78 Kuşağından Mirza Akıncı Mezarı Başında Anıldı

Haber: Murat AKKUŞ-Iğdır

78 kuşağından “Solcu Hoca” diye bilinen Mirza Akıncı bugün mezarı başında anıldı. 28 Nisan 1980 tarihinde bir saldırı sonucu Iğdır’da Vakıfbankın önünde silahlı saldırıya uğrayarak yaşamını kaybeden Öğretmen Mirza akıncı bugün Melekli beldesindeki mezarı başında anıldı.

Katledilişinin 41’nci yılında mezarı başında gerçekleşen anma törenine Halkın yanı sıra CHP İl Başkanı Yardım Artantaş, HDP İl Eşbaşkanı emekli öğretmen Süleyman Serhat, 78 kuşağından Behlül Ağırdağ, Mehmet Nuri Güneş, Asker Bostancı ve Kızı Nigar Akıncı iştirak ettiler.

Katılımcılar mezarına karanfiller bıraktılar. Mezarına çiçekler, sarmaşıklar ekilirken başucuna çok sevdiği salkım söğüt ağacı dikildi. Anma töreninde Mehmet Nuri Güneş ve kızı Nigar Akıncı birer konuşma yaptılar.

Ömrünü Demokrasiye adayan fakir ve yoksulların yanında yer alan 78 kuşağının değerli bir yoldaşı olan Mirza hocayı anmak için buradayız. Mirza Akıncı emekten yana tavır aldığı için 48 yaşında katledildi. Onun için ona ahde vefa göstermek için buradayız’’ dedi.

Mirza Akıncı’nın kızı Nigar Akıncı ise anmada “Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz!” şiirini okudu. Anma Fatiha ve duaların okunmasıyla okunarak sona erdi.

78 Kuşağından Adnan Şur Mirza Akıncı’yı Anlatıyor: 

Vicdan Ve Onur Kahramanı Mirza Akıncı…

O bir sivil itaatsizdi. Şiddetsiz direniş onun ilkesiydi. Onurun, şerefin, haysiyetin, en iyi vicdanın, Adaletin ve insan sevgisinin bir kahramanı, abidesiydi Mirza hoca. Katledenler ise onurun, Şerefin, haysiyetin, iyi vicdanın, adaletin ve insan sevgisinin düşmanı olan eli kanlı faşistler tarafından kalleşçe katledildi. Sevgili hocam, mücadelendeki anılarınla biz sevenlerinin ölümsüzler katında hep yaşayacaksın ruhun şad olsun Büyük Devrimci.

Iğdır'ın Karanlık Yıllarında, Karanlıkta Bir Mum Işığı Mirza Akıncı

Mirza hocamı anlatmama neden olan sebep, bu üstün değere duyduğum sorumluluk bilincimin neden olmasıdır. Çünkü Mirza hocamla o karanlık yıllarda çokça anımız var. Mirza hocayı bir kaç kez rüya ekranımda gördüm. Bu sistem kendisini tuhaf, umulmadık biçimlerde ifade eder. Ben de rüya ekranımda geçmişi gördüm ve bu günkü düşüncelerimle bir bağ kurarak Mirza hocaya yönelik düşüncelerimin kendini göstermesine motive etmiştir.

Evet, Mirza hoca o karanlık yıllarda, vicdan, onur, şeref, haysiyet ve insan sevgisinin bir abidesiydi, aynı zamanda bir mum ışığıydı. Mum aydınlanma düşüncesinde ulvi bir simgedir. Mirza hocam bir düşünce ve dava adamı olarak o mumu yakarak çevresinde bir ışık halesini oluşturmuştur. Çok saldırılara uğradı, hatta defalarca öldürülmekle tehdit edilmişti. Mirza hocam, yürekliydi, korkusuzdu, bu tepkileri gülerek engin bilgisiyle temellendirerek karşılıyordu. Bu yaşananları konuştuğumuzda bana vermek istediği mesajını yıllar sonrası anladım. Ölüm korkusundan Iğdır'ı terk edecek Mirza hoca bir hiç olacaktı, ama Iğdır'da kalacak bir Mirza hoca her şey olarak kalacaktır.

Mirza hocamla TÖB-DER'de, Iğdır Kültür Derneğinde, Can Turistik Otelinin kahvesinde, Yemli'nin kahvesinde, Yaşar Aydın'ın kahvesinde bir araya geldiğimizde çeşitli konular üzerinden çok sıcak öğretici sohbetlerimiz oluyordu. Özellikle eğitim üzerinden konuştuğumuzda bana şunu söylerdi:'' Kafası gelişmiş bir eğitimci öğrettiği gibi aynı zamanda öğrencisinden de öğrenendir, çocuklarla iyi anlaşandır sosyal iyileştiricidir. Bunları yapa bilen bir öğretmen ne unvan bekler nede mükâfat bekler ''diyordu. Mirza hocanın bu duruşu yirminci yüz yılın en büyük eğitimcilerinden biri olan 1917 Bolşevik devriminden sonra Gorki eğitim topluluğunu kuran A.S. Makarenko'yla, Cengiz Aytmatov'un öğretmen Duyuşeniyle, Ferit Edgü'nün Hakkâri’de bir mevsim romanında on bölüm anlattığı öğretmen Halit'le bir araya gelmiştir.

1970'lerin ortasında Iğdır'da devrimciler Iğdır Kültür Derneğini kurmuş, o çatının altında bir araya gelerek, tek bir vücut olmuşlardı. Mirza hoca genellikle, yeni gelişmekte olan oğlu, Feyyaz'la, Yavuz'la birlikte dolaşırdı, onlara hep örnek bir devrimci olmayı öğütlerdi. Hiç unutmam, Can Turistik Otelinin kafesinin önünde Mirza hocam, ben, Uğur Taner, Cemil Taşkın, Caner Abatay, Feyyaz ve Yavuz oturuyorduk iyi bir sohbet üzerindeydik, Mirza hocam oğlu Feyyaz'a ve Yavuz'a şu öğütte bulundu:" Bak Feyyaz, Yavuz Adnan abinizden hiç ayrılmayın onu model alın, her şeyi ondan öğrenmeye çalışın çok kazançlı çıkacaksınız." Bu açıklaması beni onore etmişti. Ben onunla bir araya geldiğimde benim kitap okuma tutkumu bildiği için yanında kitaplar taşırdı. Fakir Baykurt'un, Çetin Altan'ın, Yaşar Kemal'in, Erol Toy'un, Nazım Hikmet'in,Yılmaz Güney'in, Talip Apaydın'ın, Orhan Kemal'in, Kemal Tahir'in kitapları üzerinden çok tatlı bilgi alış veriş yapardım.

Mirza hocam kadar önemli, değerli Eyüp Artıışık, Mustafa Karabatak, Hasan Ocak, Zeki Bektaş, Nurettin Çiftçi, Ayhan Dağdeviren, Enver Oğan, Tuncer Demirel, İsrafil Akçay ve o yıllarda TÖB-DER çatısı altında bir araya gelen değerli hocalarımı hürmetle saygıyla anıyorum. Mirza hocamın da, Tuncer Demirel hocamın da derin yapının katilleri ve onların gerisindeki yönlendirici üst akıl hala aramızda ellerini kollarını sallayarak dolaşmaktadırlar. Ve bir gün vakti geldiğinde ülke insanına işledikleri cinayetlerin hesabını vereceklerdir.

Mirza Akıncı, içimde saygıyla önünde eğildiğim ulvi bir anıttır

Mirza Akıncı, içimde saygıyla önünde eğildiğim ulvi bir anıttır. Mirza hocam, İçimde bir mum ışığıdır. Ve içimdeki karanlığı bana aydınlatarak, kendimle yüzleşmemi her daim sağlayacaktır. Etli, kanlı, canlı yüreği, insan değerleriyle öyle motive olmuştur ki, hocamın, boş zamanlarında Iğdır PTT'sine sabahtan gidermiş akşama kadar okuryazarı olmayan vatandaşların telgraflarını yazarmış. Bunu bir disiplin olarak, katledildiği güne kadar ulvi bir vazife olarak sürdürdü. Mirza hocam ruhun şad olsun. Ebedi istinatgâhında ışık hiç eksik olmasın.”

Anmadan Görüntüler: