DEVLET BU İKİ AÇIĞI KAPATMAZSA...

Dışarıda ve etraf coğrafyada halkların gönlünü feth eden Türkiye doğal olarak her zaman olduğu gibi günümüzde de büyük sorunlarla kuşatılmaya zayıf düşürülmeye çalışılmaktadır. Biz bu sorunlardan dernekçilik ve toplumu kıskaca alan haciz belasına değindik.
Bu haber 2018-02-02 21:18:47 eklenmiş ve 1621 kez görüntülenmiştir.

DEVLET BU İKİ AÇIĞI KAPATMAZSA...

 

Türkiye devlet anlamında Küresel terörle, terörizmle mücadele ederken başarılı mücadelesiyle bütün dünya devletlerine örnek olduğu gibi, en çokta yüzyıldır terörün kıskacında olan Kürt halkının teveccühünü kazanarak adeta tarih yazmaya başladı. Bundan dolayı Irak-Suriye gibi devlet  vasfı olmayan diktatörlüklerde yaşayan Kürtler ana vatanlarının Türkiye olduğunu her fırsata ifade etmeye, Türkiye ile aralarındaki sahte suni sınırların kaldırılmasını istemeye  başladılar. Bu anlamda devletin Kürdistan coğrafyasında küresel katillerin at oynatmayacağı bir alt yapı da (eğitim, sağlık, kültür, güvenlik, ekonomi...) en büyük beklentileri arasına girmeye başladı.

 

Dışarıda ve etraf coğrafyada halkların gönlünü feth eden Türkiye doğal olarak her zaman olduğu gibi günümüzde  de büyük sorunlarla kuşatılmaya zayıf düşürülmeye çalışılmaktadır. Doğu Medya olarak ülke çıkarlarını baz alan STK başkan ve yönetimleriyle yaptığımız istişareler sonucu edindiğimiz izlenimleri kamu oyuna taşıdık.

Dernek başkanlarımızın dikkat çektikleri iç konuları "Dernekler ve Hacizler" oldu. Bu iki hayati konuyu bir yazıya sığabilecek şekilde özetlemeye çalışacağız...

 

 DERNEKLER DENETLENMELİ, YENİ YASALARLA  BU ALANLA OYNAMA BİTİRİLMELİDİR...

 

Türkiye toplumunun, vatandaşının başında dönen iki büyük bela var. Bu belalar devleti de, vatandaşı da çökertecek cinsten belalar.  Bunlardan 1. Dernekler,  2. Hacizler.

 

Bir ülkede sivil toplum örgütleri  (STK-STÖ) ne denli gelişmişse, ne denli şeffafsa o ülkede demokrasi, ekonomi, yönetim, siyaset, kültür-sanat...  o oranda gelişir. Gelişmiş ülkelerde her alanda faaliyet gösteren STK'lar olduğundan dolayı o ülkeler küresel bazda oyuncu ve aktör olabiliyorlar.

 

Dernekçilikte Türkiye'ye geldiğimizde derneklerin büyük çoğunluğu tabeladan ibaret içi boş yapılar olarak karşımıza çıkarken, toplumsal anlamda güç olabilecek derneklerin çok azı dışında tümünde, çakalların, ihanetçilerin, hırsız-soytarıların at oynattığı toplumu kullandığı, pazarladığı yapılanmalar olarak karşımıza çıkmaktadır.  

 

Nasıl ki 2016-17 yıllarına kadar yerel yönetimler çetelerin at oynattığı rant alanına dönüştüyse günümüzde de dernekler toplumsal alanla oynayan  çakal sürülerinin hedefi haline gelmiş bulunmaktadır.  Örneğin a derneği kongresini yapmış yönetimini seçmiştir. 3-4 ay içinde yönetimden eser kalmıyor.  Kongrelerde seçilemeyen sahte yöneticiler ortalığı kapladığı gibi,  mevcut yönetim ya dağılıp gidiyor, yada dağıtılıyor. İşte bu noktadan sonra toplumla oynayan çakallar devreye giriyor. Derneği cebine koyup istediği gibi kullanmaya başlıyorlar.  Özellikle il-ilçe-köy derneklerinde birbirini tanıyan insanlar çoğunlukta olduğundan-toplumumuz feodal bir toplum olduğundan kimse kimse hakkında şikayetçi de olamıyor. Dernek yada dernekler toplumsal alanın çürütüldüğü bitirildiği bir araca dönüşmektedirler. Vatandaşın cesareti kırıldığı gibi, vatandaş toplumsal alanda da duyarsızlaştırılarak psikolojik ve sosyolojik anlamda güdülebilen bir koyun sürüsüne dönüştürülmektedir.

 

Bu durum beraberinde daha da büyük tehlikeleri ve hastalıkları toplumsal alana taşımaya başlıyor. Topluma hizmet amacıyla hareket eden birçok insan ya kullanılarak, yada sindirilerek  düşürülüyor. Dernekçilik çaktırılmadan dürüst-namuslu vatandaşın düşürüldüğü bir silaha dönüştürülüyor. Sonuç itibarı ile etki ajanları ve ihanetçilerin kök saldığı bir batak oluşuyor.

 

Özünde bu tehlike bir ülkeyi yıkımdan, geri kalmaya, buradan ifade özgürlüğüne; buradan demokrasi ve yönetime kadar tamamen vatandaşı edilgen hale getiren bir ülkenin karşı karşıya kalabileceği en büyük toplumsal saldırı alanıdır. Toplumsal alan şeytanın bile aklına gelmeyen yöntemlerle çökertilmektedir. Bir ülkede vatandaş çökertiliyorsa, düşürülüyorsa... Doğal olarak o ülkenin geleceği de çökertilmektedir.

 

TÜRKİYE DEVLET OLARAK DERNEKLER MASASINI ÇALIŞTIRMALIDIR  ve BU KURUM UZMAN PROFESYONEL BİR KADRO TARAFINDAN DENETLENMEYE  TABİ TUTULMALIDIR, AÇIKLAR TESBİT EDİLİP BU ALANA YENİ MADDELER EKLENMELİDİR...

 

Bir yönetim seçildi. 2-3 yada 3-4-5 ... ay içinde bitdi. Dernekler masası şikayet vb. beklemeden o derneği derhal takibe almalı. Yapılan olağan yada olağanüstü genel kuruldaki yönetimi derneğin icra kurulundan istemeli ve kendisi devreye girerek bu yönetimleri toplantıya çağırarak neden dağıldıklarını veya dağıtıldıklarını çözmelidir. Derneği yeniden genel kurul dahil dernek vasfını yerine getirecek bir yapılanmaya, olmuyorsa kapatma dahil her tür şık  hayata geçirilmelidir.

 

Dernekler masası dernekçiliğe yeni maddeler eklemelidir. Yöneticiliği kabul edenlerin görev ve sorumluluklarını net olarak ortaya koymalı. Mazeretsiz çekilen, toplumsal alanın kullanılmasına yol açan yöneticilere para-hapis gibi cezaların getirilmesi gerekmektedir.

 

Aidat toplama, derneklere bağış konusunda çok katı kuralların işletilmesi gerekmektedir. Örneğin bir belediye, iş adamı yada firma bir derneğe bağış yaptığında o dernekten en az 5-7 arası yönetici olmalı alınan aidat-bağış yada makbuz o yöneticilerle bağışı yapan tarafından imza ve kayıt altına alınmalıdır.   Bu kurala uyulmadığında toplumsal alan kullanılarak resmen bir çeteleşme oluştuğu ve suç işlendiği maddeleştirilmelidir.

 

Bu durum Türkiye'de büyük bir hastalık halini almıştır. Filan belediye başkanı, filan iş adamı yada firma filan derneğe şu kadar bağış yaptı. Belge nerede,  nasıl verdi, niçin verdi, o derneğin yönetiminin haberi var mı...? Bu açık bütün dernekleri çürütmektedir.  Çakal kişiliklerin önü açılarak toplumsal alan haraç alınan bir alana dönüştürülmektedir. Toplumsal alanı kullanan bld başkanından siyasetçiye toplumla oynayan kişiliklerin önleri sonuna kadar açılmaktadır. Bu durum biraz derine inildiğinde ise etki ajanlarının siyaset ve stk alanına sızma ve kontrollerine almayı da beraberinde getirmektedir.

 

Bu alanda ki eksiklikler, dernekler masasındaki eksiklikler, denetimsizlik;   toplumsal alanın çakal-hırsız; toplumu pazarlama ve çürütmeden nemalanların adeta at oynattığı bir alana çevirdiği gibi etki ajanlarının, ihanetçi yapılanmaların  toplumsal alanla oynamalarının önünü de sonuna kadar açmaktadır. STK, stk vasfından çıkarak toplumsal alanı çürüten, bitiren bir batağa dönüşmektedir...

 

Mevcut sistemde, Türkiye'de toplumsal alanla oynayan zübükler  ben filan derneğin başkanıyım diyerek ya tek olarak, yada kendi kişiliğinde 1-2 iki kişi yanına alarak özel-tüzel kişiliklere dalarak kayıtsız bir şekilde  haraç almaktadırlar.

 

Belediye iş adamı firma kişi-kurum bağış yapacak özel ve tüzel yapılara bağış vb. konularda dernekler resmi olarak başvurmalıdırlar.  Başvuruda da yönetimin yarısından fazlasının imzası olmalıdır. Bu meyanda dernekler masası katı kurallar geliştirmelidir. Yerel yada kamuda, yada özel sektörde bağış yada toplumsal alana destekte belediye başkanlarından, kamu yönetimine buradan iş adamına bir il ilçe köy yada değişik bir stk adıyla gelenlerden yönetimin yarıdan fazlasının onayının olduğu belge istenmeli. Yoksa bağış yardım vb yapılmamalıdır. Yapanın da talep edeninde direkt çete kategorisine  alınarak örgütlü suç kategorisinde  cezai müeyyideye tabi tutulacak şekilde  kanunlaştırılmalıdır.  

 

Tabela dernek vasfı olmayan dernekler kapatılmalı, Dernekçilik alanında ki  boşluklar kapatılmalı, dernekler masası yeniden yapılandırılmalıdır.  Çünkü bu alandaki boşluklar vatandaşı çürütmekte, edilgen, kullanılabilen koyun sürüsüne çevirmektedir. Günümüzde dernekler masasında adamın varsa her açığı kanuna uydurabiliyorsunuz. Dernek başkanlarının cebine 5-10 koyup sonuna kadar kullanabiliyorsunuz.

 

İl-ilçe, federasyonların onayı alınmadan bir il adına bazı derneklere belediyelerin yer vermesi ise tam bir felaket. Rant gücüyle düşürülmeyen, kullanılmayan  tek bir vatandaş kalmıyor. Bir başka ifadeyle bir il-ilçede bir il adına derneklere bina tahsis edildiğinde o ilin federasyonları ve il derneklerinin hepsinin ortak oluşturacağı bir yönetime teslim edilmelidir. Aksine yarar gibi yutturulan bu durum toplumu çürütme ve düşürmede en büyük batağa dönüşmektedir... Dernekler masasının bu gibi durumları idrak edecek yeti ve yetkinliğe donanıma kavuşturulması gerekmektedir...

 

TÜRKİYE TOPLUMUNU KİLİTLEYEN BİTİREN EN BÜYÜK PRANGALARDAN BİRİ DE HACİZLERDİR...

 

TC kurulduğundan 2000'li yıllara kadar tamamen vatandaşı bitiren, maddi-manevi, kültürel, fiziki anlamda vatandaşı soykırıma uğratan bir yapılanma, bir diktatörlük  olduğunu artık günümüzde bilmeyen yok.

