KOMPLOCULAR KASETLERLE SALDIRIYA GEÇTİLER…
15 yıl önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkışına, dört ay sonra da esaret altına alınmasına yol açan 9 Ekim 1998 komplosunu bilmeyenimiz yoktur. Komplonun tersine dönmesiyle, komplonun mimarları tüm güçleri ile Kürtleri ve Türkleri tekrardan nasıl çatıştırırız mesaisine girdiler. Bu çatıştırmanın 1. Yolunun da Öcalan’ı devreden çıkarmak olduğunu iyi biliyorlar.
Tarikatın basına sızan konuşmasında "Bu kongre sonrası (Ulusal Kürt Kongresi kastedilyor) İmralı (Öcalan) bertaraf edilecek, artık tekrar silahlı ve çatışmalı bir dönem geliyor, Barzani de bertaraf edilecek, Erdoğan da bertaraf edilecek." Metnin tamamı için dip not (x1) bakınız…
Komplonun mimarları bugün Fettullah Tarikatının arkasında duran ve Türkiye’ye darbe yapmaya çalışan güçlerin ta kendileriydiler. Kürtler ve Türkler el ele verip komployu boşa çıkarınca komployu boşa çıkaran Öcalan, Erdoğan gibi insanlar MİT gibi kurumlar komplocuların 1.hedefi olmaya başladılar.
Komplocular yeryüzünde 100 milyondan fazla Kürd’ün iradesini teslim alıp Kürt halkının değerleriyle oynamaktan zevkten dört köşe oldular. Kürtleri aşağılamak, soykırıma tabi tutmak, yeryüzünde silmeye çalışmak… o kadar ileri gittiler ki insanlık tarihinde 2.bir örneği yok. Kürtlere dayatılan soykırımın bir benzerini şu anda Suriye’de her gün canlı izliyoruz…
Esaret koşulları altında biyolojik silahlar dahil saldırdıkları Öcalan’ın sözlerini cımbızla çekip kaset olarak piyasaya sürmeye başladılar. Hayatını halkların kurtuluşuna adayan çağımızın en önemli liderini itibarsızlaştırmak için 24 saat çalışıyorlar. Kürtler bu duruma müdahale etmedikçe bunlar günden güne azmaya başlayacaklar. Kürtlerin içindeki (tarikatvari hainleri piyasaya salacaklar) hainleri harekete geçirip Öcalan’ı nasıl etkisiz bir hale getiririz planını devreye koymaya çalışacaklar.
Komplocular Kürt ve Türk halkını aptal zannediyorlar. Öcalan’a komployu kuranlar, hala kaset vb. argümanlarla komplolarına devam ediyorlar. Hala Türkiye’yi nasıl yıkarız, Kürtleri-Türkleri nasıl çatıştırırız diye oyun üstüne oyun kuruyorlar…
Dün Öcalan’ı esaret altına alıp Kürt halkının iradesi ile oynayan güçler, bugünde gezi, 17 aralık, 28 şubatlar… bin bir oyun kurarken, oyunları boşa çıktıkça Öcalan’a saldırmayı gelenek haline getirdiler. 15 yıl önce komplo günümüzde ise Kasetlerle…
Buda Doğu Perinçek-İşçi Partisi, Fetullah Tarikatı, Doğan Medyası, Tüsiad’ı benzeri örgütlerin yeminli halk düşmanları olduğunu ortaya koyduğu gibi bu örgütlerin Siyonist-Katil Kapitalin Ortadoğu ve İslam dünyasındaki halkların bir numaralı düşmanları olduğunu ortaya koymaktadır. CHP ise bunların siyasi ortağı olmaya başladı…
Abdullah Öcalan’a saldırmalarının temel nedeni Kanuni (Osmanlı) den beri bu bölgeye sızan, 300-400 yıldır süren “Derin Siyonist İşgali” halkların birliği ve kardeşliği projesiyle Öcalan şahsında Kürtlerin bu Siyonist planı yok etmesidir. Bu plan çerçevesinde rahmetli Erbakan, Menderes, Özal gibi büyük insanların yanı sıra birçok güvenlik elemanı, bilim adamı, firmalar, aileler yok edildi, Kürtler ise tarihten silinmeye çalışıldılar…
“Su uyur düşman uyumaz” gerçeğinden hareketle Türkiye’de 80 milyonun uyanık olması lazım. Türkiye halklarına bu toprakların asıl sorunun derin Siyonist işgal olduğunu, Siyonizm kavranmadan da hiçbir sorunun çözülmeyeceği kavratılmalıdır.
Sadece Türkiye’nin değil tüm Ortadoğu Halklarının en temel sorunu Siyonizm’dir. Türkiye ve bölge halkları bu gerçeklik üzerinden siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, askeri… Yapılanmalarını yeniden dizayn etmeli bu sorun çerçevesinde yapılanmaya gitmelidirler…
Komplolar tutmuyor. Çünkü gen yapısı kardeş: Türkiye’yi ırkçılıkla vurmak isteyen güçler askeri darbeler döneminde kafatası ölçümleri yaptılar. Trakya’dan Kafkasya’ya, Ermenistan’dan İonya’ya yapılan kafatası ölçümleri %95 binyıllardır Anadolu –Mezopotamya, Kafkas halklarının genom yapılarının aynı olduğu ortaya çıkardı. Bir başka deyişle Gürcistan’daki Abaza’yla, Wan-Şırnak’taki Kürt, Trakya, İç Anadolu’da Çorumda, Ankara’daki Türk …, Akdeniz’deki… adamın aynı kökten olduğu ortaya çıktı sus-pus oldular. Küçük dillerini yuttular. Siyonizm’in ektiği Türk Irkçılığı tarih oldu. Kafkasya’dan İonya’ya (Marmara bölgesi) halkların Aryen kökenli ve kardeş halklar olduğu ortaya çıktı…
Aynı kökten, benzer inançları taşıyan (Müslüman, Hristiyan…) milyonlarca insan bir avuç Siyonist tarafından yüzyıllardır soykırıma tabi tutulmuş durumda. Ana sorun budur. Bu sorunu bölgenin tüm halklarının kavraması, çözüm üretmesi gerekiyor…
BASINDAN
Çözüm sürecine kaset tuzağı
Çözüm sürecinin başarıyla ilerlemesini hazmedemeyen çevreler, Abdullah Öcalan'ın 1999 yılına ait görüntüleriyle yeniden harekete geçti.
Paralel yapının operasyon elemanlarının ses kayıtlarına yansıyan "PKK ile çatışmalar yeniden başlayacak" iddiasına sürpriz destek geldi.
15 yıl boyunca bütün karakol baskınlarına, sokak çatışmalarına, kanlı saldırılara rağmen kilitli kasalarda saklanan Öcalan'a ait gizli kamera görüntüleri, paralel yapının darbe girişimine katkı sağlayacak bir zamanda kullanıma sokuldu.
Ergenekon Terör Örgütü'nün yöneticisi olduğu gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Doğu Perinçek'in genel başkanı olduğu İşçi Partisi, Abdullah Öcalan'la emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un sohbet ettikleri anların gizli kamera görüntülerini yayınladı.
Ergenekon davasında mahkum olan Uğur'la sohbet eden Abdullah Öcalan'ın "Kürtleri devlete bağlayabileceğini" söylediği gizli kamera görüntülerine yansıyor.
Kanlı çatışma dönemi sona erene kasalarda bekletilen gizli kasetin, çözüm sürecinin devam ettiği ve paralel yapı hükümete darbe girişiminde bulunduğu dönemde servis edilmesi hedefi açıkça ortaya koyuyor.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Dip Notlar: (x1)
Kim bu Süleyman Müftigil?
Son dönemde siyasi mücadele ne yazık ki daha çok operasyonlar ve yasadışı ses kayıtları üzerinden yürüyor. İlginçtir bu yöntemi bir siyaset aracı olarak kullananlar da o yöntemle vurulmaya başlandı ve ortaya birbirinden çarpıcı bilgiler döküldü.
