HDP kongresinde eş genel başkanlar belli oldu
Halkların Demokratik Partisi'nin olağanüstü kongresinde HDP Eş Genel Başkanlığı'na Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş seçildi.
HDP 2. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde eş başkanlar 3. turda belirlendi. Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ tek liste olarak yarıştı.
Ahmet Taner Kışlalı Kapalı Spor Solunu'nda gerçekleştirilen kongrede, yoğun güvenlik önlemleri alındı. Kongre salonunun içi ve dışı HDP bayraklarıyla süslendi.
Kongre salonuna "Demokratik Cumhuriyet, Ortak Vatan, Demokratik Ulus" yazılı büyük bir pankart asıldı. Uludere, Soma, HES'lerle ilgili pankartlar da göze çarptı. Kongrenin divan başkanlığına
Gencay Gürsoy seçildi.
TÜRK BAYRAĞI ASILMADI
Kongrede, yapılan anonsta, Türk bayrağı asmanın yasal zorunluluk olduğu belirtilip, hassasiyet gösterilmesi istenerek, platforma törenlerde ve makamlarda kullanılan ayaklı bayrak konuldu.
Kongrede, Eş Genel Başkanların ve adayların konuşmasının ardından, Eş Genel Başkanlık ve parti yönetimi için seçim yapılacak; tüzük ve program değişikliği ele alınacak.
DEMİRTAŞ'TAN AÇIKLAMA
Demirtaş, "Ülkenin etrafının kan ve barut kokusu içerisinde inim inim inlediği bir dönemde, bütün Ortadoğu coğrafyasının alt üst oluşlarla çalkalandığı, içeride de otoriter karakteri ile vatandaşlarımıza korku salan bir hükümetin iş başında olduğu bir süreçte, sudan çıkmış balık misali çaresizce çırpınan bir muhalefetin hazin durumunun yarattığı umutsuzluk ortamında, gerçek umudun adresi olarak kongremizi gerçekleştiriyoruz" dedi.
HDP'nin artık değişimin, özgür geleceğin, barışın, hakkın ve adaletin gerçek temsilini var edecek tek umut haline geldiğini belirten Demirtaş, "Yanı başımızda mezheplerinden dolayı insanların birbirini kestiği, boğazladığı bir coğrafyada bütün farklılıklarımızla birlikte, bir arada durmak, gerçek kardeşliğin ve eşit yurttaşlığın sesi, soluğu olmak bizim için de çok kıymetlidir, çok anlamlıdır" diye konuştu.
Demirtaş, şunları kaydetti:
"Madem ki fabrikada, madende terleyen işçinin sesi olacağız, madem ki tarlada kavrulan ırgatın nefesi olacağız o halde en az onlar kadar çok çalışacağız, onlar kadar çok yorulacağız. Zihni örtülüyle değil ama başı örtülüyle el ele olacağız. Gözü açıkla değil ama gönlü açıkla omuz omuza yürüyeceğiz. Çalanla çırpanla değil, paraları sıfırlayanla değil, helal kazanıp helal yiyenle yoldaş olacağız.
Irkçılığın ve faşizmin tuzaklarına düşmeden, mezhepçiliğin ve dinciliğin dayattığı hatalara
pirim vermeden ortak vatanı özgürlükler cenneti yapmak için daha fazla dayanışma ve birbirimize sahip çıkma zamanıdır.
100 yıl önce bölgemizde sınırları yeniden çizen egemenlerin şimdi bir kez daha kaderimize el atmalarını engellemek istiyorsak birlik olmak dışında çıkış yoktur, kurtuluş yoktur.
Tekçi kimlikler üzerine inşa edilmiş ulus devletlerden bize hayır yoktur, ezilene fayda yoktur. Bunun en yakın ve en sıcak örneği Rojava başarısıdır. Bütün kimliklerin ve inançların, bütün mezheplerin eşit olduğu, eşit muamele gördüğü ve eşitçe yönetime katılarak egemenliği paylaştığı modeller Ortadoğu ve Türkiye için en gerçekçi modellerdir. Bizler bu anlayışla komşu halk ve devletlerle ilişki geliştirirken her halkın ve kültürün yaşam hakkını savunacağız, dostluk ve eşitlik temelinde kardeşlik ilişkisi geliştireceğiz.
İşçinin emeğinin acımasızca sömürülmediği, köylünün üretimden kopmadan insan gibi yaşadığı, Müslüman'ın Müslüman gibi, Yahudi'nin Yahudi gibi özgürce nefes aldığı, kadınların, gençlerin kendi kimlikleriyle yaşamın her alanında var olduğu, çevrenin, doğanın korunduğu bir gelecek istiyorsak işte bunun yolu da birlikte yaşam, birlikte yönetim modellerinin inşasından geçer. Çok dilli, çok inançlı bir ülkede tek dil, tek millet dayatması ile faşizmi demokrasi adı altında yutturmaya çalışanlar yolun sonuna geldiğini bilmeliler. Tek tek diyerek tekleyen zihniyete karşı demokratik birliği savunacak, ortak vatanda demokratik ulusu inşa edeceğiz.
Türkiye Cumhuriyetinin her yurttaşı, her Türk, her Kürt, her Ermeni, her Arap, her Çerkes, her Süryani, her Hristiyan, her Alevi bu devletin gerçek sahibi oluncaya kadar, bu toplumun onurlu bir ferdi olarak özgür oluncaya dek ilkelerimizden taviz vermeden mücadele etmeye devam edeceğiz.
Sırtımızı batının pozitif değerlerine çevirmeden kendi öz değerlerimizle bütün Ortadoğu'ya kalıcı barışı getirecek örnek bir model olarak HDP'nin iktidarını gerçekleştireceğiz.
İşte bu anlayış çerçevesinde bizler de HDP olarak hakiki bir cumhurbaşkanı adayı ile ortaya çıkacağız. Devletin iki adayına karşı halkın tek adayıyla cumhuriyet tarihinde ilk defa Çankaya'ya halk çıkacak inşallah."
'ARALARINDA HİÇBİR FARK YOK'
Eş Genel Başkan Adayı Figen Yüksekdağ da HDK ve HDP'nin "zamanı gelmiş bir hareket" olduğunu belirterek, "Zamanı gelmiş bir fikri hiçbir güç durduramaz" dedi.
Aynı siyasi zihniyetten beslenen partilerin, birbirlerinden farklı şey söyleyemediklerini, farklı yerde duramaz hale geldiğini belirten Yüksekdağ, "Artık aralarında hiçbir fark yok. Bugün farkın nerede olduğunu görmek istiyorsanız HDP'ye bakın. Burada emek, özgürlük, toplumsal değerler, mücadele ve direniş var" dedi.
"Bugün halklarımızla, tüm ezilenlerle birlikte kazanmaya çok daha yakın olduğumuzu biliyoruz. Çünkü düzen siyaseti, onların geriye gidişinin başladığı bir süreçte bizim ileriye yürüyüşümüzün başlamıştır" ifadesini kullanan Yüksekdağ, "Yarın artık bugündür. Bugün HDP'nin zamanıdır" diye konuştu.
Yollarında asla yalnız yürümediklerini, çoğunluklarının en büyük güçleri olmaya devam ettiğini ifade eden Yüksekdağ, "Özgürlüğe, eşitliğe inanan, aynı amaç bir araya gelen, buluşan dostlarımızla yarınları kurmaya, kazanmaya yakın olduğumuzu biliyoruz. Bu süreçte en önemli görevimiz, bu halklardan verilmeyeni almaktır. Söke söke almaktır. Bu zamana kadar aldığımız gibi almaktır." şeklinde konuştu.
HDP'nin Türkiye'yede demokrasiyi kuracak bir hareket olduğunu ifade eden Yüksekdağ, "Bugün başladığımız yolda yürümeye devam ediyoruz. Demokrasiyi, halklarımızla birlikte HDP'nin temsil ettiği kolektif güç kuracak" dedi.
Bugün IŞİD karanlığından bahsediliyorlarsa, bunun sorumlularının halklar karşısında hesap vereceğini dile getiren Yüksekdağ, "Biz bu karanlık karşısında yüzümüzü aydınlığa, Rojova'ya dönüyoruz" diye konuştu.
Öte yandan kongreye Abdullah Öcalan'ın gönderdiği mesaj, HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan tarafından okudu.
Bazı davetliler, Öcalan'ın posterini taşıdı ve lehine tezahüratlar yaptı. "Öcalan'a özgürlük" için imza standı da açıldı.
(AA)
ÖCALANIN MESAJI
İmralı Cezaevi'nden HDP kongresine mesaj gönderen Abdullah Öcalan, "kendilerine dayatılan her türlü milliyetçiliğe ve ayrılıkçılığa Kürt özgürlük hareketinin bütün bileşenleri olarak HDP'yi birlik arayışlarının sonucu olarak gördüklerini" vurguladı. Öcalan, mesajında "HDP ile katılımcı her grubun daralmayacağı aksine daha da büyüyüp kendisini daha fazla ifade etme şansı yakalayacağını" söyledi.
HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan tarafından Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda okunan Öcalan'ın mesajında, "Değerli yoldaşlar, 1970′lerin çıkışına dayalı olarak ortaya çıkan hareketimizin Türkiye devrimci demokratik ve sosyalist hareketlerinden hiçbir dönemde ayrı düşünmedik. Kendimizi hep bu çıkışın ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirdik. Her zaman bütünsel olmaya, hareket etmeye özen gösterdik. Çağrı yaptık, adım attık. Bilinen veya az bilinen nedenlerle ayrı düştük. Şimdi koşarcasına birincil stratejik dostlarla yeniden buluşmaya ve hareket etmeye çalışıyoruz." dedi.
Yakın dönemde HDK'nın ve HDP'nin oluşumuna tüm gücüyle katkı sunmaya çalıştıklarını ifade eden Öcalan, hegemonik sistemin tüm karşı çabalarına rağmen geri adım atmadıklarını söyleyerek, "Bizler; Kürdistan özgürlük hareketinin tüm bileşenleri ise bu yönlü her iki tarafta tüm ayrılıkçı dayatmalara karşı var gücümüzle halklarımızın birlik çabalarıyla yanıt veriyoruz." ifadesini kullandı.
'BU PROJEYLE BDP'YE DAYATILAN DAR BÖLGECİ ANLAYIŞI KIRIYORUZ'
"Değerli yoldaşlar; işte bu yakın dönem çabalarımıza tüm halkların hak talepleri ve özgürlükleri için sivil toplumun demokratik birliği için yeni ve sonuç alıcı taktik bir hamle ile zirvesel bir katkı daha sunuyoruz." diye mesajını sürdüren Öcalan, "BDP'ye dayatılan dar, bölgeci, milliyetçi suçlamayı boşa çıkarmak ve en önemlisi devrimci, demokratik sosyalist güçlerin pratik-politik-birleşik partisi HDP'yi TBMM'de grup kurma imkanına kavuşturduk. Unutmamak gerekir ki 1965′teki TİP hamlesinden sonraki en büyük politik çıkış olacaktır. İşçi ve emekçi hareketinin gelişimine katkı sunacaktır. Türkiye'de artık tutacak dikişi kalmayan baştan itibaren kurumsal faşizm ile malul ulus-devlet aşılırken, alternatif model olarak demokratik ulus, demokratik cumhuriyet ve ortak vatan paradigmasını her türlü tekçi anlayışlara karşı sahiplenmek yeniden yapılanmaya bu espiri ile gitmek, HDP'yi daha işlevsel ve tarihi kılacaktır." düşüncesini aktardı.
'MUAZZAM BİR SİNERJİYE YOL AÇACAKTIR'
Öcalan, "HDK ve HDP'nin yeniden yapılanmasını tüm grup, hareket ve partilerin ideolojik ve örgütsel yapısını olumsuz etkilemediği gibi tersine kendilerini daha güçlü ifade ve örgütlenmeye hizmet edeceğini" belirterek, şunları ifade etti: "Bir yandan devrimci demokratik ve sosyalist hareketin üst düzeyde azami birlik ve bütünlüğüne yol açarken, diğer yandan her grup hareket ve partinin kendini netleştirmeye sağlam bir bileşen olmaya taşıyacaktır. HDP ortak, pratik politikayı TBMM içinde ve dışında resmi olarak üstlenirken, muazzam bir sinerjiye yol açacaktır. Statüko karşıtı demokratik sosyalist güçlerin 1960′lardan hatta 1920′lerden beri hep komplo ve imhalarla engellenen birliği ve bütünlüğü bu temelde başarı imkanını daha da çoğaltacaktır. En önemlisi de bu yönlü gelişmeyi tarihi 'demokratik diyalog ve müzakere süreci'nin ayrılmaz bir parçası olarak geliştirmek zorundayız. Bu tarihte bir ilktir, önemle ele alınmalı ve gereği yapılmalıdır. Eğer Türkiye'de sosyalizme ve açık bir demokrasiye gideceksek bu demokratik müzakere süreciyle yakından bağlantılı olacaktır."