TÜRKİYE’NİN KÜRT KORKUSU TÜRKİYEYİ YIKIMA GÖTÜRÜYOR…

TÜRKİYE’NİN KÜRT KORKUSU TÜRKİYEYİ YIKIMA GÖTÜRÜYOR…

Türkiye’nin Rojeva çıkmazı, Kürt korkusu, İşid’in ortaya çıkarılması Türkiye-Kürdistan savaşına evrilen bir sürecin önünü sonuna kadar açtığı gibi, savaş tamatamlarının tüm olanca hızıyla tüm bölgeyi dahada şidetlenerek sarmasını da beraberinde getirdi…

Yüzyıla yakındır bölge genelinde ortaya konulan suni-sahte sınırlar Türkiye dahil bölgenin tüm devletlerini direkt olarak işgalci, halkların düşmanı konumuna çekmiştir. Günümüzde ise Türkiye hariç bu devletlerin hiçbirinin halklar ve bölgede yaşayan halklara verebileceği birşey yok. Suriye, Irak,  Türkiyede bölge genelinde  Kürtler başta olmak üzere bu sahte sınırlar nedeniyle yüzyıla yakındır halklar soykırım koşullarında yaşmaktadır.

“Büyük Türkiye”, tüm halkları din, dil, etnisite anlamında fark gözetmeden toparlama iddiası ile ortaya çıkan Türkiye ise Kürtlerin baskı ve soykırımlar karşısında kendi coğrafyalarında hareket etmeleri, birbirlerine doğal olarak sahip çıkmalarını bu suni-sahte sınırlardan birbirlerine gelip gitmelerini bir lütuf, bir iyilik olarak sunmaya çalışması, Kürtlere korkarak yaklaşması akla ziyan bir durum.

Rojeva’da Kürtler özerkliklerini ilan ettiklerinde Türkiye o bölgeye Kürtlerin dostu ve müttefiki, onaları doğal vatandaşları olarak görme,  sınırlarını Kürtlerin hakim olduğu alanlara kadar genişletip hem kürtlerin gönlünü, hem Kürtleri kazanması gerekirken tarihi önemde hatalar yapmaya başladı…

Türkiye ve Güney Kürdistan yönetimi tarihi bir hata yaparak tel örgüler ve hendekler kazdılar. Ayaklarına gelen büyük bir fırsatı harcadılar…

Rojeva’da Özerkliğin gelişmemesi için akla hayale zarar bir tutumun içine girdiler. Güney Kürdistan yönetimi hatalarını ve eksiklerini görmeye başladı. Ama Türkiye tarafında durum hem vahim, hemde muğlak. Haçlı-siyonist bir hareket olan işidin ortaya çıkarılması bölgede yeni bir ölümcül, soykırımcı bir konseptin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

Türkiye Batı Kürdistanda özerklik gelişmesin politikası ve korkusu ile hareket ederken, İşid nedeniyle  bir yüzyıl sürecek Türkiye-Kürdistan savaşı kapıda.

İşid Ortaçağın haçlı seferlerinin bir devamı olarak, günümüzün uluslararası siyonist-haçlı seferidir. Ortadoğunun bel kemiğinin Kürtler olduğunu çok iyi biliyor. Bölgenin belini kırmaya çalışıyor.

İşid’in ana stratejisi Türkiyenin yıkılması, Kürdistanın Uluslararsı sömürge statüsünün devam etmesi, Batının(Siyonist-Haçlı Firmaların)  dayattığı planların Kürtlere kabul ettirilmesidir.

Türkiye’nin önünde iki seçenek var Nato-İsrail gücünün ortaya çıkardığı bu siyonist-haçlı terör ordusu karşısında İşidi ortaya çıkaran kendilerine koalisyon gücü diyen Nato güçleri ile değil, Kürtlerle birlikte mücadele etme, bu koalisyonun gücünün Kürtleri kullanmasını engelleme, Musul dahil Kürt topraklarının bu çetelerden temizlenip Kürtleri eyalet yada özerk bölgeler olarak Türkiye ile bütünleştirme aradaki sunni sahte sınırları kaldırma yönünde acilen harekete geçmelidir.

Aksi  siyonist-haçlı yapı Kürtlerle-Türkiyeyi çatıştıracak Türkiyeyi Suriye ve Irak gibi parça parça yapıp Kürdistanı kendi yedeğine almaya bakacak… Işid bölgeden İsraile, Akdenize koridor açarak bölgenin tüm enerji kaynaklarını, bölgeyi İsraile bağlayacaktır. Böylesi bir gelişme Türkiyenin derin anlamda dünya siyonizmine çalıştığının ispatı olacağından artık Türkiye’yi hiçbir güç ayakta tutamaz. Türkiye en az 10 parça olur…

Bir başka deyişle Rojeva’nın yada Kürtlerin özerkliğinden, eyaletleşmesinden  çekinen ve engellemeye çalışan Türkiye Kürt sorununu içinden çıkılmaz bir zemine kaydırdığı gibi Türkiyenin yıkımı, ablukaya alınması yönündeki haçlı-siyonist planın hayata geçmesi için tüm kapıları sonuna kadar açtığını görmelidir…

Türkiye yarından itibaren tüm Kürt bölgelerinde Türkiye’nin toprağıymış gibi plan program yapmalı, Kürtlerle her alanda kader birliğine gitmeli, Kürdistandaki parçalanmışlığı acilen bitirecek projeler geliştirmelidir. Sınırların dışındaki Kürtleri kendi vatandaşı olarak görmeli, algılamalıdır. Kürtler bağımsız devlet mi olur, eyalet mi olur, özerklik mi olur… O kararı Kürt halkına bırakmalı, halka güvenmekten başka seçeneğinin olmadığını acilen görmelidir…

Türkiye geçmişin diktatör TC yapılanmasının düşman, soykırımcı, ötekileştirici karakteri korkaklığı, kini ile hareket ederse Kürtler fazla zarar görmez, ama Türkiye tarih olur. Kürtler başta olmak üzere bölge halklarının istediği “Büyük Türkiye” projesi  tarihin çöp sepetine girer kaybolur, bir hayalden ibaret kalır…

Türkiye’nin önünde iki seçenek var, ya Kürtlerle Kader birliğine gidecek bölgeye yönelen uluslararası siyonist-haçlı seferler durdurulacak Büyük Türkiye Projesini hayata geçirecek, yada yerinde sayarak Kürtleri kaybedecek. Kendi yıkımına imza atacak…

Kürtlerin kayb edilmesi Türkiyenin her alanda yıkımı demektir. Parça- parça olması demektir. Kürtlerin ise en az 100-200 yıl sömürge olarak siyonist-haçlı güçler tarafından kaynaklarının ele geçirlmesi, Kürdistanın uluslararası sömürge statatüsünün en az bir yüzyıl daha sürmesi, devam etmesi demektir.

Türkiyenin Kürt korkusu Kürtlerle-Türklere kaybetme dışında bir seçenek sunmadığı Türkiye tarafından acilen görülmelidir. Türkiye IŞİD nedniyle içine çekildiği "Kürt darboğazı"nı doğru temelde algılayıp çözüm üretmezse ortada bir Türkiye kalmayacaktır. Hem Türkiye, hemde PKK Kürtler üzerindeki kontrollerini hızla kaybedeceklerdir. Bölgede süren soykırım savaşı, tahhayül edilmeyen bir savaşın kapılarını sonuna kadar açacaktır…

Ve Türkiye Büyük Türkiye olmak İstiyorsa İhvan Hareketine-Filistine yapılanları göz önüne alarak, Arapları Siyonist-Haçlı yayılmacı firmalara peşkeş çeken Arap rejimleri ile eninde sonunda karşı karşıya geleceğini unutmamalı. Suni Arapları Arap Petrol şeyhlerinin kıskacından çıkaracak projeleride yavaş yavaş hayata geçirmek, Arap halkının bu vahşi soykırım çemberlerinden çıkmasına kafa yormak  zorundadır...