Mavi Mektup
Sana yazıyorum, daha
başka nasıl yazabilirim ki.
Hem bu zamana kadar söylediklerinden başka artık ne söyleyebilirim ki?
Şu an, biliyorum, elinde her veri var.
Dolayısıyla bazen hor görüp cezalandırmıyorsun beni.
Belkide bu süreç benim mutsuz kaderimdir diyede düşünüyorum.
İçimdeki bir damla acıyı koruyarak yaklaşıyorum,her yaklaşımım sana bir acı aslında.
Elbette biliyorum ne benim nede senin birbirimizi terketmiyeceğimizi zaman bu zaman.
Susmayı tercih ettim ben önceleri;
Gerçekten sensiz şu anlarda çok uysalım.
Belki zaman zaman
bir ümide kapılmış olsam bile
Nadiren, haftada bir düşüncelerimi ve duygularımı yeniliyorum. Farklı bir formata
dönüşüyorum ruhen.
Ve anılarla
yalnız seni duyarak, işiterek, belki kendimce kendime bir mutluluk yaratıyorum.
Sana bir sözcük söyleyerek değil seni uzaktan hissederek mutlu oluyorum.
Düşünmek, güzel aynı şeyi tekrar tekrar düşünmek isteyerek kendimi tekrar tekrar sana
yaratarak.
Seninle bir umutla yeniden görüşünceye dek düşünerek mutlu kılıyorum kendimi.
Ama bezende kendime diyorum ki, ürkeğin tekisin;
Biliyorsun çok mütevazi bir kişiliğim... pek gösterişli değilim de.
Seninde gerçeğin hoşnutsuzluk o yalın halindeki durgunluk sendede var suskunluk.
Kendinde kendini ruhunu özlemlerini ve beklentilerini ziyaret etmeden duramıyorsun.
Ben hiçbir zaman tanımazdım seni o muhteşem tesadüf olmasaydı.
Acemi gönlümün heyecanını da heyecanına kattım.
Belki kalbime göre bir dost bulurdum dedim ama olmuyor;
Ama şu gerçek var, senin için sadık bir eş olurdum ve olurum da.
Sen erdemli bir annesin anneler kadim ve fedakar olur.
Başkası! .. Hayır, olamaz
dünyamızda kimimiz var ki artık.
Ben ise hiç kimseye kalbimi vermezdim ve veremiyorum da zorlasalar bile!
O yüksek bir kurulda alınan karar gibiyim sanki.
Bu bir gerçek göğün dileği gibi sana aitim ben!
Öyle hissediyorum ki bütün hayatımın güvencesi gibisin.
Sana bağlı kalışımı çok düşünüyor ve derinleşiyorum. Sorguluyorum nedir bu duygu
yoğunluğum diye.
Bir buluşmanın bedelinin bu kadar ağır oluşunu.
Biliyorum, varsa tanrı, tanrının bana mükafatısın.
Tenlerimizin buluşması ebediyen birlikteliğimizin mezara kadar olan siyarı oldu
anlıyormuşum ...
Sen bana rüyalarımda gelmiştin.
Görünmesen de yakından bana canıma bağı oldun.
Hâlâ o bakışlarındayım. Baygınlık veriyorsun tatlı bir soma sarhoşluğu gibi.
Hâlâ o sesi duyuyorum gönlümde senin gönlünün derinliklerinden gelen o sesi.
Çoktan beri hayır, rüya değildi bu sen bir gerçeksin, hayal hiç değil.
Sende ben gibi bu sürecin içine girdi. Tanıdın o an, ki duygu yoğunluğunu.
Kendimi kaybettim, sandım ama benden yana, da yanan var.
Düşünerek fısıldaşıyorum senin içsesinle.
Benimle hep bu ara sessizce konuşuyorsun, sesin çıksa bile.
Hüznün bu heyecanın ve ruhun bu sen busun.
Ve sen sırada gözüme değen değilsin,
Bu şirin görüntü senin görüntün değil miydin,
Saydam bir karanlıkta sönüp yanan,
Ve usulca başucuma yaslanan sen değimliydin.
Sen değil miydin sevgiyle, hazla
ümidin sözünü bana fısıldayan?
Kimsin sen, koruyucu bir melek mi,
Veya yoldan çıkaran sinsinin birimi?
Kuşkularımı çöz, ortadan kaldır .
Belki de hepsi boşa gidecek
Acemi bir gönlün aldanışıdır aldanışımdır:
Ve bambaşka bir şeye hükmedilecek...
Ama ne olursa olsun! Benim yazgıma
bak senin ellerine veriyorum.
Beni savun diye beni sahiplen diye.
Düşün bir kere değil birkaç defa biraz daha:
Aklımı gücümü yitirmiş biri değilim. Aslında çokta ruhen diriyim.
Ve benim sessizce sana biraz can vermem lâzım.
Seni bekliyorum: Bir tek bakışla
Şu kalbin ümidine canlılık ver.
Veya bu ağır rüyayı kesiver desemde Kesemiyoruz.
/ 24 / Aralık / 2021
/ Arşer Payiz)