YÜZYILIMIZA DAMGA VURAN NEWROZ ATEŞİ AMED MEYDANINDAN TÜM DÜNYAYI AYDINLATTI...
YÜZYILIMIZA DAMGA VURAN KÜRTLERİN ŞANLI YÜRÜYÜŞÜ NEWROZ ATEŞİYLE AMED'DEN BAŞLAYARAK TÜM DÜNYAYI AYDINLATMAYA BAŞLADI...
21.Yüzyılın Barış Ateşi Öcalan'ın mesajı ile Başladı...
Kuşkusuz 20-21.Yüzyılın en önemli olaylarından gelişmelerinden en önemlisi insanlık tarihinin şahit olmadığı bir şekilde yeyüzünün kadim halkı, medeniyetlerin beşiği Mezopotamyalıların (Anadolu ve Mezopotamya halkları=Kürtler) Katil-Kapitalist firmalar tarafından soykırım koşulları dayatılarak tarihten silinmeye çalışılmaları oldu.
Katil Kapitalizmin Kürtlerin verdiği mücadele ile alaşağı edilmeleri ve dünya çapında deşifre olmaları kuşkusuz yine yüzyılımızın en önemli olayıdır.
Kürtlerin verdiği mücadele ile Kafkaslardan İonya'ya (Ege -Marmara Kıyılarına), oradan Avrupanın doğu Kıyılarına kadar Avrupadan Hindistan kıyılarına geniş ve devasa coğrafya'da yaşayan tüm halkların kardeş halklar olduğu ispat edildi.
Bu devasa coğrafyada yaşayan halkların ortak ata dedenin çocukları oldukları tüm dünyaya gösterildi. Büyük İskenderin bu güzergahta binlerce yıl önce çıktığı yolcuculukta, Kürtler kardeş halkları birleştirerek binlerce yıl süren hasretleri, ayrılıkları ve kardeş halklara dayatılan ırkçılığı da tarihe gömmerek insanlığa yeni bir çıkış kapısı araladılar. 2014'ün Newrozu insanlık açısından yüzyılımızın en önemli siyasi sosyal gelişmelerinden biridir...

Bu yılın Newrozu, bu devasa coğrafyanın, kardeş halkların bağrından çıkan çağın en büyük lideri, en büyük biligini, gezegenin en büyük devrimcisi, mazlum halkların lideri Abdullah Öcalan'nın yukarda vurguladığımız derinliği öne çıkaran mesajı ile başladı.
Öcalan, mesajında şu ifadeleri kullandı:
"Yüreği nevruz ateşiyle barış ve özgürlük için tutuşan bütün dostlar merhaba. Medeniyetlerin beşiği olan Mezopotamya'da görkemli Nevruz ateşini bir uyanış ve demokrasi şölenine dönüştüren halkımızı selamlıyorum.
Dünya medeniyetler tarihine beşiklik etmiş, kardeş Ortadoğu ve Asya halklarının da bayramını kutluyorum.
Tarih bize göstermiştir ki, eğer kararlı bir barış önderliği sergilenmezse tarihsel sorunlar bildiğini okur ve genellikle çok kayıplı dönüşümlerle cevaplarını üretirler.
Önümüzde en yakıcı bir şekilde cevap bekleyen şey, birbirini tekrarlayan darbelerle mi yoksa tam ve radikal bir demokrasiyle mi yola devam edeceğimiz sorusudur.
Şu ana kadar yürütülen bir diyalog süreciydi ve önemliydi. Bu süreçte iki taraf da birbirlerinin iyi niyetini, gerçekçiliğini, yeterliliğini test etmiştir. Bu testten hükümetin ağırdan alma, tek taraflı yürütme, yasal temelden kaçınma ve uzatma tutumuna rağmen iki taraf da barış arayışından kararlılıkla çıkmıştır.
Gelgelelim; diyalog süreçleri önemli olmakla birlikte bir bağlayıcılık içermezler. Bundan dolayı da kalıcı bir barış için yeterli güvence oluşturamazlar. Gelinen noktada müzakere sistematiği için yasal bir çerçeve kaçınılmaz olmuştur.
Barış savaştan daha zordur ama her savaşın da mutlaka bir barışı vardır. Biz direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız. Direnişimiz kardeş halklara yönelik değil, zulüm düzenine karşı olmuştur. Barışımız hükümetler, devletler için değil; Anadolu Kürdistan ve bütün Mezopotamya hakları içindir.
Bizim direnişimiz; kardeş halklara karşı değil, hegemonik karakterli, yok sayan, imha eden, inkar eden zulüm düzenine karşı olmuştur. Dolayısıyla barışımız da hükümetler ya da devletler için değil, bu toprakların binlerce yıllık kadim değerlerini özümseyen, dünya kültürel mirasının eşsiz hazırlayıcısı olan Anadolu, Kürdistan ve Mezopotamya halkları içindir. Hükümet ve devlet, bu gerçekliğe uygun bir ciddiyet geliştirmekle yükümlüdür.
Hareketimiz bir gençlik hareketi olarak başlamış ve hep genç kalmıştır. Bu barışa yönelik saldırılara ve provokasyonlara karşı, barışın yılmaz savunucuları da yine gençlik olacaktır.
Başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanına savrulmuş göçmen halkımız, dünyaya barışı ve onurlu özgür yaşamı haykıran sesimiz olacaklardır.
Umudun tükenmeye yüz tuttuğu her yerde eşsiz, emsalsiz iradeleriyle hayatını, sağlığını ve özgürlüğünü, gözünü kırpmadan veren bütün yoldaşlarımız, temel dayanağımız olacaklardır.
Irkçı, ayrımcı, üsttenci ve kan kokan nefret söylemlerine karşı, bin yıllık kardeşlik serüvenimizle Türkiye halkları en etkili cevap olacaklardır.
Bütün inançların, halkların, kültürlerin ve emeğin kendisini özgür hissedeceği bir özgür ve tam demokratik ülkeye olan inancımla ve en devrimci duygularımla hepinizi selamlıyorum.
Kendini çağına ve insanlığa karşı sorumlu sayan herkesi büyük barışımızın yapı taşı olmaya çağırıyorum.
Selam olsun halkların kardeşliği için sorumluluk üstlenenlere. Yaşasın Nevruz. Yaşasın halkların kardeşliği."
NEVRUZ ALANI DOLDU
Diyarbakır'da nevruz kutlamasının yapılacağı merkez Bağlar ilçesindeki Newroz Parkı'nda gruplar toplanmaya başladı.
Aralarında BDP'nin de bulunduğu tertip komitesince düzenlenen nevruz kutlamasına katılmak için kentin farklı noktalarından belediyeye ait araçlarla ücretsiz parka taşınan vatandaşlar, yoğunluk nedeniyle yaklaşık bir kilometre mesafede araçlardan inerek, yaya olarak alana alınıyor.
Vatandaşların büyük bölümünün tertip komitesinin çağrısı doğrultusunda yöresel kıyafetlerle kutlamalara katıldığı görüldü.
Kürtçe ve Türkçe, ''Nevruz kutlu olsun'' yazılı flamaların asıldığı alana girişler sırasında tertip komitesinin de görevlendirdiği 10 bin kişi alandaki koordinasyonu sağlıyor.
Bazıları yöresel kıyafet giyinen ve zabıta ekiplerince park alanı dışında belirlenen yerlere yerleştirilen çok sayıda seyyar satıcı alanda yemek, tatlı, su ve ciğer kebap satıyor.
Platformda aralarında Kürtçe, Türkçe, Arapça, Süryanice'nin de yer aldığı 10 dilde, "Nevruz kutlu olsun" pankart yer alıyor.
Çok sayıda televizyon kanalının canlı olarak yayınlayacağı kutlamayı izlemek için yurt içi ve yurt dışından Diyarbakır'a gelen 350'yi aşkın gazeteci akreditasyon yaptırdı.
Alanda toplanan gruplar, müzik yayını eşliğinde halay çekerek eğlenmeye başladı. Çocuklar alanın yakınındaki parkta oyun oynarken, bazı aileler de çimlere serdikleri kilimlerin üzerine piknik yapıyor.
Sabahın erken saatlerinden itibaren alana gelmeye başlayan bazı vatandaşlar beraberinde getirdikleri çay ve malzemelerle, kimileri de seyyar satıcılardan satın aldıkları ciğer kebapla kahvaltılarını yapıyor.
Parkın etrafındaki açık arazide top oynayan çocuklar, parkta çay içenler ve halay çekenlerle alanda tam bir karnaval havası yaşanıyor.