HABER-ANALİZ | ADEM YAVUZ ARSLAN
Başlığa bakıp ‘Borajet, ’fetöcü yaftası’ ve 15 Temmuz… Ne alakası var?’ demeyin. Zira birazdan okuyacağınız detaylar tam da ‘kel alaka’ dedirtecek türden. Aynı zamanda 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin nasıl istismar edildiğine dair çok çarpıcı bir örnek Borajet olayı.
Bilindiği gibi Borajet’in satışı geçtiğimiz günlerde ABD’de dava konusu oldu. Konu karmaşık ve ilişkiler girift olduğu için en anlaşılabilir hale getirip anlatmaya çalışacağım.
127 sayfalık dilekçenin girişinde ‘ayrıntılı ve kapsamlı bir gasp planı’ iddiası var. Özetle; ABD’de yaşayan işadamı Yalçın Ayaslı tarafından kurulan Borajet, 30 Aralık 2016’da Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen işadamı Sezgin Baran Korkmaz’ın SBK Holding’ine satıldı. SPK’ya yapılan açıklamada şirketin tüm hisselerinin Baran Korkmaz’a geçtiği ifade edildi. 24 Nisan 2017’de ise ‘teknik zorunluluklar’ gerekçe gösterilerek şirketin uçuşları durduruldu.Yalçın Ayaslı, Borajet’in satışıyla ilgili ABD’de dava açtı.
İşte bu satış işlemi ve sonrasında yaşananlar ABD’de dava konusu oldu.
Taraflardan Dr. Yalçın Ayaslı ABD’de yaşayan bir Türk işadamı. Dava dilekçesinde yer alan detaylara göre ODTÜ’den mezun olduktan sonra yüksek lisansını Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) yaptı. 1985’te kurduğu Hittite Corp’u 2014’de 2.4 milyar dolara ABD’li yarı iletken üreticisi Analog Devices Inc’e (ADI) sattı. Ayaslı bir yandan Borajet ile Türkiye’ye yatırım yaparken bir yandan da sosyal projelere destek verdi. Uzun yıllardır Washington’da yaptığı lobicilik faaliyetleri ile bilinen, Turkish Coalition of America ve Turkish Cultural Foundation’un kurucusu olan Yalçın Ayaslı MİT’te çalışan akademisyen Dr. Serpil Ayaslı ile evli.
Davanın diğer tarafında ise Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen işadamı Sezgin Baran Korkmaz var. Karslı genç işadamı SBK Holding’in kurucu CEO’su. Kendi tanımlasına göre “Türkiye ve komşu bölgelerdeki sıkıntılı varlıklara odaklanan bir risk sermayesi şirketinin sahibi. Sık sık magazin medyasına da konu olan Korkmaz, 2017 yılında Rusya devleti ile Başkan Trump’ın seçim kampanyası arasındaki ilişkileri soruşturan Özel Müfettiş Robert Mueller’in ekibi tarafından sorgulanmıştı. Korkmaz aynı zamanda AKP’ye yakın işadamı Ekim Alptekin ile de yakın ilişkisi ile biliniyor. Korkmaz, Utah’da ‘Mormonlar Mafyası’ olarak da isim yapan Kingston Brothers’lar Isaiah ve Jacob Kingston ile yakın ilişkiye sahip olması nedeniyle ABD basınında da gündem oldu. Kingston kardeşler yarım milyar dolarlık vergi kaçakçılığı ve bir dizi finansal dolandırıcılık suçlaması ile tutuklandılar. İddiaya göre ABD maliyesini 511 milyon dolar dolandıran Kignston kardeşler bu parayı Baran Korkmaz’ın SBK Holding’ine aktardılar. Korkmaz ve Kingston kardeşlerin Erdoğan ile çekilmiş bir fotoğrafı da ABD medyasında gündeme geldi.
AĞIR SUÇLAMALAR
Borajet’in kurucusu ve eski sahibi Yalçın Ayaslı, Sezgin Baran Korkmaz ve ortakları hakkında New Hampshire eyaleti Federal Mahkeme’sinde dava açtı. Şikayet dilekçesi oldukça kapsamlı. Yalçın Ayaslı, Sezgin Baran Korkmaz ve ABD’de tutuklu bulunan ortaklarının kendisi üzerine karalama kampanyası başlatarak, rüşvet ve tehditle aleyhine ‘fetö’cü kampanyası başlattığını, sahte belge ve ifadelerle Türkiye’deki mallarına haciz koydurttuğunu iddia etti.
Dava dilekçesine göre Sezgin Baran Korkmaz, Yalçın Ayaslı hakkında ‘fetö’cü’ kampanyası yürütüp Borajet’in piyasa değerini düşürerek ‘ölü fiyata’ almaya çalıştı. Korkmaz’a yönelik diğer suçlamalardan bazıları ise şöyle; “Kitlesel bir kamuoyu baskısı kampanyası yapmak; BoraJet’e karşı değer düşürücü bir medya kampanyasına girmek; ABD’deki RICO Girişimi tarafından davalı SBK Türkiye aracılığıyla hileli olarak elde edilen parayı aklamak ve Türkiye’de etki satın almak ve ABD’deki çeşitli diğer “yatırımları” finanse etmek için aklanmış bu parayı kullanmak, diğer komplocularla birlikte Yalçın Ayaslı’yı yalan ve aşağılayıcı beyanlarla dolandırma ve gasp etme planının sorumlusu olmak, Ayaslı’nın iş ortakları ve avukatlarına karşı sahte suç soruşturma ve suçlamaları başlattırmak; Türkiye’de Ayaslı ve BoraJet’e sahte ticari davalar getirmek ve Ayaslı’nın ve BoraJet’in bu davalardaki sorumluluğunu gösteren sahte kanıtlar üretmek; bu cezai ve hukuki işlemlerde tanıkları tehdit etmek, korkutmak ve baskı yapmak; RICO girişiminin parasal taleplerine boyun eğdirmek için Ayaslı’yı, eşi ve çocuklarını tehdit etmek; bu işlemlere fiziksel olarak en az iki tanığa saldırmak ve Ayaslı’nın CFO’sunu tecavüz ve ölümle tehdit etmek.”
Ayaslı’nın şikayet dilekçesinde yer alan detaylara göre Sezgin Baran Korkmaz Borajet’e para ödemeden devir aldı. Ayaslı’ya göre şirketi devralan Korkmaz, 253 milyon liralık yolsuzluk iddiasında bulundu ve Ayaslı’nın mal ve hesaplarına haciz koydurdu.
15 TEMMUZ VE BORAJET
Ayaslı’nın dilekçesinin bu bölümü ise günümüz Türkiye’sinde yaşanan cadıavına iyi bir örnek.
Zira Yalçın Ayaslı’dan Borajet’i alan S.Baran Korkmaz, 15 Temmuz sonrası Ayaslı’nın ‘fetö’cü olduğunu’ keşfediyor! Ayaslı aleyhine geniş bir yıpratma kampanyası başlatılıyor. Yalçın Ayaslı ve Borajet başta Takvim ve Sabah olmak üzere Havuz medyasının manşetlerine çıkıyor. Dava dilekçesine göre Ayaslı aleyhine başlayan kampanyanın medya organizasyonu ise Ekim Alptekin yaptı. Şikayet dilekçesinde Alptekin ile başta Mahmut Övür, Soner Yalçın ve Ergün Diler arasında yapılan görüşmeler sonrası Ayaslı’nın 15 Temmuz ile irtibatlı gösterildiği iddiası yer alıyor. Ayaslı’ya göre kendisi hakkında başlatılan ‘fetö’cü kampanyası Borajet’i ‘sudan ucuza almak’ için yapıldı. Bu kampanyalardan sonra Borajet’in finansal olarak ağır bir baskıya maruz kaldığı ve bankaların kredi vermeyi kestiği, müşteri sayısının da hızla azaldığı ifade ediliyor. Bu kampanya sonucu Ayaslı’nın Borajet’i devretmeyi kabul ettiği ifade ediliyor. Ayaslı’nın dava dosyasına göre Korkmaz, 6 ay içinde Ayaşlı’ya 137 kısa mesaj göndererek tehditler etmiş. Bunlardan birinde ‘sonunda sen ve karın saklanacak yeri kalmayacak” diyor. Siyasi iktidarla yakın ilişkileri olan bir işadamı, borcunu ödememek ya da rakibini bertaraf etmek için ‘O fetö’cü’ iftirasını ortaya atıyor. Bu kapsamda yine iktidarla güçlü ilişkileri olan bir işadamı devreye girip Havuz medyasında, rakip işadamı hakkında karalama kampanyası yürütüyor. Bankalar kredi vermezken, verilmiş kredileri de geri çağırıyor. Böylece yüzmilyonlarca dolarlık piyasa değeri olan şirket ‘yok pahası’na iktidara yakın işadamına geçiyor.
Dava nasıl ilerler, nereye uzar şimdilik kestirmek zor. Ancak Ayaslı’nın dava dilekçesi Erdoğan ve çevresindeki iş adamlarının ilişkilerine, 15 Temmuz darbe girişiminin nasıl istismar edildiğine ve iktidara yakın iş adamlarının kirli ilişkilerini örtmek için nasıl ‘fetö’ söylemine sarıldıklarını göstermesi açısından oldukça manidar. Ayrıca Havuz medyasının tetikçi olarak kullanıldığı gerçeği ile bu davayla uluslararası boyuta taşınmış oldu.