SADECE TÜRKİYENİN DEĞİL TÜM İSLAM DÜNYASININ ANA SORUNU SİYONİZMDİR

Akla-hayale gelmeyecek yöntemlerle Türkiye ve 76 milyon vatandaş hedef seçildi...
Bu haber 2013-12-30 10:28:35 eklenmiş ve 487 kez görüntülenmiştir.

SADECE TÜRKİYENİN DEĞİL TÜM İSLAM DÜNYASININ ANA SORUNU SİYONİZMDİR

 

UZMANLAR, Türkiye’nin kuruluşundan beri , Mossad, CİA ve Siyonist lobilerle birlikte tarikat, siyaset, maliye, kültür… gibi alanlarda geliştirilen işbirliği neticesinde Türkiye’de derin bir işgalin oluşturduğunu, devletin hücrelerine kadar sızdıklarını, Türkiye’yi çökertmek için her tür yola başvurulacağını, akla-hayale gelmeyecek yöntemlerle Türkiye ve 76 milyon vatandaşın hedef seçildiğine vurgu yapıyorlar…

 

Adıyaman Cemaati başta olmak üzere, Gerçek Müslüman tüm cemaatlerin 1.hedef olduğuna vurgu yapan uzmanlar, Baykal-kaset, ergenekon-kck, gezi, 17 aralık vb. birçok operasyonda sahte delillerle suçsuz vatandaşların düşürme yönünde her tür kumpas ve oyunun kurulduğuna dikkat çektiler.

 

Tüm vatandaşların, STK’ların, Cemaatlerin bulundukları alanlarda derin ve ihanet şebekelerini iç ve dış ayakları ile çözmeleri hem kendileri, hem de ülkeleri açısından hayati önem taşımaktadır…

Uzmanlar, Anadolu, Mezopotamya, Ortadoğu halklarının ana sorunu “Siyonizm”dir. Bu sorun 400-500 yıldır İslam coğrafyası başta olmak üzere tüm dünyayı esir almıştır. Diğer sorunların tümü ana sorun olan Siyonizmi gizlemek için kullanılan sunni sorunlardır…

 

Uzmanlar, STK, Siyaset, Cemaat toplumsal alanda görev yapan özel ve tüzel tüm yapılar halka-vatandaşa bu ana sorunu taşımıyorsa halkın onları fazla kaale almamasını da istediler. Kafkaslardan Afrikaya tüm İslam coğrafyasının derin analiz, derin düşünme, buna göre örgütlenme,  400-500 yıldır İslam Coğrafyasına sinen bu karanlık yapılanmayı söküp atması, etkisiz hale getirmesi gerektiğinin altını çizerek, bu başarılmazsa söz konusu coğrafyada hiçbir halkın geleceğinin olmayacağına, tüm halkların düşüp köleleşeceği tüm halklar önünde duran en önemli gerçektir. Hayatın tüm alanlarında bu gerçeğe uygun bir yapılanma içine gitmek herkes için hayati önemdedir. Türkiye dahil tüm islam ülkelerinin ana sorunu budur...

Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

 

 

TÜRKİYE’DE OPERASYON HAZIRLIKLARI YAPILIYOR…

Cem Küçük/ Dikkat! İki yeni operasyona hazırlanıyorlar

Vesayetçi güçlerle demokrasi güçlerinin açık cephe savaşı yaşadığı günlerdeyiz. Dış istihbarat örgütleriyle irtibatları kanıtlanmış Emniyet-Yargı cuntası demokrasiye saldırırken susanlar ve bu cuntaya destek olanların hepsi geleceğin Türkiye'sinde marjinal konumlarda yer alacak. Başka ülkelerde de aynısı yaşandı. Darbe bir insanlık suçudur. Bu suça destek olanlar da toplumsal hayatta marjinalize edilmeye mahkumdur. Buna Batı literatüründe 'medeni ölüm' deniyor. Çünkü dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde darbeye destek verenler hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edemezler. Normal bir demokraside darbe şakşakçısı sokağa çıkamaz, itibarını koruyamaz ama bizde hiçbir şey olmamış gibi davranmakta bir beis görmüyorlar.

 

Şu an yaşadığımız darbe projesinin üç ayağı var. Birincisi dış istihbarat örgütleri boyutudur. Bu örgütler devlete yerleşmiş malum yapılanmayı taşeron olarak kullanmaktadır.

İkincisi bu taşeron yapı boyutudur. Yani Emniyet-Yargı cuntası boyutu.

Üçüncü ayak ise Emniyet-Yargı cuntasının medya örgütlenmesidir.

 

Öncelikle bu medya ayağına dahil olanların de suç işlemekte olduğunu yeniden söylüyorum. 2937 sayılı malum kanun çok açık. Cuntanın emir ve talimatlarıyla manşet atıyor ve kara propaganda haberleri yapıyorsunuz. Bütün bunlar Başbakanlık Teftiş Kurulu'nda kaydediliyor. Üstelik bu işlediğiniz suçları saklama gereği bile duymuyorsunuz. İsrail ve ABD'deki İsrail lobisi tamamen arkanızda diye Erdoğan'ı devireceğinizi sanıyorsunuz. Yaptığınız bu ülkeye ve bu millete ihanettir. Bütün bu kriminal faaliyetlerinizin yanınıza kâr kalacağını sanıyorsunuz.

 

Yargıdaki esas meseleye gelirsek.

Peki bu yargı özellikle HSYK cemaatin kontrolünde mi, değil mi sorusu sürekli gündeme geliyor. Cemaat bunu kabul etmese de yargının cemaat kontrolünde olduğunu kimse inkâr etmiyor. Geçen hafta gazetemiz Yeni Şafak'tan Murat Aksoy'a konuşan Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin bu konuda aynen şöyle dedi:

 

'HSYK'nın cemaatin elinde olup olmadığına dair tartışma artık eski ve ilkel bir tartışmadır ve ciddiyetten yoksundur. Geçmişte de cemaatin HSYK'yı ele geçirdiği bir 'bilgi sorunu' değil bir 'cesaret sorunu' idi. Dolayısıyla sadece cesaret yoluyla söyleyebileceğiniz bir gerçekti. Yoksa zaten cemaatin sadece HSYK'da değil bütün bir yargı alanında egemen olduğunun bilgisi genel olarak herkeste vardı. Bu tür durumlarda yani Orwel'in deyişiyle 'yalanın evrensel egemenliğinin hüküm sürdüğü dönemlerde' sadece doğruyu söylemeniz, bilgiyi tekrar etmenin yeterince devrimci bir eylemdi. Biz de bunu geçmişte yaptık. Geldiğimiz nokta da daha çok kişinin cesaret sahibi olması bizim için sevindirici.'

 

Peki bu yapı tam olarak ne istiyor? 17 Aralık darbesiyle rüşvet ve yolsuzluk adı altında ekonomiye darbe vuruldu. Daha sonra kimilerine göre 30 kimilerine göre 41 kişilik ikinci listeyle milli ne kadar işadamı ve bürokrat varsa alınmak istendi. Bu aşamada meselenin rüşvet ve yolsuzluk olmadığı anlaşılıyor. İşe Başbakan'ın oğlunu katmak ise perde arkasındaki isimlerin ne amaçladığını ortaya koyuyor.

 

Kökü dışarıya dayanan bu yapı bugünlerde iki yeni operasyon üzerinde çalışıyor.

Birinci çalışmaları

iddialara göre İzmir'de yürüyen casusluk davası üzerinden olacak. İzmir'de KOM Şube Müdürü Mehmet Erikoğlu görevden alındı ama casusluk davasına demokrat, sivil birçok isim de dahil edilmiş. Alt kadroların da hazırlık içerisinde olduğu iddia ediliyor. Yeni yılda Ocak ayında düğmeye basılacağı ve AK Parti'ye yakın bazı isimlerin de bu listede olduğu ve gözaltına alınacağı söyleniyor. Suçlu olanı kimse koruyamaz ama kurunun yanında yaşın da yanması kimseyi memnun etmez.

 

İkinci plan ise İstanbul'da.

İddialara göre 31 Aralık akşamı nöbetçi hakim listesi yapılmış. Rutin bir uygulama yani. Bu liste söylenenlere göre önemli bir operasyonun habercisi olabilirmiş. Bekleyip göreceğiz.

 

Türkiye'de bu saatten sonra her şey olabilir. Herkesin çok dikkatli olması gerekiyor. Sanırım yazıyı Orhan Gazi Ertekin'in şu ifadeleriyle bitirmek en doğrusu:

'Bu operasyonun cemaatin iktidar çatışmasındaki siyasi inisiyatifi ele geçirme hamlesini olduğunu söyleyebilirim. Operasyonun odağına bakıldığında yolsuzluk gibi geniş bir toplumsal kesimin şikayet konusunun öne alındığını ve haklılık ve meşruiyetini sorgulamanın da çok zor olduğunu bir kenara eklemek gerekir. Tabii ki, operasyonu yapan yargı çok daha ciddi bir meşruiyet krizi yaşamıyor olsaydı! Diğer yandan ise hazırlık aşamalarına bakıldığında da uzun bir emek ve planlama ile kotarıldığı görülmekte. Bu özellikleri ile iktidar çatışmasındaki Erdoğan avantajını tersine döndürme amacına matuf olduğunu kabul etmeliyiz.'

Twitter.com/cemkucuk55

 

 DKM-HABER/ANALİZ

ETİKETLER :
Diğer Genel-Güncel haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA