UYANMAZSANIZ BİZDEN BETER BİR HALE DÜŞERSİNİZ...

Suriyeli Hoca, Halklar Uyanmazsa Bizden Beter Duruma düşecekler...
Bu haber 2014-12-25 23:54:15 eklenmiş ve 670 kez görüntülenmiştir.

Suriyeli Hoca Halklar Uyanmazsa Bizden Beter Duruma düşecekler...

 

On binlerce yıl boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, uçsuz bucaksız zengin toprakları, binyılların ilim, irfan, ticaret merkezi  Suriye. Osmanlının yıkılması, İsrail terör devletinin kurulması ile ülke yıkıldı. Zengin medeniyetin yerini katil diktatörler, soykırımcılar alırken, ülke yüzyıla yakındır felaket üstüne felaket yaşıyor. Kürtler, suniler kimliksiz, soykırıma musait bir hale getirildiler. Yüzbinlerce insan soykırıma, Milyonlarca insan göçe zorlandı. Bölgedeki tüm ağır yük Osmanlının varisçisi Türkiye'nin sırtında...

 

Dünyanın katil-kapital firmaları Türkiye (Anadolu-Mezopotamya-Kafkaslar) yi düşürmenin yolunun etrafını çökertmekten, istikrarsızlığı yaymaktan geçtiğini bildikleri için Türkiye'nin etrafında devlet namına bir yapı bırakmadılar... Kafslardan batı avrupa sınırlarına 350-400 milyon halk insan bu yıkıcı tabloyu görüp Türkiye'ye omuz vermezse en fazla 100-200 yıl içinde hepsinin soylarının kuruyacağını katil-kapital firmaların köle ve oyuncaklarına dönüşeceklerini, Suriye ve Iraklılardan beter bir hale geleceklerini görmeliler. Düşen her suriyeli sensin, benim, biziz, sizlersiniz... Ya öküzlükten kurtulup bu soykırım çemberini göreceğiz; yada köleliği ve yok olmayı kabulleneceğiz... Yarım milyara yakın bir insan kitlesi yüzyıla yakındır kendilerine dayatılan bu soykırımı görmeyecek kadar geri zekalı, kişiliksiz inanç ve umudunu kaybetmişse yapacak hiçbir şey yok demektir. Bölge halkları araplık, ermenilik, türklük, gürcülük, azerilik... hafiliğinden acilen kurtulmalı AB gibi siyasal bir yapılanmaya acilen gitmelidir... Yarım milyarlık bir nufüs katil-kapital firmaların ürettiği ürünlerle geri zekalı hayvanlar sürüsüne çevrilmeden 50-100 yıl içinde yada tüm önelemlerini alacaklar yada kurbanlık koyunlara dönüşecekler. 

 

Suriyelileri kovma kurtulma vb. çözüm değil, çözüm Türkiyenin bir vilayeti olan Suriyeyi tarihi kimliğine uygun bir şekilde Türkiyeye katmaktan geçer... Bu kafayla 50 yıl sonra kürtler, türkler ve diğer halklarda suriyeli ve ıraklılar gibi daha kötü düşecekler. Malına ve mirasına sahip çıkmayı becermeyenler yanında komşusu katledilirken bana ne diyenler tarih boyunca hep köleleşmiş ve yok olmuşlardır...

 

Kafkaslardan Batı Avrupaya yeniden yapılanmaya Rusya ve İran'da sonuna kadar destek olmak zorundadır. Aksine  bu iki büyük devletin nufüsüda dahil olmak üzere, 1,5-2 milyar insan bir-iki yüzyıl içinde çöpe dönüşecek, katil-kapital firmaların ürettiği beyinsiz oyuncaklara dönüşüp herşeylerini kaybedeceklerdir...

 

Basında Suriyelilerin durumundan bir haber: Merhamet Bekliyoruz...

 

Turizm kenti Antalya'da 10 binin üzerinde Suriyeli olduğu tahmin edilirken, bunlardan ulaşılan 1500'üne, valilik kanalıyla 'kenti terk edin' tebligatı yapıldı. Antalya Valisi Muammer Türker'in Suriyeli sığınmacıların kenti terk etmelerini istedikleri yönündeki açıklaması, tarım ve inşaat sektöründe tedirginliğe yol açtı.

Antalya kent merkezindeki Suriyeli sığınmacılar, genellikle toptancı sebze ve meyve halinin çevresindeki gecekondularda yaşıyor. Aylık 200-300 lira kira karşılığı kaldıkları gecekondularda yaşayan Suriyelilerin bu bölgeyi tercih etmesinin ana nedeni, haldeki iş imkanları. 

Suriyeliler hem halde hamallık yapıyor, hem de hale gelen üreticilerin seralarında çalışıyor ve aylık 900- 1000 lira kazanıyor. Bölgedeki evlerin de gecekondulardan oluşup kira bedellerinin düşük olması, Suriyelilerin bu bölgede yoğunlaşmasını daha da artırıyor.

HATAYLILAR İŞLERİNİ KAYBETTİ

Ancak Suriyelilerin gelmesiyle birlikte halde eskisi gibi para kazanamayan Hataylı işçiler memleketlerine dönmeye başladı. Bunlardan biri de Ertuğrul İşler. Valizini toplayıp memleketin yolunu tutan İşler, "Sadece Antalya'yı değil, ülkeyi terk etsinler. Suriyeliler yüzünden Hatay'da iş bulamayınca Antalya'ya geldim. Buraya da geldiler. Seralarda demircilik yapıyordum. Burada da fiyatları düşürdüler. Mecburen yine memlekete gidiyorum" dedi.

 

SURİYE'YE DÖNMEYECEKLER

Hal çevresindeki gecekonduda yaşayan ve hamallık yaparak hayatını devam ettiren Suriyeli tarih öğretmeni Seyfettin Hüseyin, "Ülkemizdeki iç savaştan kaçtık. Kardeş kanı duruncaya kadar da dönmeyeceğiz. Bize Türkiye Cumhuriyeti kucak açtı. Ama Antalya'da bulunmamızdan rahatsız oluyorlar. Bizi potansiyel suçlu gibi görüyorlar. Bizim kime ne zararımız var? Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinden merhamet bekliyoruz" dedi.

Suriyeli avukat Ahmet Türk, Arapça öğretmeni Zeyd Türk, üniversite öğrencisi akrabası Enes Türk, tarih öğretmeni Haşim İbrahim de Türkiye Cumhuriyeti'nin kendilerini anlamasını beklediklerini söyledi.

MANAVGAT'TA ÇADIR KAMP HIZLA BÜYÜDÜ

Antalya kent merkezindeki hal çevresinin dışında, Suriyeli sığınmacıların ağırlıkta olduğu bir başka yer ise Serik ve Manavgat ilçeleri. Burada da seralarda, kesme çiçek sektöründe ve pamuk tarlalarında çalışan Suriyeliler, yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Manavgat İlçesi'ne bağlı Denizkent Mahallesi ise bölgedeki pamuk üretiminin merkezi. Antalya'ya 60 kilometre uzaklıktaki mahallenin girişte uçsuz bucaksız pamuk tarlaları uzanırken, Denizkent Suriyeli göçmenlerle Eylül ayında pamuk hasadının başlamasıyla birlikte tanıştı.

Suriyeli göçmenler, mahalle sakinlerinin anlatımıyla önce Denizkent'in çıkışında ormanlık alanda 2- 3 çadırda yaşamaya başladı, sonrasında her geçen gün naylondan yapılan çadırlara bir yenisi eklendi. 

 

ÇADIR KAMPIN AĞIR ŞARTLARI

Kurulan her çadır çocuklarıyla birlikte bir Suriyeli ailenin evi oldu. Orman içinde naylonlardan kurulan çadırkentte çoğunluğu çocuk 200'ün üzerinde Suriyeli göçmen yaşıyor. Ancak ağır koşulları bulunuyor. Ormanın içinde elektrik, su olmadığı gibi tuvalet, banyo gibi temel ihtiyaçların giderildiği bir yer de yok. 

Naylon kampta kadınlar üzerinden dönen bir iş bölümü var. Kampın tüm işlerini kadınlar yapıyor. Yemek için kadınlar gün boyu sacda ekmek pişirirken, onlarca çocuk taze pişen ekmekten kendilerine düşen payı alabilmek için ateşin başında bekliyor. Açlık, yoksulluk ve hastalık onlarca Suriyeli göçmenin Antalya'da yaşadıkları yerde de peşini bırakmadı.

 

PAMUK TARLASINA GİDİYORLAR

Denizkent'teki Suriyeli göçmenlerin hemen hemen hepsi Şanlıurfa'dan geldi. Türkiye'nin pamuk üretiminin yüzde 40'ını karşılayan Şanlıurfa'dan gelen Suriyeliler bu nedenle pamuğa yabancı değil. Sabah saatlerinde çavuşlar traktörleriyle naylon kampa geliyor ve ihtiyacı kadar işçiyi alarak bölgedeki pamuk tarlalarına götürüyor. Akşam saatlerinde kendilerini alan traktörün üstüne istiflenen pamuk çuvallarıyla birlikte kampa dönen Suriyeli tarım işçileri, burada çocuklar tarafından coşkuyla karşılanıyor.

Denizkent'te yaşayan Suriyeli göçmenler Türkçe bilmiyor. Biraz Türkçe bildiğini söyleyen 19 yaşındaki Hüsam, bir sene önce Türkiye'ye geldiğini söyledi. Suriye'den kaçışta ilk durağının Şanlıurfa olduğunu anlatan Hüsam, geri dönmeyi ise düşünmüyor. Hüsam, geri dönerse öleceğini boğazının kesileceği işareti yaparak anlatırken, naylon kampta yaşamın daha ne kadar böyle süreceği konusunda ise en ufak bir tahmini yok.

Kampın son konukları ise Manavgat'ın Taşağıl Mahallesi'nde evlerine saldırılan sığınmacılar oldu. Onlara şimdilik bir çadır kurulamadı. Eşyalarını kampın girişinde bir yere yığan Taşağıl'dan çıkartılan Suriyeli sığınmacılar, bu naylon kampa yerleşmeyi bekliyor.

MAHALLELİ MEMNUN DEĞİL

Antalya'daki Suriyeliler: Merhamet bekliyoruz

Posta.com.tr Antalya'daki Suriyeliler: Merhamet bekliyoruz

Mahalle sakinlerinden Mustafa Küçük, Taşağıl'dan gelen Suriyeliler'in bir kamyonun içinde jandarma nezaretinde getirildiğini söyledi. Küçük, Suriyeliler'in mahallelerinde olmalarından memnun olmadıklarını söylerken, gitmelerini istediklerini dile getirdi. 

Mahalleden Şükrü Bağcı ise pamuk işçisi olarak gelen 2- 3 Suriyeli ailelerin sayısının bugün 30 - 40 çadıra ulaştığını söyledi. Suriyeliler gelene kadar kimsenin mahallede kapısını kilitlemediğini anlatan Bağcı, "Suriyeliler geldi hırsızlık, pislik çoğaldı" dedi. Mahallenin huzurunun bozulduğunu anlatan Bağcı, "Buraya gelen bir başkasına haber veriyor. 'Daha iyi, geniş, serbest' diye çağırıyor. Ayrıca devlet de getiriyor" diye konuştu.

 

SOKAKTA İKİ FARKLI GÖRÜŞ

Kenti terk etmeleri istenen Suriyelilerle ilgili tartışma, sokağa da yansıdı. Antalya sokaklarında, "Suriyeliler kalsın mı, yoksa gitsin mi?" tartışmaları başladı. Antalya'da yaşayan vatandaşlardan kimi "Suriyeliler derhal gitmeli" derken, kimi ise "Kalsınlar" dedi.

Ev kadını Fazilet Alacan, "Bu Suriyelilerin başka ülkelere kaçmak yerine vatanları için savaşması gerekirdi. Buraya gelenler bir an önce memleketlerine gönderilmeli" derken, pazarda sebze satan Cevat Yürekyakan, "Bu vatan bize zor yetiyor. Bir de Suriyeliler çıktı başımıza" diye konuştu.

Halde hamallık yapan Fevzi Erdoğan, yevmiyelerin Suriyeliler'in gelmesiyle düştüğünü belirterek bir an önce gönderilmelerini istedi. Abdülkadir Karay ise Antalya'nın bir turizm şehri olduğunu ve Suriyelilerin kentin imajına zarar verdiğini iddia edip valilikçe yapılan tebligatları desteklediğini söyledi. Ali Yeşiltaş ise Suriyeli mağdurlara yardım edilmesi gerektiğini söyledi.

Demirgül Mahallesi'nde esnaf Aziz Durak da, "Suriyeliler kalmalı. Zor durumdaki insanlara Türk milleti tarihten bu yana hep kucak açmıştır. Mazlumlara destek olunmalı. Antalya'dan da kovulmamalı" diye konuştu. 

ETİKETLER :
Diğer Genel-Güncel haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
ÇOK OKUNANLAR
SON YORUMLANANLAR
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA