YAŞAMIN TÜMÖRÜ


Bu makale 2019-11-01 19:13:37 eklenmiş ve 620 kez görüntülenmiştir.
Arşer Payizos

YAŞAMIN TÜMÖRÜ

Onlar yaşadıkları halde
öldüklerinden bile
habersizdirler .


Güya kutsal saygınlıklarıyla kutsal yaşamlarıyla birliktelerdi . Birliktelikleriyle birbirlerine sarılmışlardı . Yılanlar gibiydiler sarmaş dolaş .
Patlak anlamsız bakan gözleriyle ve yaşamlarıyla birlikte güzelim çimenlerin ve otların yanına uzandılar ahlaksızca .
Tozlanmış ruhlarıyla birlikte sıkılmadan birde yaşamın can verdiği hint sümbülleri gibi kendilerinde suni bir coşku yarattılar . Sanki dünya onlarındı bir tek canlı kendileriydi , bütün nesneleri kendileri gibi bildiler .


Sonrasında birlikte yaşarken bütün kâinattaki canlara kendi çelişkili hükümdarlıklarını dayattılar .
Kendileriyle birlikte gerçekliklerden ve vicdandanlardan uzaklaşarak kötülüğe dokundukları herşeyi pisleterek geçip gittiler . Giden o güzel günlerimizin ardından baktık.
Çimenliğin içinde çimenlerin ağlayışlarını gördüm . Ağlayan çimenler bile bütün güzelliklerini onlardan sakladılar onlardan saklıyordu anlamlarını güzelliklerini yok edeceklerini biliyorlardı .Bu ucube anlayışın içerisinde 'ki kirli ruhlar doğanın içerisindeki pınarlarımızı kirleterek gittiler .
Çimenler hep birlikte , bunlardan uzak bir dünyada olsak, keşke bu dünyada saman olsaydık bu ucubelerin cesetlerinin üzerinde yeşermeseydik diye hep birlikte söylendiler . O kirliliğin cesetleri bile ruhen dünyamızı kirletiyor yaşamlarının kirlettiği gibi . Zalimlik bu insanların yüreğinde yer etmiş.
Doğamızı yakıyorlar ormanlarımızı ekolojik boyutta bitirdiler nankörce saldırıyorlar .
Kıskançlık işe bu korkak ruhların suretinde yaşıyor ve barınıyor .


Kalplerinde terörü bile mükemmel bir şekilde yaşatıyor büyütüyorlar. Mayaları ve gerçeklikleri, inandıkları kültüre benzer zihniyetiyetleri hep birbirine benzer hep . Aynılardır kalp atışları bakışları insanlığa ve doğaya olan düşmanlıkları hep aynıdır .
Aynı zamanda zehirli uyuşuk ve ketum düşünceleriyle “insan “ olmak gibi bir çabaları da yoktur.
O giydikleri giysiler sahtedir paslı demirdendir .
Ruhları alevler içinde yanan kirli bir kazan gibidir .
Zihinlerinin içi suretlerinin gerçek boyutu mühürlü bir isli ocak gibidir .
Gözlerinde ve kalplerinde ilk başlangıçlarından beri hep sefillik vardır hep aç olduklarındanlardır . Aç vücutlu açgözlü kirli nefisleriyle hiçbir gerçekliği algılayamazlar .

Yaşamlarıyla birlikte yığılmış kirli bedenleriyle toplumun içinde üst üste dizilmişlerdir güya hepsi yaşarlar .
Bu zihin hastalığını derinlere çok derinlere gömün .
Gömülmeli , gömmemiz gerekiyor bu anlayışı . Soluduğumuz havadan da öte onları çimenlerden de uzak diyarlara gömmeliyiz.
Mezarlarımız bile onlara yakın olmamalı.
Çimenler bile tiksiniyor bu anlayıştan benden uzaklara öteleyin hepsinin bedenlerini asıl olan ruhlarımızdan ruhlarını üzerimden uzak tutun diye haykırıyor.
Götürün onları yaşamdan uzaklara yığın onları uzaklara en derin çukurlara.
Nefret ettikleri bilimden uzaklarda yerin yedi kat altına , derinlere gömün onları ve çimenlerden uzaklara .

Sebepleriyle birlikte sonucumuz olmak istiyorlar .
En iyilerimizi öldürdüler biyolojik ölümlerden ‘de öte bazen kendi elleriyle genelde ruhlarının karanlığıyla. İnsanlığı hep yakarak öldürdüler , öldürüyorlar .
Sadece uzaklaşabilmek için sustuk farkındayız herşeyi .
Ve geride kaldık nedense bir gaflet dalgınlığıyla .
Asla tam olarak anlayamazlar bizi çünkü karanlık masallarıyla birlikteler ..
Bir insanın gerçek ihtiyaçlarını bilemezler , çünkü “insan ”değiller .
Uzaklaşalım ve yine uzaklaşalım en yakınımızdaki bu düşüncedeki ucubelerden bile .
Kendilerini kendilerine bırakalım ama gaflet uykusunda kalmayalım. .
Sizden nefret ediyorum ve kaypak ruhlarınızdan.

Onlar her rejime göre havanın durumuna göre şekillendirirler kendilerini .
Kaypak ruhlularıyla esneyerek sırıtırlar bütün yaşamımıza yaşamlarını sokmak için .
Sonuna dek açarlar ağızlarını,
ve tıpkı bir ahtapot gibi, sıkıca sararlar dört bir tarafımızı .
Kaypaktır onlar , al pudralarını sürer gizlice yüzlerine baktıkları yöne tekrar tekrar .

Herşeyi işlerine geldiği gibi unuturlar . boyunlarını uzatıyorlar ölümlü halleriyle yaşamlarına yaşamlarımızı katmak için ..
Savaşıyoruz bunlarla .. yaşamın gerçekliğini çözmek için bunlardan uzaklara koşuyoruz .

Ölmeyi unutan ama kendisi yerine beni öldürme planları yapan- tümörlerim ... ben unutmadım hâlâ , tüm tanıklarım çoktan ölmüş olsalar bile, ama unutmadım hâlâ aklımdadır tüm tümörlü ruhlar . Sözlerini dinlediğimde için içini yiyen, kör ve topal ama yine de insanı yavaş yavaş tüketen bu büyük zihin hastalığının gün yüzüne çıkmasından önce tümörlü yaşamların sahneye davet edilmeleri bizi daha çok güçlendirmeli , onlardan önce davranmalıyız kara hücrelerini sonsuza dek yok etmeliyiz... gizleyip kurutup saklanmalarına izin vermemeliyiz . Ölecekler ya da ölecekler .Bilimle ,eğitimle yok olmalılar .
İnsanlığın tehlikesi olan bu anlayışın çoğalmasına fırsat vermeyeceğiz . Nerden bilebilirdik çoğalacaklarını kim bilebilirdi ‘ki son sözlerinin ne olacağını onlardan önce konuşacağız biz var olduğumuz sürece bilimle birlikte kesinlikle son söz bizim olacak. .

Bir değil bin fiske atsak yaşamlarına . Ellerimizin üzerinde kirleri kalacaktır ...Ve bu kirlerden arınmak yaşam amaçlarımızdan biri olmalı ..../Arşer Payiz).02/Ağustos/2019

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA