STK ve DERNEKLERİN ÖZNESİ KİM OLMALI...


Bu makale 2014-11-14 10:34:23 eklenmiş ve 5360 kez görüntülenmiştir.

STK ve DERNEKLERİN ÖZNESİ KİM OLMALI...

 

STK-Dernekler,  çağımızın olmazsa olmazlarından. Yerelden ulusal alana, buradan tüm dünyaya toplumsal alanda temel güç dinamikleridir. Hepsinin kendine has misyonu ve kapsam alanı vardır.

 

İl-İlçe-Köy, bölge dernekleri ve Federasyonların , STK'ların ana harcı, esas gücü insandır, halktır. STK'ların en önemli özelliği, onları güç yapan ana unsur  olan topluma karşı toplumsal çürümeyi durdurmaları, hitap ettikleri toplumsal katmanların kültürünü yansıtmaları, yardımlaşma ve dayanışmayı öne çıkararak siyasi alan başta olmak üzere yerelde, kamuda  ve genel anlamda  toplumsal alandan gelen güçlerini kullanarak hitap ettikleri toplumun sorunlarını çözmede  yatmaktadır.

 

Gelişmiş ülkelerde bir birey bu anlamda en az 7-8 derneğe üyedir, yöneticidir,  toplumsal anlamda aktördür. Yönetimler genel olarak yoğun bir taleple demokratik usullerde belirlenir.

 

ÜLKEMİZDE ve BÖLGEMİZDE DERNEKÇİLİK

 

Türkiye de sivil toplum son 5-10 yıldır giderek rayına oturmaya, STK'lar toplumu kuşatmaya başladı. Bizim bölgemizde ise 2005 yılından itibaeren gerçek anlamda STK'lara yönelme başladı. 2010 yılından itibaren de günümüze uygun toplumsal ihtiyaca cevap veren STK'lar oluşmaya, ortaya çıkmaya başladı.

 

Günümüzün ihtiyaçlarına uygun dernekler, STK'lar ortaya çıkarken daha çıkmadan siyaset, siyaset üçkağıtçıları, toplumun çürümesinden nemalanan, toplumu, halkı  kullanılabilir, kandırılabilir,  dernekleri halkın değil birilerinin at oynattığı, kendi arka bahçesine çevirdiği, harcanabilir yığınlar olarak gören kişliksiz insanların saldırısına uğrayarak büyük darbeler ala ala rayılarına oturmaya başladılar.

 

STK'ların halkın çıkarları doğrultusunda yapılanması, temsil ettikleri kitlelerin ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için halkın dernekçiliği iyi anlaması, öğrenmesi gerektiği gibi, kendi içinden kendilerini satamayacak, kullanmayacak, çürütmeyecek, kandırmayacak, kendilerini çaktırmadan birilerine peşkeş çekmeyecek  yöneticileri bulup öne çıkarması; gerekirse zorla koltuklara oturtması gerekmektedir.

 

Yerelden genele dernekler ve STK'lar rayına oturduğunda toplumsal anlamda toplumu çürüten tüm üçkağıtçılar deşifre olup bitecekleri için halk'ta, ülkede sağlıklı bir gelişme sürecine girecektir.

 

Öbür türlü çürüme, yozlaşma, hırsızlık, yoksulluk, yolsuzluk, maddi, manevi değerleriyle ülkeyi satma, vatandaşı harcama, siyasi, iktisadi, kültürel her alanda  Cumhuriyet kurulduğundan beri, cumhuriyet tarihi boyunca görüldüğü gibi vatandaş hep harcanacaktır. Her zaman kurbanlık koyun vatandaş olacaktır.

 

Türkiye toplumu STK'ları doğru düdürüst kavramadığı, alanları kişiliksiz profesyonel siyaset üçkağıtçılarına kaptırdığı için, Türkiye gibi zengin bir ülkede fakirlik, yoksulluk, yolsuzlukla MİLYONLARCA İNSANIN KADERİ OLMUŞTUR. Vatandaşı satan satana, harcayan-haracayana durumu milyonların kaderi haline gelmiştir.

 

Ermenekte maden ocağında ölen bir işçinin eşinin Fakirliği-yoksulluğu-yolsuzluğu tarif ederek söylediği sözler (Sağ çıksalar-çıkmasalar ne olcak, bizler yaşarken diri-diri gömüldük), bu durumu tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermekte, ortaya koymaktadır.

 

Sonuç olarak vatandaş politik kültüre sahip değilse, kendini yönetecek mekanizmaları bilmiyorsa, kimlerin yerleden genele önünü açacağını, kimlere yetki vereceğini  bilmiyorsa koyun gibi güdülmekten, üçkağıtçı-şerefsizlere yem olmaktan, kırılmaktan ve düşürülmekten asla kurtulmayacaktır.

 

Türkiye genelinde derneklerin içine girildiğinde halka gram hizmeti olmayan, halka karşı gram samimiyeti olmayan, halkı çürüten, satan, kullanan profesyonel ahlaksız, ihaneti yaşam biçimi olarak seçen kişilikler iş adamı, akademisyen... vb. çeşitli sıfatlarla gerçek kişiliklerini saklayarak ortalığı kaplamış halkın, toplumun çürümesinden nemalanmakta dolayısıyla tüm vatandaşların ve ülkenin düşmesine neden olmaktadırlar.

 

Vatandaş ülkenin gerçek sahibi olduğunu kavramalı STK alanını sağlıklı bir şekilde doldurmalıdır. Aksine her gün onlarca örneği gördüğümüz bela ve müsibetlerden (maden ocaklarında diri-diri gömülmesi, dağda-ovada harcanması, yolsuzluk-yoksulluk çemberinde damla damla, yavaş-yavaş öldürülmesi; çocuklarına bir gelecek hazırlamaması, hiç olmayacak kazalara, kumpaslara kurban gitmesi) kurtulma şansı olmayacaktır.

 

Kuran'da müthiş bir ayetle bitirelim : "Nasılsanız, öyle yönetilirsiniz..."  

 

Paltolu, kravatlı hırsız, üçkağıtçı, şerefsiz kişilikler karşısında eğilme, onların oyunlarına gelme, alet olma, Allahtan başka şeyleri ilah edinme çürüme ve bitmenin ana esasıdır. Toplum olarak "Nasılsanız öyle yönetilirsiniz..." ayetinin sırrını keşfetmeliyiz, bize dayatılan tüm putları kırmayı becermeliyiz, aksine çürüme yolsuzluk ve yoksulluktan, bitmekten, düşürülmekten kimsenin kurtulmayacağını görmeliyiz. Çünkü koyunlar ancak kurban edilir...

 

 

 

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA