CEMAATLER VE TARÄ°KATLAR ARASINDAKÄ° O BÜYÜK SIR
Sevgili kardeşlerim, bırakın artık bu cemaat ve tarikat işlerini!
Adresin belliyse, yol haritan beynin, rehberin ise kuran olsun!
Unutma, Yaradan’ınla arandaki tek perde, seccadendir! Ötesi yok!
Sana ÅŸah damarından daha yakın, bu kadar açık adres için düÅŸülür mü hiç bilinmedik yollara ve girilir mi din tüccarlarının eteÄŸinin altına, düÅŸülür mü hiç, bu denli uyuk teslimiyete?!?
Bakınız, Fetö kapısına giden hiç kimse, vatan hainliÄŸine gitmemiÅŸti, öyle deÄŸil mi?
Ancaak hepimiz gördük ki, Fetö kapısına ellerinde kuranla gidenlerin, azılı birer vatan haini olarak tanklarla çıktıklarını!
Neden? Çünkü artık onlar beyin kumandalarını Fetö'ye baÄŸlamış, tamamen teslimiyete düÅŸüvermiÅŸlerdi!
Ha Ä°ÅŸte Åžimdiii…
Diyelim ki senin tarikatın, ya da cemaatin, 15 Temmuz Fetö kalkışması misali aynı kalkışmaya kalksa, inan sende, yani inandığın kapıya Kuranla giden sen, sende tanklarla çıkar, belki daha beterini yaparsın!
Çünkü, hangi amacın aracı olduÄŸunu farkında olmadan, sana kodlanan algıyla o yoldasın ve
teslimiyet çukurundasın!
Sen mürit olursan, kaderin mürÅŸidinin ellerinde olur; hele ki buda günümüzde son derece tehlikeli bir durumken ve dolayısı ile senin üzerinden ne yapılmak istendiÄŸini bilemezken! Aman haa!
Bu yollar, Mevlana zamanında doÄŸru yoldu, ancak bu zamanda hangi kapının ülkeyi ne zaman satacağı hiiiç ama hiç belli olmazken, sakın ha, sakın derim kardeÅŸlerim!
Ellerinizi havaya kaldırdığınız şu teslimiyet resminiz, sadece ve sadece beyninize olsun;
O sizi "Rabb"ınza götürür!
Aracıya gerek yok! Aracıya gerek görürsen, öyle yanlış araçlara bindirir ki seni, lastiÄŸin patlayana kadar, tünelin sonunu görmediÄŸin yollarına düÅŸersin!
Lastik patladı mıydı, ya karşı duvara çarparsın, yahut bilinmez bir uçurumun dibinde buluversin kendini!
Sana; “ Nerden gedin, nereye gidersin?” diye soranlara, ne gösterecek bir adresin olur, nede bir cevabın; çünkü Allahtan gelen, Allaha gider!
Sen ise baÅŸka araca bineli ve rotanı önde gidenlere çevireli, nerden geldiÄŸini ve nereye gittiÄŸini çoktan unutmuÅŸ olacaksın!
Nerden geldin? Falan Tarikattan, filan cemaatten…
Nereye gidersin? Öndekiler nereye giderse, bende oraya” dersin!
Gördünüz mü iÅŸte, sürü düÅŸüncesi ve zincirleme uçurum yolculuÄŸu bu!
Ondandır ki, sadece ve sadece Yaradan’ın ve vatanın askeri olun, mürÅŸit bildiklerinizin müridi olmayın sakın! Ha pardon mürit mi dedim?
Yo yo artık mürit diye bir ÅŸey yok;
Sen; “ MürÅŸidim” dersin, oda sana “Mürit” der ama sen artık onun askerisin!
Rahat!
Hazır ol!
NiÅŸan al asker!
Veee
Emret komutanım!
Teslimiyet Zehri…
Hem farkına varmadan, ümmeti olduÄŸumuz Peygamberimizi unutup, “O” sevgiliden daha çok sevdiÄŸiniz mürÅŸitlerinizi, loca efendilerinizi “O”nun yerine koymak sizi ÅŸirklerin ÅŸirkine sokarak, günahın çıkmaz batağına saplayacaktır! Günahtan korkan sizsiniz ya; bi hatırlatayım dedim!
Yapmayın, etmeyin! Zira 15 Temmuz aynasının karşısına geçip kendilerine bir tokat atarak, giden akıllarını tekrar baÅŸlarına çağırmaları gerekirken…
Hala, evet evet hala loca efendilerine inanıp, yattığı hapisleri bile “Sınav” belleyip, vatana doÄŸrulukları kurÅŸunların adını “Din iman” belleyen odunlar var hala!
Hadi dün görmedin, bugün nasıl olurda görmezsin?
Görmez; iÅŸte bu denli uyur beyin, bu denli teslimiyet, bu denli algı çöküklüÄŸü ve gördü körlüÄŸü, bu denli cehalet ancak ve ancak tarikat ve cemaat sisteminde var!
Tabi körü körüne, günahıyla sevabıyla teslimiyet, particilikte ve takım taraftarları resminden de görüyoruz! Zira boynuna baÄŸlı kendirin ardından gitmekten ne beklenir ki? Ha iÅŸte günümüz Türkiye’sinde tüm kargaÅŸalarımızın asıl zehri tamda budur; Yani, inandığın yere teslimiyet!
Vee Gelgelelim…
Bir araÅŸtırma için Adıyaman'a da gitmiÅŸtim!
Ä°nanın bana gitmeden önce duyduÄŸum menzille, gidip gördüÄŸüm menzil çok farklıydı.
Teslimiyet vardı, hizmet vardı, müthiÅŸ bir ticari döngü vardı!
Giderken içimdeki o tertemiz menzili, dönerken menzilde bırakıp dönmüÅŸtüm!
Dedim ya; içimdeki menzille, gidip gördüÄŸüm menzil çok ama çok baÅŸkaydı.
Siz eÄŸer teslimiyette iseniz, ellerinizi çenenizin altına alıp, çoook derin düÅŸünün ve gözünüzü bir an olsun bile kırpmayın artık derim!
Zira sisteme bakarsanız, benzerlikler aynı!
Sanki kaptan aynı yola sürmüÅŸ, gidiyor! Demedi demeyin!
Neden Kollara Ayrılmışlar
Neden 1
Ha neden mi tarikatlar ve cemaatler kendi aralarında kollara ayrılmışta,
Hizmet ettikleri inanışın aynı aÄŸacın gövdesi olduÄŸunu söylerler de,
Kendilerinin yol ayrımını ancak ayrı olsalar da, aynı ağacın dalları olduklarını ifade ederler?
Bu sözleri alim dedelerimizin aÄŸzından da mutlak duymuÅŸ(sun)uzdur;
Ä°nsan büyüklerinden duyduÄŸuna yer yer inanır ya!
Åžimdi üstteki ÅŸu birkaç satırı bir cebe koyup öyle, ilerleyelim (…)
Hadi Cemaatlerin yüzünü Fetöden bilirdik de, lakin 15 Temmuz sonrası biz bi tarikatların peçesinin altında “Ne var”ı merak etmeye baÅŸladık ve yarın olabileceklerinin kaygılarını taşımaya tabi ki!
Eh düÅŸününce makarayı bi baÅŸa sardık, taaa dedelerimizden duyduklarımıza yani!
Sonra baÅŸladı kendi içimizdeki sorma sorgulama ve az evvel cebe koyduÄŸumuz o cümleyi ameliyat masasına yatırmaya!
Tabi canım, Yaradan’a hizmet tek aÄŸaçsa, neden ayrışım olsun?
Sözü edilen aÄŸaç inanışımız yani!
Eh o zaman bu aÄŸacın dalları budakları neden ayrı ayrı ismedilsin, neden ayrı kollara bölünsün ve neden birçok farklı isimlerle cemaat ve tarikatlar çatısı altında toplanılsın?
Olmaz azizim olmaz!
Hangi aÄŸaçta; elma, armut, portakal, kestane, domates, maydanoz, tere, hepsi birden yetiÅŸir ki?
YetiÅŸmez elbet! Çünkü her bir meyvenin aÄŸacı ayrıdır; portakal aÄŸacıysa, sadece portakal yetiÅŸir.
Öyle ya, her aÄŸaç kendi meyvesini yetiÅŸtirir, ÅŸifaları da ayrıdır, renkleri de, tatları da.
Ha birde tere, maydanoz yetiÅŸtiren bostan, aÄŸacın, elma armut’unu yetiÅŸtirir mi hiç?
Yada, portakal mandalina aÄŸacı, bostanın, soÄŸan maydanozunu yetiÅŸir mi hiç?
YetiÅŸtirmez elbet!
Tabi artık, dedelerimizden duyduÄŸumuz bu cümlenin, din tüccarları yüzünden günümüzde yeri olmadığını biliyor ve sorgulamaya devam ediyoruz!
Evet, baÅŸlarındaki ÅŸeyhleri, hocaları, ayrı cemaat ve tarikatlar olarak görünseler de hepside bir bütündür, aynı yere hizmettir yani!
Ama bu yer öyle söyledikleri gibi Rabb’a deÄŸil, aynı masaya hizmettir!
Masa dedim ey ahali, duyduk duymadık demeyin!
Ve artık ellerinizdeki bi dolu bilinmez dosyalarınızla, çıkın o masa çekmecelerinden!
Yoksa sen, o masayı da mı hiç duymadın?
Hani vardır ya, Fetönün hizmet ettiÄŸi masa, hani ülkemizde terörün hizmet ettiÄŸi masa, hani bu Fetö ve teröre alkışlarıyla hep dertsek verenlerin hizmet ettiÄŸi masa! Ha iÅŸte o masa!
