IRAK’I KURTARMAK!/FEHÄ°M TAÅžTEKÄ°N
Rojnameya Newroz Temmuz 4, 2017 GIÅžTÎ
Iraklılar bir nevi Amerikan iÅŸgal güçlerine karşı vermedikleri savaşı IŞİD’e karşı verirken esasen iyi kötü bir kurtuluÅŸ mücadelesi yürüttü. Bu mücadeleyi Irak’ı yeniden inÅŸa sürecinde temel bir motivasyona dönüÅŸtürebilirlerse iÅŸte o zaman savaşı gerçek anlamda kazanmış olacaklardır. Ne yazık ki bu konuda ciddi kaygılar var.
Iraklılar Musul’un kurtarılışını “Hurafe hilafetinin sonu” olarak kutluyor. Irak BaÅŸbakanı Haydar el Ä°badi’ye göre Ebu Bekir el BaÄŸdadi’nin 2014’te ‘halife’ sıfatıyla ilk kez göründüÄŸü El Nuri el Kebir Camii’nin 29 Haziran’da IŞİD tarafından havaya uçurulması IŞİD’in yenilgiyi kabul ettiÄŸinin göstergesiydi.
Evet, IŞİD toprak hakimiyetini köy köy, kasaba kasaba, kent kent kaybediyor. Kaçınılmaz bir son. Ne yazık ki mutlak bir yok oluÅŸ deÄŸil. IŞİD’i doÄŸuran iç ve dış faktörler bu coÄŸrafyanın damarlarında ve sokaklarında gezinmeye devam ediyor. Bu nedenle bundan sonra Irak’ın kurtulması için verilmesi gereken çok daha büyük savaÅŸlar var.
2014’te Dicle hattı boyunca kentler domino taÅŸları gibi düÅŸerken Iraklılar ÅŸunu fark etti: 2003’te iÅŸgalci Amerikan valisinin bir kararnamesiyle dağıttığı Irak ordusunun yerinde artık ulusal bir ordu yoktu. Yeni ordu ya sokaktan toplama insanlarla ya da iktidarın yeni sahiplerinin milis güçlerinden yapılan transferlerle doldurulmuÅŸtu. Mezhepçilik arsız bir virüs gibi toplumun damarlarına salınmıştı. Bu ordunun halka, halkın da orduya bakışını ÅŸekillendiriyordu. Musul’daki Sünni aktörler Irak ordusunu ‘muta çocukları’, ‘Safevi askerleri’, ‘Ä°ran uÅŸakları’ ve ‘Maliki’nin çocukları’ diye aÅŸağılıyordu. IŞİD gelirken Irak askerleri sokaklarda bu küfürler eÅŸliÄŸinde taÅŸlandı. Askerler de “AÅŸağılandığımız bir ÅŸehir için neden ölelim” diyordu. Sadece bu deÄŸil. Askerlerin çoÄŸu zaten ‘bankamatik memur’ idi. Maaşının bir kısmını komutanına rüÅŸvet olarak verip kışlaya uÄŸramadan askerlik yapanlar az deÄŸildi. Sünni olanlar da IŞİD’i vaat edilen ‘Sünnistan’ın fatihi olarak gören kanaat önderlerinin telkiniyle kışlayı terk etmiÅŸti. Ve dahası bu ÅŸehirde IŞİD daha kontrolü ele almadan yerel hükümetin koridorlarında söz sahibiydi. Kamu ihalelerinden IŞİD’e yüzde 10 pay ödeniyordu. Haliyle Musul’un düÅŸüÅŸünden bu çarka yol veren yerel idare de sorumluydu. Ankara’nın muteber adamı eski Vali Esil el Nüceyfi dahil!
Herkes günün sonunda karanlığın en zifiri tonunu gördü. IŞİD’e el veren kimi aÅŸiretler de bürokratlar da eski Baasçılar da IŞİD hilafetinde sıfıra eÅŸitlendiklerini anladı.
Bu saatten sonra herkesin aradığı bir kurtuluÅŸ ama bunun ortak bir davaya yani ulusal bir kurtuluÅŸa dönüÅŸmesi önemli.
Iraklılar bir nevi Amerikan iÅŸgal güçlerine karşı vermedikleri savaşı IŞİD’e karşı verirken esasen iyi kötü bir kurtuluÅŸ mücadelesi yürüttü. Bu mücadeleyi Irak’ı yeniden inÅŸa sürecinde temel bir motivasyona dönüÅŸtürebilirlerse iÅŸte o zaman savaşı gerçek anlamda kazanmış olacaklardır.
Ne yazık ki bu konuda ciddi kaygılar var.
Mezhepçilik bu coÄŸrafyanın en büyük vebasıdır. Bu hastalık geçmiÅŸ deÄŸil.
Yabancı güçlerin nüfuz savaşı, bu coÄŸrafyanın belasıdır. Irak’ı çökertenler ÅŸimdi yeniden inÅŸa sürecini rehin almanın peÅŸindeler.
Irak Saddam döneminin sona ermesinin ardından temiz bir baÅŸlangıç yapamadı. Yani ortada dönülecek bir fabrika ayarı yok. Iraklıların olması gereken ayarları ‘Ä°rani’, ‘Türki’, ‘Suudi’ ve ‘Amerikani’ müdahalelerle deÄŸil ‘Iraki’ bir projeyle ihdas etmeleri gerekiyor.
Yıkılmış kentlerin yeniden imarı, yerlerinden edilmiÅŸ insanların evlerine döndürülmesi, etnik ve mezhebi temizliÄŸe yol açan ortamın yok edilmesi, güvenlik birimlerinin saÄŸlam bir temele oturtulması, iÅŸleri bittikten sonra milis güçlerinin sisteme entegre edilmesi ya da sivil hayata döndürülmesi Irak’ın önündeki önemli sınavlardır.
Etnik, dini ve mezhebi hatlara bölünmüÅŸ bir ülkede, güvenlik tam anlamıyla tesis edilmediÄŸi sürece hiçbir grup kendi milis gücünden vazgeçmek istemeyecektir. Silahların siyasal alanı etkileme kapasitesi nedeniyle de maalesef milis güçleri kolay terk edilen yapılar deÄŸil. Ä°ç savaÅŸtan sonra Lübnan bunun en bariz örneÄŸi.
Irak gerçek bir çöküÅŸ hikâyesidir. Siyasetin cemaatleÅŸmesi, toplumun kutuplaÅŸması, iktidar makamlarının ticarileÅŸmesi, yolsuzluk, hırsızlık ve rüÅŸvet… Ä°ÅŸgal sonrası Irak’ın kodları bunlar. Bu hikâyede umut veren bir sayfa açılması güvenlik birimlerinden adalet saraylarına, bürokrasiden hükümet birimlerine kadar geniÅŸ bir alanda gerçek bir inÅŸa sürecini gerektiriyor. Musul’un kurtarılmasının ardından hükümet ülkenin yeniden imarı için 10 yıllığına 100 milyar dolarlık bir bütçe ayırmayı düÅŸünüyor. Ä°hale ve komisyon peÅŸindeki çakalların iÅŸtahını köpürten bir rakam. Sorun bütçe ayırmak deÄŸil bütçenin amaca uygun idaresi. Irak’ın beceremediÄŸi de bu. Iraklılar ülke tam anlamıyla savaşın içindeyken hayali projelere ve naylon faturalara milyarlarca dolar ödedi. Bunun tekerrürünü önleyecek bir ÅŸeffaflık da yok. YaÅŸanan bunca felaketin yekûnundan, bu kötülüÄŸü tersine çevirecek siyasal ve toplumsal irade devÅŸirilemezse Irak asla kurtuluÅŸu bulamaz.
Yeniden inÅŸa ve toplumsal barışı tesis konusunda tökezlendiÄŸi takdirde yıllarca cihatçı-tekfirci ideolojinin oryantasyonuna maruz kalmış bölgelerde IŞİD gibi örgütler bir süre sonra yeniden yol bulabilir. IŞİD’in zehirlediÄŸi beyinlerin arınması kolay bir süreç deÄŸil. Tuzlanmış bir toprağın arınması bile yılları alıyor.
Maalesef Irak iÅŸgali ve sonrasında devam eden ÅŸiddet ortamı bu ülkenin normalleÅŸmesini engelleyecek fay hatları bıraktı. Belki IŞİD 2014’teki gibi saha hakimiyeti kuramayacak ama toplumun problemli damarlarındaki hücrelerinden Irak sokaklarını cehenneme çevirmeye devam edecek.
Karşı karşıya gelen sadece bir örgütün üyeleri ile devlet deÄŸil. DüÅŸmanlık tabana indi. Yeni kuÅŸaklara nefret kültürü aşılandı. Birlikte yaÅŸam felsefesi öldü. Musul’un yerle bir olmasından daha önemlisi üzerinden nice medeniyetlerin geçtiÄŸi bu kentin birlikte yaÅŸam geleneÄŸini toprağın altına gömmüÅŸ olmasıdır.
Bütünlükçü siyasal ve toplumsal yaklaşımlarla Irak bu zehirden arınabilir. Bu dehlizden çıkışın yolu hınç deÄŸil uzlaÅŸma kültürünün yüceltilmesi ve adaletin tesis edilmesidir.
Irak’ı bekleyen bir diÄŸer büyük sınav Kürtlerle ilgili. Musul’daki temizlik tamamlandıktan sonra tartışmalı bölgelerin statüsüyle ilgili ertelenen süreç mecburen masaya gelecek. Kritik dönemeçte 25 Eylül’de Kürdistan bölgesinde bağımsızlık referandumu düzenlenecek. Bu süreç barışçıl bir ÅŸekilde yönetilemezse Irak her günü bir cehennem olan eski günlerine geri dönebilir
gazete duvar