ÖZKAN, 29. MADDE İÇ SAVAŞA DAVETİYEDİR..

ÖZKAN, 29. MADDE İÇ SAVAŞA DAVETİYEDİR..

Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen 29. Maddenin ilk iki maddesi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.. Milletvekili Özkan, bu yasa rejmin çürümüşlüğü ve yıkımının göstergesidir dedi..

Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen, internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeler, bugün başladı. CHP ve HDP’nin önerisiyle usul tartışması açıldı.

Usul tartışmasının ardından, gruplar; teklifin geneli üzerine görüşlerini bildirdi.

Teklifin; internet haber sitelerinde çalışanlara basın kartı verilmesini sağlayan birinci maddesi kabul edildi. Böylece, mevcut Basın Kanunu’nun birinci maddesinin birinci fıkrasındaki, “Bu Kanun, basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar” hükmü; “Bu Kanun basılmış eserlerin basımı ve yayımı ile internet haber sitelerini kapsar” hükmü ile değiştirildi. Ayrıca teklifteki birinci maddenin kabulü ile “Basın kartı düzenlemesi bakımından basın kartı talep eden medya mensupları ve enformasyon görevlileri de bu Kanun kapsamına dahildir” hükmü de Basın Kanunu’nun birinci maddesine eklenmiş oldu. Bu hükümle radyo, televizyon ve kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personelinin de basın kartı almasının önü açıldı.

Teklifin ikinci maddesi de Basın Kanunu’nun ikinci maddesine eklenen “internet haber siteleri” hükmüyle, internet siteleri de yaygın dağıtım kapsamındaki basın kuruluşları arasında yer aldı. Ayrıca internet haber sitesinin de “İnternet ortamında, belirli aralıklarla haber veya yorum niteliğinde yazılı, görsel veya işitsel içeriklerin sunumunu yapmak üzere kurulan ve işletilen süreli yayını” tanımı yapıldı.

Teklifin ikinci maddesiyle Basın Kanunu’nun ikinci maddesine yeni eklenen tanımlar şöyle oldu:

“Basın kartı: Bu Kanunda belirtilen kişilere, Başkanlıkça verilen kimlik kartını,

Başkan: İletişim Başkanını,

Başkanlık: İletişim Başkanlığını,

Komisyon: Basın Kartı Komisyonunu,

Medya mensubu: Radyo, televizyon ve süreli yayınların basın-yayın faaliyeti yürüten çalışanlarını,

Enformasyon görevlisi: Kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri Devlet enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personelini.”

SANSÜR YASASI NE İÇERİYOR?

“Sansür yasası” olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde hapis cezaları da öngörülüyor. Teklifle "Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan" kimse, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın faaliyetleri ve personeline yönelik suç teşkil eden içerikler katalog suçlar kapsamına alınacak. Teklifle, internet haber siteleri süreli yayın kapsamına alınacak. Basın kartı başvurusu İletişim Başkanlığı’na yapılacak ve basın kartı resmi nitelikte kimlik belgesi olarak kabul edilecek.

ÖZKAN 29. MADDE İÇ BARIŞI DİNAMİTLEMEKTİR..

Özkan rejim çürümüş, her taraftan dökülüyor, bu çürümüşlüğü bir karanlıkla sarıp gazeteciyi, özgür düşünceyi, sosyal medyayı susturmaya, ekonomik anlamda da ablukaya almaya çalışıyorlar.. Özkan’ın konuşması büyük gerginliğe neden olurken.. İktidar basını ise yasayı öve-öve bitiremedi..

Haberin videosu için tıklayınız..

CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, Meclis’te Sansür Yasası görüşmelerinde CHP grubu adına söz aldı. Basın İlan Kurumu Başkanı Edibe Sözen’e tepki gösteren Özkan, “Keyifçi, oligark” dedi. Özkan’ın sözlerinin ardından Meclist’te tansiyon yükseldi..

Deneyimli bir gazeteci olan ve bu konuda önemli bedeller ödeyen Tuncay Özkan’ın belirlemeleri ve endişeleri gazetecilik sıfatını ve bilincini taşıyan herkes tarafından takdir edilirken..

CHP zihniyetinin çirkinliğini görmek içinde on binlerce örneği olan bu videoya bakmak yeterli olacaktır..

Video İçin Tıklayınız..

Özetle iktidar ve muhalefeti ile hergeçen gün giderek esir alınan bir Turku-ye gerçeği ile karşı karşıyayız..

29. maddede Tuncay Özkan’ın dile getirdiği durumlar tüyler ürpertici cinsten ve bu manipülasyonla basına gazetecilere yönelinmesi ciddi anlamda büyük kaoslara hata iç savaşa yol açabilecek tehlikeleri de içinde taşımaktadır.. 

Ülkemizde basının içinde olduğu gerçek durum ise daha vahim: İktidar ve muhalefet kendi yandaşlarına alan açarken.. Özgür basına, gerçek anlamda halkı ve vatandaşı esas alan iktidar yada muhalefete yalakalık yapmayan basın ise her alanda bitirilmeye çalışılıyor..

30 YILDAN FAZLADIR HAKLARIMIZ GASP EDİLİYOR..

Örneğin Doğu Medya olarak TC kamu ve yereli iktidarı muhalefeti ile bize gram ilan vermediği gibi yayınlarımızın kesilmesi ve bitmesi içinse yayın yaptığımız 2010 lu yıllardan günümüze sürekli büyük bir abluka sürmektedir..

Doğu medya genel yayın yönetmeni olarak  90’lardan beri TC rejmi bütün vatandaşlık haklarımızı gasp etmiştir.. İktidar ve muhalefeti ile ne hakkımızı arayacak bir siyasi parti, nede stk mevcut değildir. Özkanın da işaret ettiği gibi çürümüş bir rejimde yaşıyoruz.. Ve rejim bu çürümüşlüğünü gizlemek, bizleri daha büyük karanlıkların içine çekerek kamufle etmeye çalışmaktadır..

29. madde ile rejim her tarafa eğilip çekilen ucube bir yasa ile gerçek gazetecileri, muhalifleri, sosyal medyayı, halkı  susturmaya çalıştığı gibi, toplumsal anlamda iç barışı tehdit eden bir bombayı ortaya koymaktadır.. Yine eski bilindik kutsal tc oyunları ile vatandaş her alanda sarılarak nefes alamaz hale çekilmeye çalışılmaktadır..

Bir insanın gazeteci olup olmadığının kriterlerinden en önemlisi gazetecinin sistem-rejim karşıtı olması, özgür irade ve düşünceyi, halkı savunması, terör lejyonları-terörizm ve faşist ulus devlet başta olmak üzere birilerinin yandaş ve yalakası olmamasında yatmaktadır.. Gerçek aydın, gerçek  gazeteci budur.. TC de bu kriterlere uyanlar değil, uymayan sahte gazeteci ile kaynamaktadır..

TC rejiminde  hayatında bir makale bile yazmayı becermeyen birsürü davara basın kartı ihale para ortalık sahte gazeteci ve yayıncı ile kaynarken..

TC’de gerçek gazeteciler aydınların büyük çoğunluğu hak-hukuktan yoksun sefil bir hayat sürmektedirler..

TC gibi faşist rejimlerin bir gazeteciye sen gazetecisin, sen değilsin diye belge vermesi kadar büyük bir utanç olabilir mi..

Bir insanın gazeteci olup olmadığı basın yayın alanında ciddi STK’lar ve diğer STK’lar ve halkın teveccühü ve ortaya koyduğu çalışma ile olur..

2010 -11 yıllarında Doğu Medya yazılı gazete birkaç sayı  çıkardık. Rejim ekonomik abluka başta olmak üzere her taraftan bizi sararak gazete çıkarmamızı engellediği gibi iktidarı muhalefeti ile gram ilan vermeme, en vahimi yüzlerce ajan hukuk büroları ile ablukaya alarak nefes alamızı bile engellemeye çalışmaktadırlar.. Bu abluka hala bütün şiddeti ile sürerken.. Hala ülkemizde ne hakkımızı arayacak nede soracak bir siyasal yapı ve stk yoktur..