 

Bu eski TC nin topluma vurduğu en büyük prangalardan biri de hacizlerdir. Hukuk bürolarının ezici çoğunluğunun da vatandaşı çökerten profesyonel etki ajanları tarafından işgal edildiği gerçeği unutulmamalıdır.

 

Bu anlamda 15 Temmuz Fetö darbesinden önceki tarih baz alınarak vatandaşın ezici çoğunluğunu kilitleyen faizsiz ana para olarak  20-100 bin arası hacizlerin ve vergilerin tümü derhal kaldırılmalıdır. 

 

Adliyeler hukuk sistemi dağ gibi biriken bu kamburdan derhal kurtarılmalıdır. Bu kamburun bitirilmesi 2019 da yapılacak yerel ve genel seçimlerde hem iktidarın hem de devletin elini güçlendirecek, vatandaşa öz güvenini verecek Türkiye tarihinin en büyük devrimci çıkışı olacaktır.

 

Bu tarihten önce Firma ve Kobilerin Kamu bankaları, diğer yerlerden aldıkları  100 binin üzerinde krediler vb. faizsiz ana paralarıyla yeniden yapılandırılmalıdır.

 

Her vatandaş yerel, ulusal, küresel anlamda siyasi,  sosyal, ekonomik anlamda potansiyel bir güç olduğu gerçeğinden yola çıkılarak, herhangi bir kanuna bağlı kalmadan, şart-şurt aranmadan...  talep etmeleri halinde şart-koşul aranmadan devlet  kişi-kurum, özel-tüzel firmalara alt yapılarını oturtacak bir kereliğine mahsus  300-500 bin arası kaynak sağlamalıdır.  Bir başka ifadeyle geri dönüş olmayacağı şıkı da varsayılarak risk alınmalıdır. Ekonomide risk faktörü tam işletilmediğinde gerikalmışlık asla aşılamayacağı gerçeği unutulmamalıdır.

 

Bu kaynak ülkemizi yerel, ulusal küresel anlamda devleştirecek onlarca firma doğuracaktır. Çünkü bu ülkeyi ileri taşıyacak vatandaşın binlercesi devletin de anlamayacağı şekilde eski TC tarafından kilitlenmiştir. 

 

Gelişmiş ülkeler bu gerçeği bildiklerinden, atılım yapacak potansiyeli çözdüklerinden...  Küresel bazda at oynatan bir sürü firma ortaya çıkarmışlardır.  Dünyanın diğer ülkeleri ve milletleriyle top oynar gibi oynamaktadırlar... Bu açık bu oynamaya büyük bir set çekecektir...

 

Türkiye ekonomik anlamda a ligine çıkmak istiyorsa,  hukuk bürolarının vatandaşa oyun ve kumpasına acilen son verilmeli. Amasız talep eden potansiyeli büyük firmalara kanun ve şart aranmadan derhal destek sunulmalıdır. Potansiyel olayı önemli burada ise milli manevi değerlere bağlı Rant-kayırma benzeri  kişilik zaafı olmayan ekonmi-siyaset ilmini bilen müfettişler yada bir organ oluşturulmalı. Özel, tüzel bir firmanın gidebileceği sınırları hesaplayabilmelidirler...

 

Günümüzdeki sistem ve kanunlarla potansiyeli olan bir firma ve vatandaşın yürümesi 50 yılı bulur... Bu anlamda Türkiye inanılmayacak derece de büyük kayıplar yaşamaktadır. Zaten dünün TC'sinde ise tek kelime ile soykırıma ve faili meçhule uğramaktaydı. Yeni Türkiye'nin küresel bazda bir oyuncu ve aktör olmasının en büyük yolu eski TC'nin toplumsal alanı çürüttüğü, düşürdüğü açıkları ekarte etmesinde yatmaktadır...


ETİKETLER : DERNEKLER DENETLENMELİ YENİ YASALARLA BU ALANLA OYNAMA BİTİRİLMELİDİR...
Diğer DKM-Analiz haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA