600 yıllık harami, Kürtlere olur mu hami?
Hala bilmeyenler de öÄŸrensinler, iÅŸgalci Amerika Suriye’deki Kürt gruplarını kendi himayesinde bir araya getirip ittifak kurdurdu.
Amerika’nın yalnız başına olmadığını ve yanında israil’den Rusya, Fransa ve Ä°ngiltere’ye kadar birçok ülkenin daha olduÄŸunu biliyoruz. Bu ülkeler coÄŸrafi olarak ayrı kıtalardan olsalar bile, temsil ettikleri medeniyet ve zihniyet nedeniyle “Batı” olarak tanımlıyoruz.
Batı deyip durmak ve düÅŸünmek gerekir. Aksi halde yerli iÅŸbirlikçileriyle birlikte bölge halklarının kanını dökmeye ve hepimizi sömürmeye devam edeceklerdir.
Ä°ÅŸte 16. Yüzyıldan beridir Afrika’dan Avustralya’ya, Asya’dan Amerika’ya kadar iÅŸgal etmedik ve yaÄŸmalamadık bir ülke bırakmayan, girdikleri ülkelerde milyonlarca insanı katleden, kimi kavimleri kökünden kurutan, milyonlarcasını köleleÅŸtiren ve Birinci Dünya Savaşı’ndan beridir Kürtlerin bölge rejimleri tarafından zulme uÄŸramalarında doÄŸrudan payı olan bu Batı ÅŸimdi de Kürtleri himaye görevini üsleniyor! Bunun için de önce terbiye ettiÄŸi Kürt gruplarından baÅŸlıyor.
Bir süreden beridir silah ve diÄŸer lojistik araç ve gereçlerle donattığı bu grupların aracılığıyla bir yandan diÄŸer Kürtleri teslim almayı ve bir yandan da bölge devletlerini istikrarsızlaÅŸtırmayı ve böylece bu ülkelerde kendisi açısından kontrollü ve ama sürekli bir çatışmayı ve savaşı uygun görüyor. Böylece Batı hem Kürtlere zulmeden ülkelerin bir çeÅŸit hamisi ve hem de onların zulümlerinden kaçan o Kürtlerin hamisi oluyor! Kaldı ki, Kürtlerin içinde yaÅŸadığı ülkelerin rejimleri de Batının birer eseri ve hala Batı destekli deÄŸil mi zaten? Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri yendikleri Osmanlı Devleti’ni istedikleri gibi bölüp, rejimlerini ve hatta hükümetlerini bile genelde kendilerinin belirleye geldikleri yeni devletler kurdurdular. Her biri ırkçı olan bu rejimlerin eliyle Müslüman halkları birbirine düÅŸman yapmayı da baÅŸardılar. EÄŸer bu rejimler kuruldukları yıllardan bugüne kadar Kürtlere bu zulümleri Arapçılık, Farsçılık ve Türkçülük adına yapabiliyorlarsa, hem Batının bu rejimlere olan desteÄŸi ve hem de her biri neredeyse %99’luk bir oran ile Müslüman olan Arap, Fars ve Türklerin inançlarının hilafına hareket etme zilleti içinde olmalarındandır. Ä°çlerinde bu rejimlerin zulümlerine karşı olanlar da tabii ki vardır. Ama o Müslümanların da ne sayıları ve ne de etkileri bu zulümleri bertaraf edecek düzeydedir.
Åžimdi bu ülkelerin fiili durumlarına ve Amerika ile iliÅŸkilerine bakalım. Irak ve Suriye Amerika’nın fiili iÅŸgalindedir. Ä°ran da ÅŸimdilik itibariyle Amerika için kullanışlı bir düÅŸman konumundadır. Çünkü Åžah Dönemine kadar zaten Batının iÅŸbirlikçisi olan Ä°ran, Ä°mam Humeyni’nin gerçekleÅŸtirdiÄŸi Ä°slam Devrimi’nden sonra da Ä°slam’ın pratikte belirleyici olduÄŸu bir düzeye gelemedi. Ä°ran’daki Kürtlerin durumu Türkiye ve Suriye’ye nazaran daha iyi olmakla birlikte Kürtlere yönelik mezhepçi ve milliyetçi politikalar hala belirleyicidir.
Türkiye ise, Amerika’nın NATO’daki müttefiklerinden biridir. Türkiye’nin eÄŸitim sistemi, Ä°nönü Döneminden beridir iki ülke arasında imzalanan Fulbright AntlaÅŸması ile Amerika’nın vesayetindedir. Amerika’nın Türkiye’de Ä°ncirlik baÅŸta olmak üzere çok sayıda üssü bulunmaktadır ve bu üsler Türkiye’nin denetimi dışındadır. Türkiye üzerinde bu kadar belirleyici olan Amerika’nın Türkiye’de yapılan darbelerin hepsinde olması da bu arada unutulmasın.
Bu gerçekler doÄŸrultusunda soralım: Irak, Ä°ran, Suriye ve Türkiye rejimlerinin her biri “ben Kürt vatandaÅŸlarımın bütün insani haklarını anayasal güvence altına alıyorum” diyecek insani bir iradeye sahip mi? Hayır! Bu hak ihlallerini sürdürmekte ısrarlı mı? Evet! Bu rejimler Kürtlerin bu meÅŸru hak taleplerini bastırmak noktasında Amerika ile bile iÅŸbirliÄŸi yaparlar mı? Bugüne kadar yaptıkları gibi bundan sonra da yaparlar! Ve geliyoruz can alıcı soruya: Amerika deÄŸil Kürtlerin haklarını, Kürtlerin hepsinin canları da dâhil, kendi çıkarlarına önceler mi? Hayır!
GördüÄŸümüz gibi, bir tarafta onlarca yıldır Kürtlerin kanına doymayan ve hak gaspında ısrar eden rejimler ve diÄŸer tarafta Kürtleri sadece ve sadece kendi çıkarları için kullanan Amerika ve diÄŸer Batı ülkeleri! Tabii, bir de edilgen ve uÅŸaklığa teÅŸne olan bir taraf daha vardır ki, onlar da Kürtlerin içinden çıkıp da Kürtleri bu taraflardan birine pazarlayan ve dolayısıyla Kürtlerin düÅŸmanı olan yapılar!
Åžimdi karar Kürtlerindir. Kendilerine tahakküm eden bölge rejimlerine karşı yürüttükleri var olma -hayatta kalma mücadelelerini meÅŸru araç ve yöntemlerle mi verecekler, yoksa bu rejimlerden daha beter olan Batı’nın himayesini mi yeÄŸleyecekler?
Kürtlerin büyük bir kısmının bugün geldiÄŸi diÄŸer bir nokta da ÅŸudur: Arapların onlarca devleti, Türklerin ve Farsların devleti varken ve hepsi de bize zulmediyorken, neden bizim de bir devletimiz olmasın? Anılan halkların devlet sahibi olmaları ne kadar meÅŸru ise, benim için Kürtlerin de haddizatında bir devlet sahibi olmaları o kadar meÅŸrudur. Ancak bu, gerçeÄŸin sadece bir kısmı olur. Dolayısıyla benim önceliÄŸim ise ulus devlet deÄŸil, adalettir!
Bütün bunlardan hareketle Kürtlere önerim de ancak ÅŸu merkezde olur: Ä°nsanca yaÅŸamak yönündeki mücadelelerinin merkezine adaleti koymaları… Bu rejimlerin zulümlerine karşı direndikleri netlikte bu rejimlerden beter olan iÅŸgalci Amerika’ya karşı da direnmeleri… Söylem ve eylemlerinde her türlü gayrimeÅŸru yöntemden ve ÅŸiddet eyleminden uzak durmaları… Güçlerini mevcut sınırları deÄŸiÅŸtirmek için deÄŸil, o sınırların içindeki iyi insanların güçleriyle birleÅŸtirip hakkın ve adaletin hizmetine vermeleri… Bu devletlerin her birinin kurucu unsurlarından birinin de Kürtler olduÄŸunu… Ancak Kürtlerin birçok hakkını gasp edenlerin hükmettikleri devleti de Kürtlerin aleyhine kullandıklarını… Bu durumda yapılması gerekenin devleti o zorbaların elinden kurtarmak olduÄŸunu… Özellikle bir yandan din kardeÅŸliÄŸinden dem vururken diÄŸer yandan Allah’ın ayetlerine karşı savaÅŸan rejimleri destekleyen Müslümanları her fırsatta uyarmaları ve hep birlikte hakkı ve adaleti esas almalarıdır!
Aksi halde geçen yüz yıl boyunca olduÄŸu gibi, bundan sonra da deÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmayacak; Arap’ın Fars’ın, Kürt’ün ve Türk’ün payına düÅŸen de zilletten baÅŸka bir ÅŸey olmayacaktır!