O çarpıcı bilgiler arasında biri var ki gerçekten insanın kanını donduruyor. Bakın işadamı Süleyman Hamit Müftigil, Sözcü gazetesinden bir muhabirle konuşurken neler diyor:
"Bu kongre sonrası İmralı (Öcalan) bertaraf edilecek, artık tekrar silahlı ve çatışmalı bir dönem geliyor, Barzani de bertaraf edilecek, Erdoğan da bertaraf edilecek."
Tam anlamıyla bir darbeden söz ediyor. Başbakan Erdoğan indirilecek, Öcalan ve Barzani devre dışı bırakılacak, çatışma yaşanacak ve onlar kendi iktidarlarını kuracak.
Peki, kim bu işadamı? Doğrusu bu işadamını kamuoyu fazla bilmiyor ama bilen de çok iyi biliyor. En başta da Gülen Cemaati ve iş dünyası iyi biliyor. Bir de İsrail'in devlet erkânıyla Yahudi cemaatleri...
Müftigil, Erzurumlu bir işadamı. Gülen'in hemşerisi... İstanbul Sarıyer Demirciköy'de inşaat yapan, Kazakistan ve Ukrayna'da iş ilişkileri olan bir işadamı.
Çevresine göre girişken, tuttuğunu koparan, çok konuşan ve ilişkileriyle övünen bir işadamı...
En yoğun ilişkisi de İsrail devleti ve ABD'deki Yahudi lobisiyle. Bu ilişkinin en somut göstergesi de bürosuna gelen herkese gösterdiği İsrail ve ABD'den aldığı madalya ve nişanlar.
Boşuna değil "Güneydeki sevdiğim ülke" demesi... İsrail'i kastettiği çok açık. Bu yüzden kimse Avukatı Mahmut Tanrısever'in "Suudi Arabistan'dır" demesini ciddiye almadı. Alamazdı çünkü Suudi Arabistan'ı sevmediği de biliniyor.
Müftigil, Kanada'da oturuyor ve tam bir Pensilvanya-Washington müdavimi. Tabii şu sözleri Pensilvanya ile ilişkisinin daha ileri bir boyutta olduğunu gösteriyor: "Ben onunla (Gülen) her an beraberim.
Günde 3 defa görüşüyoruz. Onun evinde (Pensilvanya'daki ev) benim payım var."
Bu yakınlıkta hemşerilikten daha çok İsrail ve ABD'deki lobilerle ilişkisinin etkisi olduğu söyleniyor. Türkiye'deki yakın dostu da bilinen bir isim; Türkiye Yahudileri Cemaati Onursal Başkanı Bensiyon Pinto. Müftigil'i tanıyan bir işadamı şöyle diyor: "Cemaatte hiç kimsenin İsrail'le bu kadar yakın ilişkisi yok. Sesini iyi tanıyorum. Akıcı konuşur. Bu kadar bilgiyi rastgele biri bilemez.
Baksanıza daha 17 Aralık olmadan olacakları söylüyor."
Sıradan biri olmadığı için de söyledikleri "Paralel Devlet" tartışmalarında bir dönüm noktası. Çünkü ilk defa devlet içindeki paralel yapının, iç ve dış ilişkileri, hedefi net biçimde ortaya çıktı.
17 -25 Aralık operasyonlarıyla Başbakan Erdoğan bertaraf edilecek, Kürt siyaseti çatışmaya sürüklenecek, Genç Parti hazırlanacak, büyük işadamlarıyla ilişki kurulacak ve AK Partili 78 milletvekili istifa ettirilerek darbe tamamlanmış olacak.
Tıpkı 28 Şubat darbesi gibi diyeceğim ama ondan daha tehlikeli. Bu da darbeci zihniyetin virüs gibi mutasyona uğradığını gösteriyor. Ama başaramayacaklar çünkü Türkiye toplumu da artık darbelere karşı aşılı.
Mahmut Övür-Sabah