BİR DEVRİMİN ADI ROJEVA

Tüm dünyanın Arap Baharı’nı tartıştığı, halkların özgürlük özlemlerine karşı egemen güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda yaptığı müdahalelerle
Bu haber 2014-07-18 14:17:22 eklenmiş ve 694 kez görüntülenmiştir.

Katil-Kapitalizm 1. dünya savaşından beri bölgede soykırım yapıyor. Günümüzde Ortadoğu'da kiralık katiller, diktatör devletler, paramiliter güçlerle dört koldan saldırıya geçen bu katil-soykırımcı  yapılanmaya karşıen önemli çıkış ve devrim kürtlerden geldi. Bu devrimin adı Rojeva. 

Katil-Kapitalizm (Siyonizm), bölgedeki diktatör gerici yapılanmalar, yüzyıldır halka-halklara ve insanlığa vahşet ve soykırımı bir yaşam biçimi olarak dayatırken, Kürtler alternatif bir yaşam hareketi geliştirerek hem demokratik kültürü geliştirdiler hem de katil kapitalizmin ve  iş birlikçilerinin ancak güç olunduğunda durdurulabileceğini ortaya koydu. Rojevada ortya çıkan bir diğer gerçek Osmanlı ruhunun yıkılmadığının bu ruhun  kürtler şahsında vucut bulduğu, bölgeye  yüzyıl önce işgali dayatanlarla, saldıran uluslararası güçler hala tüm bölgeye ve kürtlere aynı şekilde saldırdığıdır. Savaşın kesintisiz devam ettiğidir...

 

Yeni devrim: Rojava

 

Ahmet ÇİMEN / QAMİŞLO

 

Tüm dünyanın Arap Baharı’nı tartıştığı, halkların özgürlük özlemlerine karşı egemen güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda yaptığı müdahalelerle kanlı savaşların yaşandığı bir sırada, tam iki yıl önce dünya devrimler tarihine benzeri görülmemiş yepyeni bir isim katıldı: Rojava.

 

Her türlü farklılığın çatışma ve kanlı savaşlara dönüştürüldüğü Ortadoğu coğrafyasında ayrı bir iklimdir Rojava Devrimi.

 

Sisteme gerçek bir alternatif çözüm ve özgür yaşam modeli olarak Rojava Devrimi, tüm saldırılara rağmen Kobanî şahsında insanlık değerlerini savunmakta ısrar ederek dünyaya demokrasi dersi vermeye devam ediyor.

 

Bu devrim üçüncü yılına girerken bölge gericiliğinin ve onların maşası olmakla suçlanan çetelerin Kobane’ye ağır saldırılarda bulunması, Rojava Devrimi’nin Suriye ve Ortadoğu’yu demokratikleştirme korkusu olarak yorumlanıyor.

 

Halkların baharında 3 yıl geride kalırken, Suriye’de 2011 yılında halk tarafından başlatılan devrim süreci, hızlı bir şekilde bölgesel ve uluslararası güçlerin de müdahil olmasıyla bir vesayet savaşına dönüşmüş, benzeri görülmemiş ölümler, yıkım ve talana yol açtı. Üç yılda 170 bini aşkın insan hayatını kaybetti, 9 milyonu aşkın kişi yerinden yurdundan göç etmek zorunda kaldı. Yakılıp yıkılan kentlerin yanı sıra; açlık, hastalık, soğuk, insan kaçırma, işkence, insanlık dışı uygulamalar, tecavüz gibi olaylar hat safhaya ulaştı.

 

Üç yılın sonunda Baas rejimi varlığını sürdürmeye devam ederken, birlik sağlayamayan muhalif güçler, sözde İslam adına hareket eden radikal güçlerin etkisine girdi ve hakim olduğu alanları birer birer kaybetti.

 

Suriye genelinde üç yıl boyunca bunlar yaşanırken, Suriye'nin kuzeyinde Kürt halkı kendi özgün çizgisinde istikrarlı mücadelesini sürdürdü. 19 Temmuz 2012 tarihinde halkın Kobani'den başlayarak kentlerin yönetimlerini ele geçirmeye başlamasıyla dilimize yeni bir kavram yerleşti: ROJAVA.

 

Üç yıldır bu kavram sayısız tartışmaya, stratejik analizlere konu oldu. Ama yerine başka kelime de konulamadı. Bundan sonra bu kavramın yaşamımızda daha çok yer edeceği ise şimdiden görülüyor.

 

ROJAVA GERÇEĞİ

 

Rojava, namı diğer 'Küçük Güney' veya 'Güney-Batı Kürdistan' olarak da adlandırılan bu alan, 877 km uzunluğundaki Suriye-Türkiye sınırının neredeyse tamamını kaplıyor. Batıdan ise Güney Kürdistan'la sınır komşusu. Neolitik devrimin beşiği sayılan Til Halef ile Mitannilerin başkenti olarak kullanılan Amûdê ve Serêkaniyê kentleri de Rojava'nın en önemli tarihi ve kültürel mirasını oluşturmaktadır.

 

Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan verimli tarım arazileriyle Rojava, Suriye'nin tahıl ambarı görevi görüyor. Suriye'de yıllık zeytin üretiminin yüzde 25'i de Afrin ve çevresinden karşılanıyor. Yine ülkenin sınırlı petrol kaynaklarından bir kısmı bu bölgede yer alıyor. Kobanî, Afrîn, Qamişlo, Amûdê, Dêrik, Serêkaniyê ve Hasekê kentleriyle bunlara bağlı kasaba ve köylerdeki nüfusun 3 milyonu aşkın olduğu tahmin ediliyor. Kürt, Asurî, Süryanî, Arap ve kimi yerlerde sınırlı sayıda Ermeni ve Çeçen halkı bölgenin demografik yapısını oluştururken, dinsel ve mezhepsel farklılıklar da bölgenin bir diğer kültürel zenginliğine işaret ediyor. Bölge halkları yıllarca birbirlerinin etnik, dini ve kültürel yapısına saygı duyarak, birbirini kabullenerek bir arada yaşıyor.

 

Rojava'nın bir diğer özelliği yıllarca Kürt Özgürlük Hareketine ev sahipliği yapmış olmasıdır. Bu anlamda 19 Temmuz 2012'de Kobanî'de start alan devrim, tarihsel bir ideolojik, siyasi ve örgütsel bir zemine dayanmaktadır. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın bizzat bu alanda 20 yıllık aktif çalışma yürüttüğü ve halkın eğitimi ve örgütlenmesine ağırlık verdiği de bilinmektedir.

 

Bu tarihsel zemin ve kültürel mirasa dayanan Rojava halkı, Kobanî'yle başlayan devrim sürecinde Demokratik Özerkliğin inşası temelinde kendini hızla kurumsallaştırarak üç yıl içinde kendi sistemini kurmayı başardı. Her yerde komünler, halk meclisleri ve akademilerin yanı sıra kendi yönetimini oluşturan halk yaşamın her alanında karar gücü haline geldi. Rojava halkı, elde ettiği kazanımlarını savunmak ve saldırılara cevap olmak amacıyla, 2013 yılında bölgenin en örgütlü ve disiplinli savunma gücünü ortaya çıkardı.

 

HALK SAVUNMA GÜCÜ: YPG

 

2004 yılında temelleri atılan, 2011’de ise ilanı yapılan Halk Savunma Birlikleri (YPG) 19 Temmuz devrimiyle birlikte, Batı Kürdistan’ın bütün kentleri ile Halep ve Haseki gibi Suriye kentlerinde tugay ve tabur düzeyinde örgütlendi. Bölgenin savunmasında önemli rol oynayan YPG, rejim ve dış destekli silahlı grupların Halep, Afrîn, Serêkaniyê, Amudê, Hasekî gibi kentlerdeki saldırılarına karşı büyük direniş sergiledi. Onlarca savaşçısını bu mücadelede yitiren ve ayırım yapmaksızın bölge halklarını ve kazanımları koruma kararlılığını gösteren YPG, bu duruşuyla bölgenin tüm yapıları tarafından ulusal güç olarak kabul görerek, “Bir partinin silahlı gücü” propagandalarını da çürütmüş oldu. Gücünü katlayarak ulusal savunma gücü olarak kabul gören YPG, binlerce savaşçısı ile bölgenin sınırlarını koruyamaya devam ediyor.

