"Tanrı Taklitçiliğine Soyunan Soytarılar"
"Tanrı Taklitçiliğine Soyunan Soytarılar"
"Okuduğun için bile" sağ ol..
Tanrı taklitçiliğine soyunan düzen palyaçoları, tarih boyunca defalarca hatalar yapmıştır. Tarihe bunu hiç bir zaman,ne affetmiş, nede hakkı ile yazmamıştır, "yazdırmamıştır".
Ülkemizde son yıllarda, bu düzen defalarca gözümüzün içine baka baka bu hataları yapılmıştır. ( İsterseniz, "sanal" zaman tünelinize bir bakın derim.Bol bol beğendik, bol bol paylaştık, ama Soma'da para etmedi. Şimdi de "para etsin" istiyoruz.)
ARAMIZDA SÖYLEM VE EYLEM BİRLİĞİ BİLE, SÖZ KONUSU DEĞİL.
Adeta mahşer yerine dönmüş ülkemde; çaresiz insanlarımız, kimin sesi daha çok çıkıyorsa, onun ardından gider oldular. Sözü değil, sesi yüksek çıkanlara yönelmektedirler.
Bunlar yıllardır aynı köşe başlarını tutmuş, bağıran, çağıran ama hiç bir şey yapmayan, çoğu da düzenin, suflörleri, tellalları olanlardır zaten.
İnsanlar bunlara yöneldikleri yerlerde, yine aynı manzara ile karşılaştıkça, içine düştükleri girdaptan kurtulamaz olmuşlardır artık.
Sanal hezeyanlar baş göstermiştir."Klavye-şörlük" bir meziyet, bir önderlik vasfı haline bürünmüş.
Sayfa üstüne sayfalar, sayfalar, sayfalar... Klavyelerle, "suya yazılan" ve çoğu okunmayan, yazılar, yazılar,yazılar...
Sonuçta, artık toplumumuzun geniş bir kesiminde, gerçeklik algısında sapmalar baş göstermiş durumdadır.
Geniş bir kesim; düşünme yeteneğini yitirmiştir, uyuşmuş durumdadır.
Başka bir kesim; düşünmektedir ama duyguları körelmiş, seyretmektedir.
Daha dar bir kesim; düşünmekte, duygulanmakta ama yapmamaktadır. Uyanık kalmayı, yeterli bulmaktadır.
Oysa uyuşmuş kesimle aynı durumda olduğunun farkında bile değildir.
En kötü durumda olanlar ise düşünmekte, duygulanmakta ama hiç bir şey yapamamakta olanlardır.
Toplu halde hareket etme yeteneğini yitirmiş, artık yek vücut olmayan bir kitle ile, tamamıyla felçli bir insanın gibiler.
Gören gözü, düşünen beyni, sızlayan yüreği ile öylece kala kalmış durumdadırlar.
Eee ama sen de hep aynı şeyleri söylüyorsun. Yapçak bişey söylemiyorsun. "Yapçak bişey yok" deyince de kızıyosun. N'apalım o zaman ?
Haddim değil ama size bir örnekle anlatayım...
" İbadet; eylem yapmak, hizmet etmek, çalışmak anlamında bir kelimedir aslında.
Bir gün, üşengeç biri, peygamberimize namaz kılarken okuyacağı dualara, "Arap olmasına rağmen", dilinin dönmediğini söylemiş. " Ne yapayım?" diye sormuş. Peygamberimiz "Kolayınıza geleni okuyun, Fatiha'yı da mı okuyamazsınız?" diye sormuş. Şahıs onu da okuyamadığını söyleyince, Peygamberimiz "Allah'a yönelin de, istediğiniz sözlerle ibadetinizi yapın" demiş.
Eee... Yani?
- Bence "Yapçak bişeyyok" demektense, herkes "kolayına gelen" bir eylemi "kesintisiz" yapmalı.
Komik ve hatta zor bile gelebilir ama "Özünüze dönün"siz olun.!!
"Okuduğun için bile" sağ ol
Saygılarımla.
suatincedere@hotmail.com
