Dershanesiz, sınavsız bir eğitim!

Herhalde hiçbirimiz hükümet ile cemaat arasındaki “dershane” çatışmasının öğrencilerin hakları ve iyiliği, eğitimin kalitesi, ilim/bilim, aile bütçelerinin rahatlaması, hizmet ve saire ile ilgisi olduğunu düşünmüyoruz.
Bu haber 2013-12-01 07:58:22 eklenmiş ve 638 kez görüntülenmiştir.

Dershanesiz, sınavsız bir eğitim!

Ertuğrul KÜRKÇÜ

Herhalde hiçbirimiz hükümet ile cemaat arasındaki “dershane” çatışmasının öğrencilerin hakları ve iyiliği, eğitimin kalitesi, ilim/bilim, aile bütçelerinin rahatlaması, hizmet ve saire ile ilgisi olduğunu düşünmüyoruz.      

 

Ancak “dershane” meselesi her şeyden önce milyonlarca öğrencinin/gencin hayatını doğrudan ilgilendiriyor. “Yiyin birbirinizi” diyerek olan bitene uzaktan bakmakla yetinemeyiz. Bu, “dışımızdaki” bir kavga değil.    

 

Türkiye’nin imzacısı olduğu BM Çocuk Hakları Bildirgesi’nin de kayıt altına aldığı gibi “Çocuğun, en azından ilköğretim aşamasında ücretsiz ve zorunlu bir eğitim almaya hakkı vardır (...) Çocuğun eğitiminden ve rehberliğinden sorumlu olanlar için yol gösterici ilke, çocuğun çıkarlarıdır. Bu sorumluluk her şeyden önce ana babasınındır.”

 

Hükümet cemaatin nüfuz alanını daraltmak üzere dershaneleri “özel eğitim kurumları”na dönüşmeye zorluyor. Onları Milli Eğitim Bakanlığı’nın dolaysız denetimi altına almak istiyor. Üstelik bu şekilde öğrencilerin asıl derdi, sınav rejimi ortadan kalkmak bir yana dershaneden okul içine taşınıyor. Cemaat ise kendi arka bahçesi dershanelerin “paralı eğitim kurumları” olarak kalmasını ve bu yarış düzeninin süregitmesini “ticaret özgürlüğü” adına savunuyor.  

 

Öğrenciler ve anne babaları hayat  ve kaderlerine ilişkin bu temel tartışmada BM Bildirgesi’nin 7. Maddesi’nde güvence altına alınan temel haklarına -parasız zorunlu eğitim- saldıran AKP’nin de cemaatin de karşısında kendi temel haklarının yanında toplanmalı.

 

Öğrencileri dershanelere yönelten, analitik düşünmelerini köstekleyerek onları belirli soru biçimlerine yönelik çözümleri ezberlemeye sevk eden seçme-yerleştirme sınavları. 12 yıllık zorunlu parasız eğitim pratikte devlet eliyle “zorunlu-paralı eğitim”e dönüştürülüyor. 

 

Eğitimin içeriği ve kurumsal yapısına ilişkin bütün sorunlar  bugünden yarına bir seferde çözülemese de iki temel tedbir ile eğitimin demokratikleştirilmesi -AKP’den ve devletten kurtarılması- ve piyasa dışına çıkartılması -cemaatten ve sermayeden kurtarılması- pekala mümkün. Birinci tedbir, eğitimi şimdi AKP eliyle -önceki dönemde Genelkurmay vesayetiyle- sürdürülen tek-tip ve merkeziyetçi/ototiter karakterinden özgürleştirmek. Bunun icin tüm eğitim-öğretim kurumlarının temel hizmetlerini yerel yönetimlere bağlamak gerekiyor. Her okulun katılımcı bütçe esasına dayalı olarak kendi bütçesini yapmasi, okullara kendi bütçeleri üzerinden genel bütçeden ödenek ayrılması, tüm yönetim düzeylerinde demokratik katılım ve yöneticilerin çalışanlar tarafından seçilmesine dayalı düzenlemeler getirilmesi mümkün. Bunun önünde hiçbir pedagojik engel yok.

 

İkincisi, bilgiyi ölçen sıralama sınavlarının yerine program temelli değerlendirmeyi geçirmek. Böylelikle etkinliği, ilgi ve beceriyi, ölçerek rehberlik ve yönlendirmeye dayalı geçiş imkanları yaratılabilir. Bu yöntemin yaratıcılığın olmazsa olmazı olduğu bütün eğitimcilerin malumu.      

 

Böyle bir düzende dersanelere gerek kalmayacağı için bu kurumlar da bedeli karşılığında kamulaştırılarak rehberlik ve halk eğitim merkezlerine dönüştürülebilir; yerel yönetimlerin denetiminde öğrencilere evde ve okulda edinemedikleri yol göstericilik hizmetlerini ücretsiz sunabilirler. Böylece eğitimciler de işlerini kaybetmeksizin düzenli ve güvenceli, emeklerinin ürününe yabancılaşmaksızın çalışma olanağına kavuşabilirler.

 

Muhtaç olunan kaynak aslında mevcut, ortaya çıkarılmak için siyaset bekliyor: Kar, faiz ve rant gelirlerine uygulanacak artan oranlı vergiler; üretken olmayan (askeri, polisiye ve bürokratik) kamu harcamalarının en aza indirilmesi; kentsel ve bölgesel planlama; uluslararası dayanışma ve barışçı dış politika bir arada işleyerek topluma gereksindiği maddi imkanları sunabilir.

Bunun için elbette AKP’nin de cemaatin de hakimiyetinden kurtulmak gerektiğini eklemeye bilmem gerek var mı?  

Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Kürkçü: Cemaat’in Hangi “İşleri” Gerçekleştirildi?

HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, Başbakan Erdoğan’a sordu: Erdoğan Başbakan olduğundan bu yana kamu imkan ve kaynaklarıyla “Cemaat”in talep ettiği hangi iş ve işlemler gerçekleştirildi?

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması talebiyle Meclis Başkanlığı’na sunduğu önergesinde Cemaat’i sordu.

 Kürkçü verdiği soru önergesinde, Başbakan Erdoğan’ın üniversiteye hazırlık dershanelerinin kapatılması konusunda dört gün önce yaptığı açıklamayı hatırlattı:

“‘Bir gece baskını ile düzenleme yapılacak’ ifadesi hakikaten hiç şık değildir. Bir tasarıyı parlamentoya getirirsiniz veya bir önerge verilir, bu başlığı atarsın. Ama hiç böyle bir şey gündemde yokken, kalkıp da bu söylenirse bu bir iftira olur. Böyle bir fitneye niye fırsat veriyoruz? Bize yakışmaz. Dört dörtlük bir iftira, yalan. Eğer Cemaat olarak değerlendirilecekse, Cemaat’in mensupları, en ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi? Üniversitelerin hazırlanması, üniversitelerin verilmesi ile ilgili adımlardan tutunuz da birçok faaliyete yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir.”

AKP Genel Başkan yardımcısı Numan Kurtulmuş da aynı konuyla ilgili, “Sayın başbakanımız da haklı olarak dünyanın her yerinde Cemaat mensubu kardeşlerimizin yapmış olduğu bütün çalışmaların önünü açmıştır, bir engel koyulması mümkün değildir” açıklamasını yaptı.

Soru önergesinde, bugün Taraf gazetesinde yer alan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararıyla ilgili habere de atıf yapıldı:

“Bugün basına yansıyan haberlerde, 25 Ağustos 2004 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı 481 sayılı karara göre Türkiye’deki Nurculuk Faaliyetleri ve Fetullah Gülen konusu ile ilgili olarak ‘yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerine karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş ve bu konudaki tavsiye kararının Hükümete bildirilmesine karar verilmiştir’ ifadeleri yer aldı ve söz konusu kararın altında Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan sıfatıyla imzası bulunduğu iddia edildi.”

“Ayrıcalıkları nasıl açıklarsınız?”

Ertuğrul Kürkçü, bu bilgilerin ışığında ağağıdaki soruların Başbakan Erdoğan tarafından yanıtlanmasını istedi:

* Hükümetten ve Başbakandan doğrudan doğruya istemde bulunabilen “Cemaat” bir tüzel ya da özel kişilik midir? Kimler aracılığıyla temsil edilir? Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olduğundan bu yana kamu kaynaklarının ve kamu imkanlarının tahsisi için kendisine giden Cemaat mensupları ve ileri gelenleri kimlerdir?

* “Cemaat” adına Başbakan’dan bugüne kadar hangi taleplerde bulunulmuştur?

* “Cemaat” mensupları ve ileri gelenleri Başbakan’a taleplerini hangi resmi/idari kanal üzerinden ve hangi resmi sıfatla sunmuşlardır?

* AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un açıklamasında yer alan “Cemaat mensubu kardeşlerimizin yapmış olduğu bütün çalışmaların önünü açmıştır” ifadesinde kastedilen “bütün çalışmalar” nelerdir?

* Başbakandan kendi ifadesiyle  “dönen hiçbir şey” olmadığına göre, Sayın Erdoğan Başbakan olduğundan bu yana kamu imkan ve kaynaklarıyla “cemaat”in talep ettiği hangi iş ve işlemler gerçekleştirilmiştir?

* “Cemaat” dışında talepleri bu şekilde karşılanan başka kimler vardır? Anayasanın “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” hükmünü kayıt altına alan 10. Maddesi karşısında “Cemaat”e tanınan ayrıcalıklar nasıl açıklanabilir?

 

* Yukarıda sunulan MGK’nın 481 sayılı kararında ifade edilen “Cemaat faaliyetlerine karşı yapılacak eylem planı”nda Başbakan’ın imzası var mı?

ETİKETLER :
Diğer haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA