BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE URARTULAR..

Hititler, Asurlular, Urartular gibi Anadolu -Mezopotamya İmparatorlukları söz konusu olduğunda egemenlerin yazdığı tarih anlayışında nereden geldikleri bilinmeyen, çalışma bittiğinde ise nereye gittikleri bilinmeyen diye bitirirler..
Bu haber 2020-04-30 20:42:04 eklenmiş ve 732 kez görüntülenmiştir.

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE URARTULAR..

 

Hititler, Asurlular, Urartular gibi Anadolu -Mezopotamya İmparatorlukları söz konusu olduğunda egemenlerin yazdığı tarih anlayışında nereden geldikleri bilinmeyen, çalışma bittiğinde ise nereye gittikleri bilinmeyen diye bitirirler..

 

 Anadolu-Mezopotamya uygarlıkları bir yerden gelmediler, bir yere de gitmediler..  Hepimizin atalarıdırlar.. Urartu dilini, Hititçe ve Kürtçeyi karşılaştırın beş bin yıl önceki anlam ve manaları ile günümüzdekiler bile aynı.. Nereden geldiler, nereye gittiler palavrasının altında yatan temel gerçek vahşi kapitalizm dünyayı işgal ve talana yönelirken Kürtleri tarihten silmeye projesinin bir sonucu  olarak devletlerden bilime terör lejyonlarından kripto nüfusa etki ajanlarına…  şeytanın aklına gelmeyen hertür metodu kullanarak Kürtleri tarihten silme operasyonuydu. Günümüzde de hala benzer oyun ve kumnpasları sürmektedir..

 

Örneğin Urartu Kürt İmparatorluğu döneminden yüzyıllar sonra Kürtlerin içinden çıkan, Kürtlerin Hristiyan kolu olan Ermenileri Kürtleri düşürmede sonuna kadar kullandıkları gibi, günümüzde hala kullanmaya çalışmaktadırlar.. Hitit medeniyetinden de anlaşıldığı gibi iç nadolu kürtlerden fdaha çok kurdi nüfustur. Zaza, asuriş, keldani..  vb. Kürt  nüfusu, köken olarak kurd olan Anadolu Mezopotamya nüfusunu  başka millet -halk göstermek için devletler-etki ajanları sahte bilim adamları diasporalar yine bütün güçleri ile Kürtlere ve Kürdistan coğrafyasına saldırmaktadırlar..

 

 Bu saldırı Kürdistanda son 200 yıldır özellikle Çarlık ve Osmanlının yıkımının akabinde daha da şidetlenmiştir.. siyonist vahşi kapitalizmin emir eri, piyonu olan uydu-uyduruk ulus devlet faşizmi ve terör lejyonları ikili kıskaçla sahte suni sınırlarla, sahte suni ideolojilerle..  Kürdistanı yakıp yıkmaktadırlar.. Sosyolog Beşikçininde belirttiği gibi siyonist kapital Kürtlere ve kürdistana köle yada sömürge statüsü bile vermemiştir. Kürtler özelinde tüm Ortadoğu halklarına soykırımı dayatmıştır..

 

 Kürtler denince temel bilimsel gerçek Doğu Avrupadan Kafkaslara, Ön Asyaya, Filistinden Hindistan Pakistan Afganistan sınırlarına yarım milyarı aşan kurdi nüfus bu coğrafyanın tarih boyunca  kadim nüfusudur.

 

 Bir yüzyılı geçmeyen Hititlerin keşfinde de  görüldüğü gibi Kürtler binlerce yıl saklansa da Anka kuşu misali küllerinden doğup ayağa kalkıp yürüyorlar..   Anadolu-Mezopotamya'nın bütün nüfusu kurdi nüfustur. Hititler başka bir yerden gelmedi, başka bir yere de gitmediler. İç Anadolu nüfusu doğu -güneydoğudan daha fazla kürttür. İstanbul hakeza. Örneğin Küçükçekmece gölü altında bu bölgede hitit şehirleri var. Tc deki etki ajanlarıyla israildeki siyonist ajanlar ortaklaşa buralarda toki vb. yollarla bu tarihi gerçeklerin ortaya çıkmaması için yok edilmesi için sürekli birlikte projeler geliştirmektedirler..

