NEREDE BU DERNEKLER

NEREDE BU DERNEKLER

Gazeteci Reha Muhtar, bir dönem haber sunduğu TV kanalında karşılaştığı kimi durumlar karşısında “Nerede bu devlet? Nerede bu millet?” diyerek serzenişini dile getirirdi.

Bazı sorunlar vardır ki devletin iradesi milletin sağduyusu ve desteği ile çözümlenir bu nedenledir ki: Reha Muhtar’ın serzenişi sisteme karşı geliştirdiği bir tepki değildi, aksine karşılaştığı sorunun devlet- millet ortak hareketiyle çözümlenmesi için davetti. Göreve çağrıydı.

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin en büyük sorunlarından birisiyle yüzleşiyor. 30 yıldır devam eden ve 30 yıl içerisinde on binlerce cana mal olan iç savaşın bitmesi için, akan kanın durması için Türkiye’de Barışın hâkim kılınması için devlet kendi yöntemleriyle girişimlerde bulunuyor.

Devlet kurumları aracılığıyla süreci yönlendiriyor. Barış sürecinin olmazsa olmazı milletin barış sürecine dâhil edilmesi için iş: Demokratik Kitle Örgütlerine, Sendikalara, Meslek Odalarına, Sivil Kitle Hareketlerine düşüyor.

Toplumla iç içe olan Demokratik Kitle Örgütleri hitap ettikleri kitlelere barışın gerekliliğini, önemini ve toplumun barışa olan ihtiyacını anlatmakla mükelleftirler. Ne yazık ki: birçok kitle örgütü temsilcisi sanki bu ülkede yaşamıyormuşçasına, sanki barış sürecinden bihabermişçesine sus pus olmuş bir kenarda oturmuşlar.

Demokratik Kitle Örgütlerinin kılcal damarları konumundaki hemşeri dernekleri ülkede cereyan eden önemli olaylar üzerine çalışmalar yapmak, fikir üretmek ve ürettiklerini kamuoyu ile paylaşmak, üyelerine aktarmak, toplumu bilgilendirmek sorumluluğundan kaçmamalıdırlar.

Türkiye son zamanlarda sivil bir anayasaya kavuşmaya çalışıyor, 30 yıldır ağlayan anaların gözyaşlarını dindirmeye çalışıyor, akan kanı durdurmak için uğraş veriyor bizim hemşeri derneklerimiz; saz çalıp kaz yiyerek gelişmelere seyirci kalıyor.

İsteriz ki; Hemşeri derneklerimizin özellikle aydınlanmaya yüz tutmuş ve kitlesel olarak büyük bir güce sahip olan İstanbul Göle Kültür ve Dayanışma Derneğinin ürettiği fikirlerle, sunduğu katkılarla:Üzerinde toplumsal mutabakat sağlanan onurlu bir barışın, sahip olunan tam demokratik ve sivil bir anayasanın ardından, özgürlüklerle donatılmış bir ülkenin yaratılışını halaylarla, türkülerle, kaz ziyafetiyle kutlayalım.

Askeri vesayetten ve 12 Eylül Anayasasından canı bir hayli yanmış, düşüneni, aydını işkence masalarında can vermiş toplumsal olarak birçok bedeller ödemiş, 30 yıllık süreçte onlarca şehit anasına, çatışmada yaşamını yitiren onlarca Kürt gencinin anasına sahip olan bir Göle’nin evladı olarak, evimiz ve baba ocağımız olarak gördüğümüz, Göle Derneklerinin yöneticilerinden ülke adına örülen duvara bir tuğla koymasını istemek hakkımız değil midir?

Ey hemşeri dernekleri, ey toplumun kanaat önderleri: Bugün sesinizi çıkarmayacaksınız, bugün fikir üretmeyeceksiniz, bugün ülkenin kanayan yaralarına pansuman olmayacaksınız da ne zaman olacaksınız?

İstanbul başta olmak üzere Göle derneklerinin bu denli hassas ve önemli gelişmeler karşısında sessiz kalmaları üzerine Gazeteci Reha Muhtar’ın yaptığı çağrıyı kendimize uyarlayarak bir kere daha dile getirmek istiyorum. “Nerede bu dernekler, nerede bu Göleliler?”

Türkan Deli

Mali Müşavir