Özetle ülkemizi biz (vatandaş) değil yerli-yabancı ihanet çeteleri 300 yıldır işgal etmişlerdir.. Bu işgalin farkında olan her aydın, gazeteci .. Vatandaş hala rejimin 1 numaralı hedefidir..  İktidar muhalefet bu rejimin nasıl değişeceği yönünde vatandaşa plan proje sunması gerekirken..

Her iki kanat da kutsal tc oyun ve numaraları ile hala hayatlarımıza çökmeye çalışmaktadırlar.. İktidar yanlılarının allayıp pulladığı 29. Madde büyük ihtimalle tc rejimini, rejmin iktidar ve muhalefetini takmayan tüm gazetecileri hedef 1. Dereceden hedef yapacak tüm doneleri taşırken..

Muhalefet ise diktatör soykrımcı tc rejminin –ataürkün totem ve putların kutsallığı ve yüceliğini yedirmeye bir yüzyılımızı daha çalmaya bakarken.. Kendi kriterlerine uymayan herkese ise büyük ihtimalle hain –terörist damgası vurmaya gerçek aydın gazeteci stk erbabını halkı daha da nefes alamaz hale çekmeye yani faşizmi daha da büyütmeye bakacaklar..

Bir ülkede özgür irade, özgür düşünce, düşünceyi özgürce ifade yani gerçek anlamda demokrasi yoksa.. O ülke tek kelime ile diktatörlüktür, faşizimdir ve sömürgedir..

TC’nin bu özelliklerini sorgulamak suç olursa.. Gideceği tek kapı iç savaştır.. Halk ve vatandaş bunu yemez.. 

Somut bir soru ile bitirelim: 30 yıldan fazladır her alanda hakkımızı gasp eden TC rejmi al sana basın kartı oyunu ile  yüzyıldır hakkı hukuku gasp edilen aydınlara gazetecilere bizlerden aldığı hayatlarımızın hakkını bedelini kim ödeyecek..  Rejmin kurdlere müslümanlra Ermenilere vatandaşa yaptığı soykoırımın hesabını kimler vercek.. İsaikla mahkemelri gibi sömürgeci dış güçlerin kuklası içerdeki ihanetçilerden kim hesap soracak.. Bu konularda bakın tc rejmi iktidar muhalefetinde çıt yok.. İşleri güçleri alavere dalavere.. CHP zihniyeti kurdlerin Müslümanların soykırımına dokunmazken.. sadece ermeni lafını bazen gevelemeleri bile sorgulanırken.. Rejimin nasıl bir tezat ve çıkmaz bir yol olduğu da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır..

Ülkemizin ana sorunu rejim sorunudur. Bu sorun gizlendikçe her alanda sorunlar da giderek büyümektedir..  Ve hiçbir yasa tc rejminin yıkılmasını, değişip dönüşmesini, ırk-dil-din-mezhep üstü Anadolu birleşik devletlerine dönüşmesini engellemeyecektir.. Rejmin çıkardığı hiçbir yasa da gerçek aydın ve gazetecileri susturmayacaktır..

Sonuç olarak gerçek gazetecilik özgür irade ve özgür düşünce, düşünceyi ifade işidir. Bu da kanunlarla dizayn edilemez.. Aksi yazılan her yazıya belirtilen her düşünceye faşist ulus devlet dilediği cezayı keser, ortada ne devlet ne hak, nede hukuk kalır.. Şimdi soykırmcı-diktatör tc rejmine demokrasinin en mükemmeli desek bu gazeteciliği ve gazeteciyi kim takar.. TC rejminde yüzyıldır en iyi palavra sallayan halkı en iyi kandıranların son dönemlerini yaşıyorlar ve bunu uzatamaya çalışıyorlar.. Bunu ne kimse yer nede takar..