 

Doğu Avrupa sınırlarından Hindistan -Pakistan sınırlarına uzanan Kurdistan  Medeniyetini gizlemek için şeytanın bile aklına gelmeyen yol ve yöntemlerle Anadolu-Mezopotamya'ya saldırıya 200 yıldır kesintisiz bir saldırı içindeler..

 

Mısır, Antik Yunan, Aztek, İnka..  medeniyetlin kökenide  mimarı da Kürtlerdir. Dünyamız adil bir sisteme geçtiğinde bütün bilimsel gerçekler bütün detayları ile ortaya çıkacaktır..

 

 Sizi atalarınızın ihtişamlı tarihi  ile karşı karşıya bırakıyoruz.. Hepsinin dili de milliyeti de  (kürtlerin-türklerin-ermeni-rumların..) yani Kurdi nüfus ve medeniyetin ta kendisi..

 

 Kürtlerin en büyük İmparatorluklarından olan Urartular imparatorluklarını Kürdistan’ın görkemli dağları olan Ağrı, Süphan, Tendürek, Nemrut ve Gavurdağı ile “koruma” altına alarak bu dağlardan tıpkı bir “iç kale” oluşturmuşlardır.

 

 Urartular

 

Başkenti Tuşpa- (Wan) olan Uratular, Asurca Uri-Atri  (Dağların Efendileri)  olarak adlandırılmaktadırlar.. Urattuların dilleri Kürtçenin ta kendisidir. Xade-Huda-Xaldi- Allah, Hinel- (bina temeli), videonun devamında kurtçe ile uratu dili karşılaştırması ingilizce olarak yer almaktadır..

 

Uratular  M.Ö 13. Yüzyıl ile M.Ö. 9. Yüzyıl tarihleri arasında hüküm sürmüşlerdir. Medler tarafından yıkılmışlardır. Medler ise Kürdistan dışından gelen Kürtlerle bütünleşen Parsekler (dilenciler)  tarafından yıkıma uğratılmıştır. Med Kürt komutanların parsekleri mahiyetlerine almalarıyla çıkan iktidar savaşı sonucu yine bir Kürt imparatorluğu olan Persler kurulmuş, bu dönemde med imparatoru kızlarından Antaqya Mekadonyaya kaçmıştır. Mütakip yıllarda Antaqyanın oğlu Büyük İskender Anadolu ve Mezopotamya seferine çıkarak Persleri  tarihten silerek,  Mısırdan Hindistana o çağların  en büyük ve an adil ve antik dünyanın en büyük  imparatorluğunu kurmuştur.. Ve  dünya tarihini,n Big Alexander (Büyük İskender) ünvanını almıştır..

 

 Kürt İmparatorlukları... Urartular (Dağların Efendileri)

 

Urartu Kürt İmparatorluğu “iç kaleyi” Kürdistan dağları, “dış surları” komşu ülke dağlarıyla çevirerek muazzam zenginlikte yaşamışlardır.

 

 Tarihte kurulmuş Kürt İmparatorluklarından “Dağların Efendisi” unvanı en çok Urartulara yakışmaktadır.Urartular imparatorluklarını Kürdistan’ın görkemli dağları olan Ağrı, Süphan, Tendürek, Nemrut ve Gavurdağı ile “koruma” altına alarak bu dağlardan tıpkı bir “iç kale” oluşturmuşlardır.

 

Bu imparatorluğu bir de yine dağlardan oluşan “surlarla” çevirerek 800 yıldan daha çok hüküm sürmeyi başarmışlardır.

 

“Kale surlarını” Trans-Kafkasya dağları, Ermenistandağları, Azerbaycan Savalan Dağları, Güney’de Zagros dağları, Batı’da Toroslar ile çevirmişlerdir.

 

Urartu Kürt İmparatorluğu “iç kaleyi” Kürdistan dağları, “dış surları” komşu ülke dağlarıyla çevirerek muazzam zenginlikte yaşamışlardır.

 

Peki dağlardan kale surları yapan bu imparatorluk kalenin içine nelerle donatmıştır.

 

Asurluların “Nairi’nin Yukarı Denizi” dedikleri “Van Denizi” ile yine Asurluların “Nairi’nin Aşağı Denizi” dedikleri “Urmiye Gölü” Urartu topraklarında yer alan “iç denizlerdir”.

 

Urartu Kürt İmparatorluğu’nun denize kıyısı olmadı ama buna gerek de duymadılar, çünkü zaten iki denize sahiptiler.

 

Yaylaları, ovaları, ormanları, her türlü yaban hayvanı, Fırat ve Dicle gibi nehirleri, yetmedi Murat Nehri, Aras Nehri ve binlerce deresiyle “cennet” gibi bir coğrafyada yaşamışlardır.

 

Gelelim “Urartu” ismine…

 

Başkentleri bugünkü “Tuşba” yani ”Van” olan Urartu ismine aslında “Antik Dünya’da” sadece Asur tabletlerinde rastlanır.(Tuşba hala Van’ın merkez ilçelerinden birisinin adıdır.)

 

Onlara daha çok “Bianinili” denilmekteydi…

 

Bu isim zamanla evrim geçirerek “Vanlı” olmuştur.

 

Bütün antik dünya “Yukarı Mezopotamya’ya” başka bir isim vermiştir.

 

Bu ismin adı ise; “Urartudur.”

 

Yani Urartu demek Yukarı Mezopotamya demekti antik dünyada.

 

Urartu ismi bir halkın ismi değildir .Bir “coğrafyanın” adıdır.Tıpkı “Asur” isminin bir tanrı ismi olması gibi.

 

Asurlular isimlerini “gökten” yani tanrıdan alırken, Urartular ise “yerden” yani coğrafyadan almışlardır.

 

 Bu coğrafyaya sonraları “Kürdistan” denilmiştir.

 

Urartular her ne hikmetse Asur yazısını kullanmışlardır denilmektedir.Bazen de Hitit (Hatti) Hiyerogliflerini kullanmışlardır.

 

Biraz “namuslu” bilim insanları zahmet edip Urartuların “Hurrilerin” torunları olduklarını belirtme ihtiyacı duymuşlardır.

 

Tarihi bir “hata” konu Urartular olunca tekrar yüzyıllarca nüksetmiştir.

 

Yine bu imparatorluğun “dilini” bir türlü çözememişlerdir on yıllarca.

 

Kimisi Urartuların Kafkasyalılarla ve özellikle “Çerkezlerle” aynı soydan geldiklerini iddia etmişlerdir.gerekçeleri ise dillerinde benzer kelimelerin bulunmasıdır.

 

Ermeniler hala Urartuların bir “Ermeni İmparatorluğu” olduğunu iddia etmektedirler.

 

Ermeniler bu konuda kesinlikle haklıdırlar ama atladıkları “çok çok önemli” bir mevzu vardır; 1. O dönemden yüzyıllar  sonradan kurtlerin bir hiristiyan kolu olarak ortaya çıkacak olan  Ermenilerin Küresel siyonist emperyalizmin oyunları kürtlerden koparılarak yerle yeksan edildiler.. 

 

Kürtlerin tarihsel miraslarından en önemli halkalardan bir tanesini kesinlikle Ermeniler oluşturmaktadır. Fakat Kürtler ve Ermeniler ayrı ırklar değildir.

Bu iki halk sonraları tamamen “dinsel” bir bölünme yaşayarak birbirlerinden uzaklaşmışlardır.

Bu anlamda Urartular hem Kürtlerin hem de Ermenilerin “atalarıdır.” Ama uratular döneminde Ermeniler daha ortada yoktu. Urartulardan  300-400 yıl sonra Kürtlerin içinden dinsel bir topluluk olarak ortaya çıktılar..

Bakın “Antik Kürtçe” tıpkı günümüz “İngilizcesi” gibi bir çok kollara ayrılmış bir dildir.

Hurriler, Hattiler, Asurlular, Mitanniler, Urartular, Medler ve Persler aynı dili kullanmışlardır.

Onun için Urartular aslında Asur yazısını değil “ortak dilleri” olan “Antik Kürtçe’yi” konuşup yazmışlardır.

Onun için bazen de diğer “akrabaları” olan Hititlerin (Hattilerin) “Hiyerografilerini de kullanmışlardır.

 

Soy ve dil aynıdır.

 

Urartular neden tarih boyunca en çok savaştıkları Asurluların yazısını yazıp, dillerini benimsesinler ki?..

 

İşte burada yine Kürdistan tarih yazımı devreye girmek zorundadır.

 

Bütün Urartu dil uzmanları “Urartu dilini” çözmeye çalışırken bakın ne oldu?..

 

“Van Kalesi’nde” yıllarca bekçilik yapan ve doğru dürüst Türkçe okuma yazma bile bilmeyen bizim Kürt bekçi Mehmet Kuşman kalede duvarlara yazılan kitabeleri “okumaya” başlar. Tabii bilim dünyası “şokta”…Nasıl olur da “cahil” bir bekçi onlarca yıldır Urartu dil uzmanları tarafından  çözülemeyen dili “bülbül” gibi okumaya başlamıştır.

 

Cevap çok basit çünkü bizim “Bekçi Mehmet” Kürttür ve yıllardır “esrarını” koruyan Urartucayı çözmüştür.

 

Ben boşuna mı yazıyorum Sümer/Hatti/Asur/Akad/Babil/Mitanni/Urartu/Fenike/Aramice ne kadar antik dönem tableti varsa getirin bizim yaşlı Kürtlere okuyun size büyük oranda çevirsinler diye.

 

Urartuların Kürt olmadıklarını düşünen Kürtler olursa onlara tavsiyem bir tane Urartu Kürt İmparatorluğu’nun haritasına uzun uzun baksınlar yeter onlara.

 

Bazı Kürt aklı-evvelleri sürekli olarak beni milliyetçilikle suçlayıp duruyorlar.

 

Benden ne istiyorsunuz?..

 

Sümerler Türk, Hattiler Kafkasyalı, Hurriler Orta Asyalı, Urartular da Çerkez mi Dememi istiyorsunuz?.

 

Biliyorum bunları da kabul etmiyorsunuz!..

 

Pekala ilkokul seviyesinde bir soru soracağım.

 

Yüzyıllarca Kürdistan’da hüküm sürmüş ve Antik Kürtçe konuşmuş olan bu halklara ne dememi bekliyorsunuz.

 

Bakın ben yazmayana kadar hiç kimse “Mani Peygamberin” Kürt olduğunu bilmiyordu!..

 

“Zerdüşt Peygamber” kutsal kitap “Avesta’yı” Kürtçe yazmıştır.

 

Günümüzde Kürtçe kaç tane alt-kola ayrılmaktadır.

 

Kurmanci, Sorani, Gorani, Zazaki ve yüzlerce alt-şive konuşuluyor mu?

 

Bir Botan Kürtçesi, bir Serhat Kürtçesi var mı?..

 

Yaşadığım Batman’da bile en az beş farklı Kürtçe konuşulmaktadır.

 

Kozluk tarafı “Xerzice”, Gerçüş tarafı “Torice”, Beşiri tarafı “Botanca” konuşmaktadır.

 

Batman’da bile dağdakilerin diline “Çiyayi”, ovadakilere “deşti” denmektedir.

 

Bizim köyde bile 50 yıldır hem “Torice” hem de “Botanca” konuşulmaktadır.

 

Bakın sadece bizim köyü derinlemesine araştırın burada bile isterseniz iki ayrı halk ortaya çıkartabilirsiniz.

 

Kısacası Hattilerin, Asurluların ve Urartuların dilleri aynı köke dayanmakta ve hepsi de Kürtçedir.Farklılıklar elbette olacaktır.

 

dağların efendileri urartular

 

Urartu tarihi tamamen Asur tabletlerine göre yazılarak yine “tarihi bir hata” yapılmaktadır.Urartu tarihi M.Ö 1400’lere kadar dayanmaktadır.

 

Kürdistan’da ilk “federatif” yapıyı Urartular tesis etmiştir.

 

Yüzyıllarca Urartular “gevşek” bir “beylikler federasyonu” olarak hüküm sürmüşlerdir.Çok zengin topraklara ve ganimetlere sahip Urartular Asur saldırıları karşısında “birleşmek” zorunda kalarak aslında pek de istemeyerek “imparatorluk” kurmuşlardır.

 

İlk Krallarının adı “I.Salduri’dir”…

 

Urartularda ağaç “kutsaldı”.

 

Günümüzde “Salduri” şöyle evrilmiştir.”Seldari” ve en son olarak “Serdar”.Yani “Ağacın Başı” demek.

 

Urartular imparatorluklarını “kutsal ağaca” benzeterek ilk krallarına da “ağacın başı” anlamına gelen “Salduri” adını takmışlardır.

 

Bakın ağacın kutsallığı Kürdistan’ın her yerinde Sünnilerde olsun Alevilerde olsun hala canlılığını korumaktadır.

 

Hayvancılıkta dönemin en zenginleridir.Günümüzde bile Van/Kars/Ağrı öyle değil mi?..

 

Tarımda ise; inanılmaz işler yapmışlardır.

 

Herkes Sümerlerin birkaç sulama kanalını konuşurken hiç kimse Urartuların “mühendislik harikası” kanallarından bahsetmez.

 

“İnşaat ustaları” olarak Urartular “nam salmışlardır.” Bakın yaptıkları kaleler hala dimdik ayaktadır.

 

20-25 tonluk kayaları dağların üstüne çıkararak görkemli kaleler yapmışlardır.

 

Bakın bu “taş işçiliği” ve mimarisi hala Ermenilerde ve “Tur-Abidin” bölgesinde canlılığını korumaktadır.

 

Urartulara kadar Yukarı Kürdistan’da hüküm sürenler inşa faaliyetlerine girişmemişlerdir.Kuzey Kürdistan’ı “inşa edenler” Urartular olmuştur.Kentler/kaleler/tapınaklar/Sulama kanalları/barajlar yapmışlardır.

 

Zengin “maden yataklarına” sahip olan Urartular özellikle heykelde ve silah yapımında ustalaşmışlardır.

 

Urartuların ustalık alanları saymakla bitmez. Bir diğeri de “duvar resimleridir.”

 

“Kutsal Ağaç”/ “Kanatlı Cinler”/ “Kutsal hayvanlar”/ “Tanrı Resimleri” en çok kullandıkları görsellerdir.

 

Bir de sakın şaşırmayın “Kanatlı Sfenksler”…

 

Evet yanlış duymadınız “Sfenks” resimleri Urartuların en çok duvarlara yaptıkları resimlerdendir.

 

Konuyu burada uzatmayacağım okuyanlar zahmet edip zihinlerini Yunan “yarı insan-yarı hayvan” mitolojik öğelerine ve Mısır sfenkslerine kafa yorsunlar. Hani ben bağlantı kurunca milliyetçi oluyorum ya aman siz siz olun bir bağlantı kurmayın…

 

“Fildişi İşçiliği” diyeceğim de o da nereden çıktı demeyin.Urartuların en uzman oldukları konuların başında gelir.

