KISIR TOHUMLA KÖLELİK ve SOYKIRIM YAYILIYOR...
Ekinler ekiliyor dibine döküyor; dökülmesine dökülüyor ama bu dökülen tohumlar bizim yerli tohumlarımız gibi bitirmiyor.
Sözde sertifikalı tohum diye çiftçiye verilip desteklenen İsrail buğday tohumları kısır tohumlardır.
"Çoğu tarlamızda yabancı tohum şirketlerinin ürettiği tohumlar ekiliyor. Bu tohumların kilosu altından bile pahalı ama kısır. Yani bir sene ekiyorsunuz, bundan çıkan tohumu bir daha ektiğinizde hiçbir şey yetişmiyor. Üstelik yan tarlada doğal tohumlardan ekilmiş olan ekin varsa, o tohum da bozuluyor ve o tohumdan bir daha ekin alamıyorsunuz. El mahkum, yabancı şirketten pahalı tohumları tekrar tekrar almak zorunda kalıyorsunuz.
Bu yabancı tohumların satılabilmesi için çiftçilerimizin kendi tohumlarını ayırma geleneği yok edildi. Daha fazla ürün veriyor, daha dayanıklı oluyor diyerek çiftçimize yabancı tohumlar pazarlandı. Çoğu çiftçimiz bu tuzağa düşürüldü; atadan kalma tohumlarını az verimli diye kaybederken kısır tohumu kullanmaya mecbur edildi.
Bir yandan, tohumlar veya tohumların içlerindeki bazı genler yabancı tohum şirketleri tarafından sahipleniliyor. Yani, ticari patentleri alınıyor. Mesela sizin babadan kalma pembe domatesinizi yabancı bir tohum şirketi alıyor. Bunun tohumlarının veya bir geninin patentini alıyor. Sonraki senelerde siz babadan kalma tohumunuzu ektiğinizde, o şirketin malını para vermeden kullanmış (çalmış) oluyorsunuz. Kanunlar karşısında suçlu duruma düşüyorsunuz.
Tohum yasasına göre artık kısır tohumları kullanılmak zorunlu. Doğal tohumlar yasak. Dışa bağımlılık serbest. Kısacası üretmek yasak...
Oysa, o atadan kalma tohumları çok değerliydi. İçinde Allah vergisi şifalı özellikleri olan, lezzeti, kokusu yerinde ürünler alınıyordu bu tohumlarla. Geleneksel, doğal tohumdan büyüyen ürün, insanın bağışıklık sistemini sağlam tutuyordu ve daha az hastalanıyorduk. Bugün kısır tohumlar ise sadece doyurucu özelliğinin dışında hiç bir şifalı özelliği yok.
Suat İncedere DKM-Haber