 

YPG, 1-5 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirdiği konferansla Cenevre Sözleşmesi'ne göre mücadele yürüteceğini ve sözleşmeye taraf olduğunu da ilan etti. 11 Ekim’de ise Merkezi İsviçre’de bulunan Cenevre Çağrısı adlı uluslararası kuruluş, Batı Kürdistan’da YPG yetkilileri ile görüşerek mayınların temizlenmesi, kadın ve çocukların korunması konularında anlaşmaya vardı.

 

KADIN SAVUNMA GÜCÜ: YPJ

 

Bir taraftan bölgeye yönelik saldırılara karşı büyük bir direniş geliştiren YPG, diğer yandan örgütlenme ve kurumsallaşmada da ciddi adımlar attı. Kuruluşundan itibaren YPG içinde aktif olarak yer alan kadınlar, özgün örgütlenmeye giderek kurumsallaşmasını sağladı. Kobanê, Dirbêsiyê, Qamişlo, Dêrik ve Efrin’de kadın taburları oluşturuldu. 2-4 Nisan 2013 tarihinde Derik’te gerçekleştirilen konferans ile YPG bünyesinde “Yekîneyên Parastin a Jin” (Kadın Savunma Birlikleri-YPJ) kuruluşunu ilan etti.

 

DEVRİMİN BÜYÜKLÜĞÜ SALDIRILARI ARTTIRDI

 

Rojava Devrimi, Ortadoğu halklarının büyük acılar çektiği Ortadoğu kaosu ortamında bir özgürlük, demokrasi ve huzur vahası olarak halklar için çekim merkezi haline geldi. Ancak Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın özgür ve demokratik yaşam projesini kendi zihniyetleri ve siyasi düzenleri için ölüm olarak görenler daha ilk günden Rojava Devrimine saldırdı.

 

Rojava Devriminin büyüklüğü ve sonuçlarının çok etkili olduğunun görülmesi saldırıların da o oranda artmasına yol açtı. Ancak en acımasız vahşi saldırılara maruz kalmasına rağmen halkın öz gücüne dayanan Rojava devrimi, geri adım atmak bir yana devrimin büyüklüğü ve sonuçlarının çarpıcılığı kadar büyük ve çarpıcı bir direniş geleneği yarattı.

 

T.C. DESTEKLİ SEREKANİYE İŞGALİ

 

Girkê Legê kentine bağlı Girzîro Köyü’nde 9 Ocak günü Baas rejime bağlı askerler ile rejim yanlılarının baskılarına karşı yurttaşların yardım talebi üzerine bölgede önlemlerini arttıran YPG güçleri, rejim askerleri ile destekçilerinin Girzîro’yu terk etmelerini istedi. Petrol bölgesi olan Girziro’da 11 gün süren kuşatma ve çatışmaların ardından, 21 Ocak günü rejim askerleri bölgeden çıkarıldı. Kuşatmada 70 asker de esir alındı ve çok sayıda askeri malzemeye el konuldu.

 

YPG Gir Zîro’da Suriye ordusuna ait bir taburu kuşatırken, Serêkaniyê’de daha önce ateşkes talebinde bulunarak anlaşma yoluna giden çeteler, bunu fırsat bilerek yeniden saldırı planları yaptı. 1500 çete üyesi, Türk devletinin desteğiyle sınırı geçip 16 Ocak’ta, Serêkaniyê’yi işgal planını gerçekleştirmek istedi. Ancak halk ve YPG güçleri büyük bir direniş göstererek her iki cephede de saldıran çeteler ve rejim güçlerini bölgeden çıkarmayı başardı.

 

Kobanê’den sonra Efrîn, Serêkaniyê, Dirbêsiyê, Amudê, Dêrik, Girkê Legê, Tirbespiyê ve Tiltemir ile petrol kenti Rimêlan'da da halk yönetimi ele geçirdi. Devrimin yıldönümünde, 17 Temmuz’da ise, YPG güçleri Serêkaniyê sınır kapısını da ele geçirdi.

 

Rojava için stratejik önemdeki Til Koçer Sınır Kapısı da sonbaharda YPG'nin eline geçti. Ayrıca Tilelo, Tilelo Xemir, Yûsiviyê, Girê Fatê, Aşağı Girhok, Elî Axa, Cinêdiyê, Ebû Hecer'deki tahıl ambarları ile birlikte Dicle Petrol Merkezi de alındı. Ambargoya karşı adeta nefes borusu olan Tıl Koçer sınır kapısının ele geçirilmesi dünya kamuoyunda da büyük yankı uyandırdı.

 

YPG'nin direnişi ve halkın aktif mücadelesiyle devrimin ilk yılında 5 kent, 5 belde ile yüzlerce köy özgürleştirildi. Qamişlo ve Hasekê'de ise rejimin varlığı dar bir alana sıkıştırılıp etkisizleştirildi.

 

REJİM VE ÇETELER SİVİL HALKI HEDEF ALDI

 

Cizire bölgesinde çatışmalar sürerken 28 Mart’ta rejim güçleri ve çeteler Halep’te Kürt halkına saldırdı. Kürt yoğunluklu Eşrefiyê ve Şêx Meqsûd mahalleleri rejim güçleri tarafından uçaklarla bombalarken, çok sayıda sivil yaşamını yitirdi. Ardından çeteci güçler sivil halka dönük saldırılarına ve katliam provalarına başladı. Saldırılar nedeniyle binlerce insan Efrin ve Kobani kentlerine göç etti. Çok sayıda kişi de çeteler tarafından yollarda kaçırıldı. Bölgeye ambargo uygulandı ve halkın gıda ve sağlık ihtiyaçlarını karşılamalarına bile izin verilmedi. 25 Mayıs’ta ise çeteler Efrîn bölgesinde saldırılarını arttırırken, uluslararası güçler de ambargo uyguladı. Yine çeteler Til Temir kentinde birçok defa saldırıda bulundu. Ancak YPG’nin direnişi sonucu amaçlarına ulaşmadan bölgeden çıkarıldı. Cizire bölgesinde ağır darbe alan çeteler, Halep ve Rakka bölgelerinde Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı kent ve beldeleri hedef aldı. 18 Temmuz’da Irak-Şam İslam Devleti (DAIŞ yada IŞİD)-Cephet El Nusra çeteleri Rakka’ya bağlı Til Ebyad (Girê Spi) ilçesinde 20 Temmuz’da Kürtlerin yaşadığı mahallelere saldırılarda bulunarak, yüzlerce sivili kaçırdı. Çeteler ayrıca Mala Gel ile bazı yurttaşların evlerini de bombalar ile havaya uçurdu.

 

28 Temmuz’da Kürtlerin yoğunlukta olduğu Halep’in Til Hasil ve Til Erran beldelerine saldıran çeteler, 5 gün süren saldırılarda 70’ten fazla sivil insanı katletti. yüzlerce yurttaş da göç etmek zorunda kaldı. Yine çok sayıda sivil çeteler tarafından kaçırılarak işkencelerden geçirildi. İslam adına hareket eden çeteler, camilerde Kürtlerin mal ve namusuna karşı fetvalar verdi. Dış güçlerden yoğun destek alan çeteler, Efrin ve Kobanê’deki saldırılarında amaçlarına ulaşamayınca, tekrar Cizire bölgesine yöneldi. Rimêlan, Tirbespiyê, Dêrik, Girklê Legê, Çilaxa, Til Temir ve Serêkaniyê bölgelerine hedef alan çeteler, Eylül ayı başından itibaren saldırılarda bulundu. Kayıplar veren çeteler ayrıca insanlık dışı yollara başvurarak, sivilleri hedef alan bombalı saldırılar gerçekleştirmeye başladı. Bir taraftan da yapılan antipropagandalar ile bölgedeki Kürtler ve diğer halklar göç ettirilmek istendi. Binlerce insan bölgeden Kuzey ve Güney Kürdistan'a göç etmek zorunda kaldı.

 

SALDIRILARA CEVAP: DEVRİMCİ OPERASYONLAR

 

Artan saldırılara karşı direnişini yükselten YPG seferberlik ilan etti ve açıklamanın ardından Eylül ayında "devrimci operasyon"larına başladı. Bu operasyonlar tam üç ay sürdü.

 

Sırasıyla, Tirbespiyê ve Girkê Legê bölgelerine dönük 'Şehit Çekjîn Devrimci Operasyonu'; Serêkaniyê bölgesinde 'Şehit Dilovan Operasyonu'; Girkê Legê, Rimêlan, Çilaxa ve Tirbespiyê köylerinin kurtarılmasına dönük 'Çilaxa ve Tirbespiyê Şehîdleri İntikamı Operasyonu'; Serêkaniyê ve Til Temir arasındaki anayolun açılması amacıyla 'Serêkaniyê Şehîdleri Operasyonu'; Tirbespiyê ve Qamişlo köylerinin kurtarılmasına dönük 'Qamişlo ve Kobanê Şehitleri İntikamı Operasyonu'; Til Temir-Haseki yolunu çetelerden temizlemeye dönük 'Til Temir Şehitleri Operasyonu' gerçekleştiren YPG güçleri, Cizire bölgesini büyük oranda çetelerden temizlerken yüzlerce köyü de özgürleştirdi.

 

DIŞ GÜLERİN MÜDAHALELERİ EKSİK OLMADI

 

Ortadoğu'da cereyan eden halk ayaklanmalarının Suriye'ye sıçramasıyla birlikte Tunus, Cezayir, Mısır ve Libya gibi ülkelerden binlerce kiralık katilin özellikle Türkiye üzerinden Suriye'ye geçtiği defalarca yerel ve uluslararası basına yansımıştı. Dış güçlerin Özgür Suriye Ordusu'na silah ve mali yardım sağladığı da bir sır değildi. Ancak bu kiralık katillerin ve silahların Kürtlere karşı saldırılarda kullanıldıkları, yıl boyunca devam eden çete saldırılarında birçok uluslararası, bölgesel ve yerel güçlerin de aktif yer aldığı ortaya çıktı.

 

Daha önce sınırlarını çetelere açan ve görüntüleri basında çıkan Türkiye, çetelere silah ve gıda yardımında bulunuyordu. Çetelerin ele geçirilen merkezlerinde bunu kanıtlayan belgeler ele geçirilirken, Serêkaniyê, Hasekî, Til Ebyad ve Efrin’de Türk vatandaşı olan kişilerin kimlik bilgileri basına yansıdı. Efrin bölgesinde ise resmi olarak kapatılan sınır kapısının geceleri çetelerin geçişleri için açıldığı ortaya çıktı. Yine Türkiye’deki çeşitli cemaatlere mensup kişilerin Rojava’ya gönderilerek çeteler içinde Kürtlere karşı saldırılarda yer aldıkları, bu kişilerin itirafları ile belgelendi.

 

SİVİL KATLİAMLARDA TÜRK DEVELTİ PARMAĞI

 

Serêkaniyê’de YPG tarafından ele geçirilen El-Nusra merkezinde de Amerika, Mısır, Lübnan, Libya vatandaşı olan kişilerin pasaportları bulundu. Pasaportlarda bu kişilerin hepsinin Türkiye üzerinden Rojava'ya geçtikleri anlaşılıyordu. Yine Serêkaniyê’deki çatışmalarda çetelerin kullandığı ve biri Türkiye biri de Fransa’ya ait iki ambulans ele geçirilmişti.

 

Şubat ayında Kobani’de Asayiş güçlerince ele geçirilen bir belgede ise, Urfa'da yapılan bir toplantıda sınır kapılarının silah ve çetecilerin geçişine açık tutulması, Batı Kürdistan'da silahlı tugay ve taburların oluşturulması, din adamlarının devreye konulması gibi bir dizi kararın alındığı yazılıyordu.

 

26 Temmuz’da ise Özgür Suriye Ordusu ve çeşitli silahlı grupların 70 komutanı Antep’te bir toplantı gerçekleştirdi. MİT yetkililerinin de katıldığı belirtilen toplantıda, Kürtlere karşı saldırı planları yapıldı. Söz konusu grupların kimi yetkililerinin internette yayınlanan görüntülerinde bu dile getirildi. Bu toplantının ardından ise 28 Temmuz’da sivil halka dönük Til-Eran ve Til-Hasil katliamı gerçekleşti.

 

Daha sonraları ise El Nusra adına yayınlanan bir bildirgede Türkiye ile anlaşma imzalandığı ve kimyasal maddelerin sağlanması konusunda anlaştıkları yazılıyordu. Nitekim daha sonraları Hatay ve Adana’da kimyasal madde yüklü araçlar ele geçirilirken, gözaltına alınan kişiler daha sonra serbest bırakıldı. Yine Kilis’te Ukrayna üzerinden getirilen ve çetelere aktarılan silah pazarı kurulduğu belirtildi.

 

KDP, SEMALKA SINIR KAPISINI KAPATTI

 

Rojava halkı uluslar arası güçlerin çeteleriyle savaşırken, Güney Kürdistan Hükümeti ve siyasi güçlerinin Rojava'nın yanında yer alması bekleniyordu. Ama pratikte beklenenin tam tersi bir durum yaşanıyordu. KDP desteğindeki kimi oluşum ve elemanlarının da provokatif eylem ve saldırılarda bulunduğu, başka saldırı hazırlıkları içinde oldukları açığa çıktı.

 

19 Mayıs’ta Güney Kürdistan’dan Rojava’ya geçmek isteyen 70 şüpheli kişi YPG güçlerince gözaltına alındı. Asayişe teslim edilen kişilerin yapılan soruşturmalarında bu grubun KDP'ye mensup oldukları, askeri eğitim gördükleri ve çeşitli eylemlerde bulunmak üzere Rojava'ya geçtikleri ortaya çıktı. Bizzat Federe Kürdistan Bölge başkanı Barzani'nin bu kişilerin serbest bırakılmaları için açıklamalarda bulunmasını ise, Kürt kamuoyu tarafından esefle karşılandı. Kürt örgütlerinin de çetelerle işbirliğinin açığa çıkmasından sonra KDP yönetimi Sêmalka sınır kapısını insani yardımlar da dahil olmak üzere kapattı.

 

KDP'nin tutumuna paralel kimi Kürt gruplarının da provokasyon girişimleri hız kazandı. Efrin’de bombalı saldırılar gerçekleştirdi. Yürütülen soruşturmalar kapsamında söz konusu partilerin birçok üyesi asayiş güçlerince gözaltına alınırken, bu kişiler ifadelerinde Türkiye ve Güney Kürdistan’dan destek aldıklarını itiraf ettiler.

 

Haziran ayında ise, Türkiye’den destek aldıklarını belirten “Tugaya 313” adlı grup ile bazı Kürt partilerine mensup gruplar Amudê kentinde provokasyon başlatarak, 27 Haziran’da operasyondan dönen YPG devriyesine saldırdı. Bir YPG savaşçısının yaşamını yitirdiği saldırının ardından YPG ve Asayiş güçleri kentte operasyon düzenleyerek birçok kişiyi gözaltına aldı. Saldırılarda 5 sivil de yaşamını yitirdi.

 

HALK DİRENİŞİNİN ETKİLERİ

 

Rojava direnişi; örgütlü ve öz savunma bilincine sahip bir toplumun, sayı ve silah bakımından kendisinden çok daha üstün olan ve uluslar arası desteğe sahip güçlere karşı nasıl başarı sağladığının kanıtı oldu.

 

Yıl boyunca gösterilen direnişle, saldırı ve işgal planları boşa çıkarılması, halkta büyük bir güvenin ortaya çıkmasına neden oldu. Halk Devrimi ve savunma güçleri klasik deyimle rüştünü ispatlamıştı. Halk arasında YPG’yi sahiplenme artarken, daha önce kaygılı yaklaşan diğer etnik ve dini yapılarda büyük bir güven ortaya çıktı. Nitekim YPG’ye katılımlar artarken, Serêkaniyê ve Til Temir kentleri ile Ebu Raseyn Beldesinde Arap yurttaşlardan oluşan YPG tugayları oluşturuldu.

 

Til Koçer Sınır Kapısı’nın ele geçirilmesi uluslararası ve bölgede yankı yaratırken, güney Kürdistan’a göç eden ve orada umduğunu bulamayan on binlerce insan Rojava’ya geri döndü. Özgürleştirilen alanlarda Kürt, Arap, Süryani ve Çeçenlerden oluşan halk meclisleri oluşturuldu.

 

Çetelerin saldırılarının kırılmasıyla Rojava'da hazırlıkları yapılan demokratik özerklik yönetimi çalışmalarına hız verilirken, daha önce temkinli yaklaşan, Asuri, Arap, Suryani ve kimi dini yapılar da çalışmalarda yer aldı.  Rojava hem büyük direnişi hem de tüm saldırılara rağmen inşa etmeye koyulduğu demokratik özerklik sistemiyle giderek bölge ve uluslararası alanda dikkatleri üzerine toplamaya, siyasal bir aktör olarak görülmeye başladı.

 

KADINLAR DEVRİM İÇİNDE DEVRİM YARATTI

 

Devrim sürecinin başından itibaren “Yekitiya Star” adıyla örgütlenen kadınlar, siyasal, ekonomik, sosyal, savunma ve kültürel alanlarda kurumsallaşmaya giderek; eğitim, aile, siyaset, ekonomi, asayiş gibi konularda yaşanan sorunların çözümünde aktif rol oynadı.

 

Anadil eğitiminde kadının rolünü önemseyen kadınlar Şubat 2013’te SZK bünyesinde Kürt Kadın Öğretmenler Birliği’ni kurdu. Kadın ideolojisini toplumda yaymak amacıyla da Dêrik, Efrin ve Kobani’de “Star Fikir Akademileri” adı altında Ocak ve Mart aylarında 3 akademi kuruldu. Bu akademilerde yıl boyunca onlarca eğitim devresi açılırken, yüzlerce kadın, “siyasi, ekonomik, dil, kültür ve sosyal” konularda eğitimlerden geçirildi. Yine Serêkaniyê, Minbic, Til Temir ve Haseki’de Kadın Eğitim ve Bilim merkezleri açıldı.

 

Yekitiya Star 19-20 Nisan tarihlerinde Rimêlan’da 5. Konferansını gerçekleştirerek, siyasal, ekonomik, örgütsel, kültürel ve sosyal alanda önemli kararlar aldı. Devrimci Genç Kadınlar Hareketi de 3 Mayıs’ta Derik’te 2. Konferansını gerçekleştirdi.

 

Daha sonra merkezini Rimêlan’a taşıyan Dêrik Kadın Fikir Akademisi’nde Ekim ayı içinde ilk defa Süryani kadınlar için eğitim devresi düzenlendi.  Devrimci Genç Kadınlar Hareketi de 25 Haziran’da Amûdê kentinde Şehit Ronahi adıyla Genç Kadınlar Akademisi’ni kurdu.

 

KADIN EKONOMİ KOMİTELERİ

 

Ekonomi alanında Yekitiya Star çatısı altında 2012’de kurulan Ekonomi Komitesi 10 Haziran tarihinde Qamişlo’da ilk toplantısını yaparak, Cizre bölgesinin tüm kentlerinde komite kurma kararı aldı. Karar kapsamında Cizre bölgesinde komiteleşmeye gidildi. Komite ayrıca Derik, Qamişlo, Amûdê, Serêkaniyê, Kobani kentlerinde kilim dokuma, terzihane, pastahane, dokuma konularında 7 atölye açtı.

 

Siyasal alanda da önemli adımlar atan kadınlar, 28 Mart tarihinde Qamişlo’da düzenledikleri konferansla Yekitiya Star öncülüğünde daha önce çalışmaları başlatılan “Suriye Kadınları İnisiyatifi’nin kuruluşunu ilan etti. Konferansta Rojava ve Suriye’de örgütlenme ve kadın hakları konusunda yasa hazırlama kararları alındı.

 

Suriye Kadınları İnisiyatifi konferans sonuçlarını ve hedeflerini birer mektupla Birleşmiş Milletler, Arap Birliği, Kürt Yüksek Konseyi ve Avrupa Birliğine sunarken, Cenevre-2 organizatörlerinden toplantıya katılma daveti aldı.

 

Kürt kadınlarının yanı sıra Suryani, Asuri ve Keldani Kadınlar Örgütü de 22 Haziran’da Derik’te birinci konferansını gerçekleştirerek, demokratik bir toplumun inşası için mücadele yürüteceklerinin mesajını verdi. Savunma alanında da örgütlenmeye giden kadınlar Efrin, Kobanê ve Qamişlo’da kadın asayiş birimleri oluşturuldu.

 

Sosyal alanda çözüm gücü olan kadınlar kimsesizler ve yardıma muhtaç kadınlara destek vermek amacıyla Kobani’de 27 Ekim’de Rohilat Kadın Derneği’ni açtı. Kadına yönelik şiddetle mücadele amacıyla da 1 Temmuz’da Qamişlo’da Sara Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Derneği açıldı.

 

TOPLUMUN KENDİNİ YENİDEN YAPILANDIRMASI

 

Kendi topraklarında irade olan ve kendilerini yönetmenin yanı sıra çözüm gücü olabileceklerini gösteren Batı Kürdistan halkları sosyal, kültür, adalet, dil ve ekonomi alanında önemli adımlar attı.

 

Devrim süreciyle birlikte ilk defa resmi ve özgür Newroz kutlamaları organize edilirken, yüzbinlerin katıldığı kutlamalarda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” sürecine ilişkin mektubu okunarak sahiplenildi.

 

Devrimin kazanımlarını kalıcılaştırma ve düşüncel-kültürel açıdan toplumu bilinçlendirme amacıyla Efrin, Kobani, Dirbêsiyê, Qamişlo, Dêrik ve Rimêlan’da Nurî Dêrsimi Düşünce kurumları açılırken, buralarda düzenlenen devrelerde yüzlerce kişi eğitimlerden geçirildi.

 

Anadilde eğitim çalışmaları yıl boyunca devam ederken, yeni eğitim öğretim yılında tüm resmi okullarda Kürtçe dil dersleri verilmeye başlandı. Kürt Dil Kurumu (SZK) bir yandan eğitim çalışmalarını sürdürürken, bir yandan da öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla eğitim devreleri açtı.

 

Çok zengin bir yapıya sahip olan kültür alanında da gözle görülür kurumlaşmalar geliştirildi. Qamişlo, Dêrik, Amûdê, Heleb, Efrîn ve Kobanê gibi birçok kentte kurulan kültür ve sanat merkezlerinde müzik, folklor, tiyatro, çocuk grupları oluşturularak önemli çalışmalara imza atıldı. Ayrıca halkın bazı toplumsal sorunlarına cevap olmak, birlik ve dayanışma ruhunu pekiştirmek amacıyla her yerde halkevleri kuruldu.

 

Hizmet alanında toplumun ihtiyaçları karşılanmaya çalışılırken, Halk Meclisleri de çözüm üretmeye çalıştı. Devletin hukuk sistemine karşın daha önce kurulan Adalet Komitesi kentlerde adalet ve ahlak sisteminin kurumsallaşması için çalışmalarını sürdürdü. Kürt Yüksek Konseyi’ne bağlı olarak Barış ve Adalet Komitesi de kuruldu. Yine hukuk sistemini oturtmak amacıyla 4 Nisan 2013 tarihinde Mezopotamya Sosyal Bilimler Akademisi Hukuk ve Sosyal Adalet Şubesi kuruldu. Hak ihlallerini takip etmek amacıyla da İnsan Hakları Derneği kuruldu.

 

HALK BELEDİYELERİ

 

 

Halkın sosyal toplumsal yaşamına gerekli katkıyı sunmak ve hizmet etmek üzere her alanda belediyeler oluşturuldu. Eş başkanlık sistemi tüm belediyelerde esas alındı. Belediye bünyesinde onlarca komisyon ve meclis kurularak demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü yerel yönetim anlayışı yaşamsallaştırılmaya çalışıldı. Şehirlerde caddeler ve mahallelerin temizliği için halkın seferber olduğu kampanyalar düzenlendi. Halkın en temel ihtiyacı olan ve ciddi sıkıntı yaşanan su ve elektrik sorununun da çözümlenmesi için altyapı çalışmaları yapılıp projeler hazırlanmaya başlandı. Ancak bölgenin ambargo altında olması ve tüm sınır kapılarının ticarete ve insani yardımlara kapalı olması, kimi projelerin gecikmesine ve halkın acil ihtiyaçlarının karşılanamamasına yol açtı.

ETİKETLER :
Diğer DKM-Analiz haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
ÇOK OKUNANLAR
SON YORUMLANANLAR
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA