KURDLER, LOZANI, TC’Yİ ULUSLARARASI MAHKEMEYE TAŞIYOR..

KURDLER, LOZANI, TC’Yİ ULUSLARARASI MAHKEMEYE TAŞIYOR..

DİAKURD, 100 yıldır TC rejiminin Lozan antlaşması ile Kurdlere verdiği zararı mahkemeye taşıdı.

Lozan Antlaşması’nın iptali ve Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkını isteyen DİAKURD avukatları Türkiye’de iç hukuk yollarını tükettikten sonra davayı uluslararası mahkemelere taşıyacaklarını belirttiler.

Lozan ve TC rejimi hakkında gerçek ve Ciddi bir STK’nın yapamsı gereken, atması gereken bir adımı ilk defa DİAKURD attı. İlk defa bir mahkeme belgesinde Kürtlerin kendi geleceğini belirleme hakkının tartışıldığı bir süreç başladı.

Bu girişim tc rejiminin yargılanması açısından önemli bir çıkış olurken.. Kurdler ve dünya halkları dünyayı binlerce yıldır işgal eden siyon soykırımcı satanizim yok edilmeden insan soyunun yok edildiğini bundan dolayı hukkuki süreclerin yeterli olmayacağından dünyadaki bütün halklar hemfikir..

 Tabi bu gerçek burada kalmayacak. Osmanlı yıkıldıktan sonra Mezopotamyayı parçalayan, ırak, iran, syria, tc, ermenia, azeria diye bütün Kurdistan üzerinde uyduruk devletçikler ve devletler  kuran, terör organizasyonu terörist israili devlet  diye bir hançer gibi Mezopotamyanın Kurdistanın bağrına saplayan İngiliz ve TC deki siyon soytarı soykırımcı aile ve firmalarda dünya genelinde giderek dünyadaki 1 milyarlık Kurdi nüfusun kadrajına girmeye başladıkları gibi bu soykrımcılar giderek tüm dünya insanlığının da kadrajına girmeye başladılar..

Geçmişi binlerce yıl önceden başlayan bu siyonist soykırımcı plan ve projeleri uygulayan dünyamızı derinden işgal eden siyonist-terörist çete,  sermaye, küresel firma aile ve ayakları ile incelemeye alınırken.. Dünya halkları da insan soyunu sıfırlama, gezegenden silmek için hertür oyun yalan dolan soykırım ve kumpası sergileyen bu küresel siyonist-satanist soykırmcıları yavaş yavaş gezegen çapında nasıl yayıldıklarını çözmeye,  ablukaya almaya başladılar.

Bir başka ifade ile tc gibi, terör organizasyonu israil gibi, devlet –örgüt gibi yapıların arkasına gizlenerek insanlığa karşı suç işleyen tüm  yapılar bu yüzyılla önümüzdeki yüzyıl insanlığa karşı işledikleri suçlardan yargılanacaklar.. İnsanlık dünya geneli arakalarındaki siyonist-soykırmcıların, sermayenin dünya geneli yerli işbirlikçileri ile birlikte defterini dürecek, insan soyu ile oynayan bu sergerdeler sıfırlanacak..

Siyon-kapital bu yönlü bir hesaba çekilmesini engellemek için sürekli yüyecek içecekle oynayarak insan beyni ve sağlığını yok eden yiyecek, içecek, temizlik, teknoloji, bilişim.. aklınıza ne gelirse ürettiği ürünlerle insan soyuna karşı amansız bir saldırıya geçmiş bulunmaktadır..

Buna bariz bir –iki örnek verirsek siyonistler amerikan halkını giderek düşünemeyen beyinsiz, obez şişman hayvanlara çevirirken.. TC gibi sömürge rejim ve ülkelerde ise artık yüiyecek içecekleri, ürünleri ile evlerin içlerine kadar girip kanser yaymaktadırlar. Ülkemiz  geneli maden, ova, su- toprakları.. tarımı alanlarınıda ele geçiren bu soykırımcı işgalciler .. Artık bakkallardan marketlere döşedikleri ağlarla, anlaşmalarla ülkemizi hücrelerine kadar işgal etmiş bulunmaktadırlar.. Devlet –istihbarat –bilişim sektörü de hücrelerine kadar bunların konrolunde olduğundan.. Her vatandaşı 24 saat gözetleyerek hangi vatandaşa nasıl, netür bir kumpas ve oyunla imha edileceği üzerine 7/24/365 esasına göre çalışmaktadırlar..

Trafik kazası, değişik analşılmayacak faili meçhul saldırılarla,  onarılmayan hastalıklarla, vergi oyunlarıyla, ajan hukuk büro oyunlarıyla, ajan bankaların  vatandaşın ev-arazi-hayatına çökme oyunlarıyla, siyasi partilerin, spor kluplarının satın alınmasıyla, siyasetin parayla alınıp satılan bir metaya dönüştürülmesiyle.. Ülkemiz 300 yıldır büyük bir saldırı ve derin işgal altında..

Bu küresel soykırımcı işgalci soytarılar, nazi-nato gibi terör organizasyonları ile tüm dünyayı ablukaya alırken.. Nasa vb yapılarla, terör örgütü israil, amerika ve dünyanın değişik kıta ve coğrafyalarında ki firma labartuarlarında  24 saat virüs-kimyasal-nükleer.. silahlar üzerine çalışırlarken.. 

Bu soykırımcılar, filistinde, syriada, irakia, libia.. Çel çocuk demeden insanları kırarken, kendi, ülkelerinde mülteci yaparken, dünyamızı yaşanılmaz bir cehenneme çevirirlerken..

Faşist ulus devletlerin uyutmaları sonucu da labratuvarlarında ürettikleri gıda-genom-tohum silahları ile, bilişim-tekonolji alanlarındaki bilinen-bilinmeyen silahları ile, yiyecek içcek başta olmak üzere insanlığı yok eden ürünleriyle tüm dünyayı ve  tüm insan soyunu sarmış evlere kadar girmiş bulunmaktadırlar.. İnsanlık bunların ürünleriyle giderek mezbahaya kesime götürülen koyun sürülerine dönüşmüş bulunmaktadır..

TC ve ulus faşist devletleri kurarlarken.. En az 7-10 milyon müslüman kurd-türk.., Kurdlerin hiristiyan kolu olan kurdi halklardan (Süryani -Asurî- Keldani-Nasturi-Arami, Ermeni) da en az 2 milyon insan kırdılar.. Ve tüm coğrafyamızı faşist ırk devletleriyle hem parçaladılar, hemde işgal ettiler. Şimdi ürünleriyle evlerin içlerine kadar girerek herkesi kesimi 7 sülalsiyle düşünemeyen hastalıklı hayvanlara çevirmeye başladılar..

Bu soykırımları yaparken suçu da başkalarının üstüne atmada  şeytanın bile soldan sıfır kalacağı yöntemler geliştirdiler. Örneğin almanyada yahudi hitleri kullanıp yahudileri yok ederken suçu alamanlara, mezopotamyada suçu osmanlılara atarlarken.. Günümüzde natanahu, sisi, zelenskilerle üstlerinde suyu kesilmiş balıklara döndüler. Bu soykırımların tümünün arkasında siyonist küresel aile ve firmaların olduğu, bunların tüm dünyayı işgal ettiği  artık yiyecek içecekten, bilim teknolojiye hava suya herşeyi de silaha dönüştürdükleri gerçeğini insanlık her alanda yok olurken, edilirken net görmeye ve anlamaya başlamış bulunmaktadır..

KÜRESELCİ SOYTARILAR ULUSAL KİMLİKLERİ YOK EDİYORLAR..

Küresel siyon-kapital işgal faşist ulus devletle insanları birbirine düşman ederken..

Günümüzde ise bu ırk-ırkçılıktan dolayı körleşen insanlrı mülteci konumuna düşürerek, ülkerini yok edrek ulusal kimlikleri yok etmeye başladı..

Bu anlamda dünya geneli kitlesel göçü de örgütlemeye ve organize etmeye başladılar..

Kitlesek Kaçak Göçün Amacı, Ulusal Kimlikleri Yok Etmek ve Egemenlik Fikrini Ortadan Kaldırmaktır!

Alman Kardinal Gerhard Müller bu konuda şunları söyledi: 'Kitlesel göç, insanlara yardım etmekle ilgili değildir, ulusal kimliği yok etmekle ilgilidir. Küreselciler, Ulusal kimliğin milliyetçilik olduğunu ve bunun da tüm savaşlara neden olduğunu bu yüzden milliyetçiliğe karşı olduklarını söylüyorlar ama aslında Uluslara karşılar. Eğer savaşların nedeni milliyetçilikse, savaşları kimin finanse ettiğini ve arkasında hangi çıkarların olduğunu sormalıyız. Herkesin tamamen izole olmasını ve dil, kültür, aile bağları ya da kendinizi evinizde hissettiğiniz bir vatanla bağınızın olmamasını istiyorlar.'

Bizim sayısız din adamlarımız neden bunun gibi hayati önem taşıyan konularda halkı aydınlatmıyorlar, milli kimliğimizin ve egemenliğimizin lorunması için küreselcilerle mücadele etmiyorlar, çoğunlukla belden aşapı konularda fetva vermekle yetiniyorlar?