JAPON KRALINDAN ZENGİNLİK DERSİ!
Japonya'da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar.
Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar. Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir..
Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur.
Nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde "artık zenginiz" der...
İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek, sen bu halimize zenginlik mi diyorsun" der...
Nintoku'nun yanıtı, yüzyıllardır Japonlar'ın aklından çıkmadığı gibi gerçek anlamda üstün kan taşıma, gerçek anlamda yönetici olma, gerçek anlamda asaletin ne olduğunu ortaya koyarken..
"Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir”. Yüzyıllar öncesinden belirlenen gerçeği günümüzün ifrit devlet analyışı ile karşılaştırdığımızda.. Siyonist kapital ve onun kölesi ulus devlet faşizminin insan soyunu nasıl aşağı çektiği de kendiliğinden ortaya çıkmaktadır..
Siyonist soykırımcı kapitalizm dünyanın böyle üstün özellikleri olan aişle ve sülaleleri düşürerek şu anda yaşadığımız halklara soykırımı ve yok olmayı dayatan ulus devlet faşizmini ve terör lejyonlarını tün gezegene döşediler.. Bunada demokrasi demeye başladılar..
Bırakın halkı düşünmeyi nerde soykırıma uğratılacak zayıf bir halk var planları ile dünyanın tüm kıtalrında halkları soykırıma açık sürülere çevirdiler.. Yeraltı üstü maden-hazinelerine konrak dünyamıza fakirliği sefaleti ve soykırımı ve köleliği dayattılar..