TC, KURDLERİ ve LAZLARI DİRİ-DİRİ GÖMÜYOR…
Fırat-Dicle’nin çıkış noktası, Kaynak sularımızın çıkış noktasında maden Faaliyetleri ile Doğu Nüfusunu yok eden TC rejimi, Benzer bir şekilde Karadeniz bölgesini de yok ediyor.
Maden faaliyetleri ile ülkemize kıyametleri dayatan Murat Kurum vb tc ile yargılanıp kodese tıkılmaları gerekirken, vatandaşı ve ülkeyi daha hızlı yok etsin diye asrın liderimiz tarafından yeniden çevre ve şehircilik bakanı yapıldılar. Halk düşmanı chp başta olmak üzere tc uyduruk muhalefeti siyaseti bu doğaya -insana dayatılan soykırımla ilgili kıllarını bile kıpırdatmadılar. TC siyaseti, devleti toptan katil emperyale, siyonistlere hizmette yarışırken, Allahtan doğa dile gelerek patlayarak uyanın sizi yok ediyorlar dedi. ( Erzincan’da siyanür dağlarının patlaması)
Doğu Medya gibi, Serhat Sivil Toplumu gibi sınırlı STK alanları, istisnalar dışında halka dayatılan yok edilme ve kıyametleri halka taşıyan yok, halkı örgütleyen yok.
Doğu Kültür Medya olarak soykırımcı tc rejiminin ana politikasının Anadolu Mezopotamia halklarını yok etme, soykırıma uğratma, tarihten silme olduğunu halklara taşırken halklar, vatandaş ve STK’lar ufaktan da olsa uyanmaya, ülkemizde bütün sorunların kaynağının tc rejiminin ta kendisi olduğunu, rejimin siyasi partileri, devlet erki, sermayesi, nazi-nato basın ile kendilerini imha ve tarihten silme rejimi olduğunu… anlamaya başladılar.
Karadenizi Patlatacaklar (Ayrıntılar İçin Tıklayınız) ve
Serhat’ta İşgal ve Soykırım Dalgası Son Hız Sürüyor (Ayrıntılar için Tıklayınız)
Gibi onlarca analiz haberimiz sayesinde Doğudan Batıya halk kitleleri vatandaş hızla uyanmaya başlarken…
Erzincan’dan patlayan siyanür dağlarına, maden faaliyetlerinin, buradan küresel siyon kapital firmaların yerli işbirlikçileri ile köy köy tarla -toprak toplamlarına, sularımıza, ovalarımıza, gıdamıza çökmelerinin bir tek sebebinin o topraklar üzerinde yaşayan halkları yok etme tarihten silme olduğunu halk kitleleri giderek net olarak görmeye, anlamaya ve bütün bu oyun kumpasların ise bizimdir zannettikleri tc rejimi ile yapıldığını kavramaya başladılar.
TC rejimini takmayan, kutsal devlet kurtarıcı anır-ahır vs yemleri yemeyen Evrensel Gazetesi gibi halka hizmet eden istisnai basın-yayın dışında TC’nin nazi nato basını ((bunlarda iktidar-muhalefet goygoyculuğu yağcılığı dışında bir fonksiyonları yok.)) Ülkemizi ilgilendiren ölümcül hiçbir soruna dokunmadıkları gibi sorunları gizlemede vatandaşı ölüme yatırmada birbirleriyle yarışmaktadırlar, gerçekleri gizlemek için hertür maymunluğu yapmaktadırlar…
Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinde halk avaz -avaz bağırıyor. Maden faaliyetlerini neden durduramıyorsunuz, sularımızı, ovalarımızı, enerjimizi neden elimizden alıp yerli-yabancı ihanet şebeklerine özel kişi firmalara, siyonist yahudilere peşkeş çekiyorsunuz. Su, toprak, gıda, enerji … Bunlar halkın malıdır özelleştirilemez, satılmaz, bunlar vatana ihanettir. Günü geldiğinde hepinizden hesabını soracağız, hepinizi tek-tek yargılayacağız…
Halk ve ciddi STK’lar yaşadıkları bölgede, il-ilçe-köylerde halk için harekete geçmeyen tc ve tc’nin alana döşediği yerli-yabancı firmalara karşı harekata geçmeyen dava açmayan, halkı bilinçlendirmeyen adı vakıf, federasyon, il-ilçe-köy derneklerinden muhtarına bunların derhâl al aşağı edilmesini, ülke ve halka yol-yöntem sunan, onculuk eden, halkı bilinçlendiren örgütleyen STK -dernek-muhtar-siyasetçi … istemeye başladı. Bu anlamda ülkemiz ve dünya genelinde Doğu Medya gibi yayınlardan ciddi STK’ların arkasına yığılmanın kaçınılmaz olduğu gerçeği ve bilinci ülkemizi hızla kaplamaya başladı. Halk, ciddi tüm STK erbabının aydınların ortaklaşa örgütlememelerle kendilerine öncülük etmesini de istemeye başladı. Halk tc rejimini tarihten silecek yeni siyasal hareketlerin ortaya çıkmasını istemeye başladı. Bu anlamda ülkemizde tc rejimi ve siyasi partilerine güvenmeyen karasız kitleler iktidar muhalefetten nemalanan hırsız sürülerinin korkulu rüyası olurken, sayıları da çığ gibi büyüyor.
Yani tc’nin suyu hızla ısınıyor, ama halka öncülük edecek kadrolar yok. Bu kadroların çıkıp kendilerini yürütmesini bu derin işgal tc rejiminin yıkılmasını değişip dönüştürülmesi halkın, ülkemizin vatandaşın ana gündem maddesi olurken... Rejim, basın yayını siyaseti… tüm ayakları ile bu gerçek gündemi örtbas etmenin peşindeler… Ama güneş balçıkla sıvanmaz… Gerçekleri nereye gömerseniz gömün patlayıp dışarı çıkarlar…
Bilindiği gibi Rio Trinto, Anatolia Mineralle vb yahudi firmalarının perde önü ve gerisinde olduğu yerli ihanetçilerle ülke genelinde giriştikleri Maden faaliyetlerinin en önemli nedeni 300 yıldır tarihten silmeye çalıştıkları Anadolu Mezopotamia nüfusunu tarihten silmek. Bir an önce terörist israilin Anadolu-Mezopotamia ya konmasını sağlamak, siyonist küresel sermaye ile ülkelerimizi işgal eden siyon sermayenin sorunsuz işgalini gerçekleştirmek.
Bundan dolayı Karadeniz’in altına doğru uzanan madenleri çıkararak 5-10-25-50 yada 100 yüzyıl içinde biz 80-90 milyonu yok etme temel planlarından biri. Bizi Marshall planlarından günümüze yiyecek-içeceği silaha çevirerek bizi geri zekalı yaptıklarından bu soykırım operasyonları karşısında biz uyanmazken, Erzincan’da patlayan siyanür dağları patlayarak bizi uyandırdı. Yani doğa Allah’ın rahmeti ve izniyle sizi yok ediyorlar uyanın dedi. Ki bu konuda Peygamberimizin hadisi var Fırat-Dicle çıkış noktasına, Karadeniz’in altına giden madenlere dokunmayın, bunlar için sakın ola savaşmayın bu kıyamet alametidir diye.
Diğer yandan geçen günlerde Amed (Diyarbakır), Riha’yı (Urfa) yakan dedaş diye bir elektrik firması ortaya çıktı. Yani tc enerji alanlarımızı, madenlerimizi, sularımızı, ovalarımızı, tarım-toprağımızı perde önü ve arkasında küresel ve ülkemizi işgal etmiş yahudi firmalarına, onların güdümündeki özel firmalara peşkeş çekerken… Ekonomi vs tüm argümanlar siyonist yahudilerin yalan dolan algıları. Ortada tek gerçek var halkı her alanda nefessiz bırakıp yok etmek… Vatandaş emekli aylıklarına günlük ekmeğe kafayı takarken bizi ülkemizle yok ediyorlar…
ORDU’YU, MESUDİYE’Yİ HARİTADAN SİLYORLAR…
Karadeniz’deki maden faaliyetleri yukarda da vurguladığımız gibi soykırımcı siyonist firmaların yerli yabancı ayakları ile son hız sürüyor. Ordu Sisorta’da devam eden maden faaliyetlerle Melen Çayı başta olmak üzere bu yerli-küresel soykırımcılar bir taraftan bütün doğaya, toprağa bilinen bilinmeyen maddeleri zerk ederken, sakatlayamadıkları siyanürü ise ırmaklardan dağlara her yere boca etmektedirler. Kurdu-kuşu, balığı, bitkiyi, doğayı zehirleyerek Karadeniz halkını yok ediyorlar. Bir başka ifade ile soykırımcı maden firmalarının yok ettiği bitkiden balığa aslında orada yaşayan insanların yok edilmesidir. Bu yok edilme öyle bir günde anlaşılmaz. 10-20-50 en fazla 100 yıl içinde Karatenizde Karadenizli kalmayacak şekilde hayata geçirilirken, derin bir şeytani siyonist projelerdir. Çünkü bu maden damarları Karadeniz’in altına uzuyor, zamanla denizi de patlatacaklar, terör israil ve siyonist şatolardan mahiyeti bilinmeyen maddelerle de doğayı üstünde yaşayan canlıları yok eden bir silaha çevirmektedirler… Bu dolayı ülkemiz genelinde maden faaliyetlerinin tümünü acil durdurmalıyız, ülkemizi derinden işgal eden çeteleri yerli-yabancı-devlet-basın-STK-siyaset ayakları ile deşifre edip hesaba çekmeliyiz.
Karadenizliler tüm Karadenizi baz alacak Karadeniz Sivil Toplum Platformu yada Örgütünü (KSTP) hemen kurarak ne kadar teneke federasyon, il ilçe dernek siyasetçi varsa düzgünleri içeri almalı bu alanlara sinmiş kirlenmişleri kripto ve ajanları deşifre edip ablukaya almalı, bu maden firmalarını da yerli küresel ayakları ile kimlerin olduğu nu a dan z ye çözmeliler. Karadeniz’e verilen zararın tazmini için tc ve bu firmaların aleyhine yerel-ulusal küresel davların açılması, bunların deşifrasyonunu cezalandırılmaları sadece tc içinde değil dünya genelindeki firmalarına el koymak için harekete geçilmesi, bu meyanda dünya halkları ve STK alanlarıyla ortak harekete geçilmesi…
Önemli Not:
Kurdler, Lazlar gibi kelimler dikkat çekmek için kullanılmıştır. Gerçeği şudur tc 80-90 milyon vatandaşı diri-diri gömmektedir… TC vatandaşı din-dil-ırk-mezhep-ideoloji(sağ-sol) diye ayrıştırma ve ötekileştirme üzerine kurulu bir rejim.
TC kurulmadan önce biz Anadolu-Mezopotamyalılar Sultan Vahdettin öncülüğünde bütün Osmanlı Coğrafyasına üç kıtaya hükm edecek bir cumhuriyet bir rejim kurduk. Adı da Kars Kafkas İslam Cumhuriyeti idi.
Bu cumhuriyette ırk-ırkçılık olmadığı gibi türk-kürt-rum-rus-ermeni-malakan, gurci, çerkez.. 70 yakın bütün yerel etnik bileşenler vardı. Daha Avrupa demokrasisinin d sini bilmezken 1918 de çağın en ileri demokrasisini biz kurduk.
Katil kraliçe, dünya siyonizmi, siyonist sermaye ile günümüzde tc nin de sahibi olan siyonist-sebataist yahudi aile ve holdingler dünyanın soykırımcı sermayesi planları gereği Osmanlıyı parçalayıp mideye indirmek için tüm İslam dünyasında kukla rejimler ve sahte suni ırkçı faşist devletler olmadan Selahaddin Eyyubi ve Vahdeddin ruhunu yok edemeyeceklerini çok iyi bildiklerinden anında Kars-Kafkas İslam Cumhuriyetine saldırarak 14 yöneticisini tutukladılar, Malta Adasına sürdüler.
Kars-Kafkas Cumhuriyeti ile Müslümanların, Osmanlıların bütün dünyaya hükm edecek çağın en ileri demokrasi hareketine imza attığını gören katil kraliçe ve katil kraliçenin güdümünde olduğu siyonist sermaye İsrail devletinin de kurucu temellerini atan halen kendisi hakkında gerçek bilgilere ulaşmamızın kanunlarla engellendiği atauruk ve ger ismet gibi ajanlarıdır.
(Bilindiği gibi Filistin Cephesinde ataurk ve ismet İnönü 7. Ve 3. Kolordulara komuta ediyorlardı. Ataturk ingilizler yaptığı gizli gorusmeler sonucu 7 kolorduyu diğer kolordulara haber vermeden geri çekerek İsmetinde aynı şekilde kolordusunu çekerek İngilizlerin sorunsuz Osmanlı ordusuna saldırmasını 40-50 bin Osmanlı askerinin şehadeti ve Filistinin kayb edilmesi, İsraile giden yolun açılması, israilden önce büyük israil olarak kurulan tc nin kurulmasının temllerini Filistin cephesinde attılar. Ve atauruk sağlık bahnesi ie 3-4 ay avrupada siyonistlerle tc nin yol haritasını çizerken… Kanunlar nedeniyle hala gerçek bilgi belgelere 100 yıldır ulaşamıyoruz.
Ama şu bir gerçektir ki Kars-Kafkas İslam Cumhuriyeti siyonistlerin Osmanlı üzerindeki tüm planlarını yerle yeksan etmiştir. 100 yıl sonrada olsa halk Anka misali, küllerinden doğarak Filistin’den Afganistan’a halklar arasında dil-din-ırk-mezhep sınırlarının olmadığı Anadolu Birleşik Devletleri için ayağa kalkmaya ve harekete geçmeye başladılar.
İngiliz sömürgesi olarak kurulan ve bize 3 kıtayı kayb ettiren TC rejiminin dün hitler gibi Kurdleri ve Müslümanları soykırıma uğratıp katl ederken günümüzde bu katliamın daha da çeşitlendiğini hava-su-yiyecek-içecek, gıda-genom herşeyin silaha çevrildiğini ülkemizin tarım-toprak-maden-suyu-gıdası ile siyonistlerin işgaline geçtiğini Anadolu Mezopotamia halklarının tc rejimi ile birlikte ölümlerden ölüm beğen çemberlerine alındığını halk artık kürt-türk,ırk, din gazlarını yemden kavramaya ve görmeye başladı.
Basit bir örnekle açıklarsak yiyecek içecek bir silah olarak şu anda 80-90 milyon vatandaşı embesil-geri zekalı hasta sakat sürülerine, düşünemeyen hayvanlara çevirirken, bizi ırk-dil-din vs ayırmıyor, hakeza Karadeniz patladığında ise bizi turk-kurt-ermeni-laz-rum-yahudi-turkmen fars arap vs ayırmayacak. Toptan gömecektir.
Bu basit örnekte de ortaya koyduğumuz gibi artık ülkemiz Sivil Toplum Örgütlerinin, halkın vatandaşın ingiliz sömürgesi, nazi-nato oyuncağı tc rejiminin tüm zehirlerini
((kutsal devlet, kutsal türk, kutsal ırk, kutsal kurtarıcılar, kutsal anır-ahır kabirler, kutsal bayrak vs.. Listenin başı var sonu yok…))
Rejime yedirmesi, hızla örgütlenip Anadolu Birleşik Devletlerini kurmamız terör lejyonu israili de yıkarak üstün ırk yalan dolanıyla siyonist oyunlarla yahudi halkını da soykırım gettosuna haps terörist israilden uyduruk arap rejimlerine tc-iran-ırak-syrai , ermenia-azeria… uyduruk ön asya mafia -çete devletçiklerini ırk devletçiklerini yerle yeksan etme dönemine geçtik. Dünyamızda siyonist şatoları yıkıp Dünya Konfederasyonuna geçiyor… Ülkemizde artık STK başkan ve yönetimleri, namuslu aydın gazeteci halk önüne çıkacak aydınlar aktivistler burada vurguladığımız ana geçekleri esas alarak harekete geçmeliler… TC yi yıkmasak tc yi ele geçiren siyonist holdinglere el koymasak tc ve siyonistler hepimizi 7 sülalemizle 100 yıllardır yok etmektedirler. Ve bu şu anda Karadenizi patlatma operasyonuna kadar yükselmiş bulunmaktadır… yada toptan gömüleceksiniz. Hem bu dünyanızı hemde öbür dünyalarınızı kayb edeceksiniz. Allah insan akıl, izan, vicdan vermiştir ya kullanacaksınız yada yok olacaksınız…
SERHAT SİVİL TOPLUMU OLARAK BU BAŞKAN ve DERNEKLERİ TEBRİK EDİYORUZ.
Bu Ölümcül Projeleri Ülke Kamuoyuna Taşıyan, Yeşil Doğa Koruma Derneği Başkanı Hüseyin Okumuş'la Mesudiye Çevre Derneği Başkanı Arslan Sarıgül Mesudiye’nin tc ve maden firmaları eliyle nasıl yok edildiğini zehirli siyanürün Karadenizi bölgesini nasıl esir aldığını kamuoyuna yaptıkları açakalma ile ortaya koymuşlar. Kurallara uyma babında tc kamu kurum kuruluşlarına şikâyet etmişler. Ülkemizde halk dernekler hala şu gerçeği bilmiyor. Kimse hak vermez, kimse adalet vermez, istiyorsan kendin yürüyüp alacaksın. Ama en azından cılızda olsa 1-2 STK’nın Karadenizde harekete geçmesi lazus kardeşlerimizin koyun gibi ölüm uykusunda olmadıklarını kalkıp yürüme potansiyellerinin olduğunu ortaya koymaktadır. Öneli bir gelişmedir.
Bu Duyarlı Derneklerimizin Basın Açıklamasını Olduğu Gibi Aktarıyoruz:
Mesudiye Çevre Derneği Başkanı Arslan Sarıgül ve Yeşil Doğa Koruma Derneği Başkanı Hüseyin Okumuş'dan Kamuoyuna Çağrı
Komşumuz Koyulhisar Sisorta'da altın madeni havuzlarından boşaltılan siyanürlü zehir, Melet Irmağını zehirledi. Sisorta'dan başlayan, Mesudiye istikameti ve Ordu topraklarından geçen Melet Irmağı, yüzlerce yerleşim alanında tüm canlı varlıkları yok etti. Doğayı, insanları ve tüm canlı varlıkları zehirlediler.
Mesudiye'nin içinden geçen Melet Irmağı, 45 kilometre yukarıdaki bir maden fabrikasından gelen kirli su nedeniyle büyük zarar görmekte. Bu kirli su, dere boyunca tüm canlıları, deredeki balıkları, çevredeki bahçeleri ve orada bulunan yapıları olumsuz etkileyerek büyük bir yıkıma yol açmaktadır. Fabrikadan gelen kirli su, canlıların ölümüne neden olmaktadır.
Yeşil Doğa Koruma Derneği Başkanı Hüseyin Okumuş ve Mesudiye Çevre Derneği Başkanı Arslan Sarıgül olarak, kamuoyuna çağrıda bulunuyoruz:
Bu kirlenmeye ve canlılara, insanlara zarar veren fabrikanın bir an önce kapatılmasını ve kirli suyun ırmağımıza akıtılmasının durdurulmasını talep ediyoruz. Bu fabrikanın yarattığı tahribatın durdurulması ve gerekli cezai işlemlerin uygulanması için yetkilileri göreve çağırıyoruz.
Yetkililerin bu duruma nasıl tepki vereceklerini merakla takipte kalacağız. Bu konuda duyarlı tüm vatandaşlarımızı ve ilgili kurumları harekete geçmeye davet ediyor, doğamızı ve canlıları korumak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Saygılarımızla,
Hüseyin Okumuş - Yeşil Doğa Koruma Derneği Başkanı
Arslan Sarıgül - Mesudiye Çevre Derneği Başkanı
Çağrı Yapıyoruz
*T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na
*T.C Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çalışanları Ordu Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne
*T.C. Ordu Valiliği’ne
*T.C. Mesudiye Kaymakamlığı’na
*Mesudiye Belediyesi Başkanlığı’na
Doğu Kültür Medya-Haber Merkezi