Uyduruk “Munzur Efsanesi”, Din ve Eğitim Mustafa Elveren*


Bu makale 2017-10-30 15:18:37 eklenmiş ve 4540 kez görüntülenmiştir.
Kurdistan Yazarlar

Uyduruk “Munzur Efsanesi”, Din ve Eğitim
Mustafa Elveren*
 
Resmi ideolojinin dört elle sarıldığı uyduruk “Dersim Efsaneleri” sosyal medya üzerinden bolca paylaşımı yapılmaktadır. Tunceli Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ile Tunceli Emniyet Müdürlüğü’nün web sayfalarında da rastlamak mümkündür. (1)
“MUNZUR EFSANESİ” olarak bilinen en çok paylaşımı ve yayını yapılandır. Tunceli’deki ismi geçen resmi kuruluşların kendi web sayfalarında yayınladıkları bu efsane için hiçbir kaynak göstermeden, sadece “yöre halkının efsaneleştirdiği…” gibi basit bir iddiaya dayandırıyorlar.
Bu uyduruk efsane ne yazık ki bizim Dersim web sayfalarında, dergi ve gazetelerinde de yayınlandığını itiraf etmek durumundayım.
Büyük çoğunluğu Alevi olan Dersimliler namaz kılmaz, Hac’a da gitmezler. Efsanede geçen şu cümleler mantıklı değildir. “(…) Munzur’un ağası hac zamanı geldiği için hacca gitmiş… (…) O sırada ağa hacda namaz kılmaktadır…”
“Efsane ya da söylence, yıllarca gerçekten olmuş gibi kuşaktan kuşağa aktarılan yazı çeşitleridir.” (2) Yukarıda bahsi geçen efsane birçok ansiklopedilerde de farklı biçimde yayınlanmıştır. Bunlardan bir tanesi de Dünyaca ünlü WİKİPEDİ’dir. Ne yazık ki Wikipedi sitesi Türkiye üzerinden erişimi yasaklanmıştır.
Sosyal medya üzerinden bazı insanımız (bilerek-bilmeyerek) resmi ideolojinin bu uyduruk efsanesini paylaşıyorlar. Üstelik de bu resmi kurumların linkini kaynak göstermeden yayınlıyorlar.
Bu tür paylaşımları yapanların arasında ne yazık ki bazı tanıdıklarım da var. Tanıdığım kişilerin konu hakkında bilgisi olmayan, sadece “DERSİM” sözcüğü geçtiği için anlamadan paylaştıklarını düşünüyorum. Hele birisini çok yakından tanıdığım için kesinlikle böyle yaptığını biliyorum. Bu tanıdık dost ve hemşerilerimizin böyle bir yanlışın içine bir daha düşmemeleri için uyarmak da bizim görevimiz olmalıdır.
Çünkü ben de birkaç kez böyle tuzağa düştüm. Adam bana yazıyı gönderiyor, konu Dersimle ilgili (bahsi geçen efsaneyi de içermektedir) uzun bir yazıdır. Ancak yazı çok uzun olduğu için sadece bir göz gezdiriyorum ve daha sonra kontrol ederim tembelliğimden dolayı yayınladım. Fakat yazı yayınlandıktan bir süre sona gerek özel olarak adresime yazan ve gerekse yazının altına yorum geçen birçok okuyucu ve dostun eleştirisi ve uyarısından sonra tembelliğimden dolayı çok önemli bir hata yaptığımı anlıyorum.
Demokratik anlayışım gereği olarak yazı ve yorumlarda küfür, hakaret, iftira ve tehdit olmadığı sürece yayından kaldırmıyorum. O hatayı baştan yapmamalıydım. Yani o yazıyı başta yayınlamamalıydım. Kendi hatamdan dolayı yazıyı yayından kaldırmak etik bulmuyorum. Önemli olan hatasını fark edip özür dilemek ve yanlışın sebebini açıklamak olmalıdır. Diğer taraftan bu hata ve tuzakları en aza indirmek, hatta hiç tekrarlamamaktır.
Bazıları bu tür paylaşımları bilinçli olarak yaptığını düşünüyorum. Çünkü profillerini incelediğim zaman konuya vakıf olan kişiler olduğu anlaşılıyor.
Din ve Eğitim
Diğer bir gözlemim ise, din ve eğitim konusudur.
Yine tanıdığım ve bildiğim birçok Alevi hatta sosyalist olduğunu iddia eden insanlar var ki, cümlelerini kurarken çoğunlukla İslami söylemler çerçevesinde ifadeler kullanırlar. Nedeni ise, bulundukları çevrenin mahalle baskısı altında olup, resmi devlet ideolojisinin ürettiği din ve eğitimin etkisinde kaldıklarını düşünüyorum.
Adam belki de “Kelime-i Şahadet” getirmesini bilmiyor ve hayatında hiç namaz kılmamış, hatta namazın ne için kılındığını bile bilmiyor. Ama; her yazdığı sözcük, her konuştuğunda ağzından çıkan kelimelerin neredeyse hepsi İslami söylemlerle dile getiriyor. Şöyle ki; “HAC, NAMAZ, MÜSLÜMAN KİŞİ, CENNET, CEHENNEM, ALLAH RAZI OLSUN….” Gibi.
Değerli hemşerim ve komşu köylüm olan Mankranglı yazar Zarif LAÇİN’in bu konuda yazdığı makalesinden bir paragrafını burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
“(…) Düşünmeyen, irdelemeyen beyin inanmayı seçer. Çünkü korku deryasında önüne neyi koyarsanız beyin ona inanır. Ne olmasını istiyorsanız o olur. İrdelemez, sorgulamaz, araştırmaz, soru sormaz. Sonuç itibariyle, bilinç düzeyini yok eden her türlü ‘bilgiyi’ (bilgisizliği) kendine rehber görür ve o bilinçsizliği büyütür hatta işi karşısındakine de kabul ettirmeye kadar götürür. Ve artık kendi bildiği en doğru bilgidir onun için. Beyin üretime kapalıdır, hapsolmuştur artık. ‘Din’ demogojisi görevini tamamlar…” (3)
Bu hemşerimin analizine katılmamak mümkün mü? Ben bu analize aynen katılıyorum. Ya siz!
Bana göre; tehdit,hakaret, iftira, fuhuş ve uyuşturucu olmamak kaydıyla herkes özgürce düşüncelerini ifade etmelidir. Ancak, bir halkın kültürüne ve inancına yönelik asimilasyoncu resmi söylemlerden de kaçınmak gerektiğini düşünüyorum.
19.10.2017
*Em. Öğrt.
NOTLAR:
(1) - Paylaşımların esas kaynağını aşağıdaki devlet kurumlarına ait sitelerde olduğunu tespit ettim.
http://www.tuncelikulturturizm.gov.tr/.../munzur-baba...http://www.tunceli.pol.tr/Sayfalar/merak-edilenler.aspx
 
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA