AVUÇLARIMIZIN İÇİ ÜŞÜYOR
Bu kara gerçeklikleri görerek,
anlayarak , hissederek nasıl uyku uyuyabilirim. Uyku uyumak haram artık uyumayacağız. Çünkü çirkin zembereklerin arasında uyuyarak aynı geceleri paylaşmayacağız.
Hüzünlerimiz hep onların yaratmış olduğu anlayışların yüzünden, İnce düşünüldüğünde onların bütün dolanmaçlıkları açığa çıkıyor.
Hayatlarımızın yaşamlarımızın güzelliğini, çirkin bir kerpetenle büküyorlar. Kendi karışık yaşamlarını göstererek yaşamlarımıza çomaklar sokuyorlar. Lanet insanlık dışı anlayışlar.
durmadan fırlayıp kamçılıyorlar bütün mutluluklarımızı ve güzelliklerimizi. Mutlu zamanımızı kan çıkarırcasına kamçılıyorlar. Sülük olmus yaşamlarını ve kara düşüncelerini dayatıyorlar yaşamımıza. Salgılamak istiyorlar.
Onların alacakaranlıktan oluşan gecelerini lanetleyen,bu çelişkileri açığa çıkaran, bizlerin bilim kokan sözlerimiz ve anlayışımız değil mi. Bazen bizler de gaflet uykusuna düşerek mutlulukla şekillenen sözlerimizin gafletine dalıyoruz..
Bu güzelim dünyamızın içindeki fikirlerimizi kesinlikle elimizden alamayacaklar. Pis kirli ruhlarıyla, kirli yakalarıyla yaşamımıza uzanamayacaklar.
Ve bundan sonra açılan bilinçlerimiz hep açık kalacak, bilim kokan bilinçlerimiz.
Gözlerimizi bilimin rahmine koyuyoruz dolanıp duruyoruz bilimselliğin saçlarının arasında.
Benliğimi uzattım ikisinin arasına, adaletli terazimle açık şuurumdaki damarların derin hallerini gördüm vicdanım ölçüsünde.
Peşinden hayat ve yaşam kokan bir genç şimşek yaklaştı yüzerek düşüncemin ve yüreğimin içindeki derinliğe.
Kimler çıkarabilir yüreğimin ve göğsümün içindeki anlayışımı ,kimler koparabilir hayatımın içindeki gül gibi kokan gerçekliğimi.
Onlardan uzak olsun, tabiatın yaprakları ve dikenlerinin güzelliği.
Onlardan çok uzaklarda başlar nefeslerimizin gül kokan aydınlığı.
Onların yaşamları çöpten , hışırdandır. Bütün sevgileri ise gölgelerden ibarettir. bütün varlıkları siliktir.
Kim kopmak ister yüreğimizdeki ve göğsümüzdeki aydınlık gelecekten.
Aydınlık...
O ıskalamaz hayatımızın, hayata yakışan gerçekliği.
Tabiatın içindeki taşı ve toprağı bile ezmez.
Ona seslenen bütün zorlukların sesini alır ve bütün zorlukları kendi sesiyle mutlu kılar.
Onun elindeyken zaman, yaşam vakti saati bilen durur.
Artık onun daha güzel şekillendirdiği hayatın topaçlarıyla oynuyoruz.
Ve tekrar peşinden bilim şöyle seslendi orijinal insana ve insanlığa. “Ben ölümü ve ölümün tabutlarını bile yaşamın içinden kaldıracağım.” Kuşanalım artık bilimselliğin rengini rengarenk çiçeklerini.
Zifiri karanlık vakitlerinden damlıyor kanla akan kanlar olmasın artık yeter.
İnsanlık yalnız olmasın
Renklerimiz soluk düşmesin dillerimize ve dudaklarımıza.
Bir kadın ve bir çok kadın darağacında asılıyor, peşinden' de birde çocuk.
Bir adamın elinde binlerce adamın elinde bir kadın asılıyor peşinden 'de bir çocuk.
Kara zihniyetin alınlarındaki aynalardan yansıyan büyük insanlığın düşmanı olan alevler.
Şimdi bilimsel bir sorguya tutuyoruz benliğimizin gerçekliğini ve açığa çıkıyor bilimin dışındaki anlayış. Bu gerçekliğin karşısında, yalnızca. Üşüyen avuçlarımızı hissediyoruz ,böylesi acılar karşısında.
Oysa üşümemeli üşüyen avuçlarımız ...
Arşer Payiz). 19/Haziran/2019.