Ne sandın ya! Bunlar ayrı masalara mı hizmet ediyorlardı?
Yok azizim yok, masa tektir, lakin hizmet edenleri ve çekmeceleri çoktur!
İsimleri ve rol aldıkları sahneler farklı olsa da, hepside aynı yumurtadır!
Bakmayın siz rengarenk boyandıklarına, boyansa da yumurtaların içi hep aynıdır!
TokuÅŸtur, al birini, vur ötekini yani!
Peki, bu tarikatlar ve cemaatler neden ayrı kollara bölünür, neden ayrı görünürler?
Neden olacak canım, biri ifşa olsa, diğeri ayakta kalsın diye!
Biri gider, biri gelir!
Ha bunu kendi alt tabakaları yani talebeleri ve sofileri de bilmez, onlarda saf saf birbirlerinden ayrı olduklarını sanır!
Bir yer ifÅŸa olur, hooop diÄŸer yere kayma baÅŸlar; Kay babam kay!
Ahtapot gibi tek kollu olmamalarının sebebi iÅŸte tamda budur. Tabi bana göre!
Neden Kollara Ayrılmışlar
Neden 2
Ha ikinci neden ise; çok kollara ayrılarak, “Kim nerden ne kadar mecnun toplarsa artık!”
Ondandır ki birileri Ahmetçi, birileri Oktarcı, birileri Süleymancı…
Birileri hancı, birileri hamamcı, birileri Fetöcü, birileri Adıyamancıdır…
Yani, Cemaatler ve Tarikatlar parkuru Türkiye’m!
Ve kendi aralarında baÅŸlar yarış-ı sistem…
Etraflarındakiler ne düÅŸünceye yatkınsalar, mutlak vardır bir diÄŸer kollarında onunda bir kapısı.
Åžöyle ki; insanların inancına göre, yapabileceklerine ve yapamayacaklarına göre ellerinde her türlü kapı mevcuttur!
Ä°ÅŸte ondandır ki, insanımız gider gider aralarından bir kapıyı seçer, beÄŸenir ve içeri girer…
“Ha iÅŸte nasibim bu kapıymış, beni dergahına kabul eden, buyur eden bu kapıymış” der sonrada tamamen teslimiyette düÅŸer!
Ve bir baÅŸkasını o kapıya çekme görevi onundur artık.
Ne kadar çekerse, o kadar baÅŸtadır! Ne kadar çekerse, o kadar baÅŸ tacıdır!
Ve baÅŸlarlar hikayeler biriktirmeye, anlatmaya ve yeni balaçlar çekmeye…
Kul Hamamında Teslimiyete DüÅŸmek
Hani birde hamama gidip ateÅŸte oturacağına, o ateÅŸin ısıttığı taÅŸta otur diye bu söz vardır ya;
Bu ÅŸu demektir “Karda yolu açacağına, yolu açanların izinden gitmek gerektir”
Kısacası söylenilmek istenen; “Mürit ol ki, yolu açan MürÅŸidinin yolundan git” demektir!
Bu sözde, bu kadar din tüccarları arasında doÄŸruluÄŸunu yitirmiÅŸtir günümüzde ve onu da Mevlana zamanına teslim edelim o halde; zira en doÄŸru zamanı ve ait olduÄŸu yer orasıdır, o zamandır!
Bu söz bu zamanda, hiçte öyle deÄŸildir…
Hamamın ısıttığı taÅŸta ısınmaya giden, odun diye ateÅŸin içinde yanarken görür kendini;
Zira tarikat ve cemaatlerin çarkını çevirenler, zaten hep bu odun gibi teslimiyete düÅŸenler deÄŸil midir? Sonra çıra gibi yananlar, etraftaki yaÅŸ odunları da, kuru odun gibi yakanlar, yine onlar deÄŸil midir?
Ä°nsan kulun hamamında olurda, Rabb’ın hamamında gibi teslimiyete düÅŸer mi hiç?
DüÅŸmez elbet!
DüÅŸerse odun gibi ateÅŸe de atılır, çıra gibide yakılırda, yakılır! Hepsi bu.
Gitme Aklında Kal DüÅŸme
Ne kimsenin müridi olun, ne teslimiyetiniz mürÅŸit gördüklerinize olsun!!!
Ne cemaatlere inanın, nede tarikatlara!
Ne dallara ayrılan kollara inanın, nede sizi o yolarla sürükleyenlere!
Siz Allah’a inanın, peygamberinize!
Adresiniz belli, yol haritanız beyniniz olsun, rehberiniz Kuran!
GüvendiÄŸiniz sadece Rabb’ınız olsun ve Rabb’a sizi yakınlaÅŸtıracak ise seccadeniz!
Benden söylemesi;
Gün ola, bu sözlerim gerçeÄŸin harmanında döne!
Sevgilerimle Dilek EJDER