Derwêşê Evdî Destanı


Bu makale 2020-05-02 18:23:48 eklenmiş ve 292 kez görüntülenmiştir.
Murat AkkuÅŸ

DerwêÅŸê Evdî Destanı

 

Urfa ViranÅŸehir den ÅŸengal dağına kadar uzanan alanda büyük bir Kürt aÅŸireti olan Mılla(Milli) aÅŸireti konumlanmaktadır. AÅŸiretin lideri Temir AÄŸa, aynı zamanda Kürtlerin lideri konumundadır. Ayrıca ÅŸark aÅŸiretinden de bahsedilir. Yezidi olan bu aÅŸiret de Mılla aÅŸiretine dayanır. Kürtler tarafından Kerdız olarak da anılırlar, oldukça yiÄŸit ve savaÅŸçı bir aÅŸirettir. Mılla aÅŸiretini Araplar kendi denetiminde tutmaya çalışırlarken, diÄŸer taraftan da Tükler talan ve vergilendirmeye dayalı olarak egemenlik saÄŸlamaya çalışırlar. Aslında Mılla aÅŸiretinin somutunda Kürtlere yönelim vardır. Araplar bir gün gelip yedi yıllık vergi isterler. Bu durumu gören Mılla aÅŸiret reisi Temir AÄŸa, ÅŸark aÅŸiretinin lideri olan Evdi AÄŸaya mektup göndererek destek ister. Evdi: Temir aÄŸanın destek mesajına alır ve Temir aÄŸanın yanında oturan yiÄŸit ve savaÅŸçı Musekê Hemê ile birleÅŸir ve savaÅŸ zırhlarını kuÅŸanarak çatışmaya girer. 1700 kiÅŸilik arap ordusunu darmadağın ederek ayrılırlar. Daha önce Evdi'nin selamını bile almaya tenezzül etmeyen, ancak yarım saat sonra cevap veren Temir AÄŸa, bu sefer bizzat kendi hayatını kurtardığı ve teslimiyetçiliÄŸini gördüÄŸü için Evdi'yi misafir olarak evine kabul eder. Onu kadınların olduÄŸu bölüme götürür. KızkardeÅŸi Rahmene kahve yapmasını söyler. Rahmen kahveyi altın tepside sunar.

 

Güzel bir kız olan Rahmenden Evdi etkilenir ve aşık olur. Bunu fark eden Temir AÄŸa, Rahmeni ona vereceÄŸine dair söz verir. Evdi bundan sonra artık hep onun etrafında dolaşır. Bir hafta sonra çocukları aklına gelince Temir AÄŸadan onları görmek için izin ister.

 

Evdi 'çocuklarını görüp bir gün tekrar Temir AÄŸanın konağına döndüÄŸünde, büyük bir düÄŸün olduÄŸunu görür ve Temir AÄŸanın çadırında Türk bayrağının asılı olduÄŸunu farkeder. Köle Muhammed, Evdi nin önüne gider " sende vicdan yok. Sen nasıl Rahmenin düÄŸününe gelirsin dediÄŸinde" Rahmenin Bakır AÄŸaya verilmiÅŸ olduÄŸunu anlar. Evdinin yüreÄŸine Kaf dağı kadar bir ağırlık düÅŸer. Temir AÄŸa onu kandırmıştır. Evdi 1700 kiÅŸiye karşı göÄŸsünü siper etmiÅŸ, savaÅŸmış, Temir AÄŸa ise karşılığında onu kendi kadın haremine koyduÄŸu halde, kızkardeÅŸini ona vermemiÅŸ ve onu kandırmıştır. Evdi bu olaydan sonra Mılla aÅŸiretinden ayrılır ve Temır aÄŸa için "O Mılla aÅŸiretinin reisi, ben ÅŸark beyiyim diyerek " Bir daha ayağımı onların aÅŸiretinin bulunduÄŸu yere basmayacağım" andını içer ve aÅŸiretini ayırır.

 

Birbirini izleyen yıllarda Araplar ÅŸarklıların Mılla aÅŸiretinden ayrıldığını öÄŸrenince, Mılla aÅŸiretine bir mektup göndererek savaÅŸa hazırlanmalarını söylerler. Araplar bu sefer aÅŸireti tamamen yok edip her açıdan ırzına geçmeyi hedeflemiÅŸlerdi. Bunun karşısında çok zor durumda kalan Temir AÄŸa, aÅŸiretindeki 32 bin beye toplanmaları için haber yollar. Bunlar durumdan habersiz oldukları için, ziyafet verileceÄŸini düÅŸünerek sevinçle gelirler. AÅŸiretlerdeki bütün gençler, yaÅŸalılar ve kahramanlar biraraya toplanır. Cemaatte üç biçimde oturulur. Birinci; bey ve efendilerden oluÅŸan bölüm. ikinci; kahraman, yiÄŸit ve eÅŸkiyalar. üncü: ise; sakat, ihtiyarlar ve iÅŸe yaramayanlar biçimindedir. Cemaat tamamlanıp meclis toplanınca, Temir AÄŸa kendi nazarına kahve yapıp getirmesini söyler. Kahve gelince Temir AÄŸa; " Bu kahve ucuz bir kahvedir demeyin, bu kahve kanlı bir kahvedir" diyerek, Arapların mektubundan söz eder.

 

Devamla, " Arapların önüne geçmesek bütün beyliÄŸi talan edecekler. Namussa hepimizin namusudur çünkü hepimize yönelecekler. Hanginiz bu kahveyi kaldırsanız göÄŸsünüzü Türk-Arap düÅŸmanlarına karşı siper edip önlerine geçerseniz ve saÄŸ salim dönerseniz. Edulê (kızı)yi size vereceÄŸim. Adulê'nin çeyizini de hazırlayıp, nikahlayacağım" der. Köle Muhammed, kahveyi üç gün-üç gece gezdirir hepsi Edulê'ye göz diktikleri halde kimse cesaret edip kanlı kahveyi alamaz.Temir AÄŸa bunlardan umudunu keserek, Evdi'ye mektup gönderir. Elçi mektubu götürdüÄŸünde Evdi kendi yaÅŸlılar cemaatiyle oturmaktadır. Mektubu alır, okuduktan sonra yastığının altına koyar ve elçiye "git Temir aÄŸaya söyle o Mılla beyi, ben ÅŸark beyiyim. Benim onunla iliÅŸkim kalmadı, ben yeminliyim onun bulunduÄŸu yere ayak basmayacağımder". Elçi oradan ayrılırken yolda DerwêÅŸê Delalla karşılaşır. Edulêyi uzun zamandır sevmekte olan Delalê DerwêÅŸ elçiyi gördüÄŸüne çok sevinir. DerwêÅŸ elçiye niçin geldiÄŸini sorunca elçi "Ben bir mektup getirdim. Baban okuyup yastığının altına koydu" der. DerwêÅŸ babasının yanına mektupta yazılanları öÄŸrenmek için gider.

 

Babası ' "çok büyük bir engel var ki onu aÅŸana Edulêyi verecekmiÅŸ" der. Ama Temir AÄŸa sözünü yerine getirmeyen yalancı bir insandır. Bir de önüne konulan ÅŸart ulaşılmayacak bir ÅŸarttır. GidiÅŸi var dönüÅŸü yok. Onun için boÅŸ hayallere kapılma diyerek devam eder: Tamam biliyorum. Edulê'nin mor örüklerinin karşılığı sandıklarla altın deÄŸil yiÄŸitlerin kellesidir". DerwêÅŸ Delale elçiyi göndermesini, büyüklerini dinlemezse piÅŸman olacağını söyler. Baba oÄŸul arasında birbirini ikna etme çabası sonuçlanmayınca DerwêÅŸ, cemaate seslenerek kendilerini dinletir ve kararın verilmesini ister. Ayrıca cemmaatten kalbinin kırılmamasını da ister ve aÅŸkını anlatır. Evdi oÄŸlunun yürek acısına dayanamayarak elçiye "Åžark aÅŸiretinin beylerinin ve DerwêÅŸin geldiÄŸini iletmesini söyler.

 

DerwêÅŸ arkadaÅŸlarına KuÅŸanın, Temir AÄŸanın konağına gidiyoruz" diye seslenir. Bu arada üç-gün üç gece cemaatte dolaÅŸtırılan kahve fincanına 32 bin beyden alma cesaretini gösteren kimsenin olmadığını ve Evdiye mektup gönderildiÄŸini duyan Edulê "Bu köpeklerden kahveye uzanacak kadar erkeklik damarı olan bir kiÅŸi yok mu ki, DerwêÅŸe haber salınıyor. DerwêÅŸi bu belaya sokacaklar, nasıl olsa ölsede-ölmesede onlar için kardır" diyerek, bu duruma üzülür. DerwêÅŸin başı kopartılmış civciv misali kaderine üzülerek bir ÅŸeyler yapmak ister. Bu beylerin karşısına çıkıp bir-iki söz söylemesinin yasak olup olmadığını düÅŸünür, babasına sorarak ricada bulunur. " Babamın beÅŸ kızı var ama hiç aÄŸlu yok. 71-72ye dayanmış beli bükülmüÅŸ, onun temsilini ben yapabilir miyim? Acaba böylelikle DerwêÅŸ gelmeden önce bu beylerden biri namusa gelir de kahveyi alır mı?" diye düÅŸünür. Babası da "Benim oÄŸlum yok, sen benim temsilimi yapabilirsin. Aslanın diÅŸi veya erkek olması fark etmez. Beylerin karşısına geç ne istiyorsan söyle, özgürsün" der. Edulê, cemaatin karşısına çıkar ve ÅŸunları söyler: Beyler, aÄŸalar! Hepinize sesim ulaşıyor, hele bir kafanızı kaldırın Mılla aÄŸaları. Ben öncelikle ÅŸunu biliyorum: Bir kadına bu kadar aÄŸanın, paÅŸanın karşısına çıkıp konuÅŸmak düÅŸmez. Ben ne yapayım, babamın hiç oÄŸlu olmamış, Kadın olarak karşınıza çıktığım için beni kırmayın, beni dinleyin, bir-iki kelime söyleyeceÄŸim. Babamın başına gelen bu felaketten dolayı hepiniz toplandınız. üç gündür sırtınızı yastıklara dayamış, koyun-kuzu eti yemektesiniz. Ama kardeÅŸler, kaç gündür cemaatte dolaÅŸan kanlı kahveyi de kimse almıyor. Bu Mıllaların bayramıdır, ÅŸarklıların deÄŸil. üç gündür dünya babama dar geliyor. Niye sizin nazarımızda dolaÅŸan bu kanlı kahve ve kadın haremi karşısında kafanızı kaldıramıyorsunuz?

 

Öfkeden gözlerim kararıyor:

 

babam bana iliÅŸkin kararı verdiÄŸi zaman ben 21-22 yaşındaydım. AÅŸiretin binlerce süvarisi ayaÄŸa kalkıyor, çevrelerindeki bayrak ve sancaklarla ilerliyorlardı. ViranÅŸehire kadar etkileri sürüyordu. Ordan'çiyayê ÅŸengalê'ye kadar süren etki alanına aÄŸalar gelip ağırlanırdı. Ben atıma binip binlerce ev içerisinde dolaÅŸmaya çıktığımda beni zılgıtlarla karşılarlardı. Beni ayakta karşılamayan tek bir yaratık yoktu. Bütün Mılla aÄŸalarının, reislerinin kadın ve kızlarının karşısında Sembol durumundaydım. Tanrı beni erkek doÄŸurmadı ama, ben babamın temsilini yapıyorum. Fakat bugün 32 bin beyin karşısında hiçbir kıymetim kalmamış. Tanrının katliamına uÄŸrayasıcalar; DerwêÅŸê Evdi gelecek, sırtını sırat köprüsüne dayayacak, önüne de kadın haremini alarak hepinizin nazarında kahveyi kaldıracak. GöÄŸsünü Araplara karşı siper edecek ki, o Arapların atalarının cesetleri hala sahipsiz arazilerde kalmıştır. AÄŸa ve beylerin hepsinin benzi sararmış, ölü gibi olmuÅŸ agalleri düÅŸmüÅŸ, bıyıkları bükülmüÅŸ. BaÅŸlarına gelen felaketin ne olduÄŸunu kimse bilmiyor. Adulênin rengi sararır, kanı çekilir, diÅŸleri ve dudakları titrer. "Åžarklı Evdinin oÄŸlu DerwêÅŸin türbesini kazdılar,çünkü onlara göre o buraya gelir ve fincandaki kahveyi içerse, Türklere ve Araplara yönelecek ve dönüÅŸü olmayacak" diye düÅŸünerek, bu oyunu bozmak ister. Edulê ayaÄŸa kalkar, " Kaldırın başınızı! iki genç gelecek sizin karşınızda perdenin arkasında beÅŸ kızı yatıracaklar. Tanrının bu beÅŸ kıza verdiÄŸi aÅŸk, olgunluk ve canlılık insanların tümüne acı verdi. Biri beyaz dolunayın 14ü gibi, diÄŸeri aÅŸk ve olgunluÄŸunu erkeklerin güzelliÄŸine verdi. Biri daÄŸların yücelliÄŸi gibi kendini gökyüzüne vermiÅŸ. Biri Edulê'dir kızıl kanatlarıyla kendini Mılla ailesinin muradına vermiÅŸ. ÜÅŸte ben hepinizin karşısında duruyorum. Bu Agit ve kahramanlardan biri kahveyi içsin. DerwêÅŸ'in yolu dumanlıdır, gelinceye kadar alın, göÄŸsünüzü hainlere ve düÅŸmana siper edin .

 

O anda elçi, ÅŸarklıların geldiÄŸini haber verir,Temir AÄŸa; DerwêÅŸ geliyor mu? diye sorar. PaÅŸa seslenir: Mıllalar! Demeyin paÅŸa bize demedi. ÅŸarklıların erkekleri geliyor, kimse atlarının başını tumasın, selamlarını almasın, kiymet vermesin. Adulêyle beÅŸ kız çadırlarının kapısını açıp bakarlar ki ÅŸarklılar gelmiÅŸ, ÅŸarklılar cemaate girerler, selam verirler ancak selamları karşılanmaz.Evdi ile ömer PaÅŸanın yanına otururlar, bakarlar ki herkesin benzi solmuÅŸ ve baÅŸlarını öne eÄŸmiÅŸler. Cemaatin içine DerwêÅŸ gelince Edulê " misafirimize, kahveyi akÅŸamdan beri hazırlamışım, fincanı kendi ellerimin üstüne koydum, sevda kafama vurdu, aÅŸk bedenimi sardı, bilmiyorum acaba ayaklarım onun ayakkabısına mı deÄŸdi, bütün vücudum titredi. Yarın on iki süvarimiz 1700 Türk-Arap güçlerine karşı kılıç kalkan sallayacak, ben 41 Mılla kızını alıp kendimi Dicle suyunun kenarına bırakacağım. Dicle nin suyu kabarıktır " der. DerwêÅŸ kahveyi içtikten sonra on iki süvariyle birlikte Musul ovasına savaÅŸa gider. SavaÅŸ bir tufan gibi kopar, her taraf duman içerisinde kalır. YaÅŸlılar bastonlarına dayanmışlar, genç gelinler kınalı elleriyle dışarı çıkmış seyretmektedirler. Herkes; " nedir bu bizim Kürtlerin başına gelen? diye yakarır" . Derken savaÅŸ biter ve on iki süvari dönerler ama DerwêÅŸe Evdi aralarında yoktur. Adulê " Bir süwari geliyor aÅŸağıdan. DerwêÅŸ kendini aÅŸağıya bırakalı üç gün-üç gece oldu, hiçbir haber yok" der. DerwêÅŸin merakında olan Edulê Süvariye yaklaÅŸarak; " Delalım nerededir" diye sorar. Süvari " Ey gelin! Birçok delal varki, gelinler kınalı elleriyle Delallerini bekliyorlar. Bu delallerin birisi yaralı Sivereke gitmiÅŸ. Sen bana söyle, senin Delalinin iÅŸareti nedir? " der.

 

Edulê " Benim delalimin iÅŸareti bellidir. Elbisesi melesindir, omuzundaki zırhı davudidir, onun üzerinde agani bir aba vardır. Delalın göÄŸsünde zırhlı gözlük, belinde kemeri vardır. Delalın ÅŸalvarı felemindir, ayakkabısı kız bağıdır. Delalın kafasında sarık var, kızıl bıyıkları var, Urfa kınasıyla yakılmış, yanakları nar gibidir. Delalın kalkanı Amedidir, kalkanın ucu Adulênin örükleriyle süslenmiÅŸtir" der.

 

Süwari, "Edulê senin dediÄŸin ÅŸarklı Evdinin oÄŸlu DerwêÅŸdir ki, kanlı fincanı kaldırmış, Musul ovasında Türk ve Arap düÅŸmanının gözlerini korkutmuÅŸ. Ne kadar yaralı ve ölü varsa onun eliyle olmuÅŸtur. O kaç tane eli kınalı gelinin ocağını yakmış. Fare delikleriyle dolu bir topraktan geçerken atının ayağı kırılmış, at onu sırtından atmış ve DerwêÅŸin bütün kemikleri kırılmış. Git Musul ovasında onu saÄŸ olarak gör." der demez, Adulê kendini ovaya bırakır.

 

Edulê musul ovasında yerdeki süwarinin yanından geçer ve bakar ki Delali yaralıdır. Edulê oturur ve ÅŸu ağıtı söyler : " KoÅŸarak Delala ulaÅŸtım. Namus kanı zırhından akıyor. Delal yedi yerinden yaralıydı. Ama yüreÄŸinin üstündeki yara çok derindi. Yarasına dokundum ve baktım at ciÄŸerine vurmuÅŸ tabii; biliyorum ki, Kürt atları bile kinlidir. Yere düÅŸünce beli kırılmış. GöÄŸsüne vurulan darbeyle birlikte dört damarı kopmuÅŸ".

 

Ağıtlarına devam eden Edulê: " Delal kalk! Boyum posum incedir. Senin için büküldü, alnım aktır, sana açıktır. KaÅŸlarım incedir, kirpiklerim karadır, gözüm belektir ve senin için sürmelidir… Ben bu dünyada hiç kimseye layık deÄŸilim, ben ne Rumlara, nede Türklere layığım. Ben ÅŸarklı Evdinin kına bıyıklı oÄŸluna layığım. Alevler içindeki ÅŸengalımın mezarlarına, karanlık türbelerine layığım. Delal: ben senden sonra kalmacağım. Artık kimseye Yemen kavhesi piÅŸirmeyeceÄŸim. PaÅŸanın cemaatinde gezdirmeyeceÄŸim. Boyumu posumu hiç kimse için süslemeyeceÄŸim. Senden sonra bahtım kara olacak, hiçbir dilek ve muratta bulunmayacağım. Hiçbir beÅŸiÄŸin önünde oturup sallamayacağım. DaÄŸların üzerine çıkıp ağıt yakacağım, kanlı gözyaşı dökeceÄŸim, göÄŸsümü hiç kimseye göstermeyeceÄŸim. Delal, sen babamın evinin misafirisin" .

 

DaÄŸlara çıkıp diyeceÄŸim Delal Bütün çobanların kavallarıyla diyeceÄŸim Delal; Ben süvarilerin gelini olacağım Delal… " der ve dediÄŸi gibi yapar.

 

Bu destanın en belirgin yanı, aÅŸk ile mücadele arasındaki baÄŸlantıdır. Destanın kadın kahramanı Adule, kendisini tam anlamıyla aÅŸiret olarak ifade edilen ülkesine adamış, ancak ülkesi yabancı güçler tarafından tehdit edildiÄŸi için, sevgisini bu tehdide karşı savaÅŸmayı göze alan yiÄŸit cengavare vermektedir. Destanda bu yiÄŸit DerwêÅŸe Delale olarak adlandırılmaktadır. Destanın anlatımında da görüldüÄŸü gibi DerwêÅŸ aynı zamanda ülkeyi temsil etmektedir. …örneÄŸin Edulê savaÅŸtan dönen süvarilere DerwêÅŸi tarif ederken, Kürdistanın her yöresini temsil eden özelliÄŸini anlatmaktadır. Ayrıca DerwêÅŸin ölümüne neden olan at darbesi iç ihaneti hatırlatırken, atın tekmesiyle ölümüne yol açan yüreÄŸinde kopan dört damarı da, Kürdistanın dörde parçalanmışlığını anımsatır. DerwêÅŸin atının fare delikleriyle delik-deÅŸik edilmiÅŸ bir zeminde ürküp onu sırtından atması, düÅŸmanlar tarafından kemirilmiÅŸ, zedelenmiÅŸ Kürdistan zemininin gerçekliÄŸi vurgulanarak, trajik bir sonu göstermektedir. DerwiÅŸ düÅŸüÅŸ sonucu aldığı darbelerden dolayı yaÅŸamını yitirmez. Ä°hanet tarafından yüreÄŸinden yediÄŸi darbe sonucu yaÅŸamını yitirir. Buna ek olarak Edulê'nin ağıtında, kendisini baÅŸka hiçbir ulusa adamayacağını söylemesi, tam tersine Delalê, onunla beraber daÄŸların süwarilerine adayacağını söylemesi, kendisini kurtuluÅŸ mücadelesi için adayacağının yeminidir. Bu da gösteriyor ki, Edulênin aÅŸkı özgür toprak aÅŸkından bağımsız deÄŸildir.

 

Trajediyi hazırlayan diÄŸer önemli bir gerçeklik de baÅŸarıya karşı duyulan umutsuzluktur. Kanlı kahvenin üç-gün üç gece dolaÅŸtırılmasına raÄŸmen, 32 bin beyden hiçbiri bunu kaldırarak savaşı göze almaması, umutsuzluÄŸun somut ifadesidir. Bu yetmiyormuÅŸ gibi savaşı göÄŸüslemek isteyene türbe yaptırmaları peÅŸinen yenilgiyi kabul etmeleriyle baÄŸlantılıdır. Onlara göre DerwêÅŸin düÅŸmana karşı yapabileceÄŸi en büyük baÅŸarı, savaşıp ölmesidir. 32 bin beyliÄŸin hepsi Edulêye karşı duydukları arzuya raÄŸmen bunun bedelini ödemeye yanaÅŸmaz.

 

Bu tarihsel destan bu iki kahramanın ÅŸahsında Kürt gençliÄŸine nasıl bir duruÅŸ sahibi olmaları gerektiÄŸini de hatırlatıyor.

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 â€¹ 
 â€º 
ArÅŸiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FÄ°RMALAR-Ä°Åž DÃœNYASI
STK-Ä°Åž DÃœNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOÄžU KÃœLTÃœR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAÄžLANTILARIMIZ
STK-Ä°Åž DÃœNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FÄ°RMALAR-Ä°Åž DÃœNYASI
DOÄžU KÃœLTÃœR MEDYA