Kürt Mitolojisi-1


Bu makale 2019-08-14 18:19:29 eklenmiş ve 576 kez görüntülenmiştir.
Murat AkkuÅŸ

Kürt Mitolojisi-1

 Kürt kültürünün temelinde, güneÅŸ ve su var. GüneÅŸ, kürtlerin kollektif bilincinde ve kollektif sosyal pisikolojisinde çok önemli yer tutar. Bununda nedeni yaÅŸadıkları coÄŸrafyadır. Kürtlerin, yaÅŸadığı toprakların iklimine ve uÄŸraÅŸlarına bakıldığında güneÅŸin ve suyun belirleyici rolü hemen anlaşılır.

Kürtlerin yaÅŸadığı coÄŸrafyanın, soÄŸuk olmasından dolayı, halk bol yiyeceÄŸe, sıcak barınaklara ve hayvanları için verimli otlaklara ihtiyacı vardı. Bütün bu gereksinimlerinin karşılanması için, güneÅŸ ve su gereklidir. Bereketin bu iki unsuru olmadan, zengin bir yaÅŸamın olmıyacağını günlük yaÅŸamlarındaki deneyimlerinden çıkaran Kürtler, hem güneÅŸi hemde suyu yararlılıklarından dolayı kutsamışlar, tanrılaÅŸtırmışlar ve güneÅŸ ve suya bütün yaÅŸamın ve canlılığın kaynağı olarak bakmışlar. GüneÅŸin doÄŸuÅŸu, yeni bir günün baÅŸladığını müjdelerken, sevinçin ve umutların kaynağı olmuÅŸ. Ä°nsanlar, güneÅŸ enerjisinin yaratıcı özelliklerini, belki bilimsel verilerle açıklama bilgilerinden yoksundular ama, deneyimleri onlara güneÅŸin yaratıcılığını öÄŸretmiÅŸti.

Kürt Mitolojisinde, güneÅŸ tanrısı MÄ°TRA su tanrısı ise güzelliÄŸi ile ünlü ANAHÄ°TA dır. GüneÅŸ, ZerdüÅŸt dininde de önemli bir yer tutar. Ahura Mazda’nın özelliklerinde sayılan yaratıcı güç Vohumanah (AmeÅŸa Spenta-Ölmez Azizler) dünyaya mutluluk veren güneÅŸin ışığıdır.

AteÅŸ Kültürü,

Kürtlerin, ateÅŸi kutsal bir varlık olarak görmelerinin tarihi temeli, Medleri oluÅŸturan kabilelerden biri olan magaların, eski dini olan Magilikten kaynaklanmaktadır. Magalar, diÄŸer dinlerde olduÄŸu gibi, tanrıya kayıtsız ÅŸartsız teslim olma sözkonusu deÄŸildi. Magalar, yaptıkları sihirlerle (MAGÄ°) tanrıları etkiliyeceklerini düÅŸünüyorlardı. Bundan dolayı yaÅŸam için gerekli olan aydınlığa ve ısıya kavuÅŸmaları için, ateÅŸler yakarak güneÅŸi taklit ederlerdi. Böylece, tanrıları etkiliyerek, güneÅŸin sürekli doÄŸmasını saÄŸlıyacaklarını ve arzuladıkları sonuca ulaÅŸacaklarını sanıyorlardı. Bundan dolayı ateÅŸ, sürekli yanardı. ZerdüÅŸt, ekonomik ve sosyal koÅŸulların zorlamsı sonucu ari dinlerini, yeniden günün ihtiyaclarına göre düzenlemeye baÅŸladığında, eski dinleri tamimiyla dışlamamış, zamanın koÅŸullarına göre yararlı olan bazı özelliklerini yeni dine aktarmıştır. AteÅŸin güzelliklerini Mazdaizme entegre etmiÅŸ ve Ahura Mazdayı, ışık ve ateÅŸin tanrısı olarak nitelemiÅŸtir. AteÅŸ kulelerinde, sürekli ateÅŸler yanar. AteÅŸ kulelerinde yanan ateÅŸe dokunulmaz ve kirletilmezdi. AteÅŸin sürekli yanmasını saÄŸlıyan kiÅŸi, ateÅŸi nefesi ile kirletmemek için ellerinde eldiven, aÄŸzını kapattığı bir peçe bulunurdu.

Kürtlerin ateÅŸi kutsamaları iki ana nedenden kaynaklanır.

1- GüneÅŸin, yeryüzündeki simgesi oluÅŸu

2- Günlük yaÅŸamdan kaynaklanan kullanım deÄŸeri (ısınma-ışığından faydalanma) ve temizliÄŸin, bilgeliÄŸin sembolü ve kötülükleri ortadan kaldıran niteliklere sahip olmasından dolayı. Ä°nsanlar, ateÅŸi çeÅŸitli sebeplerden dolayı yakarlardı.

A- Dönemsel ateÅŸler: Her yıl, aynı günde yakılan ateÅŸler (Newroz) . Hayvancılık ve tarım, yaÅŸamın temelini oluÅŸturduÄŸu için, mevsimler, Kürt yaÅŸamında önemli bir yer tutar. Bahar mevsimi, diÄŸer mevsimlere göre bir ayrıcalığa sahip. DoÄŸa yeniden canlanıyor. Ä°nsanlar karanlıktan kurtuluyor. Kışın, yokluklarına karşın topraÄŸa bereket düÅŸüyor. Ä°nsanlar baharı kutlamak ve ona hoÅŸgeldin demek için büyük ateÅŸler yakarlarladı.

B- Kurban olarak: ZerdüÅŸt dininden kaynaklanan bir düÅŸünce. ZerdüÅŸte göre, kurban kesmek müsrüflük sayıldığından, dini ayinlerde, hayvanlar kurban edilmez, onun yerine ateÅŸler yakılırdı. Bu davranış, hayvancılığın baÅŸlıca geçim kaynağı olduÄŸu dönemde Ä°çanadolu kürtleri tarafında uygulanırdı. Ä°çanadolu kürtleri, büyük sürülere sahip olmalarına raÄŸmen, islam dinin öngördüÄŸü kuralların dışında, kendi özel zevkleri için hayvan kesmezlerdi.

C- Özel günlerde yakılan ateÅŸler: Özel günlerde yakılan ateÅŸ, bereket getirmesi ve kötülükleri savması için yakılır ve insanlar alevlerin üzerinde atlarlardı. Ä°nsanlar, yakılan ateÅŸlerin alevlerinin üzerinde fenalıklardan korunmak, mutlu, saÄŸlıklı bir hayat ve günahlarından arınmak için atlarlardı. Ä°çanadolu kürtleri arasında düÄŸünlerde sin sin ateÅŸi yakmak ve üzerinde atlamak, çok sıkça rastlanılırdı. Ama son yıllarda bu gelenek tam deÄŸilsede, terkedilmiÅŸ görülüyor. Günümüzde hemen hemen kitlesel olarak ateÅŸ, sadece Newrozlarda (21 Mart) yakılıyor. Halbuki, düÄŸünlerde yakılan ateÅŸ, düÄŸünlere ayrı bir heyacan ve güzellik katardı. Üç etek giymiÅŸ kızlar, kadınlar ve gelinler sin sin ateÅŸinin etrafında halay çekerlerdi. Gecenin karanlığını, ateÅŸin alevleri ve renga renk elbiseler süslerdi. Ä°nsanlar topluca ateÅŸin üzerinden atlar, türkü söylerlerdi. Yakın zamanlara kadar, Ä°ç Anadolu kürtleri AteÅŸi su ile söndürmek güneÅŸten ferekat etme anlamına geleceÄŸinden, ateÅŸi kendi kendine sönmeye terkedilirdi.

Kültürümüzü ve kimliÄŸimizi anlamak, tarihimize süreklilik kazandırmak, kültürel birliÄŸimizi oluÅŸturmak ve kültürümüzü diÄŸer kültürlerden farklılıklarını anlamak için, kültür deÄŸerlerimize sahip çıkmak, tarihi bir görevdir. Özelliklede, asimilasyonun canavarlaÅŸtığı günümüzde, kültür mırasımıza sahip çıkmak, bizi yabancılaÅŸmaktan, köksüzlükten, dengesiz davranışlardan kurtarır ve asimilasyona karşı güçlü kılar.

Ä°nsanlar her ÅŸeyden önce ortaya çıktıkları toplumsal ve kültürel ortamın ürünüdürler. Bu nedenle insanlığın uygarlığa geçmesiyle birlikte ortaya çıkan mitolojiler de, o dönemin üretim iliÅŸkileri, gelenek ve görenek, inanç gibi kültürel yapılanmasıyla ilgilidir. Bu nedenle uygarlığın geliÅŸimini ve mitolojileri tanrı ve tanrıçalarla, krallar arasındaki efsanevi olaylar bir de, efsanevi kahramanlara ait öyküler oluÅŸturur. Kürt mitolojisinde Kürt kralı Nemrut ile Hz. Ä°brahim efsanesi, Nuh tufanı, Gılgamış, Demirci Kawa gibi mitoslarla ilgili anlatılar bulunur.

Batılı bir çok araÅŸtırmacı ve yazar tarafından yazılmış olan eserlerde tarihin ekonomik, sosyal ve siyasi geliÅŸmelerin, insanlığın ilk yerleÅŸim yeri olan Mezopotamya’ da temellerinin atıldığı ve sonraları çevre halklara giderek dünyaya yayıldığı yönünde. Kürt halkının öncüleri Guti’lerin bugünkü torunları Kürtler, atalarından aldığı güneÅŸ sevgisi ve mitolojide çok önemli yer tutan tufan efsanesi de Cudi dağında noktalanırken Mezopotamya’ya yerleÅŸmiÅŸ Hurriler, kültür ve sanat etkinliklerini Anadolu toplumuna, özellikle Mitanilerin Anadolu’yu Mezopotamya ülkesine baÄŸlayan uygarlık alışveriÅŸinde inanç kaynaÅŸmalarında aracılık ederlerdi. Gutiler ve onların devamı olan Huriler, Mitaniler, Urartular, Medler bu çabanın yaratıcılarıdır.

Çok eski çaÄŸlarda insanları yok etmek amacı ile tanrı tarafından büyük bir tufan yapıldığı hikayesinin yalnız kutsal kitap Tevrat’ ta yazılı olduÄŸu bilinirdi ancak geçen yüzyıl içinde yapılan kazılarda çıkan Asur kralı Asurbanipal’ ın kütüphanesi içinde bir tablette de aynı hikaye okununca büyük bir ÅŸaÅŸkınlık yaÅŸanmış ve bu inanç kökünden sarsılmıştır. Gılgamış destanının son kısmını oluÅŸturan bu hikaye ölümsüzlüÄŸü arayan Gılgamış’ a tufandan kurtulup tanrılar tarafından ölümsüzlük verilen UtnapiÅŸtim ( Nuh) tarafından anlatılmıştır. Bu araÅŸtırmaların en heyecan uyandıran sonuçları Filistin’ de deÄŸil, Mezopotamya’daki kazılardan gelmiÅŸ olmasıdır. (Muazzez Ä°lmiye Çığ)

Ünlü araÅŸtırmacı tarihçi B. Hrozny’nin bilgilendirdiÄŸi kadarıyla, Yukarı Mezopotamya’ dan Hindistan’a daha çok tanrı ve tanrıçalar ihraç edildi. Yunanistan’da dahil Anadolu’yu etkileyen Yukarı Mezopotamya uygarlığıdır. AraÅŸtırmalar ilerledikçe Anadolu uygarlıklarının tümünde ve özellikle Hititler’ de varolduÄŸu saptanan mitos ve ritusların çoÄŸunun yukarı Mezopotamya halklarından Hurilere ait inançlardan ve bu inançlara baÄŸlı efsanelerden oluÅŸtuÄŸu anlaşılıyor.

Babil mitolojisinde belirtildiÄŸi gibi ilk yaratılan insanın isminin “Lulu” olduÄŸu belirtilir. Bu isim geçmiÅŸten beri Zagroz daÄŸlarının orta kesiminde yaÅŸamakta olan ve dünyanın en eski devletini “Kammasi” adlı krallarının egemenliÄŸi altında kuran bir Kürt aÅŸiretinin adıdır. Gılgamışın atası ve Tufan’ ın baÅŸ aktörü Sümerli Zisudra’nın , Babil karşıtı UtnapiÅŸtim ( Nuh) efsanelerde Nuh peygamber kral olarak geçer.

Mitolojide önemli yer tutan ay tanrısı Sin, Fırat üzerinde dolaÅŸtığında bu nehrin suya doyduÄŸu yazılmıştır. Yazıtlarda Harran’da Sin’in yeryüzündeki vatanıydı. Fırat ve Harran’ı, Sin seçmiÅŸti kendisine. BilindiÄŸi gibi Sin’ in ünlü mabedinin kalıntıları da Harran ovasında bulunmuÅŸtur. Ahdi Atik’in cennetinin Van gölü kıyısındaki Aden’ de yer alması bu cennetten çıkan iki ırmağın Dicle ve Fırat oluÅŸu, Babil’deki kuleden dört kartalın kanatları ile gökyüzüne çıkıp efsanevi Kürt kralı Nemrut’un tanrıyla savaÅŸması insanlık tarihinin bu yörelerde Mezopotamya’da baÅŸladığının açık bir kanıtıdır.

Kürtler’ de su ve ateÅŸin kutsallığı

AteÅŸ kültü, Kürt mitolojisinin ürünü olarak görüldüÄŸü gibi, kendinden sonraki inanç sistemlerini fazlası ile etkiler.

Newroz efsanesinin de, Avesta ile çok sıkı bir iliÅŸkisi vardır. Bunun yanı sıra Newroz’un en önemli figürü olan ateÅŸ dinlerin önemli bir bölümünde kutsaldır. ZerdüÅŸt dininde ateÅŸ iyinin koruyucusu ve bağımsızlıktır; aynı zamanda Kawa’nın ateÅŸi bizi ister istemez Dehaq’a karşı kazanılan zaferin, ateÅŸi yakılarak mitolojide tanrısal varlık arasında bir baÄŸ olduÄŸunu kanıtlar. Mezopotamya’ da çok önemli uygarlıklar kuran Sümerler tarafından 21 Mart’a anlam yüklenerek, baharda festival boyunca tabiatın yeniden canlanışı ÅŸerefine büyük ayinler, törenler organize edilir. Bereket tanrısının her yıl dünyayı canlandırma ve yeniden doÄŸuÅŸu nedeniyle kutlamalarda bulunulur.

Sulara saygı gösterme ve kutsallık verme geleneÄŸi Gutiler’den baÅŸlayarak, tüm Kürt toplumlarından, aralıksız günümüze dek sürmüÅŸtür. Babil’de Hamurabi’nin çıkardığı yasayla, “Åžayet bir kimse, diÄŸer bir kiÅŸiyi kötülemiÅŸ olur da, savını kanıtlayamasa, aleyhine suç isnat edilen kimse Fırat nehrine gitmeli ve sulara dalmalıdır. EÄŸer nehir onu alırsa, dava eden o kiÅŸinin evini alabilir. Ama Fırat o kimseyi suçsuz olarak gösterir, saÄŸ bırakırsa, kötülük isnat eden ölmeli nehre dalmış olan kimse kendisini kötüleyen kimsenin evini almalıdır.”

Kürt uygarlığında akan suyu kutsamak ve kurban sunma geleneÄŸi günümüzde de devam etmektedir. Kırsal kesimde yaÅŸayan Kürtler de hala su içerken yere çömelinir ve saÄŸ elle baÅŸ tutularak saygılarını göstererek sürdürürler.

Ancak Yukarı Mezopotamya’da çok tanrılı dinler döneminde tanrı, kral, insan ve doÄŸa iliÅŸkilerine mekan olmakla birlikte bilimin ve uygarlığın ana merkezi olmuÅŸsa da, insanlığın tarihine ışık tutacak, bir çok bilinmeyen aydınlatılacak olan bulgular ve tarihi sitelerin sular altında bırakılması, felaketinin yanı sıra Kürtlerin ataları ile bilgiler de, bazı araÅŸtırmacı yazarlar ve tarihçiler tarafından tahrif edilmektedir.

GeçmiÅŸ efsanelerin mistik ve felsefe tadında olmasının bir nedeni de, yöre halkının uygarlıktan bugüne mitolojik kültürüne ve inancına sıkı sıkıya baÄŸlı oluÅŸunun önemi büyüktür fakat bugüne kadar nelerin kendisine ait olduÄŸunu bilmeden yaÅŸamıştır. Bu büyük mirasın köklülüÄŸüne raÄŸmen, zenginliÄŸinin farkında olmadan yaÅŸaması varolan hazinelerin bir çoÄŸunun yitip gitmesine de neden olmuÅŸtur.

Bu durumda Kürt mitolojisinin tarihinin berraklaÅŸması, Sümerler’ in kökenini v

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 â€¹ 
 â€º 
ArÅŸiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FÄ°RMALAR-Ä°Åž DÃœNYASI
STK-Ä°Åž DÃœNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOÄžU KÃœLTÃœR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAÄžLANTILARIMIZ
STK-Ä°Åž DÃœNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FÄ°RMALAR-Ä°Åž DÃœNYASI
DOÄžU KÃœLTÃœR MEDYA