YAŞAMIN TÜMÖRÜ


Bu makale 2020-08-24 20:35:01 eklenmiş ve 499 kez görüntülenmiştir.
Arser Payiz

YAŞAMIN TÜMÖRÜ  

 

Onlar yaşadıkları halde 

 öldüklerinden  bile 

 habersizdirler .

 

Güya  kutsal saygınlıklarıyla  kutsal yaşamlarıyla birliktelerdi  . Birliktelikleriyle birbirlerine  sarılmışlardı . Yılanlar gibiydiler sarmaş dolaş .

  Patlak anlamsız bakan gözleriyle ve  yaşamlarıyla birlikte güzelim çimenlerin ve  otların yanına uzandılar ahlaksızca .

Tozlanmış ruhlarıyla birlikte sıkılmadan birde  yaşamın can verdiği hint  sümbülleri gibi kendilerinde suni bir coşku yarattılar . Sanki dünya onların bir tek canlı kendileridir , bütün   nesneleri kendileri gibi bildiler .

 Sonrasında birlikte  yaşarken bütün kâinattaki  canlara kendi çelişkili hükümdarlıklarını dayattılar . 

 

Kendileriyle  birlikte gerçekliklerden ve vicdandan lardan   uzaklaşarak kötülüğe   dokundukları her şeyi pisleyerek geçip gittiler . Giden o güzel günlerimizin ardından baktık.

Çimenliğin içinde çimenlerin  ağlayışlarını gördüm .   Ağlayan çimenler  bile bütün güzelliklerini onlardan sakladılar   onlardan saklıyordu anlamlarını  güzelliklerini   yok edeceklerini biliyorlardı .Bu ucube anlayışın içerisinde 'ki kirli ruhlar  doğanın içerisindeki pınarlarınızı kirleterek gittiler . 

 

 Çimenler hep birlikte , bunlardan uzak bir dünyada olsak, keşke bu dünyada  saman olsaydık bu ucubelerin  cesetlerinin üzerinde yeşerme seydik diye hep birlikte söylendiler  .  O kirliliğin  cesetleri bile ruhen dünyamızı kirletiyor yaşamlarının kirlettiği gibi . Zalimlik bu insanların yüreğinde yer etmiş. 

Doğamızı yakıyorlar ormanlarımızı ekolojik boyutta  bitirdiler nankörce saldırıyorlar . 

Kıskançlık ise bu korkak  ruhların suretinde yaşıyor ve barınıyor .

Kalplerinde terörü bile  mükemmel bir  şekilde yaşatıyor büyütüyorlar.   Mayaları ve gerçeklikleri, inandıkları kültüre benzer zihniyetiyetleri  hep birbirine benzer hep . Aynılardır kalp atışları bakışları insanlığa ve doğaya olan düşmanlıkları hep aynıdır .

Aynı zamanda zehirli uyuşuk ve ketum düşünceleriyle  “insan “ olmak gibi bir çabaları da yoktur. 

O giydikleri giysiler sahtedir paslı demirdendir .

Ruhları alevler içinde yanan kirli bir  kazan gibidir .

Zihinlerinin içi  suretlerinin gerçek boyutu mühürlü bir isli ocak gibidir .

Gözlerinde  ve kalplerinde ilk başlangıçlarından beri hep sefillik  vardır hep  aç olduklarındanlardır . Aç vücutlu aç gözlü kirli  nefisleriyle hiçbir gerçekliği algılayamazlar  . 

 

 Yaşamlarıyla birlikte  yığılmış kirli bedenleriyle toplumun içinde üst üste dizilmişlerdir  güya hepsi  yaşarlar .

Bu zihin hastalığını derinlere çok derinlere gömün . 

Gömülmeli , gömmemiz  gerekiyor bu anlayışı   . Soluduğumuz havadan da öte onları çimenlerden de uzak diyarlara gömmeliyiz. 

Mezarlarımız bile onlara yakın olmamalı. 

 Çimenler bile tiksiniyor bu anlayıştan benden uzaklara öteleyin   hepsinin  bedenlerini asıl olan ruhlarımızdan ruhlarını  üzerimden uzak  tutun diye haykırıyor.

Götürün onları yaşamdan uzaklara yığın onları uzaklara en derin çukurlara. 

Nefret ettikleri bilimden uzaklarda yerin yedi kat altına , derinlere gömün onları ve çimenlerden  uzaklara .

 

Sebepleriyle birlikte   sonucumuz  olmak istiyorlar .

En iyilerimizi öldürdüler  biyolojik ölümlerden ‘de öte bazen kendi elleriyle genelde ruhlarının karanlığıyla. İnsanlığı  hep yakarak öldürdüler , öldürüyorlar .

Sadece uzaklaşabilmek için sustuk farkındayız her şeyi .

Ve geride kaldık nedense bir gaflet dalgınlığıyla  .

Asla tam olarak  anlayamazlar bizi çünkü karanlık masallarıyla birlikteler ..

Bir insanın gerçek ihtiyaçlarını bilemezler , çünkü “insan ”değiller    .

Uzaklaşalım ve yine uzaklaşalım en yakınımızdaki bu düşüncedeki ucubelerden bile .

Kendilerini kendilerine bırakalım ama gaflet uykusunda kalmayalım. .

Sizden nefret ediyorum ve kaypak ruhlarınızdan.

 

Onlar her rejime göre havanın  durumuna göre şekillendirirler   kendilerini .

Kaypak ruhlularıyla esneyerek sırıtırlar bütün  yaşamımıza yaşamlarını sokmak için .

 Sonuna dek açarlar ağızlarını, 

ve tıpkı bir ahtapot  gibi, sıkıca sararlar dört bir tarafımızı .

Kaypaktır onlar , al pudralarını sürer gizlice yüzlerine baktıkları yöne  tekrar tekrar .

 

Herşeyi işlerine geldiği gibi unuturlar . boyunlarını uzatırlar ölümlü  halleriyle yaşamlarına yaşamlarımızı   katmak için .. 

Savaşıyoruz bunlarla .. yaşamın gerçekliğini çözmek için bunlardan uzaklara koşuyoruz .   

 

Ölmeyi unutan ama kendisi yerine beni öldürme planları yapan- tümörler ... ben unutmadım hâlâ , tüm tanıklarım çoktan ölmüş olsalar bile,  ama unutmadım hâlâ aklımdadır tüm tümörlü ruhlar . Sözlerini dinlediğimde  için içini yiyen, kör ve topal ama yine de insanı yavaş yavaş tüketen bu büyük zihin  hastalığının gün yüzüne çıkmasından önce   tümörlü yaşamların  sahneye davet edilmeleri bizi daha çok güçlendirmeli , onlardan önce davranmalıyız  kara hücrelerini sonsuza dek yok etmeliyiz... gizleyip   kurutup  saklanmalarına izin vermemeliyiz . Ölecekler ya da ölecekler .Bilimle ,eğitimle yok olmalılar .

İnsanlığın tehlikesi olan bu anlayışın   çoğalmasına fırsat vermeyeceğiz . Nerden bilebilirdik çoğaldıklarını  kim bilebilirdi ‘ki son sözlerinin ne olacağını onlardan önce konuşacağız   biz var olduğumuz sürece bilimle birlikte kesinlikle son söz bizim  olacak. .

 

 Bir değil  bin fiske atsak yaşamlarına  .  Ellerimizin üzerinde kirleri kalacaktır ...Ve bu kirlerden arınmak yaşam amaçlarımızdan biri olmalı  ..../Arşer Payiz).02/Ağustos/2019

Diğer yazıları...
SEN
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA