Evet, işte geldi bayram; hepinizin ve hepimizin bayramı… Bu bayramın adı Ramazan bayramı olsa da; Ramazanı hiçe alanlarında bayramı… İnananların da, İnanmayanların da… Oruç tutanların da tutmayanların da… İşte dinimiz bu kadar özgürlükçü ve bu kadar demokrat… O sana yol ayrımını vermiş; seçmek sana kalmış... Onun yolunda olsan da olmasan da; o seni ötekileştirmiyor… Sürüden ayırıp kurda mağlup etmiyor… İşte bak gördün mü; bütün ay boyunca boşuna cebelleşip durdunuz; “O oruç tuttu, bu tutmadı…” diye. Yaradan kimsenin tuttuğunun, yada tutmadığının mührünü yapıştırmıyor alnına… Olan ne varsa, “O”nda saklı kalıyor… Yalnızca ve yalnızca hesabı soracak “O”dur… Verilecek hesapta yalnızca ve yalnızca “O”nadır… Gerisi laf-ı güzaf… O nedenle ne hesap sor, nede hesap ver…
Ve gelgelelim henüz seferinden döndüğümüz, 11 ayın sultanı Ramazanın güzelliğine…
Elbette acıkacaksın… Elbette şekerin düşecek… Elbette hastalığın adı ne zıkkımsa, o seni az, yada çok sıkacak… Sen bunlara göğüs gere biliyorsan şükür güzel bir dünya içerisindesin…
Akşam, ramazan pidesi beklemek; bu, bu tarif edilmez bir duygu...