ÇÖZÜM SÜRECİNE SAHİP ÇIKMALIYIZ
ÇÖZÜM SÜRECİNE SAHİP ÇIKMALIYIZ
Ülkemizin girdiği barış süreci birkaç provakatif eyleme kurban edilmemelidir. Edilmeyecektir de... Ben şahsen hükumetin çözüm sürecindeki samimiyetine inanıyorum. Süreç yasal güvence altına alındı. Son Ak Parti kongresinde hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan çözüm sürecinin sonuna kadar arkasında olacaklarına dair söz verdiler. Ve bu taahhüt hükumet programına alındı.
Hükumetin Kürt hareketinin baskıları sonucu bu kararı aldığını da düşünmüyorum. Hükumet, kendi vatandaşının demokratik hak ve hürriyetlerini yaşamaya hakkı olduğuna inanan bir iradeye sahip bence... Ve bu sorun çözüldükten sonra ülkenin uçuşa geçeceğini biliyor. Bunun için çözümde ısrar ediyor ve çözeceğine inanıyorum. Aksini düşünmüyorum.
Türkiye'nin Kürt sorunu denilen prangadan kurtulmasını istemeyen iç ve dış odaklar var. bunlar Gezide, 17 Aralıkta ve en son Kobani eylemelerinde olduğu gibi fırsat buldukça provakatif eylemelerle engel olmaya çalışıyorlar. Temel hedef çözüm sürecini engellemektir. Bu ülkenin yurttaşları olarak bunlara meydan vermemeliyiz. Güçlü Türkiyeyi istemeyen bazı batılı ülkeler başta olmak üzere, silah tüccarları ve uyuşturucu mafyaları ile bazı komşularımız süreçten son derece rahatsız.
Sayın Öcalan “İğne deliği kadar Barış umudu varsa şans tanımalıyız” diyor. Doğru olan da budur. Kobani eylemlerinde yaşanan provakasyonlar İmralı'yı devre dışı etme girişimdir. Sürecin yüzde doksanı gitti. Son yüzde on da süreci boşa çıkarmaya çalışmak ülkemizde yaşayan herkese ihanettir. Hükumetin şimdiye kadar yaptığı reformlar kayda değerdir. Devamının gelmesi için hep birlikte çaba sarf etmeliyiz.
Kuzey Kurdistan coğrafyasında yaşayan biz Kürtlerin bir devleti var. O da Türkiye Cumhuriyetidir. Hep birlikte demokratik bir cumhuriyette kardeşçe yaşamanın fırsatıdır çözüm süreci. Kürt halkının ana dilde eğitim gibi bazı demokratik hak ve hürriyetlerde talepleri var. Bunların bir kısmı tamamlandı, bir kısmınında yasal düzenlemelerle aşılma yoluna koymalıyız. Bu talepleri hep birlikte demokratik yol ve yöntemlerle istemeliyiz.
Kürt hareketi bölgede kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere tahammül göstermelidir. Tek tip insan yaratarak özgürleşemeyiz. Farklı düşüncede olan insanlarımıza hoşgörü ile yaklaşılmalıdır. Örgütlenerek ikna yoluyla siyasi düşüncenize taraftar toplayabilirsiniz. Ancak “Benim gibi düşünmeyene burada hayat hakkı yok” mantığı yanlıştır. Yıllarca demokrasi diye mücadele edip, sonra da kendi halkımızdan bireylere antidemokratik yöntemleri dayatmak reva mı?
Çözüm sürecini suistimal etmeden samimiyetle müzakerelere geçilmelidir. Süreci Sayın Öcalan’ı da kapsayacak bir genel af ile yasal düzenlemelerle taçlandırarak bin yıllık kardeşliğimizi perçinlemeliyiz. Otuz yıldır çekilen acıların üstüne sünger çekilmelidir. Türk milleti Malazgirt’ten, Yazuz’a, Yavuzdan Çanakkaleye hep kader birliği yaptığı müslüman Kürt kardeşine düşman olmadı, olamaz. Ne çektiysek Şeyh Sait ile İskilipli Atıf Hocayı asan aynı zihniyettin sisteminden çektik.
Halklarımız asla düşman olmadılar. Her fırsatta barışı dillendiren Sayın Öcalan’ın barış umudunu yeşertmek için çözüm sürecine sahip çıkmalıyız. Komşunun dükkanını yakarak barış istenmez. Türkiye bizimdir. Türkiye dışında yaşayan Kürtlerin hamisi de Türkiye Cumhuriyetidir diye düşünüyorum. Bu böyle olmalıdır. Kobani’ye gelince her ne kadar durum farklı olsa da devletler hukuku, PYD’nin Esad’la ittifakı iddiaları vesaire söylemlere rağmen Türkiye’de idareciler beklenti içinde olan Kürt yurttaşlara karşı söylemlerine dikkat etmeliydi. Ve Kobani’ye silah yardımında ve geçişlerde beri kalınmamalıyıdı diye düşünüyorum. Kobani için yapılan saldırgan eylemleri tasvip etmek mümkün değil.
İstediğin kadar kitleyi topla kamuoyu oluştur, dünyayı Kobani’ye yardıma çağır, peki yakıp yıkmak niye? Maalesef yaşanan kargaşada ikisi polis 35 insanımızı kaybettik. Bir daha yaşanmaması umuduyla.. Çözüm sürecinin bundan sonra daha da güçlenerek yoluna devam edeceğine olan inancım tamdır.
İnadına Barış, Kardeşlik, Ve Çözüm Süreci...
muratakkus11@hotmail.com
