Bazen düşünüyorum;
Ülkedeki yabancı sermaye, pılısını pırtısını toplayıp, ben oynamıyorum deyip, misketlerini alıp giderse, halimiz nice olur ?
Çok uzaklara değil, hemen elinizin altındaki mausa bakın !
Gözünüzün önünde, önce yaşlandığını sonra da buharlaşmaya başladığını hayal edin. Sonra klavyeniz buharlaşsın, sonra hoporlör ,sonra monitör, sonra,sonra,sonra...sonrasına siz karar verin.
Sabah arabanızın deposunda kalan son yakıtı düşünün. Arabanızın hiç bir yedek parçasını bir daha bulamayacağınızı bulsanız da benzinsiz bir işe yaramayacağını düşünün.
Elektrik, su , doğal gaz şirketlerinin birden bire ortadan yok olduklarını ve tüm tesisat ve teknik personellerini,yöneticilerini alıp gittiklerini düşünün.
İçtiğiniz sigaranın artık ülkede olmadığını, akşama 2 kadeh parlatamadığınızı, TV izleyemediğinizi, radyo dinleyemediğinizi, telefonla konuşamadığınızı, pil bile bulamadığınızı düşünün.
Buzdolabı ve çamaşır makinalarının çalışmadığını, sabun ve şampuanın üretilemediğini, traş bıçağınızın olmadığını, parfüm deodorant hak getire...
Liste uzadıkça uzar, içinizden uzatın yine de siz.
Şöyle bir içiniz kararsın.
Kullandığınız her şeyi, en son defa kullandığınızı düşünün.
Hatta bu düşünmelerin en sonunda, moral olsun diye;
yediğiniz bu kazığın bile, "en son kazık" olduğunu düşünün.
Belki de buna sevinirsiniz...
Bilinmez ki