Sindirim Sistemi Hastalıkları Uzmanı olan ve aynı zamanda Muş Vakfı Başkanlığını da yürüten Dr Orhan Sami Gültekin ile Muş, Muş Vakfı, Vakfın bursiyerleri, Vakfa bağlı olan dernekler ve Vakfa yönelik yapacağı projeleri hakkında kendisiyle röportaj yaptık. Başkan GÜLTEKİN Muşlu hemşerilerine Muş’un ve Vakfın kalkınması adına herkesin maddi ve manevi desteklerinin olması gerektiğinden bahsediyor. GÜLTEKİN güçlü toplumların birbirlerine yapacağı katkılarla ayakta duracağını ifade ediyor. Bunun içindir ki GÜLTEKİN hemşerilerinin hiçbirini ayırt etmeden herkesi Vakfa davet ediyor…
D. KÜLTÜR: Öncelikle merhabalar hocam. Sizleri biraz tanıyabilir miyiz?
S.Gültekin: Ben Eylül 1957 Muş doğumluyum. İlkokulu bitiresiye kadar Muş’ta kaldım çünkü dedemler o zamanlar Muş’taydı. Fakat daha sonra Ankara’da siyasal bilgileri kazanınca mecburen biz de Ankara’ya , daha sonra üniversite bitince de rahmetli babamın mesleğinden dolayı da ülkenin müteahitlik yerlerinde çalıştık.Hemen hemen her yaz Muş’a , memleketimize, akrabalarımızın yanına gidiyoruz.
Atatürk Üniversite’si tıp fakültesini 1980 yılında bitirdim. Daha sonra İstanbul’da Dahiliye ihtisasını yaptım. Bu ihtisas bittikten sonra mecburi hizmet olarak yine memleketime döndüm. Dört yıl Muş Devlet Hastahanesi’nde Dahiliye uzmanı olarak görev yaptım. O günler benim hayatımın en güzel en hareketli ve eşimle dostumla hemhal olduğum yıllardı. Dördüncü yılın sonunda çocukların eğitimi sorunları benimde yüksek ihtisas yapma arzum nedeniyle tekrar İstanbıl’a döndüm. Marmara Üniversitesi’nde Gastroenteroloji bölümünde ihtisasa başladım.İhtisas bitiminden sonra da yine İstanbul’da mide bağırsak hastalıkları üzerine bir klinik kurarak özel klinik olarak çalışma hayatıma devam ettim. Bir buçuk yıldır da Muş Vakfının başkanlığını yürütmekteyim.
D. KÜLTÜR: Muş Vakfı Başkanı Olarak Birazda Muş ve Muş Vakfından Bahseder misiniz?
S. Gültekin: Muş Türkiye’nin yüz ölçümü olarak üçüncü büyük ovasına sahip. Ovanın içerisinde iki tane devasa akarsuyu var. Karasu ve Murat. Bunlara rağmen gelişmişlik yönünden fevkalede çok geri kalmış. Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirde sondan ikincidir. Eğitim yapılanması, sanayi yatırımı yok denecek kadar az. Kişi başına düşen ihracat oranı liralar düzeyinde düşük. Yeni kurulan Alpaslan Üniversite’si kısmen eğitim ve sosyal bölümleriyle inşallah Türkiye standartlarına ve ülkemize yakışır bir il olma yolunda. Bunun için gerek sivil toplum örgütleri gerek siyasiler ve gerek işadamlarının, esnafların çok iyi bir birliktelikle çalışmalarında fayda var.Bu konu da gerek batı illerini ve gerekse orta Anadolu illerin örnek alabileceğimiz çok önemli özellikler var. Mesafe kat etmemiz gereken çok da yol var.
D:KÜLTÜR: Muş Denince Aklınıza İlk Olarak Ne Geliyor?
S. Gültekin: Muş Ovasının güzelliği, yeşilliği, insanların samimi olması ve konuşma tarzları beni çok etkiliiyor. İnsanlar çok samimi ve içten hareket ediyorlar. Fakat ekonomi çok zayıf. Burada insanların yaşam tarzları çok da birbirlerinden farklı değil. En zengini ile en fakiri aynı yerlerde oturuyor ve aynı şeyleri konuşuyor. Anomim müzik hep ağıtlar, üzüntü ve sıkıntılar üzerine kurulu. Fakat Muş yine de Nolstaljik bir şehir çünkü çok da gelişmeye açık bir yer değil. Muş’a on sene önce gittiğimde ve bir on sene sonra da gittiğimde aynı dükkanlar aynı yerleri görüyorum. Fakat akraba ve dostların samimiyeti, içtenliği beni çok etkiliyor ve orda kaldığım zamanlarda çok haz duyuyorum.
D.KÜLTÜR: Muş Türkiye’deki İller Arasında Ekonomik Anlamda Çok Geri Sıralarda Bu Geri Kalmışlığı Neye Bağlıyorsunuz?
S.Gültekin: Geçen yıl yönetim kurulu ve genel kurul idare üyelerininde içinde bulunduğu 50 kişilik grupla birlikte Muş’a gittik. Orda Vali Bey’den, il ve ilçe belediye başkanlarına, Üniversite’den ticaret ve ziraat odasına kadar ziyeretler yapıp brifingler aldık. Bu brifinglerin sonucunda anladım ki en büyük problem ovanın verimsiz oluşudur. Ova çok rantabıl kullanılamıyor. Devasa ırmaklar arasında olmasına rağmen alt yapı yetersizliği yani toprak altı su drenajının olmama sebebiyle ve taban suyunun yukarıya çok yakın olmasından kaynaklanan sorunlar yaşanıyor. Bundan dolayı istenilen verim alınamıyor. Kışın suyun tavana kadar çıkıp arazileri su basması ve bitkileri çürütmesi bölgenin en önemli sorununu. Bölge halkının ekonomik ve verimli anlamda ovayı kullanabilmesi için derhal ovanın taban suyunun drenajının yapılması gerekeir. Bölgenin refahı için şu anda Alpaslan 2’ nin süratle yapılarak ovanın modern anlamda damlama sistemine geçmesi lazım. Üçüncü olarak arazilerin birleştirilmesi sonucunda kooperatifleşmesi ve ortak masraf ortak gelir sistemine geçmesi lazım. Yoksa bu haliyle kalırsa birkaç sene sonra buralarda hiçbir insan kalmaz. Çünkü herkes büyük şehirlere oraya buraya göç ediyor.. Göç almamız gereken bu topraklarda göç veren il durumundayız. Tabiki bunun suçu günahı kimin onu bilmiyoruz. Asurlulardan ve Urartulardan beri buralar yerleşim bölgesi. Ama Türkiye’nin en geri iller arasında. Fakat yeniden bir hareketle işadamlarıyla, bürokrasisiyle, siyasi adamlarıyla, sivil toplum örgütleriyle bir araya gelip bu kangren olmuş kanayan yaraya net bir teşhis koyucaz.Hep birlikte tedaviye ve istikbale yönelmemimiz lazım.
D.KÜLTÜR: Bundan Ziyade Muş’un Gelişmesi Adına Neler Yapılabilir?
S.Gültekin: Bölgemizin birinci gelir kaynağı tarım olduğu için bundan olayı toprak iyileştirilmesini göz önünde bulundurmalıyız. Onun için tarım hep öne geliyor. Tarım olmayınca hayvancılık da sıkıntıya giriyor.bir de geçtiğimiz son dönemlerede bölgede yaşanan savaş olaylarından dolayı çok göç verdik. Bu tür durumlarda insanlar bölgeden uzaklaşıp kaçıyor.
Bir de verdiğiniz emek sonucunda gelir gider dengesini tutturamassanız insanların tekrar emek sarf etmesi ve bir emek harçaması güç hale geliyor. Bundan dolayı bölgenin ekonomik anlamda alt yapısı çözülürse arkasından eğitim sorunu çözülür,sermaye birikimi ve arkasından entelektüel bilgi birikimi oluşur ve yatırımcı haliyle o zaman ortaya çıkar. Yoksa zoraki işadamına gel burada yatırım yap dediğin zaman buraya yatırımcı geldiği zaman burada yeterli kalifiye eleman, yeterli alt yapıyı bulamıyor. Buna benzer şart eksiklikleri olunca da yatırımcı rekabet ve kazanç şartlarını göremeyince bölgede ekonomi canlanmıyor. Yapılan yatırımlar hep olumsuz sonuç verince herkes işletmesini kapatmak zorunda kalıyor. Bunun da çok örneklerini gördük.
D. KÜLTÜR: Vakfa Bağlı Vakfın Çatısı Altında Kaç Tane Dernek Var?
S.Gültekin: Bizimle birlikte hareket eden Yirmiye yakın il ve ilçenin dernekleri var. Biz yönetim olarak bunlarla altı ayda bir bazen de yılda bir yemekli toplantılar yapıyoruz. Bunların maddi ve manevi sorunlarını dinleyip bu sorunları çözmeye çalışıyoruz. Fakat yine de maddesel problemler belirgin olarak ortaya çıkıyor. Burs veremediklerini, yardım alamadıklarını, kiralarını ödeyemediklerini haklı olarak öne sürüyorlar. Ama Muş vakfı da bu tür ekonomik sorunları çözme noktasınında istenilen ekonomik güç te değil. Onların bu tür maddi sıkıntılarını çözecek kapasitede değil. Ama şu anda yaptığımız tasarımlar tutar ve düşünceler olgunlaşırsa birkaç yıl sonra bu konuda fevkalede yollar alınacaktır.
D. KÜLTÜR: Öğrencileri Göz önünde Bulundurduğumuz Zaman Hemşerileriniz ve Bursiyerleriniz Hangi Kanal üzerinden sizlere ulaşıyor?
S.Gültekin: Muş vakfı olarak talebelerin eğitimiyle, sosyal ve ekonomik sıkıntılarını çözme adına bir kurum oluşturduk kendi içimizde. Bu kurula dört tane arkadaşımızı üye yaptık. Bunlar: Sertaç Sadır, Nimetullah Demir, Ramazan Çamlıca ve Zeki Yağmur arkadaşlarımız sadece bu işlen uğraşıyorlar. Bu arkadaşlarımız Muş’ta uzun süre kalan ve bölgeyi iyi bilen arkadaşlarımızdır. Vakfa uğrayanların çoğu ya çevresinden ya tavsiyeyle yada kurumsal vakıf sitesi üzerinden bizlere ulaşıyorlar.
Bütün talebeler okulun başlangıç dönemlerinde vakfımıza uğruyorlar. Tabiki bunların çoğu burs talebiyle uğruyorlar. Bu ziyereterinde çok memnun oluyoruz. Gelen talebelerin bilgilerini alıp kayıtlarını düşüyoruz. Sonrasında düzenli olarak hafta sonu ve Salı günleri yapılan toplantılara çağırıyoruz
Vakfın Alternatifleri
Kaloliferlerimiz devamlı yandığı için öğrenciler ve hemşerilerimiz kütüphanelerimizden istifade etme şansları oluyor. Konferans günleri ve diğer günlerde sürekli sıcak yemeklerimiz de çıkıyor. Vakfımıza talep eden bütün talebelerimizle sosyal medyada, imaille veya mesajlarla iletişim sağlıyoruz.
D.KÜLTÜR: Vakfa Burs Ve Gelir Sağlama Adına Muşlu İş Adamlarına Yönelik Talepleriniz, Projeleriniz Var mı?
S.Gültekin: Geçen sene 170 civarında talebeye burs verdik. Bu sene bu bursu 300’lere çıkardık. Muşlu işadamlarını ziyaret ederek, vakfa davet ederek burs konusunda kendilerini ikna etmeye çalıştık. Aldığımız bursları hakikaten ihtiyacı olanlara yetecek kadar güzel çalışma planları yaptık. Bu bursiyerleri açıkladığımız zaman kimseden itirazda gelmedi. Dolayısıyla Muşlu işadamları Muşlu talebelere yardım etmek istiyorlarsa sadakalarını ve zekatlarını talebelere bağışlasınlar. Biz vakıf olarak bu işi hakkıyla yaptığımıza inanıyoruz. Bu konuda da tüm yurtsever ve yardımsever Muşlu hemşerilerimizin yardımlarını bekliyoruz.
D.KÜLTÜR: Yönetim Kurulunda Kaç tane Bayan Var? Var Olan Sayıyı Arrtırıp Bayanları Yönetimde Daha Etkin Hale Gelmesine Nasıl Bakıyorsunuz?
S. Gültekin: Tabiki Doğulu olduğumuz için muhafazakar yapımız kadınlara karşı sert tepkilerimiz bekleniyor ama bizim vakfımızın bakış açısı öyle değil. Vakfımızda şu anda iki tane bayan arkadaşımız var. Birisi avukat arkadaşımız bir de diğer arkadaşımız canla başla kadınlar kolunun başkan ve başkan yardımcılığını yürütüyorlar. Kadınlar kolumuzdaki bu arkadaşlar kermesler yapıyorlar, sünnet düğünleri tertipliyorlar, kına gecelerini yapıyorlar…… neler neler…. İnşallah yeni yönetimde yeni kurulda aday olmak isteyen tüm bayanları da bekliyoruz.
D.KÜLTÜR: Duyduklarımıza Göre Muş’la İlgili Çok Güzel Çalışmalarınız Var. Bu Çalışmalarınız ve Projelerinizden Biraz Bahsedebilr misiniz?
S. Gültekin: Memnuniyetle. Biz vakfın yönetimine gelirken ilk yaptığımız iş binanın tamir ve tadilat işlerini hal etmek oldu. Fevkalede yıpranmış bir binaydı. Isınma sorunu kanalizasyon sisteminde sorunlar ve çatıdaki sorunlar başta olmak üzere bunların hepsini düzelttik. Sonrasında talebelerin toplanması, burslandırma sistemlerine başladık. Akabinde dernekleri bir çatı altında topladık.
Yazın 50 kişiye yakın Muşlu yönetim kurulu üyelerimi ve genel kurulu üyelerimi Muş’a gezmeye götürdüm. Muş’un bütün illerini, ilçelerini ve beldelerini dolaştık. Vali Bey’i, Belediye reislerini, Ticaret odasını, Üniversiteyi, dolaştık ve sorunlarımızı onlara anlattık. Döndükten bir müddet sonra da Muşlulara tanışma yemeği verdim. Bunun arkasından Muş’un bütün beldelerine ve daha ziyade mahalli yönetimlere 2500 aileye ulaşacak ramazan kolilerini hediye ettik. Beni şahsi kanaatim bu Muşlu hemşerilerimizin ihtiyacı olanlara hem de zekatını bu konuda değerlendirmek isteyenlere güzel bir kapı açtığımıza inanıyorum. Kurban bayramından da 4-5 tonluk et kesimi yapıp ve dağıttık. Bu davranışlarımızla insanlar çok mutlu oldular zekatını bu yolla verenler de kalben çok huzurlu oldular.
Korkut belediyesinin acil ihtiyaç listesinin içinde olduğu cenaze yıkama ve taşıma aracını yönetimimizce değerlendirildikten sonra Muşlu hemşerilerimize temin ettik. Bilhassa kışın bayanların dışarıda yıkanması çok zor ve zahmetliydi. Şimdi tüm bu fonksiyonları ısıtma, soğutma, havalandırma çok kolay şekilde yapılabilmektedir.
Külliye çalışması yaptık Muş’ta. Yurtlarımızı yeniden vakıf çatısı altında dizayn etmeye başladık. Külliyenin şu anda orta kat kütüphanesinde 60 tane talebe üniversiteye hazırlık kursu görmektedir. Çok iyi çalışma temposu burada yakaladık. Külliyenin alt katı da yemekhane burada talebelere ve misafirlere yemek hazırlanıyor. Burada spor alanlarını işletmeye açtık. Kapalı futbol sahasını kiraya verdik. Şimdi kışın dahi Muşlu gençler buralarda spor yapabiliyorlar. Burada on beş tane duş alabilecek yerler de onlara sağladık. Sürekli sıcak suları akmaktadır. Gelinen bu mesafe kolay bir mesafe değil. Ama bizim yönetim olarak yaptığımız hizmetler bunlarla yetiyor mu ? Hayır. Muş’un ekonomik durumunu masaya yatıracak STK, Üniversiteler, kurum ve kuruluşları bir araya getirip bir çalıştay yapacağız. Vakıf toplantılarını Muş’ta yapmayı planlıyoruz. Bu konudaki amacımız herkesin fikrini alıp Muş’un temel sorunu nedir diye karınca kararınca ne gibi hizmetler yapılabilir diye düşünce alışverişinde bulunucağız. Birlikte herkes elini taşın altına koymalı herkesin azda olsa katkıları olabileceğini düşünüyoruz. Muş için zaman çok boş geçmiş ama şimdi çalışma zamanı. Bundan sonrada hepimizin birşeyler yapması gerektiğine inanıyorum.
Yaprağa soruyoruz; kendi kendince tamam mısın, yaprak cevap veriyor; hayır benim hayatım dallardadır, dala soruyoruz ve dal diyor ki, hayır benim hayatım köktekidir. Köke soruyoruz, cevap veriyor; benim hayatım gövdede, dallarda ve yapraklardadır, dallardaki yaprakları koparırsanız ben ölürüm. Edmund Burke
DKM/MHA/İSTANBUL