 

“Kral Yolu’nu” biliyorsunuz.Persler yapmıştır.Ama onlardan yüzyıllar önce Urartu Kralı “I.Argişti” bir “Kral Yolu” yapmıştır.

 

Bu kral yolunda ulaşım “Dört Tekerlekli Arabalarla “ yapılmaktaydı.

 

Bakın “İki Tekerlek” Hatti/Asur/Mitanni ve Mısır’da sadece “savaş aracı” olarak kullanılmaktaydı. Urartular iki tekerlek daha ekleyerek bu arabaları “ticaret” arabalarına çevirmişlerdir.

 

Bakın herkes “Nuh Peygamber’in Gemisi’ni” Ağrı Dağı’nda ararken ben size “Nuh Peygamberi” değil de isterseniz “Adem Peygamberi” anlatayım.

 

Cennet nasıl tarif edilir?..

 

Bağlar/bahçeler, ırmaklar, yeşillikler, ormanlar, şelaleler,her türlü bitkinin, meyvenin ve tahılın olduğu bir yer…

 

İşte Urartulara göre “cennet” tam da yaşadıkları yerdi.

 

Gelelim “Adem Peygambere”…

 

Urartular için en kutsal nesne “Hayat Ağacı’dır.”

 

“Hayat Ağacı” olur da “yılan” olmaz mı?...

 

O da var.

 

Urartu duvar resimlerinde en çok “Hayat Ağacı ve Yılan” figürlerine rastlanmaktadır.

 

Bitmedi…

 

Hıristiyanlar ve Yahudiler “Nuh Peygamber’in Gemisi’ni” aramakla uğraşırken, özellikle Hıristiyanlar kendi “köklerini” aramayı unuttular.

 

Bakın Urartuların “baş tanrısının “ adı yanlış yazımıyla “Haldi”, doğru yazımıyla ise “Xaldi’dir.”

 

“Xaldi” yine evrilerek ​“xude” ve en sonunda “xudeme” olmuştur.

 

Yani “Allah” demektir.

 

Urartular antik dönemdeki herkes gibi “çok tanrılı” bir dine inanıyorlardı.

 

Ama “Xaldi” onlar için “tek tanrı” değildi.

 

“Xaldi” ve diğer bazı tanrılarına “üçleme” yüklemişlerdir.

 

Yani “Teslis” inancı vardı Urartularda.

 

Yani “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh.”

 

İslamiyetin Kürdistanda yayılmasıyla Xaldi, Xuda, Huda şeklinde tek tanrılı dinlerin Xude (Allah) kavramına dönüşmüştür..

 

Urartulara göre Xaldi  bütün önemli tanrıları aynı zamanda bir “üçlemeydi.”

 

Urartular tanrılarına “Üç Olan Tanrı” adını vermekteydiler.

 

Yani Hıristiyanların yüzyıllarca tartıştıkları ve bir türlü işin içinden çıkamadıkları teolojik tartışmalarının kökeni olan “Teslis” inancının ilk versiyonu Urartulara aittir.

 

Yine herkes “Kapadokya” ve “Peri Bacalarını” bilir.

 

Peki 17.bin “Peri Bacası’nın “ , yüzlerce mağaranın ve tünellerin bulunduğu “Vanadokya” biliniyor mu?

 

Vanlılar dışında pek bilen çıkmaz…

 

İşte Vanlıların “Vanadokya” dedikleri bu yerleşim yeri aynı zamanda Urartuların “kutsal” yerleridir.

 

Urartu Kralı “Menua”  Gürpınar’dan Van’a kadar 51 km’lik bir sulama kanalı yaptırarak günümüzde bile mühendisleri şaşırtan bir teknik uygulamıştır.

 

Bakın DSİ(Devlet Su İşleri) aynı kanalın güzergahını kullanarak sözde modern bir sulama kanalı inşa etmiştir.

 

DSİ kanalını yaparken “Antik Kanalı” büyük ölçüde tahrip etmiştir.

 

“Kral Menua’nın” yaptığı kanal neredeyse 2000 yıldan fazla bir süre Van Ovası’na “tatlı su” taşımıştır.

 

“Babil Asma Bahçelerini” yapan Kürt Kraliçesi “Şammuramat” anlayacağınız dilde “Semiramis” bu kanala da el atmıştır.

 

Bozulan kanalı düzeltmek ve genişletmek için 42 bin işçiyle bu kanalı yeniden genişleterek inşa etmiştir.

 

Onun için halk arasında bu kanala hala “Şamran Suyu” adı verilmektedir.

 

Urartu uygarlığı aynı zamanda bir “barajlar uygarlığıdır.”

 

Şimdiye kadar 63 baraj ve “suni gölet” kalıntılarına ulaşılmıştır.

 

Urartular bir de “bataklıkları” kurutmuşlardır.

 

Asurlular nasıl Fırat ve Dicle’de “nehir ulaşımı” yapmışlarsa, Urartularda Van Gölü’nde “deniz ulaşımı” yapmışlardır.

 

Özellikle kış aylarında ulaşım daha çok Van Gölü’nde yapılmaktaydı.

 

Bakın Urartular pek yazılı kayıt bırakmamışlardır.

 

Ama Urartu Uygarlığı’nın tarihi eserleri Kuzey Kürdistan’da hala dimdik yerinde durmaktadır.

 

Muhteşem kaleleri görülmeye değerdir.

 

“İbrahim Peygamberi” anmadan olmaz.

 

Urartularda “kurban” oldukça önemli bir dini vecibeydi…

 

Urartuları dini açıdan diğerlerinden ayıran bir özellikleri vardı.

 

Urartular ibadetlerini “açık alanda” yapmaktaydılar.

 

Urartu Kürt İmparatorluğu geride bıraktığı tarihi miraslarıyla günümüzde hala bize “gülümsemektedir.”

 

Urartu Kürt İmparatorluğu’nu yine bir diğer Kürt İmparatorluğu olan “Medler” yıkmıştır.

 

Urartularla en çok uğraşan yine bir Kürt İmparatoru olan Asur Kralı “II.Sargon” olmuştur.

 

Urartuların Kürtler için bir diğer önemi ise; Kürtlerin Kafkasya ve Azerbaycan ile olan ilişkileridir.

 

Ermeniler/Gürcüler/Azeriler ve Çerkezler ile Kürtlerin “tarihsel” ilişkileri hep “Urartu Kürt İmparatorluğu’nun “ derinliklerinde “saklıdır.”

 

Kürdistan tarih yazımına devam gelecek yazı “Mitanni Kürt İmparatorluğu” olacaktır.

 

Bakın dikkat ederseniz daha “Medlere” değinmedim bile…

 

Son sözüm yine bizimkilere olacaktır…

 

Türklere ait ilk yazılı kayıt M.S 700’lü yıllara ait birkaç “taş parçası” olan “Orhun Yazıtlarıdır.”

 

Adamlar birkaç kayaya “çiziktirdikleri” birkaç tane kelamla neredeyse görkemli bir imparatorluk kurduklarını öve öve bitiremiyorlar.

 

Birkaç kabilenin “çadırlarını” bir araya toplamasına kendilerince “devlet” kurduk diye böbürleniyorlar.

 

Ben ise; 51 Km sulama kanalını/ barajları/suni göletleri/devasa kaleleri/tapınakları/ ve kurdukları kentlerle Kuzey Kürdistan’ı “baştan-sona inşa eden” ve yüzyıllarca Kuzey Kürdistan’da hüküm süren ve başkentleri “Tuşba” (Van) olan Urartuların aslında “uzaydan” gelmediklerini, konuştukları dilin Kürtçe olduğunu söyleyeceğim ve adını da “Urartu Kürt İmparatorluğu” olarak koyacağım ve suçlanacağım öyle mi?..

 

 

ETİKETLER : BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE URARTULAR..
Diğer Kultur-Sanat-Yasam haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA