Müzakere sürecinin başlangıcından bu yana ortaya çıkan olumlu tepkiler artık yerini ‘acaba’lara bırakıyor.
Artık cenazelerin gelmediği, ağıtların yakılmadığı bir dönem bahar ile birlikte tüm coğrafyada hissedilir durumda idi.
AKP bu konuda nasıl bir projenin ve planın sahibi olduğu açıkcası merak ediliyordu o merak çok geçmeden GEZİ parkı eylemindeki refleksi ile işte ben buradayım diyordu.
kürt gerillalarını geri gelmesine karşı ‘’önlem ‘’paketleriydi.
Tüm gelişmeler ışığında acaba ne nasıl olacak soruları Kürtlerin belleğinde cevaba muhtaç halde beklerken gözlerin adaya çevrildiği bir anda sırasıyla Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Gülten Kışanak, Sırrı Süreyya Önder’e yapılan şimdide sayın Selahattin Demirtaş’a yapılıyordu. Bununla beraber Kürtlere istemiyorum ‘’sıradaki gelsin’’ paketini büyük bir aymazlık ile açıklıyorlardı.
Tam bu noktada Kürt siyasetinin bir karar vermesi gerekiyor.
AKP kendi çözümünü daha çok güçlenmek ve nüfus bulmak bölgedeki yerel ve ulusal hakimiyeti ele almakta bulduğuna göre göz göre göre BDP nin erimesine göz yummak ne kadar doğru bir siyaset hamlesi olacaktır.
AKP nin tüm planı ne kalıcı barış ne de müzakere !!
Rojavadaki Kürt kaşıtı tüm çeteleri finanse edenler, Kürdistanı duvarlarla bölmeye çalışanların lügatında kan ve gözyaşından başka hiçbir şey çıkmayacaktır…