Avusturya’da İslam, İslam Diyaneti ve Müslümanlar 1-2-3


Bu makale 2019-03-08 08:40:08 eklenmiş ve 262 kez görüntülenmiştir.

 

Avusturya’da İslam, İslam Diyaneti ve Müslümanlar -3

 

Almancası Islamische Glaubensgemeinschaft in Österreich (IGGiÖ) olan bu kurumun başkanını Avusturya’daki Müslümanlar seçerler.

 

Şimdiki haliyle anılan başkanlığın bazı birimleri şunlardır: Başkanlık, Üst Kurul, Danışma Kurulu, Müftü, İmamlar Kurulu, Danışma Kurulu, Tahkim-Hakem Heyeti vd.

 

Kurumun ilk başkanı -ki aynı zamanda kurucusu idi- aslen bir Afgan olan merhum Dr. Ahmed Abdelrahimsai idi. Bir insan olarak elbette ki hataları vardı, ama Kur’an’da Hz. İbrahim’i tanımlarken, “o tek başına bir ümmet idi” ayeti merhum için de söylenebilir.

 

Onun vefatından sonraki başkan aslen Suriye’li olan Anas Şakfeh’dir. Türk örgütleri kendi aralarında anlaşamadıkları için daha çok Milli Görüş’ün desteğiyle seçilir. .

 

Türkiye kökenli cemaat, dernek ve gruplar bu kurumun başındaki kişinin mutlak surette bir Türk olması konusunda fanatik bir şekilde müttefikler. Ama kimin Türk’ü olması gerektiği konusunda bugüne kadar uzlaşabilmiş değillerdir. Örneğin, Milli Görüş’ün Türk’ünü Ülkücüler, Süleymancılar, Diyanetçiler Menzilciler vs. tasvip etmezken, onlardan birinin Türk’ünü de diğerleri kabul etmez. Her ne kadar son üç başkan Türk olsa da, bu, bütün grupların uzlaşmasının sonucundan çok sorunlu etkenler daha büyük rol oynamıştır.

 

Yeri gelmişken bununla ilgili bir hatıramı da anlatayım. Ak Parti’li Hüseyin Çelik, MEB olduğu esnada, bir Viyana ziyareti yapmış ve Elçilik binasında bir de toplantı yapmıştı. Konuşmasının bir yerinde, “Avusturya’da bu kadar sayıda Türk yaşadığı halde Diyanet kurumunun başında bir Türk’ün olmaması çok yazıktır” mealinde sözler de sarf etti. Soru-cevap faslına geçildiğinde ben de şunu sordum:

 

“Konuşmanızda, neden bir Türk’ün diyanetin başında olmadığından yakındınız. Örneğin, seçim dönemlerinde de bazı Türkler kapı kapı dolaşıp bizlerden oy istiyorlar. Oy isterken de, yapacakları işler için değil, Türk, Alevi, Kürt, Milli Görüşçü vb. özelliklerini öne çıkarıyorlar. Neden sadece bu özelliklerinden dolayı seçelim ki? Veya neden Diyanetin başında illa da bir Türk olmalı?” Buna makul bir cevap veremedi.

 

Türkiye de son yıllarda Avrupa’daki vatandaşlarıyla görece olarak daha fazla ilgileniyor, ama bu ilgilenmesi hala insani bir düzeyde değil. Daha çok grupçu, kayırıcı ve ötekileştiricidir.

 

Avusturya İslam Diyaneti, aslında işlevsel olarak sadece Avrupa’daki Müslümanlar için değil, bütün Avrupa ülkeleri için de çok önemli ve çok stratejiktir. Eğer bu kurum hakkıyla ve layıkıyla değerlendirilebilmiş olsaydı, gerek Müslümanlar arasında ve gerekse Müslümanlarla Müslüman olmayanlar arasında bir köprü olabilir ve toplumsal barışa büyük katkı sunabilirdi.

 

Ama üzülerek belirtelim ki, başta Türkçülük olmak üzere Arapçılık ve hatta grupçuluk gibi hastalıklar bu kurumun değerini oldukça aşağıya çekti.

 

Nitekim Müslümanlar bu cehaleti nedeniyle Avusturya ilk İslam Kanununu revize etti ve 2015 yılında çıkardığı yeni İslam Kanunu ile Müslümanların birçok hakkını ellerinden aldı.

 

Örneğin, Avusturya okullarında sayıları 80 bini bulan Müslüman çocuk İslam dersi almaktadır. Bu derslerin düzenlemesi de Avusturya İslam Diyaneti’nin uhdesindedir. Aralarındaki ırkçı, grupçu ve cemaatçi sürtüşmeler nedeniyle bu büyük nimete layık bir altyapıyı (ders kitapları vs.) dahi oluşturabilmiş değillerdir.

 

Birilerine bu ifadeler sert gelebilir, ama bu bizim inkâr edemeyeceğimiz veya görmezden gelemeyeceğimiz gerçekliğimizdir. Avrupa’da yaşayan Müslümanların çoğu kendi ülkelerindeki ırkçılık, grupçuluk, mezhepçilik ve cemaatçilik gibi hastalıkları da hala yaşatmaktadırlar.  Avrupa’da kendilerine yönelik ayırımcı ve ırkçı politikalardan da bir nebze de olsa ders alamayışları da oldukça düşündürücüdür.  Başta Türkler olmak üzere, Avrupa’daki Müslümanlar kendilerini bu hastalıklardan kurtarıp ellerindeki imkânları değerlendirebilseler, her türlü engele ve olumsuzluğa rağmen Avrupa’da insanlığa hizmet eden büyük bir güç olabilirler.

 

O günleri görmek arzusu ve çabalarıyla…

 

Avusturya’da İslam, İslam Diyaneti ve Müslümanlar -2

 

Geçen haftaki yazıda konuya bir giriş yapmıştım. Bu haftaki yazıda da Avusturya’nın neden İslam’ı tanıma ihtiyacı duyduğu, bu haktan hareketle Avusturya’daki Müslümanların ne zaman Avusturya İslam Diyanet Başkanlığı’nı kurdukları ve bu teşkilatın işlevi üzerinde kısaca duracağım.

 

1878 Berlin Antlaşması ile Avusturya’nın yönetimine-idaresine bırakılan Bosna-Hersek, 1908 yılında ise Avusturya tarafından ilhak edilir. Ancak Osmanlı Devleti bu ilhakı 1909 yılında bazı şartlarla birlikte tanır.

 

Bu ilhak ile nüfusunun bir kısmı da artık Müslümanlardan oluşan Avusturya, 1912 yılında çıkardığı bir kanun ile İslam’ı resmen tanır. Cami inşası ve askeriyede Müslüman askerler için din adamı gibi haklar da bu çerçevede tanınır.

 

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yıkılır ve Bosna-Hersek de yeni kurulan Avusturya Devleti’nin sınırlarının dışında kalır. Ama anılan İslam Kanunu geçerliliğini korur.

 

Uzun bir süre pasif olan bu yasa, değişik ülkelerden ve değişik nedenlerle Avusturya’ya gelen Müslümanlar tarafından tekrar aktif hale getirilir:

 

1970’li yıllarda Müslüman Sosyal Hizmetler adı altında bir araya gelen Müslümanlar, 1979 yılında”İslamische Glaubensgemeinschaft in Österreich” Avusturya İslam Diyanet Başkanlığı’nı kurarlar. Başkanlığa ilk seçilen şahsiyet de, 1952’li yıllarda Afganistan’dan Avusturya’ya öğrenim için gelen ve burada kalan Dr. Ahmed Abdelrahimsai’dir. Dr. Ahmed’in ve tabii ki onunla birlikte bu ilk çalışmaları yapan saygıdeğer şahsiyetlerin bu hizmetlerinin yeterince kayda alınmamış olması, Avusturya’daki Müslümanların ciddi bir eksiğidir.

 

Avusturya İslam Diyaneti tıpkı Kilise ve Havra gibi özerk bir statüye sahip idi. Burada maalesef geçmiş zaman kipini kullanmamın nedeni, Müslümanların ihmalleri nedeniyle 2015 yılında çıkarılan ve bu statüyü ciddi bir şekilde tırpanlayan yeni “İslam Yasası”dır.

 

Tekrar geriye dönelim. Yine Dr. Ahmed’in olağanüstü gayretleri sonucu Avusturya’nın eğitim programına İslam Dersi de konulur. Bu nedenle doğan öğretmen ihtiyacının bir kısmı da Türkiye’den karşılanır. Ancak Avusturya’da bulunan, biraz dini bilginin yanında biraz da Almancası olanlar (Türk, Arap, Boşnak, Kürt, Fars, Afgan vd.) da öğretmen olarak atanırlar. Hakeza öğrenciler de değişik ülkelerden gelen ve değişik dilleri konuşan Müslümanlardır. Ama İslam Dersinin dili doğal olarak Almancadır. İlk dönemin hocalarından olup, ilk ders kitaplarını hazırlayan Sayın Baki Bilgin ve Nebi Uysal beyleri de hayırla yâd etmek gerekir. Kitapların içeriği tartışılabilir, ama bir emek olarak takdire şayandır.

 

Üzerinden geçen onlarca yıllık zamana rağmen Avusturya Diyanet İşleri Başkanlığı gerek ders kitabı ve gerekse yardımcı kitaplar ihtiyacını giderebilmiş değildir. Bunun önündeki engeller; ihmal, ufuksuzluk vb. olumsuzluklar da yine kurumdan ve idarecilerden kaynaklanmaktadır.

 

Bugün Avusturya okullarında (ilkokul birinci sınıftan lise son sınıfa kadar) okuyup da İslam Dersini alan öğrencilerin sayısı belki 80 bin kişiyi bulmaktadır. 500’ün üzerinde de öğretmen var. Son yıllarda yasaklanması gündeme getiriliyor olsa da, Avusturya’da ilkokuldan itibaren başörtüsü takmak serbesttir.

 

İnşallah haftaya da Avusturya İslam Diyanet Başkanının kimler tarafından ve nasıl seçildiği konuları…

 

 

Avusturya’da İslam, İslam Diyaneti ve Müslümanlar -1

 

Avusturya, 1912 yılından beridir İslam’ı resmen tanıyan bir Avrupa ülkesidir. Sayı bakımından da Müslümanlar Hristiyanlardan sonra ikinci kalabalık toplumdur. Son yıllarda diğer bazı Avrupa ülkeleri de yasalarında Müslümanların haklarına dair bazı düzenlemeler yapmış olsalar bile, bunlar Avusturya düzeyinde değildir. Avusturya’nın İslam’ı resmen tanımış olmasının etkisi de önemi de büyüktür. Avusturya’daki Müslümanların çoğu bile Avusturya’nın ne zaman ve neye binaen İslam’ı resmen tanıdığı ve özellikle bu kanunun içeriği hakkında bilgi sahibi değildir.

 

Bilmeyenler için hatırlatalım; Avusturya, mevcut İslam yasası üzerinde büyük değişiklikler yaptı ve bunları 2016 yılında kanunlaştırdı. 1912 yılındaki yasaya göre ve özerklik bakımından (neredeyse) Hristiyanlık ve Yahudilik ile aynı statüde olan İslam Dini ve Avusturya İslam Diyaneti, özellikle cemaatlerin grupçu, mezhepçi ve hatta yer yer ırkçı yaklaşımları nedeniyle bu konumunu yitirdi. Örneğin, Avusturya İslam Diyanet Başkanlığı (İslamische Glaubensgemeinschaft in Österreich) önceleri “ben Müslümanım” diyen herkesi temsil ediyor iken, bugün Müslümanlar arasındaki Sünnilik, Şiilik, Alevilik ve bir de milliyetçilik gibi tartışmalar yeni dini topluluklar doğurdu. Alevi-İnanç Topluluğu ve Şii-İslam Topluluğu bunlardan ikisidir.

 

Tabii, Türkiye’nin kamuoyu Avusturya ile Türkiye arasında zaman zaman sertleşen diplomatik ve siyasi tartışmalara boğulduğu için, Avusturya’daki İslam Yasası ve bu yasanın Müslümanların hayatını nasıl etkilediği hakkında da bilgi sahibi değildir. İki ülke arasındaki siyasi tartışmalar da her iki ülkenin kamuoyunu olumsuz etkilemekte ve karşılıklı önyargılara sevk etmektedir. Son yıllarda belli bir merkezden sevk ve idare edildiği düşünülen İslamofobi propagandası ile bu önyargılar derinleşerek yayılmaktadır. Fakat yakından incelendiğinde, Müslümanların en büyük sorununun yine kendileriyle ve inançlarıyla olduğu görülecektir. İslam’ın resmen tanınmış olması gibi bir nimeti hakkıyla ve layıkıyla değerlendiremediğimizi söylemek bile acı veriyor.

 

Bu arada bilmemiz gereken diğer bir husus da, Avusturya ile Türkiye’nin laiklik anlayışlarının aynı olmadığıdır. Avusturya, dini (Hristiyanlık, Yahudilik, İslam vd.) resmen tanırken, Türkiye, laikliği bile henüz anayasaya koymadan önce, “devletin dini din-i İslam’dır” hükmünü anayasadan çıkarmıştır.

 

Önemine binaen istedim ki, Avusturya’yı, Müslümanları ve güncel gelişmeler ile sorunları ana hatlarıyla yazayım. İnşallah birkaç hafta sürecek olan bu yazı dizisi için siz sevgili okuyuculardan da istirhamım, katkılarınızı esirgememenizdir.

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA