DÜNYAYI KİMLER NASIL YÖNETİYOR-1
Dünyayı Yöneten Ailelerin Piramidin En Tepedeki Ailesi:Rothschild Ailesi!
Rothschild Ailesi,Lucifer(İblis) emrinde,illuminatik piramidin en tepesindeki aile,dünyayı yöneten tehlikeli gizli örgüt ve tarikatların bağlı olduğu,dünyayı yöneten en etkin ailelerdendir.
Rothschild Ailesi'nin adı ne Forbes dergisinin düzenlediği ''Yılın Zenginleri'' bölümünde yer alır ne de dünya jet-sosyetesinin partilerinde geçer.(ki onlar da bu düzenin piyonlarıdır.)Ancak birçok ülkenin diplomatları Rothschild Ailesi'nin adını duydukları zaman paniğe kapılırlar.Çünkü Rothschild Ailesi dünya tarihi sahnesinde 1590 yılından beri vardır.Dünya bu Yahudi ailenin çok gizli faaliyetleri sonucunda bugünkü şeklini almıştır.
Çoğu kişi bu ailenin elinde tuttuğu siyasi ve ekonomik gücü bilmiyordur çünkü bu gücü nasıl elde ettiklerini bilmiyorlar.Şu da belirtilmelidir ki Rothschild Ailesi üç-beş kişilik basit çekirdek aile değildir.Rothschild Ailesi'nin bugün bin-bin beş yüz ferdi vardır.Bu aile fertlerinin her biri dünyanın gelişmiş,gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerine çok derin faaliyetler sürdürmek üzere dağılmışlardır.En kutsal görevleri,dünyadaki her siyasi ve ekonomik gelişmeyi,İsrail devletinin çıkarlarına uygun olacak şekilde yapmaktır.
Rothschild Ailesi'nin faaliyetlerine 16. yy. bakmak gerekmektedir.Aile,İngiliz Kraliyet Saraylarında kralın yaverliğini yapan aile olarak ortaya çıkıyor.Kralın izlediği siyaseti ve dış politika stratejilerini bu aile belirliyor.Bununla da kalmayıp kraliyet saraylarındaki tüm ihaleleri kazanarak bu ihaleleri başarıyla sonuçlandırıp,büyük bir servetin sahibi oluyorlar.İngiliz saraylarından aldıkları astronomik paralarla tarihin ilk bankacılık faaliyetini gerçekleştirip,İngiliz çiftçilerine de astronomik faizlerle tarım kredisi vermeye başlıyorlar.Elli sene geçmeden neredeyse İngiltere devletinden zengin bir hale geliyorlar.
Rothschild Ailesi,Avrupa'daki tüm imparatorlukların saraylarında söz sahibi oldu.İngiltere'de yaptıklarını Avrupa'nın dört bir tarafında yapıyorlar.Avrupa'da tarımla uğraşan insanlara yüksek faizle kredi vererek,altın ve gümüş komisyonculuğu yaparak servetlerini iyice büyütüyorlar.
Rothschild Ailesi,ekonomik gücün,aklın ve mantığın sınırlarını aşan daha karanlık ve karlı bir işe girişiyor:''Devletleri savaşa sokmak ve savaşa giren devletlere faizle borç vermek.''
Bunu ilk olarak İngiltere-Fransa savaşında gerçekleştiriyorlar.İngiltere'ye savaşa girmesi için faizli borç olarak 38 ton altın veriyorlar.İngiltere,Fransa karşısında yeniliyor ve Rothschild Ailesi'ne olan borcunu ödeyemiyor.Borcun oluşturduğı mükellefiyetten doalyı,İngiliz Merkez Bankası yani Bank of England Rothschild Ailesi'ne devrediliyor.Rothschild Ailesi bu devretme işlemini bir şartla kabul ediyor.İngiliz sterlinini kendilerinin basması şartıyla.
İngiltere bu şartı kabul etmek zorunda kalıyor ve İngiliz sterlinini basma yetkisi Rothschild Ailesi'ne veriliyor.Ve böylece ülkenin bağımsızlığı satılıyor.
Rothschild Ailesi'nin en büyük girişimi ise İngiltere ile Amerika'daki kolonilerin savaşı olmuştur.Savaş sırasında Rothschild Ailesi çok gizli bir biçimde Amerikan kolonilerini desteklemiştir.Amerika'nın İngiltere'ye karşı direnişini yöneten kişilere yüklü miktarda silah yardımı yapmış,İngiltere'nin bu savaşta yenilmesinin sağlanacağı garanti edilmiş ve karşılığında kurulacak olan Amerika devletinin resmi para birimini basma yetkisini istemiştir.İngiltere ile savaş konusunda çok umutsuz olan başkan Washington ve ekibi bu teklifi hiç düşünmeden kabul etmiştir.Rothschild Ailesi böylece günümüzde tüm dünyada çok popüler olan Amerikan dolarını basma yetkisini elde etmiştir.
Savaşı Amerikan kolonileri kazanmış ve İngiltere Amerika'dan elini ayağını çekmek zorunda kalmıştır.İngiltere bu sefer Amerika'ya yardım ettiği için Fransa'ya saldırmıştır.Rothschild Ailesi'nin destekleyeceğine güvenerek bu savaşa girdiyse de Rothschild Ailesi'nden desteği bulamamıştır.Rothschild Ailesi,çok gizli bir şekilde Fransa'yı destekleyerek Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını garantilemek istemiştir.Ve bir taraftan da İngiliz borsası üzerinde spekülasyona girişmiştir.İngiltere-Fransa savaşı sırasında borsada müthiş bir hareketlenme olmuş ve borsada oyanayan halk,savaşı kazanacaklarını düşünerek girişimlerini artırmışlardır.Bunu fırsat bilen Rothschild Ailesi ''İngilizler savaşı kazandı!'' iddiasını ortaya atarak İngiliz halkının herşeyini borsaya koymasını sağlamıştır.Bir süre sonra İngilizlerin savaşı kaybettiği ortaya çıktı ve Rothschild Ailesi ticaretten en karlı çıkan isim olmuştur.''Kara Eylül'' diye nitelendirilen olay budur.Rothschild Ailesi adeta İngiltere devletinin mülkiyetini ele geçirmiştir.
Rothschild Ailesi'nin tek bir hedefi kalmıştı.O da İsrail devletinin kurulmasıydı.Ama buna engel teşkil eden bir Osmanlı imparatorluğu vardı.Hemen harekete geçerek Osmanlı devletine komşu devletleri finanse ederek Osmanlı'ya karşı kışkırttı.Böylece yalanlarla,entrikalarla komşu devletler Osmanlı'yı askeri ve ekonomik güç olarak iyice yıprattılar.Osmanlı Devleti ne yapacağını bilememiş ve de devlet içindeki azınlıklar isyan ederek ayrı devletler kurma çabasına girişmiştir.Osmanlı Devleti,Rothschild Ailesi'nin sahibi olduğu Bank of England bankasına borçlandı. Rothschild Ailesi bunu fırsat bilerek Osmanlı Devleti'ne II.Abdülhamit zamanında bir teklifte bulunmuştur.II. Abdülhamit ile görüşen Lord Baron Rothschild ''Kudüs şehrinin,Filistin'in,Suriye'nin ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin,yeni kurulacak olan Yahudi devletine verilmesi karşılığında,Osmanlı Devleti'nin tüm dış borcunu silme ve Balkanlar'da,Afrika'da kaybettikleri toprakları geri verme'' teklifinde bulunmuş ancak II. Abdülhamit şiddetle reddetmiştir.Bunun üzerine I. Dünya Savaşı tezgahlanarak ve Arabistanlı Lawrence'nin faaliyetleri ile Arapların birçok parçaya bölünmesi planlandı.Fakat planlarının biri oldu biri olmadı.Mustafa Kemal Atatürk engeliyle Osmanlı İmparatorluğu devam edip Türkiye kuruldu fakat İsrail devletinin kurulması gerçekleşti.Fakat bir sorun vardı.Kuruldu ama dağ ve ovalardan ibaret olan İsrail topraklarında kim yaşayacaktı?Hemen Hitler'in Nazi Almanya'sı ve II. Dünya Savaşı tezgahlandı.Yahudi soykırımı ile Yahudiler Filistin'e sürgün edilerek İsrail Devleti kuruldu.
Ve Rothschild Ailesi,dünya tarihinin akışını,idealleri uğruna böyle şekillendirmiş ve ''Tek Dünya Devleti''ne giden yolda çalışmalarına devam etmektedir.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Küresel Hegemonya'nın Merkezi Amerika'nın ''Hilafet Projesi''IŞİD!
Konuya girmeden önce belirtmek gerekir ki,Amerika'nın güttüğü hilafet projesiyle Mustafa Kemal Atatürk'ün güttüğü hilafet projesi farklıdır,karıştırılmamalıdır.Küresel Hegemonya'nın merkezi Amerika'nın güttüğü hilafet projesi;''Büyük Ortadoğu Projesi''(BOP)nin kolay oluşturulabilmesi,bunun için daha az çabanın harcanması(savaşlar,çatışmalar yerine),bölünen müslümanların istenilen ''Ilımlı İslam Düşüncesi'' kavramlarıyla programlanması ve bunun oluşmasıyla müslümanların tek bir otoriteye(işbirlikçi bir otorite) bağlanıp yönetilmesini güden projedir.Mustafa Kemal Atatürk'ün ve başkanı olduğu Börü Budun Teşkilatı'nın güttüğü hilafet projesi;Emperyal oligark,aristokrat,teokrat,monarkların güttüğü ''Tek Dünya Devleti'' projesine giden yolda,onların tehdit olarak gördüğü İslam'ın ve onun mensubu olduğu Ortadoğu coğrafyasını onların tehlikelerine karşı korumak ve Türkleri yönetici sınıf yapmayı amaçlayan ve bu tehditlere karşı müslümanları tek çatı altında birleştirmeyi hedefleyen projedir.Küresel Hegemonya'nın merkezi Amerika'nın hedeflediği ''Hilafet Projesi''nin olması için Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanı olduğu ''Börü Budun Teşkilatı''nın hedeflediği ''Hilafet Projesi''nin engellenmesi gerekir.Ve engellenmektedir de.Mustafa Kemal Atatürk'ün ''Hilafet Projesi'',onun ölümünden önce bıraktığı vasiyetinde geçmektedir.Ve Küresel Hegemonya'nın Türkiye kolu olan Türkiye'deki Yahudi Aileler,Masonlar ve Gladio yapılanması tarafından Genelkurmay Başkanlığı'nın gizli kozmik odalarında saklanmaktadır.CIA,MOSSAD,MI5,MI6'nın etkinlikleriyle.Börü Budun Teşkilatı kendi ülkesinde daha hakimiyet kuramadığı için Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetini deşifre edemeyip,Amerika'nın ''Hilafet Projesi'' ile savaş vermektedir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in kendinden sonraki geleceğe dönük güzel bir sözü vardır:''Benden sonra Halifelik 30 sene sürecektir.'' diye.Peygamberimizin bu sözünün mucizesi gerçekleşmiş ve dört halife toplam otuz sene halifelik yapmıştır.Ve peygamberimiz ''Otuz seneden sonra meliklik devri gelecektir.'' demiştir.Dört halifeden sonra her gelenin ''ben melikim'' demesi,peygamberimizin sözünün gerçekleştiğinin delilidir.
(Şunu da belirtmek gerekir ki bu hadisler,evliyaların,din büyüklerinin eserlerinin ''kıyamet alametleri'' bölümünde ele alınıp işlenmiştir.)
Meliklik devri ile halifelik,hanedanlığa,babadan oğula geçen siyasi bir makama dönüşmüştür.İslam ümmetleri Emeviler,Abbasiler ve Osmanlı bu siyasi halifeliğin gücünü kullanmışlardır.Peygamberimizin sözünde belirttiği otuz seneden sonraki halifelik,İslam'ın özündeki Kamil Halifelik değil,siyasi bir halifeliktir.Ve belirtildiği gibi siyasi halifeliğin gücünü,tarihte birçok İslam Devleti kullandığı gibi Osmanlı da kullanmıştır.
Osmanlı coğrafyası içinde ve dışında sevilen bir padişah olan II.Abdülhamid Han,halife unvanı ile Sancak-ı Şerif-i çıkarmış ama ne yazık ki hiçbir İslam ülkesi bu çağrıya biat etmemiştir.Sadece Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleri değil,Yavuz Sultan Selim'e kadar durum böyledir.
Bilindiği gibi Şerif Hüseyin İngilizlerin dolduruluşu ile kendini halife ilan etmiştir.Ancak birçok ülkede de halifeliğini ilan edenler olmuştur.Aynı anda birçok halife olmuş ve Küresel Emperyal Odaklar'ın istediği gibi İslam ümmeti oyalanmıştır.
Çanakkale Savaşı'na bakacak olursak;sancak çıktığında bu çağrıya biat edenler Anadolu coğrafyası ve Osmanlı'ya gönülden bağlı olanlardır.Devlet bazında ise Halife'nin çağrısına kimse kulak asmamıştır.Hatta propaganda da bulunan devletler bile olmuştur.Osmanlı'ya gönülden bağlı olan Avustralya'dan Molla Abdullah ve Gül Muhammed ''Halife sancak çıkarmış,biat edelim.'' diye bağlılıklarını bildirmişlerdir.
Halifelik makamı,güçlü bir devletin elinde,güçlü siyasi bir makam olur.Osmanlı Devleti zayıflayınca,halifeliğin etki gücü de azalmıştır.Mustafa Kemal Atatürk bunu bildiği için bu müessesenin güçlü devlet elinde,güç kazanacağını bildiği için zaten fiilen yaptırım gücü olmayan bu müesseseyi devam ettirmemiştir.İleri ki zamanlara projesini bırakmıştır.Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyeti ki içinde hliafet projesi vardır,Küresel Hegemonya tarafından engellenmektedir.O günden bugüne hilafet ortadan kaldırılmıştır fakat Küresel Hegemonya'nın stratejisi farklıydı.İlk önce ''Büyük Ortadoğu Projesi''(BOP) için ''karıştır-çatıştır-savaştır'' hegelciliği uygulanacaktı.Bu hegelcilikten çıkan sentezle istediği hilafet projesini uygulayabilirdi.
Küresel Hegemonya'nın merkezi ABD'nin ''Hliafet Projesi'',yarattıkları uygun ortamla kurulmaya başlanmıştır.Bu projenin sorumluları da ABD-NATO Birliği'dir.El Kaide ve ona bağlı örgütleri ABD-NATO Birliği,Sovyet-Afgan savaşından bu yana sayısız çatışmada ''istihbarat birimleri'' olarak kullanmışlardır.Suriye'deki El Nusra ve IŞİD isyancıları,paramiliter güçlerin asker toplama ve eğitimini bizzat gözetim ve kontrolü altında tutan Batı askeri ittifakının ve ABD-NATO Birliği'nin piyonlarıdır.
Amerika Birleşik Devletleri,Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla bazı ülkeleri ''terörrüstlere yataklık etmekle'' suçlarken,bir yandan da terörizmi finanse eden devlettir.ABD ile Türkiye,Suudi Arabistan ve Katar'ın da aralarında olduğu bazı müttefikleriyle hem Suriye'de hem de Irak'ta faaliyet gösteren Irak Şam İslam Devleti'ni(IŞİD) el altından destekleyip finanse etmektedir.Küresel Hegemonya'nın merkezi Amerika'nın NATO ile olan işbirliğiyle yürüttüğü ''Sünni Hilafet Projesi'',hem Irak'ı hem de Suriye'yi bölme stratejisiyle örtüşmektedir.''Sünni İslamcı Hilafet,Arap Şii Cumhuriyeti,Kürdistan Cumhuriyeti...''
Yani ABD-NATO Birliği,''Büyük Ortadoğu Projesi''(BOP)nin istenilen düzeye gelmesinde büyük bir nüfuz sahibidirler ve ''karıştır-çatıştır-savaştır'' sentezinin uygulanmasından sonraki tek amacı;tek ve etkili örgüt kurarak,onu çok sahiplenerek,daha önce çıkardığı terör örgütlerini pasifize ederek,insanlara zorla istenilen ''Ilmlı İslam Düşüncesi''ni dayatarak ve zorla (tek yönetim biçimini) ''Hilafet''i dayatarak bir işbirlikçi İslam Merkezi oluşturmaktır ve bunu oluşturmak isteyen maşa örgütün adı da ''Irak Şam İslam Devleti(IŞİD)'tir.
Genişletilmiş Ortadoğu Projesi(GOP)'un Yeni Kuklası IŞİD!
İçi boşaltılmış Ortadoğu'nun istikrarını son kez bozmak için ve Kürdistan'a giden yolun açılması için çıkartılmış yeni tehlike Irak Şam İslam Devleti(IŞİD)'tir.Ama aynı zamanda en büyük düşman İslam'ı ortadan kaldırmak ve yerine Dinlerarası diyalog ve Lucifer(iblis) kaynaklı Kabala öğretisini yaymak da hedeflerden biridir.Irak Şam İslam Devleti(IŞİD)'in faaliyetlerinden de anlaşılmaktadır.
Peki bu örgütü kim kurdu,kimler yönetiyor,kaç kişiden oluşuyorlar,daha başka amaçları ve idelleri var mı ve isimlerinin içinde neden ''Irak'' ve ''Şam'' var?Bu soruların cevaplarını verelim.
Irak Şam İslam Devleti,El Kaide bağlantılı bir örgüt olarak ortaya çıktı.Tıpkı Suriye'den geçen yıl yayılan El Nusra cephesi gibi.Ancak şu an El Nsura ve Irak Şam İslam Devleti'nin ayrı ayrı örgütlenme içerisine girdikleri ve El Kaide'den bağımsız hareket ettikleri bilinmektedir.
Liderlerinin Ebubekir el Bağdadi olduğu bilinen Irak Şam İslam Devleti ile ilgili çeşitli senaryolar var ama arkasındaki güçler çok karanlık olduğu için,Dünyayı yöneten on üç seçkin aileye bağlı tehlikeli gizli örgüt ve tarikatlar tarafından yönetildiği için örgütün yapısı ve amaçları net olarak analiz edilememektedir.
Ama şu bilinen bir gerçektir ki Suriye'de özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerde Özgür Suriye Ordusu ile çatışmaktadırlar.Burada dikkat çeken nokta ise muhalifleri püskürtüp kazandıkları bölgelerin 24 saat içinde Esed rejiminin kontrolüne geçiyor olmasıdır.Suriyeli muhalifler Lazkiye,Halep'in birçok beldesi ve Rakka gibi bölgelerin bu örgüt tarafından ele geçirildikten kısa bir süre sonra rejim tarafından kontrol altına alındığına dikkat çekmektediler.
Örgütün adında niye ''Irak'' ve ''Şam'' ifadeleri geçiyor derseniz,Suriyeli muhaliflere göre örgütün temeli 2003'teki Irak işgalinden önce Irak topraklarında atıldı.En net ifadeyle,Esed rejimi o dönemde Suriye içerisindeki bir grup müslüman genci,mücahit olmaları telkinleriyle Irak'a gönderdi.İşgal döneminde Irak'ta eğitimden geçen Suriyeli bu gençler,beyinleri yıkandıktan sonra 10 yıl boyunca hücreler halinde yapılandılar.Ardından da silahlı eylemlere geçtiler.
Örgütün destek aldıkları güçler arasında Rockefeller ve Rothschild aileleri,CIA,MOSSAD,Taliban,Suud kaynaklı Selefi gruplardır.Suudi Arabistan'dan destek alan Selefiler ve Afganistan Talibanı,El Kaide bağlantısıyla bu örgüte destek vermektedir.
Örgüt bölge bölge ayrılmaktadır ve her bölge bir emir tarafından yönetilmektedir.Bazı bölgelerde halktan destek almaktadırlar fakat bazı yerlerde kendilerinden nefret edilmektedir.
Sayılarına gelince,Irak Şam İslam Devleti'nin Suriye topraklarındaki militan sayısı 6 bin 800 kişi olarak kayıtlara geçmiştir.Buna karşın El Kaide çatısında kurulan ve yine Suriye'de örgütlenen fakat şu an için muhaliflerle de Irak Şam İslam Devleti ile de çatışan El Nusra cephesinin silahlı militan sayısının 10 binin üzerinde olduğu bilinmektedir.
Irak Şam İslam Devleti'nin Suriye'deki gibi bir örgütlenmesi vardır.Irak'taki Enbar olaylarıyla başlayan ve Felluce ile Ramadi gibi Sünni kentelerinin işgaline varan silahlı eylemleri bu örgüt yönlendirmektedir.Ve bölgedeki aşiret güçleri de var.
Irak,hırpalanmış,içi boşaltılmış,yok edilmiş haliyle,ordusunu bu örgütün kontrolündeki bölgelere geniş çaplı operasyon gerçekleştirmeyi planlamaktadır.Ancak bölge nüfusu Sünni,operasyonu yapacak iktidar ise Şii.Bu nedenle Irak Başbakanı Nuri Maliki,olası bir mezhep çatışmasının önüne geçmek adına temkinli davranıyor ve siviller tahliye edilmeden bölgeye geniş çaplı bir harekatı erteliyor.Ve Ramadi ve Felluce'de şu ana kadar yaklaşık 20 bin sivil terör tehdidi nedeniyle evlerini terk etmiş durumdadır.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Masonik Avrupa Birliği Nedir Ve Kimler Kurdu?
Avrupa Birliği,Lucifer(iblis) emrinde dünyayı yöneten on üç seçkin ailenin denetimindeki tehlikeli gizli örgüt ve tarikatların oluşturduğu,Türkiye ve Ortadoğu'ya yönelik bir Birleşik Avrupa oluşturup Asya Bloğu'na karşı Tek Dünya Düzeni'ni gerçekleştirmek için kurulmuş bir masonik yapılanmadır.
Avrupa Birliği'ni kuran üç tehlikeli gizli örgüt ve tarikat vardır.Bunlar;Moral Rearmament(MRA,Manevi Cihazlanma Derneği),Gül Ve Haç Kardeşliği ve Fransız Masonluğu'dur.Şimdi en etkili olanından başlayıp,Masonik Yapılanma olan Avrupa Birliği'ne bakalım:
1.Manevi Cihazlanma Derneği(MRA):
Masonik yapılanma olan Avrupa Birliği'ni kuranlar Almanlar ve Fransızlardır.Ve II. Dünya Savaşı sonrasında düşman kardeşlerdi.Onları yan yana getiren,barıştıran ve Avrupa Birliği'nin temellerini atan Manevi Cihazlanma Derneği'dir.
Manevi Cihazlanma Derneği'nin kurucusu Amerikalı Lüteryan papazı Frank Bushman'dı.Bu örgüt,ilk önce 1929'da I. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'de ''Oxford Grubu'' adıyla kurulmuştu.Daha sonra II. Dünya Savaşı patladı ve savaş yıllarında Almanya'da bazı Hitler karşıtı Nazilerle çok gizli ilişkiler kurdular.Bazı Nazi askerleri de MRA üyesiydi.Bunlardan Von Tott diye biri,Hitler'e düzenlediği başarısız bir suikast sonunda idam edilmişti.Savaştan sonra Almanya ve Fransa'yı barıştıran bu örgüt olmuştur.
Avrupa Birliği'nin temelleri,1950'li yıllarda örgütün İsviçre'nin Caux kentindeki şatosunda atıldı.Örgütün ana felsefesi perde arkasında kalmaktı.Bu gizli toplantıya Almanya ve Fransa tarafından çok önemli devlet adamları katılmıştı.İşin ilginci toplantıya katılan bu iki ülkenin başbakanının daha başbakan olmadan önce başbakan olacaklarının bilinmesi ve onların başa getirilmesidir.Bunlar;Fransa başbakanı François Mitterand ve Almanya başbakanı Konrad Adenauer'dir.Fransa tarafında,Avrupa Birliği'nin manevi babası sayılan Robert Schuman ve Avrupa Birliği'nin baş mimarı olarak bilinen Jean Monnet başkanlık ediyordu.François Mitterand da başbakan olduktan sonra Avrupa Birliği ruhunu yaymaya çalıştı.
2.Gül Ve Haç Kardeşliği
Masonik bir yapılanma olan Avrupa Birliği'nin kurucu ikinci tehlikeli gizli örgüt ve tarikatı Gül Ve Haç Kardeşliği'dir.Ve Manevi Cihazlanma Derneği ile bağları vardır.Fransa başbakanı François Mitterand ve Almanya başbakanı Konrad Adenauer hem MRA üyesi hem de Gül Ve Haç üyesi şovalyelerdi.Avrupa Birliği'nin fikir babası Robert Schuman da Gül Ve Haç üyesi şovalye idi.
Avrupa Birliği Kilise Hıristiyanlığı Birliği değil,Gnostik Hıristiyanlığı Birliğidir.Avrupa Birliği fikir babası Robert Schuman o Avrupa Birliği kurma toplantısında,Fransa-Almanya kömür ve çelik ortaklığının kurulmasını önerdi.Böylece Avrupa Ortak Pazarı'nın da fikir babası oldu.
3.Fransız Masonluğu:Fransa Büyük Doğu Mason Locası
Masonik bir yapılanma olan Avrupa Birliği'nin kurucu üçüncü tehlikeli gizli örgüt ve tarikatı Fransız Masonluğu'dur.Fransa İnsan Hakları Federasyonu(Le Droit humain) tarafından yayınlanan bir bildiri,Avrupa Birliği'nde Fransız Masonluğu'nun etkisini göstermektedir.Le Droit Humain,Fransa'daki birkaç mason locasından biridir.
Fransız Le Droit Humain(İnsan Hakları Federasyonu) başkanı Michel Payen 8 Nisan 2008'de Fransa'nın Grand Feminine Locası ve Fransa Granda Orient ve Portekiz Grand Orient Temsilciler Kurulu'nda,Avrupa Komisyonu başkanı Jose Manuel Barroso ile görüştü.Manuel Barroso''Fransız masonluğunun benimsediği değerlerle,ilgi duydukları konularda;anlayış ve düşünce mutabakatı içinde olduklarını'' belirtti.
Ve Fransa Masonluğu,''Avrupa Birliği'' adıyla çok gizli kurulan bu yapılanmanın fikir merkezi ve savunucusu olmuştur.Ve Fransız Masonluğu,gizli faaliyetlerini Avrupa Birliği için yaptığı mühründe anlatıyordu.Avrupa Birliği'nin mührü, 13 yıldız ve 13 harften oluşan iki kod ve şifreyi barındırıyordu.12 yıldız Avrupa Birliği'ni ve son yıldız ise bu yapılanmayı yönlendiren masonluğu simgeliyordu.Fransız Büyük Doğu Mason Locası'nın mührü G.O.D.F harfleri ile simgelenmişti.Buradaki F harfi,Gül Ve Haç Kardeşliği'nin anayasası sayılan FAMA'nın baş harfidir.Ve bu mühürdeki her harfin arasına üçgen oluşturan üç nokta konmuştur.Bu Mason Tanrısı'nın kodudur.Yani MRA,Gül Ve Haç Örgütü ve Fransız Masonluğu Avrupa Birliği'nin kurucularıdırlar.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Dünyayı Yöneten On Üç Seçkin Aile'nin Uyuşturucu Baronlarının Yeni Silahı Bonzai!
Bonzai,Türkiye'deki ölümlerle ve aklın kaybedilmesiyle gündeme geldiği gibi Dünyayı yöneten On Üç Seçkin Aile ve onların emrinde uyuşturucu baronlarının yeni silahıdır.
Türkiye'de ''Bonzai/Jamaika'' olarak bilinen uyuşturucunun da dahil olduğu,herhangi bir '' sentetik kannabinoid'' maddesinin yasaklanmasının ardından uyuşturucu organizasyonları yeni formüllerle bu maddeleri üretip uluslararası kontrolü saf dışı bırakmaktadır.
Türkiye'de sıklıkla ''Bonzai/Jamaika'',yurtdışında ise ''K2/Spice'' olarak isimlendirilen maddeler,''sentetik kannabinoidler'' grubunda yer alıyor,yapısal olarak esrardaki aktif bileşen ''Tetra Hydro Cannabinol''a (THK) benzemektedir.
1960'larda geliştirilen,2000'lerin sonunda karaborsada satışı başlayan uyuşturucuların yüzlerce farklı isim ve lisetesi bulunmaktadır.Stereoid olmayan ağrı kesici ilaç geliştirme amacıyla sentezlenen bu maddelerin söz konusu etkilerinin yanı sıra,hatta daha fazla halüsinasyon etkiye sahip oldukları bilinmektedir.Uyuşturucunun ilk olarak 2008-2009'da Avrupa'da suistimal edilmeye başlandığı tahmin edilmektedir.Sebep Yeni Dünya Düzeni...
Bitkisel uyuşturucular dünyada uzun zamandır kullanılmakla birlikte 2004 sonrasında eklenen ''sentetik kannabinoidler'',etkisini ciddi oranda artırdı ve bu süreç sonrası tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
Uyuşturucu baronları,uyuşturucu organizasyonlarını birçok ülkede yasaklı maddeler listesinde bulunmayan bu maddeler için oluşan pazarı suistimal etmektedir.En yaygın ''sentetik kannabinoidler''den olan JWH-18 maddesi,Türkiye piyasasında ''Bonzai'' olarak bilinmektedir.
Herhangi bir ''sentetik kannabinoid'' maddesinin Birleşmiş Milletler tarafından yasaklanmasının ardından uyuşturucu baronları yeni formüllerle bu maddeleri üreterek uluslararası kontrolü saf dışı bırakmaktadır.Yasal engellerin aşılabilmesi için sistemde yeterli veri olmaması nedeniyle tespit edilmeleri zor olan bu uyuşturucudan,piyasaya sürekli yeni türevler sunulmaktadır.Bu nedenle adli laboratuvarlar hem kayıt altına alınmış hem de henüz tanımlanmamış ''sentetik kannabinoidler'' içeren çok sayıdaki numunenin analiziyle uğraşmaktadır.
Avrupa Uyuşturucu Ve Uyuşturucu Bağımlılığı Merkezi(The European Monitoring Centre for Drugsand Drug Addiction)(EMCDDA)'nin 2011 yılının Temmuz ayında gerçekleştirdiği,söz konusu maddelerin internet üzerinden satışını yapan sitelerin izlendiği çalışmada ''sentetik kannabinoidler''in 22 siteden satışının yapıldığı tespit edilmiştir.
Bu maddenin piyasaya arz süreci kimyasal maddenin temini,imalat,paket temini ve paketlemenin yapılması,sokak satıcılarına satış,sokak satıcılarının bağımlıya ulaştırması ve kullanım olmak üzere birden fazla aşamadan geçmektedir.
Bonzai Türkiye'de ise 2010'da görülmeye başlandı.Bu tarihten sonra maddenin kullanım ve bulunabilirlik oranında ciddi artış oldu.Türkiye'de bonzai üretimi tespit edilmedi,ülkeye bu uyuşturucu yurt dışından getirilmektedir.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi(KOM)'nin 2012 raporuna göre Türkiye'de bonzai maddesi Çin,ABD,KKTC,Almanya,İspanya,Hollanda,Portekiz,İngiltere ve Macaristan gibi ülkelerden yasa dışı yollarla ithal edilmektedir.
Ülkede faaliyet gösteren uyuşturucu baronları ve yatırımcıları, genellikle bonzai maddesini esrar,ecstasy ve captagon maddeleriyle piyasaya sürmektedir.
Kaynak : turktarihivegercekler.blogcu.com