KOBANİDE NELER OLUYOR...?
Çözüm sürecinde ve Kobani'de neler oluyor
İki süreç iç içe geçti.
Kobani ve çözüm süreci.
İki süreçte bir birini doğrudan etkiliyor.
Önce Kobani.
200 Peşmergenin hafta sonu Türkiye üzerinden Kobani'ye geçmesi bekleniyor.
Bu geçiş nasıl olacak?
Savaşa gidiyorlar. Ağır silahlarla geçecekler. Ağır silah denilince akla tank, top gelmesin. Havan, roketatar, uçak savar ve makinalı tüfek kast ediliyor.
Karadan geçişle ilgili bir güzergah belirlenmiş. Ancak hava yolunun kullanılması da gündemde. Erbil'den Şanlıurfa'ya uçakla, oradan karayolu ile Suruç'tan Kobani'ye.
Erbil'den alınıp sınırı geçene dek bizim kontrolümüzde olacaklar.
Türkiye böylece Kobani'ye yardım edilmedi iddialarının önüne geçmiş olacak. Bu planlamaların daha önceden yapıldığı ancak devlet mekanizmalarının işleyişi nedeniyle gecikmenin yaşandığını da paylaşmak isterim. Keşke daha önce bu adım atılsaydı.
ABD, geçmişte El Kaide, şimdi ise IŞİD korkusu üzerinden bölgeyi dizayn ediyor. Özerklik ya da Türkiye'ye bağlanma seçeneklerini parlamentosunda tartışmaya açan Erbil yönetimi, IŞİD üzerine terbiye edilmeye çalışılıyor. Aynı zamanda ABD tarafından, Suriye, Irak ve Türkiye Kürtlerine, sizin haminiz biziz mesajı veriliyor.
Irak savaşında Türkiye'yi cephe ülkesi olarak kullanmak istediler. Şimdi ise bizi ısrarla kara harekatına sokmak istiyorlar.
6-8 Ekim kalkışmasının nedeni de PKK-Hizbullah çatışmasını hortlatmak için ısrarla HÜDA-PAR'cıların şehit edilmesinin arkasındaki plan da Türkiye IŞİD'e yardım ediyor propagandasının kaynağı da bu.
ABD ile geçen hafta içinde yapılan müzakereler tamamlandı. Perde arkasına ilişkin ulaştığım bilgileri paylaşmak istiyorum.
1-Eğit-Donat faaliyeti konusunda uzlaşmaya varıldı.
2-Üslerin kullanılması konusunda anlaşma sağlanamadı. ABD, İncirlik ve Malatya Erhaç Havaalanının operasyonda savaş uçakları tarafından kullanılmasını talep ediyor. Türkiye ise askeri amaçlı değil, insani ve lojistik amaçlı kullanım dışında kapalı.
3-Türkiye'nin kara harekatına girmesini başından beri talep eden ABD'ye bu konuda kesinlikle kapı açılmadı. O nedenle geçen hafta tamamlanan görüşmelerde bu konu masaya gelmedi.
4-Uçuşa Yasak Bölge: ABD, Uçuşa Yasak bölge önerisini ilginç bulmakla birlikte müzakerelerde bu konuya sıcak yaklaşmadı.
5-Güvenli Bölge: ABD, önerimizi müzakere edilebilir buldu. Ancak şimdilik zorunlu görmediği gibi bir sonuç ortaya çıktı.
Ancak IŞİD'le mücadele uzar, IŞİD, Irak'ta gücünü artırır, Suriye'ye yeniden yönelirse, bu durumda Türkiye'nin Irak ve Suriye'den olmak üzere 500 bin mülteci akını ile karşı karşıya kalabileceği tahmin ediliyor.
ABD o zaman U dönüşü yaparak, Uçuşa Yasak Bölge ve Güvenli Bölgeyi gündemine alır mı bilinmez ama müzakerelerde iki konuda da anlaşmaya varılamadı.
Gelelim Çözüm Süreci'ne.
Başbakan Davutoğlu iki gündür İç Anadolu ve Ege Bölgesi Milletvekilleriyle bir araya geliyor.
Öncelikle AK Parti Milletvekillerinin Başbakan'la ilgili gözlemlerini paylaşmak istiyorum.
Davutoğlu, akademisyen kökenli olmasını avantaja dönüştürmüş. Akil İnsanlar Heyeti üyeleri ile konuştuğumda da benzer gözlemlerde bulunmuşlardı. Başbakan sabırla dinliyor. Ve bir eğitimci duyarlılığı ile tane tane ve tüm ayrıntılarına girerek konuyu izah ediyor. Anlatıyor, ikna ediyor ve anlattıklarını bir bekraunt üzerine oturtuyor.
Örneğin çözüm süreci sorulduğunda hem güncel gelişmeler hakkında bilgilendiriyor hem de Osmanlı'nın bu soruna bakış perspektifinden, Cumhuriyetin uygulamalarından tarihi arka plan sunuyor. Bunları yaparken de tane tane konuşuyor.
Önce Kobani ve PYD konusunda söyledikleri.
'PYD, PKK'nın uzantısı ve bir terör örgütüdür. Bizim Kobani halkıyla ilişkimiz olur. Çünkü Kobani halkının huzur içinde yaşaması bizim için önemlidir. Bunun için de biz elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Çünkü bizim vatandaşlarımızın akrabaları devlet olarak bizim de akrabamızdır'
Milletvekilleri çözüm sürecine ilişkin düşüncelerini de paylaşıyor, sorular soruyorlar. Hatta, 'Kobani bahane edilerek çıkarılan olaylar da gösterdi ki, çözüm süreci PKK'yı şımarttı' diyenler de çıkıyor.
'Vatanın birlik ve bütünlüğünü sağlamak silah ve güçle olmaz' diyor Başbakan.
'Silaha dönüldüğünde birlikte yaşama yara alır, sokakların bütünlüğü sağlanamaz'
Devam ediyor. 'Empati yapmamız lazım. Geçmişte bu tür hareketler silahla bastırıldı ama ülke ağır bedeller ödedi. Sabırlı olacağız'
Davutoğlu bir konuşmasında devletin iki elinden söz etmişti. Kudret eli ve şefkat eli.
Kime, ne zaman hangi eli kullanacağınız önemli.
Adını vermiyor ama tabloyu anlatıyor.
'Ama şiddete yönelik olarak yapılanlar da karşılıksız kalmayacak. Belli bir seviyede götürmemiz lazım. Olayların olduğu gece baktım bir yerde polis yetersiz kaldı. Genelkurmay Başkanına Jandarmayı çıkarın ama müdahale etmesin dedim. Ben askerin kullanılmasına karşıyım. Ama asker görünsün istedim'
Bu aşamada Davutoğlu'nun bir tespiti çok önemli:
'Psikolojiyi yönetmemiz lazım' diyor. Sonra izah ediyor: 'Psikolojiyi iyi yönetemezsek ülke bölünme noktasına gider. Ama biz psikolojiyi yöneterek, çözüm sürecini başarıya ulaştıracağız.'
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Kobani düşerse Türkiye'de neler olur?
FATİH TUNÇ
TÜRKİYE GÜNDEMİ
5,0Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız! Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız! Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız! Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız! Bu yazıyı puanlamak için üye girişi yapmalısınız!
Bayrak dikmekle bir şehir düşer mi? Bugün Kobani düşmemiştir ve halen devam eden direnişi, Medya ve Basın yoluyla düşmüş gibi anlatarak neyin zaferini vurgulamaya çalışıyorsunuz? Bu ülkede o kadar bayrak indi, neden her bayrak indiğinde Türkiye düştü diye manşet geçmediniz, nerede sizin objektif dürüst gazeteciliğiniz?
Herkes Kobani'yi konuşuyor, kimse Kobani'de ne kadar insan öldü, ne kadar insan yaşıyor bilmeden, Kobani ne zaman düşer diye bekliyor. Şimdilerde ise Medya yeni manşetler atmaya başladı. "Kürtler Türkiye'den yardım istiyor." Hayır sadece sınırları Kürtlere kapatılmış Kobani bölgesi sınırının açılmasını ve buradan aldıkları silahları Ypg ve Pyd güçlerine ulaştırmak istiyor Kürtler. Bugün Pkk bitsin diye Kobani'deki Işid katliamlarına sevinen taraflara sadece şunu belirtmek isterim, Pkk güçleri şu anda Kobani'de değil, hepsi Türkiye coğrafyası içinde, o nedenle Pkk yok oluyor diye sevinmeyin.
Türkiye toprakları üzerine bomba yağdırmasına rağmen, TSK bu duruma sessiz kalıyor ve buradaki sivil halkın savunucusu olma rolünü üslenmiyorsa bu tamamen Kürtlerin bu ülkeden temizlenmesi için verilen bir çaba niteliğindedir. Bölgede yaşayan sivil Kürt halkını koruma görevi üstlenmeyen ve bölgede sadece ölümleri izleyen Tsk sadece gösteriş amaçlı bölgede bulunmakla beraber, Kobani direnişine destek götürmek isteyen Sivil Toplum Kuruluşlarına da engel teşkil etmektedir. Bu durum kısaca şöyle özetlenebilir. "Evet biz Işid'e müdahale edeceğiz ama öncelikle Kobani'de Kürt silahlı direnişi bitsin ve Kürt savaşçıları tamamen toprağa düştükten sonra bölgeye belki girebiliriz!" TSK'nın duruşu ve tavrı şimdiye kadar bu durumu özetleyen en büyük kanıttır. Bugün Kobani'nin düşmesini dört gözle bekleyen ve bu konu hakkında sürekli Kobani düştü diye açıklamalar yapan Türkiye ve Türk halklarının Kobani'nin düşmesinden çıkarı ne olacaktır? İnsanların ölmesi ve Işid'in Türkiye sınırına dayanması Türkiye'ye nasıl bir çıkar sağlayacaktır?
Türkiye sınırları içerinde yaşayan Kürt halkının 20-25 milyon olduğunu bile bile ve Işid'in nasıl bir örgüt olduğu apaçık gözler önüne seriliyken bu hükümete olan itibarlarını kaybedeceklerdir. Barış süreci diye adlandırılan bu dönemlerde, Kobani'nin düşmesini bu denli destekleyen ve bekleyen Türkiye tamamen ülkede Barış yerine bir savaş çıkmazına girme riskini Kobani'ye karşı aldığı tavırları ile yansıtmıştır. Bu durum Güney ve Doğu Anadolu bölgelerinde tamamen ırk milliyetçiliğine ve 70'leri anımsatacak durumları yansıtacağı görüntüsünü şimdiden yansıtmaktadır.
Öcalan'ın Barış Süreci ile ilgili "15 Ekim bu süreç için son gündür" açıklaması ise Türkiye'nin tamamen iç savaşa doğru gittiğinin ve bu savaş sonrası Türkiye'de bazı bölgelerin Kobani'yi anımsatacak görüntüler oluşacağının sinyalleridir. Türkiye kendi içerindeki tutarsız davranış ve tavırları ile Anadolu coğrafyası üzerindeki Kürtlerin güvenini kaybetmiş ve Barış çıkmazını Kobani'de ölüme terk ederek amacını ve duruşunu kısaca özetlemiştir.
Kobani'nin düşmesini bekleyen ve halen sınır kapılarını açamayan Türkiye birde bu durumu kendi lehine çevirerek basın ve medyasında, "Kürtler Bizden Yardım İstiyor" gibi cümleler sarf ederek, Kobani'de verilen Kürt ve İnsanlık direnişi ile alay etmiş ve TSK askerlerinin sahte duruşları ile basına verdiği pozlar ile afişe etmiştir.
Bugün Türkiye'nin Kürtler üzerindeki tutumu bellidir. Sadece bir Kürtçe kanal açarak Kürt sorunu ortadan kalkar diye düşünen Hükümet, eskiden Kürtler için Türkçe terörist derken şimdi TRT 6'da Kürtçe terörist diyerek, Kürt sorununun bu şekilde çözüldüğünü zanediyor. Şimdi ise Kobani'de verilen insanlık direnişine sessiz kalıp, Anadolu coğrafyası üzerinde yaşayan Kürtlere kardeşim diyerek halen kirli oyunlarına devam ediyor. Türkiye her ne kadar bu bölgeler üzerinde Kürtlerin hakimiyetinin biteceğini düşünse de Türkiye sınırları içerinde yaşayan Kürtleri unutuyor. Bugün Türkiye'nin bu tutumu ilerleyen dönemlerde Türkiye'de çok büyük sorunlar yaratmakla beraber Bayrak olaylarının daha sık görülmesine neden olacaktır. Yani direniş Kobani'de yenilirse, direnişin yeni adresi Türkiye olacak diye düşünüyorum.