Tarih Arapların Türklere Yaptığı İhanet ve Kıyımları Yazıyor


Bu makale 2020-07-03 08:20:23 eklenmiş ve 639 kez görüntülenmiştir.
Murat AkkuÅŸ

 

Tarih Arapların Türklere Yaptığı Ä°hanet ve Kıyımları Yazıyor

 

"1916 yılının ÅŸubat ayında tarihi Erzurum Kalesi düÅŸmanın sürpriz bir saldırısıyla düÅŸÄŸünde, bu durumun Osmanlı ordusundaki Arap subaylarının Çarlık Rusya'sının komutanlarına verdiÄŸi bilgiler sayesinde gerçekleÅŸtiÄŸi anlaşıldı."

 

"Osmanlı Saltanatını Yıkma Zamanı Geldi"

Emir Hüseyin'in oÄŸlu Faysal, Araplara ÅŸu bildiriyi yayımlar: "…Uyanınız! Elele vererek, Osmanlı saltanatını yıkma zamanı geldi." (2) Emir Faysal'ın 11 AÄŸustos 1919 günlü mektubu: "Bütün Müslümanların gözleri Ä°ngiltere'ye dikilmiÅŸtir. Türk-Müslüman Ä°mparatorluÄŸu'nun yıkılmasında asıl kuvvet olan Araplar, ÅŸimdi ödüllerinin ne olacağını bilmek istiyorlar."(3)

 

Mekke Emiri Hüseyin, 11 Mart 1917'de BaÄŸdat'ı ele geçiren General Mod'a, "BaÄŸdat'ı Turanilerden (Türklerden) kurtardığı için Allah'a ÅŸükrettiÄŸini, Ä°ngilizlerin baÅŸarılarına duacı olduÄŸunu" bildirecektir. (4)

 

Her kim Türklerden baÅŸ getirirse yüz dirhem vereceÄŸim. Ä°mdi Müslümanlar bir bir Türk'lerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar ve Türk'leri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübaleÄŸa ile mal ve ganimet alıp yine dönüp Merve geldiler.(5)

 

Yaz gelince Kuteybe, Horasan ÅŸehirlerine nameler gönderip asker topladı. Sonra göçüp Talkan a vardı. Åžehrek ki Talkan meliki idi. Neyzekle müttefik idi. Kuteybe nin geldiÄŸini iÅŸitince kaçtı. Kuteybe Talkan'a girdiÄŸi vakit hükmetti ki ahalisini kılıçtan geçireler. Ne kadar kırabilirlerse kıralar. Bunun üzerine Kuteybe'nin askeri orada hesapsız adam öldürdü. (6)

 

Hepsini öldürün ! Hepsini öldürün !

 

Kuteybe dedi: -Vallahi eÄŸer benim ömrümden üç söz söyleyecek kadar zaman kalmış olsa bunu derim ki (Uktülühü uktülühü uktülühü). (Hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini öldürün) Bunun üzerine Neyzek'i ve iki kardeÅŸi oÄŸulları ki biri Sol ve biri Osman dır. Ve yine o kendisi ile mahsur olanların hepsini öldürdüler. Hepsi 700 adam idi. Buyurdu baÅŸlarını kesip Haccac'a gönderdiler.(7)

Rivayet ederler ki 4 fersenk yol iki taraftan muttasıl ceviz aÄŸacı dallarına adamlar asılmış idi. Oradan göçtü. Mervalarüd?e kondu. Oradaki melik kaçtı. Kuteybe onun da iki oÄŸlunu tuttukta kalan ÅŸehrin beyleri itaat edip istikbale geldiler. (8)

Ganimet malının beÅŸte birini Haccac'a gönderip semerkant'ın fethini de ilan etti. Haccac da bu haberi iÅŸitip sevindi. kuteybe tekrar Merv'e döndü. KardeÅŸi Abdullah'ı semerkant'a emir yaptı. Askerlerinin bir miktarını onun yanında bıraktı ve gereÄŸi kadar harp aleti verip, abdullah'a dedi: kafirlerden ( ki Türkler oluyor) hiç kimseyi semerkant'a girmeye bırakma, ancak eline bir parça balçık ver ve o balçığın üzerine mühür vur.(9)

 

Öldürülen Osmanlıların Haddi Hesabı Yoktu

 

Bu harblerden birinde, Et-Taberi'nin bütün tafsilatı ile anlattığına göre, bir defasında Abdurrahman b. Müslim, Kuteybe'ye, 4000 esirle gelmiÅŸti. Kuteybe, Abdurrahman'ın böyle kalabalık Türk esirleri ile geldiÄŸini görünce hemen tahtının çıkarılmasını ve bir meydana kurulmasını istedi. Tahtının üzerine maÄŸruru bir eda ile oturan Kuteybe, bu Türk esirlerinden bin tanesini sağına, bin tanesini soluna, bin tanesini arkasına ve bin tanesinide önüne dizilmelerini söylemiÅŸ ve sonrada Arap askerlerine dönerek yalın kılıç bu Türklerin kafalarının koparılmasını emretmiÅŸtir. Cebbar, zorba, insafsız Arap komutanının etrafının bir anda bu Türklerin kafa kol ve gövdeleri ile bir kan gölü haline geldiÄŸinden hiç kimsenin ÅŸüphesi olmamalıdır. Bu harblerde öldürülen Türklerin haddi hesabı yoktu.

Vahşetten Gururlandı

Nitekim bu vahÅŸetten adeta gururlanan bir Arap ÅŸairi Kaah el-AÅŸkari ÅŸöyle haykırmıştır;

Kazah ve Facfac önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı Türkleri öldürdüÄŸünüz geceleri hele bir hatırlayınız. Herkesi kılıçtan geçirdiniz. Sadece ata dahi binmeyecek yaÅŸta küçük çocuklar kaldı. Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük gibiydiler. (10)

Çanakkale Savaşında Araplar AteÅŸ Altındaki Silah ArkadaÅŸlarını Bırakıp Kaçtı

"… 57. Alay 180 yükseltili tepeyi, 27. Alay da Kırmızı Sırt'ın büyük bölümünü geri aldı. Ama sol kanattan haber gelmiyordu. Buraya yollanan 77. Arap Alayının, 27. Alayın soldaki taburuyla birlikte düÅŸmanı denize doÄŸru sıkıştırıyor olması gerekmekteydi. Anzakların denize süpürülmesini bu baskı saÄŸlayacaktı. M. Kemal cepheyi siper siper denetleyip askerinin ateÅŸ altındaki durumunu inceleyerek, gün doÄŸarken Kocedere'ye gelecek, çok üzücü, çok ÅŸaşırtıcı bir olayla karşılaÅŸacaktı. Çanakkale'de bir daha yaÅŸanmayacak bir olayla…

Gün aÄŸarıyordu… Telefon baÄŸlanmadan, 77. Alayın 1. Tabur Komutanı Binbaşı Hacı Mehmet Emin Bey geldi. Gözleri aÄŸlamış gibi kıpkırmızıydı.

-"Efendim" dedi, "… Utanç içindeyim. Ne yazık ki, alayımız çil yavrusu gibi dağılarak savaÅŸ alanından kaçmıştır…"

- "Ne diyorsunuz?"

-"… Alay komutanını bulamadım. Sizin buraya geldiÄŸinizi duyunca bilgi sunmak için koÅŸup geldim."

Mustafa Kemal bu dürüst askeri Trablus'ta sömürgeci Ä°talyanlarla savaÅŸtıkları günlerden tanıyordu. Yanında kol komutanlığı yapmıştı. Gece sol yandan neden bilgi gelmediÄŸi, Anzakların niçin denize sürülemediÄŸi anlaşıldı. SavaÅŸ alanından kaçmak, bağışlanabilir suç deÄŸildi. Hacı Mehmet Emin Bey'e, "Alayı Kocadere'nin batısında toplayınız…" dedi, "…Yine kaçan olursa vurunuz!"

Arap askerlerinin bazı halleri, tavırları, alışkanlıkları, tümende bulunan Türk askerlerini ÅŸaşırta gelmiÅŸti… Ama en çok da bu adamların çoÄŸunun silah arkadaÅŸlarını ateÅŸ altında bırakıp kaçmalarına ÅŸaÅŸtılar. BambaÅŸka bir milletin ve çok farklı bir toprağın çocukları olduklarını yaÅŸaya yaÅŸaya her gün biraz daha iyi ve derinden anlamaktaydılar"

Turgut Özakman söz konusu dipnotları M. Kemal, Fahrettin Altay, Åžefik Aker, Ä°zzettin Çalışlar gibi Çanakkale SavaÅŸlarında görev alan komutanların resmi raporlarına ve adı geçenlerin anı ve müÅŸahedelerine dayanarak hazırlamıştır.)(11)

Sultan Mehmet ReÅŸat, bir yandan Türk Ordusunu harekete geçirirken, diÄŸer yandan da Halifelik sıfatını kullanarak 11 Kasım 1914 ten Cihad-ı Mukaddes (Kutsal SavaÅŸ)i ilan etmek suretiyle, ortak düÅŸmana karşı Ä°slâm âlemini birlikte savaÅŸa katılmaya çağırmıştı. Ancakn Mekke Emiri Åžerif Hüseyin, Hicaz da kutsal savaÅŸa razı olmamıştı. Åžerif Hüseyin in esas gayesi, Arapların Kralı olmak ve HalifeliÄŸi ele geçirmekti. Kahire'deki Ä°ngiliz Genel Valisi Sir Henry McMahon ile Åžerif Hüseyin arasında Temmuz 1915 ayı içerisinde yapılan ilk pazarlıkta, kurulması tasarlanan Arap Ä°mparatorluÄŸu sınırının; Kuzey de Mersin, Adana, Birecik-Urfa-Mardin dâhil, Ä°ran sınırına kadar, DoÄŸuda, Basra Körfezi, Güneyde, Aden üssü hariç Hint Okyanusu kıyısı, batıda ise Kızıldeniz-Akdeniz (Mersin'e kadar) kıyılarını kapsayacak ÅŸekilde olması görüÅŸülmüÅŸtü.(12)

 

Hasta Trenindeki Bütün Yaralı Ve Hasta Türklerin Hepsini Öldürdüler

 

Türk Ordusunun Eylül 1918 ayı içerisinde Tafas çekilme harekâtında Lawrence, kinini ve öfkesini kontrol edemez haldeydi. Artık Türkleri hiçbir ÅŸeyin kurtaramayacağını biliyordu. Bütün benliÄŸi ile kendini o kanlı katliama vermiÅŸti. Korkunç çığlıklar atıyordu. Deli gibi bağırıyordu. Süngülü bir Türk erinin yüzüne ateÅŸ etti ve yere yığılan ölüyü atına çiÄŸnetti. Arap askerleri, Lawrence ın kışkırtmasıyla Dera da terkedilmiÅŸ bulunan bir hasta trenindeki bütün yaralı ve hasta Türkleri merhametsizce öldürmüÅŸlerdir.(13)

Türk Ordusu, Dera ve Åžam istikametinde kuzeye doÄŸru çekilirken Dera Tafas köyü civarında Lawrence, yanında bulunan Arap birliklerine; SavaÅŸçılar! Ä°çinizde en iyisi, en çok Türk öldürecek olandır. Esir almayacaksınız. Teslim olmak isteyeni öldüreceksiniz. Hepsini öldürün! Hepsini öldürün! DemiÅŸ, bunun üzerine Arap kumandanlarından olan Tallal, Auda ve Nasır da bedevi askerlerine aynı ÅŸekilde Esir almak yok! Bütün Türkleri öldüreceÄŸiz! Komutunu vermiÅŸ ve uygulamışlardır. Ayrıca Tallal, çekilen Türk askerlerini takip ederken yolda halsiz bir ÅŸekilde uzanan su..Su diyen bir Türk askerinin başına ateÅŸ ederek onları öldürmüÅŸ, yol boyunca gücü tükenmiÅŸ diÄŸer Türk askerlerini de adamları ile birlikte insafsızca katletmiÅŸtir. (14)

Arap Kuzey Ordusunun karşısında bulunan Cemal PaÅŸa komutasındaki 4'üncü Türk Ordusu da Deradan kuzeye Åžam a doÄŸru çekilmeye baÅŸlamıştır. Araplar; yol boyunca çekilen ve bitap düÅŸen Türk askerlerine Lawrence'ın de kışkırtması ile insafsızca saldırıyor, onları arkadan hançerliyordu.

Haçlılar Suriye ye gelince Türklere karşı Mısırlılarla birleÅŸmekte tereddüt etmediler. Haçlı ordusu Antakya da Türklere saldırdığı sırada, Mısır ordusu da yine aynı Türklerden Kudüs ÅŸehrini zapt ediyordu. Nihayet Türkler yenilip Antakya da alınınca, Haçlılar sevinçle Mısırlıların üzerine yürüdüler ve (Beyt-i Mukaddes)i ellerinden aldılar. (15)

Fatimi Halifesi (Elmüstali Billah Ebu-l Kasım Ahmed)'in Türklere karşı Haçlılarla birleÅŸmeye neden gerek görmüÅŸ olduÄŸunu Miladin 1097 olaylarından söz ederken iÅŸte söyle anlatır: Fatimiler kendi hakimiyet sahalarında ve özellikle Suriye'de Türklerin ne kadar ilerlemiÅŸ olduklarını görerek nihayet bu akını durdurmaya karar verdiler. Mustali o tarihten bir yıl önce Afdal'in komutasında büyük kuvvetler gönderip Haçlılar Türklerle savaÅŸtığı sırada onların da Türk fütuhatçılarına saldırmalarını emretti.?(16)

Bu müthiÅŸ kin ve garezin feci tezahürleri Arap-Haçlı birleÅŸmelerine münhasır kalmamış, Haçlıların Antakya önlerindeki ünlü yamyamlıkları Arapları sevindirmiÅŸtir! Açlıktan muzdarip olan Haçlıların Arap yardımlarından önce Türk ÅŸehitlerini mezarlarından çıkarıp piÅŸirerek kebap gibi yedikleri, tarihin daima korku ve lanetle anacağı bir vahÅŸet hatırasıdır.

Bir gün bin beÅŸ yüz ÅŸehit cesedi birden çıkarılmış ve bunlardan üç yüzünün mübarek baÅŸları kesilerek Mısırdaki? Halife-i Ä°slam ın haçlı ordugahında Türklere karşı birleÅŸme yapmaya gelen hayasız elçilerine gösterilmiÅŸtir. Ünlü haçlı tarihçisi Guillaume de Tyr, Historia de Rebus gestis in partibus transmarinis adlı Latince tarihinin on üçüncü yüzyıl Fransızca çevirisinin 1879 Paris baskısının birinci cildinin 165. sayfasında Arap elçilerinin bu görüntü karşısındaki halini ÅŸöyle anlatır:

Mısır halifesinin elçileri henüz oradan hareket etmemiÅŸlerdi. Bu manzarayı görünce, düÅŸmanlarının(=Türklerin) ölmüÅŸ olmasından dolayı çok sevindiler… Bütün cenazeler bir çukura atıldı ve kesik baÅŸlar da sayılıp ne kadar oldukları bilinmek üzere ordugâha getirildi. Yalnız Mısır Halifesinin Sefirlerine ait dört ata yüklenen baÅŸlar sahile gönderildi.?

Osmanlı hizmetindeyken Arap subay ve memurların büyük çoÄŸunluÄŸunun devlet aleyhinde faaliyette bulundukları ve bir bölüm kiÅŸinin daha etkin bir tutum içinde ajan görevi yaptıkları tespit edilmiÅŸti. Ä°ÅŸ bununla da kalmamıştır. Meclis-i Umumî, yani Osmanlı Parlamentosu'nda bulunan Arap temsilcileri tam bir casus davranışı içine girmiÅŸler, Mekke Åžerifi'ne yolladıkları mektuplarda Mekke'nin yönetimini derhal ele geçirmesini ve Arap baÅŸkaldırmasına öncülük etmesini istemiÅŸlerdir. (17)

Birinci Dünya savaşı sırasında Medine'yi korumakla görevli Fahrettin PaÅŸa ve askerleri, üç yıla yakın bir süre devam eden bu görevde kendi yiyeceklerini halkla paylaÅŸtıkları için yiyeceksiz kalırlar. Fahrettin PaÅŸa yiyecek sıkıntısı nedeniyle askere bir tamim yayınlayıp çekirge yemelerini bildirir. Kendisinin de çekirge yediÄŸini ifade ederken, özel bir çekirge menüsünden de bahsederek tarifesini verir;" Dün benim soframda çekirge tavası vardı. ArkadaÅŸlarla yedik çok leziz idi. Hele zeytinyaÄŸlı ve limonlu salatası pek hoÅŸ oluyor. EÄŸer fazla çekirge toplayabilirseniz bana da gönderin" diye de not geçiyor.

 

Altın Bulmak Ä°çin Osmanlı Askerlerinin Karınlarını Yardılar

 

Türk askerleri gıda konusunda kendilerini korudukları bedevilerden Araplardan hiç yardım görmezler. Tarih meraklıları bilirler, Araplar Ä°ngiliz oyunlarına inanınca topraklarındaki Osmanlıları çıkarmak için kalleÅŸçe hep arkadan vurdular, Anadolu'ya dönmek üzere yola çıkan askerlerimizin geçeceÄŸi yerlerdeki su kuyularına zehir attılar. Hatta vahÅŸetleri o boyutlara ulaÅŸtı ki silahsız savunmasız geri çekilen ve yaralılardan oluÅŸan hastane tümenine saldırarak Osmanlı askerlerini bunlar altınlarını yutup midelerinde saklarlar diye karınlarını deÅŸerek vahÅŸice katlettiler.

1916 yazında Arap meselesi Ä°ngilizlerin lehine dönmüÅŸtü. Ä°ngilizler için sadece hazırlanan esaslar üzerinde faaliyete devam etmek kalıyordu. Araplar ile olan bu çatışma Ä°ngilizlerin o kadar iÅŸlerine yaradı ki, Mısır Seferi diye anılan bu seferin daha sonraki aÅŸamalarında, Ä°ngilizler, sanki kendi memleketlerinde savaşıyorlarmışçasına müsait ÅŸartlar altında savaÅŸtılar. Türkler ise kendi memleketlerinin bir kısmında doÄŸrudan doÄŸruya düÅŸmanca duygular besleyen yerli halk arasında savaÅŸmaya mecbur olmuÅŸlardı.(18)

 

Tarih yemende katedilen Osmanlıların sayısını bilmiyor! ÖÄŸrenmekten ürküyor!

 

Lawrens'in altınla satın aldığı, derleyip toparladığı Araplar, bütün yarımadada Osmanlı askerlerini ve TeÅŸkilât-ı Mahsusa ajanlarını tek tek avlarlar. Bu toplu katliamlar, zaman zaman Lawrens'de bile tiksinti duygusuna yol açar.

Kitaplarda, belgelerde, gözlemlerden en çok Yemen`de yitirdiÄŸimiz Türk asker sayısını aradım. Farklı rakamlar çıktı ortaya. Üzerinde birleÅŸilen rakam 300 bin! Bir ansiklopedideki not ise kaybın büyüklüÄŸünü anlatmak için rakamı gereksiz kılıyordu: Tarih, Yemende ölen Türklerin sayısını bilmiyor, öÄŸrenmekten de ürküyor! (19)

Din kardeÅŸi(!) saydığımız, birçok millete yeÄŸ tuttuÄŸumuz Arapların, Türklere yapmış olduÄŸu ihanetlerinin derlemesidir…

Kaynaklar

1.(Osman Özsoy, Saltanattan Cumhuriyete KurtuluÅŸ Savaşı, s.19)

2.(Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.330)

3.(Erol Ulubelen, Ä°ngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, s.118)

4.(Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.303-304)

5.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)

6.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)

7.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-347)

8.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-344)

9.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ sayfa 33)

10.(Ziya Kitapçı, Ä°slam Tarihi ve Türkler, Sayfa 314)

11.(Age, s:296-297 / Age, 4. Bölüm 75, 76 ve 77 nolu dipnotlar, s:623.

12.(Hicaz, Asir, Yemen Cephesi ve Libya Harekâtı (1914.1918)Gen.Kr.BaÅŸ.

13. (A.g.e. ; s.173 - Willy Bourgeois; +Çeviren Nusret KuruoÄŸlu, Lawrence, Ä°stanbul, 1967)

14.(Matthew Eden; Çeviren Kemal Kutlu, Casus Lawrence?ın öldürülmesi, Ä°stanbul, 1991

15.(Fransız tarihçi Rene Grousset, Bilan de historia adlı eseri, 1946 )

16.(18. yüzyıl Fransız tarihçilerinden Profesör Mailly, Lesprit de Croisades adlı eseri,)

Aktaran: İsmail Hami DANIŞMENT- 1979 yılında İstanbul?da basılan Tarihi Hakikatler kitabı-

17.(Ergun Hiçyılmaz, TeÅŸkilât-ı Mahsusa, Ä°stanbul, 1979: 83)

18.(Liman von Sanders, Türkiye'de BeÅŸ Sene s.178)

19.(Mustafa Balbay, Türkler Mezarlığı Yemen, Ä°stanbul, 2005)

20.(Erol Ulubelen, Ä°ngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, s.118)

 

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 â€¹ 
 â€º 
ArÅŸiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FÄ°RMALAR-Ä°Åž DÃœNYASI
STK-Ä°Åž DÃœNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOÄžU KÃœLTÃœR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAÄžLANTILARIMIZ
STK-Ä°Åž DÃœNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FÄ°RMALAR-Ä°Åž DÃœNYASI
DOÄžU KÃœLTÃœR MEDYA