Modern anlamda arşivcilik konusunda ilk ciddi teşebbüs devrin maliye nazırı Saffeti Paşa’nın 1845’te enderundaki tarihi vesika ve defterleri bir tertip içine almaya çalışması ile görülür. Tam manasıyla modern arşivcilik ise 1846’da ‘Hazine-i Evrak Nezareti’nin kurulmasıyla başlar ve bugünkü Başbakanlık Devler Arşiv’inin çekirdeğini temsil eder.
Kağıthane’de bulunan Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün Osmanlı Arşivi Daire başkanlığında Araştırmacı olarak görev yapan Nimetullah Demir ile Osmanlı Arşivleri hakkında bazı değerlendirmelerde bulunduk. Bakın Sayın Demir neler söylüyor.
M.Medya: Osmanlı Arşivi Hakkında Biraz Bilgi Verebilir misiniz?
N.Demir: Ecdadımız olan Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarından sonra yani Orhan Gazi’den bilhassa Fatih Sultan’dan sonra başlayıp Cumhuriyete kadar gelen resmi evrakların, defterlerin, kayıtların tutulduğu bir merkezin adıdır. Kayıtlarımız Osmanlıca ve Osmanlıcanın değişik fonlarından meydana gelmiştir. Kısaca belirtmek gerekirse belli başlı fonları şu şekilde ifade edebiliriz: Ali Emiri Tasnifi, Bab-ı Ali, Cevdet Tasnifi, Dahiliye Nezareti, Darphane-i Amire, Deavi Nezareti, Emniyet-i Umumiye, Evkaf Nezareti, Hariciye, Mearif Nezareti, Dahiliye, Hazine-i Hassa, İradeler, Müzehhep Fermanlar, Şura-yı Devlet, Nüfus ve Tapu Tahrir defterleri vs.. Buna benzer değişik fonlardan müteşşekil kolleksiyonlardan oluşmaktadır.
M.Medya: Arşivler Elektronik Ortama Aktarılıyor mu?
N.Demir: Bu kıymetli arşivler için yeni oluşturulmuş bu binada Osmanlı arşivleri son derece modern cihaz ve elektoronik imkanlarla araştırmacılara hizmet veriliyor. Bu günlere gelebilmek için uzun ve yorucu emekler sarfedilmiştir. Arşivlerimiz 1986-1987-1988 yıllarında muhtelif mahzenlerde, bakımsız namüsaid şatlar altında, adeta nisyana terk edilmiş vaziyette idi. Arşivin fedakar elemanları o dönemlerde her türlü haşaratın da bulunduğu o malum ortamda toz-toprak içindeki belge ve tarihi vesikaları temizlemek suretiyle günümüze taşımıştır. Teşbihte hata olmaz, arşivciler o zor şartlar altında tıpkı maden ocaklarında çalışan işçiler misali maskelerle çalışarak belgenin tasnifini gerçekleştirmiştir.
M. Medya: Burada Hangi Farklı Dillerde Hizmet Sunuluyor?
N.Demir: Şu anda bulunduğumuz mekanda uluslararası bir çok ülkeden gelen araştırmacılar var. Bizler araştırmacı olarak onlara hizmet veriyoruz. Osmanlı arşivlerinde kayıtlarımız Osmanlıcanın değişik fonları dediğimiz yazı teknikleriyle, örneğin, Rika, Divani, Siyakat, Sülüs, gibi yazı çeşitleriyle kayıtlar tutulmuştur. Osmanlı bölgelerinde kayıtların çoğunluğu Osmanlıca, kısmen Arapça, Farsça kayıtları da bulunmaktadır kayıtlarımız arasında mevcut. Arapça, Osmanlıca, İngilizce, başta olmak üzere farklı dillerde de hizmet verilmektedir. Burada araştırma yapmak ve bu büyük zenginlikten faydalanmak isteyen araştırmacılar, çalışmalarını bir şekilde Osmanlıcayı bilerek elde etmek istiyorlar. Zaten Dünyanın her tarafından özellikle Ortadoğu,Balkanlar, Türki Cumhuriyetlerinden, Avrupa ve ABD. ülkelerinden her geçen gün araştırmacı sayıları artmaktadır.
M.Medya: Uzman Kadro Olarak Düşündüğümüzde Araştırıcılar Kimlerden Oluşuyor?
N.Demir: Burada çalışan arşiv uzmanları gerçekten işin emeğini ve liyakatını elde etmiş mahir ve li
yakatlı insanlardır. Bunlar İlahiyat,Tarih, Edebiyat ve Fars- Edebiyat Bölümünden mezun olmuş arkadaşlar çalışıyorlar. Bu belgelerin diline vakıf olan, Medrese menşeli insanlar da dahil edebiliriz. Arşivde bu çalışma mütemadiyen devam edip gidiyor.
M.Medya: Hangi Ülkelerden Araştırıcılar Geliyor Buraya?
N.Demir: Hollanda, Belçika, Almanya, ABD, İngiltere Ortadoğu gibi ülkelerden bizlere çok araştırıcılar geliyor.Fakat son zamanlarda üniversitelerde belli bölümlerin açılması, tasniflerin gün yüzüne çıkması, bilgilendirmenin ve elektronik sistem sayesinde hamd olsun herşey daha kolay ve güzel oluyor. Gazeteciler, yazarlar vs .gibi kişi ve meslek grupları belli konuları merak edenlere gerekli olanakları ve kolaylıkları sağlanıyor. Dünyanın her yerinden araştırıcılar ve akademisyenler merak edip arşiv merkezine bir şekilde ulaşıyorlar.
M.Medya: Hangi Konuları Merak Edip Geliyorlar?
N.Demir: Osmanlıda hak ve hürriyetler, azınlıkların sosyal yaşamları, müesseseler, vakıflar, çevrecilik, mahkemelerin çalışması ve devletlerarası ilişkiler, aile kütükleri arazi problemleri olmak üzere araştırıcılar, kişiler ve kurumlar geçmişlerini merak edip geliyorlar. Acaba bir imtiyazlı aileden mi geliyoruz diye meraktan incelemelerde bulunuyorlar. Seyyitlik ve Meşayhilik yönlerimiz var mı? diye merak edip geliyorlar. Ama daha çok bilimsel araştırma yapmak isteyen akademisyenler devletler arası anlaşmaları, nüfus kütükleri, tapu tarih defterleri, mühimme defterleri bu gibi eserleri inceliyorlar. Özellikle bunlar araştırıcıların ilgi alanlarına giriyor.
M.Potamya: Tarih Kayıtları Ne Zaman Arşivlenmeye Başlandı?
N.Demir: Bu Osmanlı tarih kayıtları ne zaman başladı derseniz aslında şöyle cevaplamak mümkün. Kuruluş döneminden itibaren kayıtlar tutulmaya başlanmıştır. Osmanlı kayıtları Fatih’in İstanbul’u aldıktan sonra kayıtlar elimize intikal etmektedir. Fatih Sultan’ dan sonra arşiv kayıtları düzenli olarak arşivlenmeye başlandı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Hazine-i Evrak adlandırılıp günümüze kadar geliyor. 1800 yıllarında Sultan Abdülaziz dönemlerinde Hazine-i Evrak ciddi manada binasına kavuşturuluyor.
M.Medya: Hazine-i Evrakın Tam Olarak anlamı Nedir?
N.Demir: Osmanlıda iki tür hazine vardı. Hazine-i Nukut ve Hazine-i Evrak yani hazine-i akçe anlamına gelir. Bu evraklara, hazinedeki akçe ne ise, ellerinde bulunan maddi mallara ne kadar değer biçiyorlarsa, bu evraklara da bu kadar önem vermişlerdir. Osmanlı Devleti, Harbe gidildiğinde kayıt defterleri yanlarına alıp günü birlik olayları, hadiseleri tutan vakianüvis yani günlük tutan yazıcılar bu olayları kayda almış ve günümüze kadar intikal ettirmiştir. Elimizdeki belgelerin dışında, farklı şekillerde yurt dışına gitmesine rağmen şu anda elimizde yüz milyona yakın belge bulunmaktadır ve bu belgelerin mahiyeti kırk devleti ilgilendirmektedir. Bu belgelerin tamamı ortaya çıkması halinde belki de bu kırk devletin tarihini değiştirecek mahiyette olur. Zira Osmanlı İmparatorluk dönemlerinde boy gösterdiği bu ülke toprakların üstündeki bütün idari sistemleri bu kayıtlarda muhafaza etmiştir.
M.Medya: Arşiv Fonlarından da Biraz bahsedebilir misiniz?
N.Demir: Bizim burada arşiv fonları ve bölümleri var. Hazine-i Hassa, Maarif, Dahiliye, Hariciye, Evkaf-ı Humayun ve Hazine-i Hassa gibi bölümler ve fonlardan oluşuyor. Mesela Muallim Cevdet, Kamil Kepeci bunlar Osmanlının son dönem kayıtlarını tutan ve günümüzdeki eserleri bizlere intikal eden alim arşivcilerdir. Arşivler çok değişik yazı stilleriyle kayıtlar tutulmuştur. Mesela maliye kayıtları siyakat dediğimiz şifreli bir yazıyla yazılmış. Önemli divan toplantıları, arz odasına intikal eden yazılar ve defterler, kırık divaniler, sülüs ve rika dediğimiz düz yazılar bu yazı stilleriyle yazılmıştır.
M.Medya: Sıradan Bir Vatandaş Gelip Bu Arşivlerden, Kütüphanelerden, Bilgi ve Belgelerden Faydalanabilyor mu?
N.Demir: Bizim şu anda Kağıthanede bulunan bu milli arşivimizin bulunduğu bina çok güzel inşaa edilmiş. Burada farklı eserleri içinde bulunduracak şekilde kurduğumuz bir müzemizde var. Merak eden, ilgi duyan vatandaşlar gelip müracaat edip bu sergiyi, müzeyi gezip ve bu otantik belgelerin orijinal vesikaları görebiliyor. Nitekim okullardan, üniversitelerden, değişik kamu kurumlarından zaman zaman grup halinden insanlar geliyorlar. Bizler de onları arşiv merkezimizi dolaştırıp ve ne merak ediyorlarsa kendilerine aydınlatıcı bilgiler verdikten sonra uğurluyoruz.
M.Medya: Arşiv Kongre Merkezinde Ne Gibi Hizmetler Sunuluyor?
N.Demir: Kongre merkezimiz abide bir eser. Burada zaman zaman bilimsel çalışmalar yapılıyor. Bundan birkaç hafta önce arşivcilik tarihi ile ilgili arşivcilerin kendi tarihi çalışmaları olmuştu. Arşivciliğin tarihçesi, serüveni, arşivciliğin sıkıntıları ve günümüze nasıl intikal ettirildiğine dair değişik uzmanların üniversitedeki katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilmişti. Bizim kongre merkezimizde zaman zaman üniversitelerin, kamu kurumundaki tapu kadastro genel müdürlüğü, nüfus idaresi genel müdürlüğü buna benzer bazı kurumlarda zaman zaman bu kongre merkezimizden istifade edebiliyorlar. Personelin rahat edebilmesi ve dinlendirilmesi için zaman zaman sanatsal faaliyetlerde yapılabiliyor.
M.Medya: Osmanlı Arşivcileri Hakkında Biraz Bilgi Verebilir misiniz?
N.Demir: Osmanlının geçmişte dünyaca ünlü ve emektar arşivcileri vardır. Osmanlıdan intikal edip Cumhuriyete geçişte arşiv fonuyla ismi anılan dört beş arşivcinin ismini zikredebiliriz. Mesela meşhur Diyarbekirli Ali Emir-i Efendi çok büyük bir arşivcidir. Bu arşivcinin kitapları, eserleri, çalışmaları var ve Ali Emir-i tasnifi diye müstakil bir tasnif fonu var. Başka bir isim olan Muallim Cevdet var ve Cevdet Beyin de tasnif fonu vardır. Bir başka isim olan Kamil Kepeci de ünlü ve donanımlı bir arşivcidir. Son olarak İbnül Emin Mahmut İnal da son dönemin en zirve isimlerinden bir arşivcidir. Bu zatlar günümüze intikal etmiş en son Osmanlı arşivcileri ve bilginleridir diyebiliriz.
M.Medya: Peki Hocam Konuşmanızı Bitirmeden Ne Söylemek İstersiniz?
N.Demir: Toplumumuzun bir medeniyeti bir geçmişi bir hafızası var. Osmanlı Devlet’inin geçmişinden günümüze kadar gelen bir çok problemlerine ışık tutabilecek bilgiler ve malumatlar var. Uluslararası bir çok ihtilaflı meselelerde hakemlik yapabilecek belge ve bilgiler var. Kültürümüzü ve geçmişimizi unutmadan araştırıp bir şeyler öğrenmeliyiz ve geçmiş deneyimlerimizden ders çıkartmalıyız. Geçmişimizi bilmemiz lazım eğer bilmez isek geleceğimizi güzel inşaa edemeyiz. Altı yüz seneden fazla bir tarihimiz, görgümüz, medeniyetimiz, irfanımız, sanatımız var. Bundan dolayıdır ki gençlerimize, evladlarımıza bu Osmanlı arşivleri nedir, nelerden ibarettir bunları onlara anlatıp beyinlerine nakşetmemiz lazım. Bu gün gayri müslimler kendi ülkelerinden kalkıp bu arşiv merkezlerne geliyorlar. Bu arşivleri araştırıyorlar neden mi? çünkü kendi toplumlarına katacakları bir şeyler buluyorlar. Örneğin Osmanlıda çevrecilik, vakıf, belediyecilik, mahkemeler, temizlik bütün bunlardan birşeyler alıp kendi ülkelerinde bu bilgilerden istifade ediyorlar. Bizler kapalı bir hazine gibiyiz. Geçmişteki bu zenginliğimizi bilmez isek herşeyimizi kaybederiz. Bizler bütün zenginliğimizi adeta bir binaya koyup kapısını kilitlemişiz. Geçmişimizi tanıyarak öğrenerek bunlardan haberdar olacağız. Bizler bu belge ve bilgilerin satır aralarında gizlenen bu medeniyeti, mirası ancak okuyarak çözerek bir nebze kendimize gelebiliriz. Hiç olmasa bile sorgulayalım, okuyalım ve bu değerlerimizi böyle de olsa öğrenmeye çalışalım.
Son olarak emekdar, fedakarane çalışan arşivcilerin, kültür dünyamıza hizmet sunan arşiv mirasımızın muhafızı olmakla birlikte bu güne kadar bekledikleri, teşkilat yasaları maalesef bir türlü çıkartılamamış,özlük ve maaş meseleleri bir türlü iyileştirilememiş, hatta bazı haklarını kayıp ettikleriden burukluk içinde olduklarını esefle öğrendiğimizi belirtmek isteriz. Bizde bu vesileyle çok güzel arşiv binası yapılarak hizmetlerini modern binalarda vermekten son derece memnun olduklarına şahid olduk. İnşallah yetkililerden, yeni yılda bu muhteşem binayı taçlandıracak yasanın kanunlaşmasıyla hak ettikleri noktaya gelirler, 30 yıldır beklenen yasayla arşivcilerin sıkıntıları inşallah gerçekleşir.