERHATTA İŞGAL ve SOYKIRIMOPERASYONLARI SON HIZ DEVAM EDİYOR TIKLAYINIZ…
Özetle STK alanları günümüzde artık ateşten gömlektir. İçine alındığımız kıyametleri çözme önlem almadılar. Yaklaşan kıyametleri halka taşıma ve halkı örgütlemedir. Sadece Hoc-Fed değil Hoc-Fed’in Serhat STK alanlarına öncülük ederek örgütleyerek bölge lobisi ortaya çıkarmalı. TC nin kıyamet-işgal-yok etme oyun ve kumpaslarını durdurma yönünde öncülük rolünü üstlenmesi gerekmektedir…Coğrafyamız ülkemiz insanıyla hasta sakta düşünemeyen kölelerle çevrilip halk düşürülüyor, coğrafyamız, ülkemiz elimizden alınmaya çalışıyor, hangi plan projeden bahs edeceğiz… artık uyanalım…
Tekrardan kongremize dönersek, kongrelerde Gelir-gider, etkinlikler, faaliyetler birer rapor olarak bir yönetici tarafından okunur ve oylanır. Burada daha divan seçilmeden sunucu şimdi bir slayt gösterimiz var çıkışı yaparken... İtirazlar ve tartışmalarda yükselmeye patlak vermeye başladı.
Delegelerden zaman-zaman divana müdahaleler yapıldı. Sert tartışmalar olurken, Divanın adeta tıkandığı anlar oldu.
Açıkçası çoğunluk bu seçimde 30-50 arası adaylar arasında fark beklerken, farkın azalmasını çaktırılmadan yapılan bu müdahalelere bağladılar…
Bu olumsuzlukları bir kenara bırakırsak divana seçilen başkan ve üyeler arı gibi çalıştılar. Özellikle divana seçilen Esenyurt Bld. Dem meclis üyesi Güven Yılmaz çok başarılı bir performansla seçim sürecini ve sayımı harika bir şekilde idare etdi.