DAİŞ ÇETESINDEN GÖRÜLMEMIŞ SOYKIRIM PLANI...
Musul'a müdahalenin Konuşulduğu bu günlerde Esed'le iş birliği yapan DAİŞ Çetesi iki şehrin nüfusunu yok edecek bir anlaşma yaptılar.İşin doğrusu bu katil diktatörle bu kiralık katil sürüsü daişi bir araya getiren Siyonist Baronizm önce Musul'da katliam yaparken kendilerine engel olma potansiyelini taşıyan 300 Kişiyi infaz ettirdi. İnfazın ana nedeni Musul'a yapılacak operasyonda sivil halkı toptan katliam geçirirken karşı duracak hiç kimsenin kalmaması hedeflenmektedir.
Diğer yandan Kürt ve Türkmen Nüfusun yoğun olduğu Halep şehrini boşaltan soykırımcı Esed katili DAİŞ vahşileri ile anlaşarak Halep halkının tümden Soykırımı üzerinde anlaştılar. Yapılan anlaşmada Esed Rakka şehrinde olduğu gibi Musulun tüm yönetimini, kaynaklarını daişe veriyor. Her iki katil sürüsünün istediği tek şey var. Sivil halktan tek bir bebek kalmayıncaya kadar hepsinin katledilmesi, yani soykırım.
Yüzyıl önce 1915'te Ermenileri daiş vahşilerine dönüştürüp Müslüman halklara özellikle Kürtlere saldırtan Katil Baronizm malesef 100 yıl sonra tarihi tekerrür ettiriyor. Yüzyıl önce olduğu gibi bölgenin tüm halklarına yeniden soykırımı dayatmış bulunmaktadır. Ve bu soykırımı canlı olarak izliyoruz. Bir hazret Kobani düştü düşecek deyip, Kürtlerin güvenini kendine sıfırlarken, yeniden Kürtlere karşı operasyonlar başlatarak derin güçlerden medet -askerden medet umar bir çizgiye kayarken; İşin ilginç yanı Kürtler adına siyaset yapan erbap, Kürtler adına siyasetin tepesinde bulunan yapıda ise dünya baronizminine, katil kapitalizme değinen yukarda vurguladığımız gerçeklere dokunan bir tek şahıs, bir tek stk göremiyoruz. Gerçek düşmanı gizleyip ağızlarında sakız bir Türkiye düşmanlığı edebiyatı almış başını gidiyor...
İşin hazin yanı bölgenin tüm devletlerinde hala yönetimler ve siyaset Katil baronların ajanlarının elinde. İslam dünyası bir bütün olarak soykırımla kuşatılmışken siyaset erbabı, halklar adına siyaset yapan ihanetçiler hala ırk-coğrafya-sahte suni sınırlar, mezhepler üzerinden siyaset yapıp halkların soykırım koşullarını derinleştiriyorlar...
Baronizm, Diktaörler- Vahşi terör çeteleri ile soykırım senaryolarını yüzyıl önce olduğu gibi bugünde katil sürüleriyle aynı senaryoları bir kez daha kanlı daha vahşi bir şekilde halklara dayatılmış bulunmaktadır.
Ortadoğu'yu Çeteleri ile işgal eden Katil firmalar, Baronlar DAİŞ Çetesi ve soykırımcı Esedi biraraya getirerek Müslüman nüfusun Musul ve Halep'te Tümüyle temizlenmesi emrini verdiler. Bu soykırımın anlaşılmaması ve görülmemesi içinde yüzyıl önce katil firmaların yine DAİŞ gibi Ermenileri çeteleştirerek Müslüman halka saldırtmışlardı. Yarım milyondan fazla Müslüman'ı kırarken Ermenileri de pel-perişan etmişlerdi.
Baronlar bu cinayetlerini soykırım suçlarını ustaca gizleyerek Osmanlı ve Türkiye'ye yıkmak için dünya genelinde yüzyıldır algı operasyonlarını ustaca yapıyorlar. Bir taraftan Papa, bir taraftan Avrupa Parlamentosu... Türkiye'ye dört koldan saldırıya geçerken, DAİŞ ve Esedle daha büyük bir soykırım yapmak için son hazırlıklarını yapıyorlar . İşin garipliğine bakın, halkların nasıl aptallaştırıldığına bakın canlı-canlı soykırım yapanlar Türkiye'ye soykırımcı diyor. İnanılmaz bir durum yaşanıyor...
Bir başka deyişle bölge halkları Kürdü, Türkü, Arabı, Farsı, Ermenisi ile o kadar aptallaştırılmış ki kimse kendi adlarına siyaset yapan erbaba bu gerçekleri neden bize anlatmıyorsunuz, sizler kimin temsilcilerisiniz diye sormuyorlar, soramıyorlar...
1..Dünya savaşında Müslümanları yerlebir eden baronlar, 2.dünya savaşında hıristyanları yerle bir ettiler. Yüzyıl önce olduğu gibi bugünde tüm bölge genelinde, Halep ve Musul'da halk kırılırken, kırılan ve ölen aslında bölgenin tüm halklarıdır...
Türkiye'de iktidar ve muhalefetin gündeminde maalesef bu konular yok. İktidar ve muhalefet, bir başka deyişle bizim adımıza siyaset yapanların gündeminde bu soykırım saldırıları ve savaşları yok. Molla rejiminin gündeminde maalesef bu konular yok. Yüzyılları çalınan Rus halkının maalesef gündeminde bu konular yok. Rejimler hala halkları kandırma ve birbirine düşürmenin derdinde...
Hala aptallığın, gerizekalılığın binbir örneği sergileniyor. Yok ermeni seni, sen ermeniyi öldürdün hafifliği sergileniyor. Biride çıkıp demiyor, ey gerizekalılar sürüsü hergün canlı olarak soykırımı seyrediyor, yaşıyorsunuz. Düşman gözünüzün önünde içinizde... hücrelerinize kadar sızmış, canlı canlı kellerinizi kesiyor, tecavüz ediyor. Bu kadar açıktaki bir düşmanı göremiyorsanız, o zaman hepiniz soykırımı fazlasıyla hak etmişsiniz demektir...
Bütün bu gerçekler şu gerçeği net olarak ortaya çıkarıyor. Halklar kendileri gibi gözüküp kendilerini esir alan ihanetçileri deşifre edip düşürmedikçe soykırım koşullarında hiçbir zaman çıkamayacaklardır...
Basından ...
İlk defa yabancı bir gazeteci 10 gün süreyle IŞİD kamplarında kaldı. Gazeteci, yukarda ifade edilen Plan'ı doğruladı. IŞİD’in görülmemiş katliamlar yapacağını söyledi.
IŞİD kampına giren ilk gazeteci Jürgen Todenhöfer’in anlattıkları, Basında da “IŞİD görülmemiş katliam yapacak” başlığıyla verildi. Haberde şöyle denildi:
“Jürgen Todenhöfer katliam planını anlattı. Tarihin en karanlık terör örgütlerinden IŞİD, Musul’da 300 kişiyi idam etti. Birçok vahşeti gören Jürgen Todenhöfer de ‘Militanlar katliam hazırlığında. Tarihte eşi görülmemiş soykırım planlayan IŞİD dini temizlik yapacak’ dedi.”
Ermeni soykırımının 100’üncü yılına ilişkin tüm dünyada başlayan tartışmalar, Türkiye’de de siyasetin ana gündemi oldu.
Papa’nın “soykırım” ifadesini kullanmasının ardından Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 1915’i soykırım olarak kabul eden kararına, Türkiye sert tepki gösterdi. Yaşananlar, Habertürk gazetesinde “100. yıl oyunları” başlığıyla manşetten verildi. Haberde şu ifadeler yer aldı:
“Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Schulz Başbakan’a; 1915’e ilişkin kararın kendisinin olmadığı oturumda kabul edildiğini söyledi, ‘Tepkinizi anlıyorum’ dedi. Davutoğlu, ‘Karar, siyasi amaçlarla tarihi çarpıtmaya çalışanların girişimi’ uyarısı yaptı.
Öte yandan, ABD basınında Obama’ya ‘soykırım’ demesi için baskı artıyor. 24 Nisan’da Ermenistan’daki anma törenine Fransa Lideri Hollande ve Rus lider Putin’in gideceği kesinleşti. Erivan’da verilecek demeçler de yeni bir krizin kıvılcımı olabilir.”