KUDÜS ve KURDİSTAN …
İnsanlığın üzerinde şekillendiği yeşerdiği 3-4 medeniyet havzası vardır… Bunlar Mezopotzmya-Ortadoğu, Mısır, Çin, Aztek-İnka gibi kıta havzalarıdır.
Günümmüzdeki batı medeniyeti Yunanistandan başlayarak Amerikaya uzanan çizgide Mezopotaya medniyeti üzerinden şekillenmiştir. Dinler-İdeolojiler Mezopotamyadan çıkarak dünyaya yayılmışlardır. Cowboy –Çoban (Tarım-Hayvancılık, bilm ve felsefe daha dünya yüzünü yıkamayı bilmezken Kurdistanda ünversiteler vardı...) bilim ve kultur buradan tüm dünyaya yayılmıştır. Bu coğrafyadaki maddi kaynaklarda göz önüne alındığında Mezopotamya-Kurdistan; İnsanlığın maddi-manevi deposu, hazinesidir.
Bu tarihi gerçeklerden yola çıktığımızda MÖ (millattan Önce) ve MS (Milattan Sonra) günümüze dünyayı idare etmek isteyen bütün güçlerin elde tutmaya çalıştığı ana coğrafya Mezopotamyadır. Bu coğrafyanın içinde bütün semavi dinlerin ana karargahı olan şehir ise Kudüs’tür.
Kudus tarihindenkısa bir kesit vererek devam edeceğiz:
MS’den sonra 630 yılı bir adam ve yanında da kölesi uzun çölü aşıp kudüse varmaya çalışıyorlar. Köle ile efendi eşit haklara sahip. Sırayla ata biniyorlar, atın hakkı kendilerine geçmesin diye bazen atı çekerek yürüyorlar. Bir tepede kudüs göründüğünde ise ata binme sırası kölede. Köle “ Efendim siz ata binmeden Kudüse girersek buranın halkı bizimle alay eder..” Kölenin ısrarlarına kızan efendi hak senin der. At üstünde köle, atı çeken efendi Kudüs’e girdiğinde herkes yerlere yatıp eğiliyor. At üstündeki köle bağırarak neden eğiliyorsunuz, neden yerlere yatıyorsunuz, hepimiz insanız ve hiçbirimiz diğerinin tanrısı, Allahı değiliz. Hem efendi ben değilim atı çeken bu adam der. O adam ise Hz. Ömerden başkası değildir…
Bu durumu gören Kudüs Patriği hüngür –hüngür ağlamaya başlar. Hz. Omere sarılır. Bu adaletin bu büyüklüğün karşısında hiçbir gücün duramayacağını kavrar. Nüfusu 70 bin civarında ve Hırıistiyan olan Romalı Kudüs tek bir fert öldürülmeden İslamın çatısı altına girer.
İslam-Pers orduları arasında amansız bir savaş. Savaş meydanında Pers İmparatorluğunun görekemli ordusunun zümrüt ve altından tahtında metrelerce serilmiş halıların ardında Komutanların komutanı Kürd Zaloğlu Rüstem oturuyor…
Baldırı çıplak bir arap elçi bütün hızıyla atını çamurlu tozlu ayaklarıyla sürüp Rustem’in zümrütten altından… döşeli tahtının önüne kadar geliyor. Rüstem hiddetle ayağa kalkar “Pers ordularının kumandanı”… uzun ünvanını sayarak ne cesaretle bu şekilde huzuruma böyle çamurlu destursuz girersin diye hidetlenir, tek eliyle tuttuğu arabı havaya kaldırır…
Arap asker cevap verir, bizden hiç kimse öbürünün tanrısı değildir. Peygamberimiz S.A.V. dahil aynı mescitte namaz kılar, aynı sofrada yemek yeriz. Hiçbirimiz diğerinden üstün değiliz. Hiçbirimiz öbürünün tanrısı değiliz der. Sizden birilerinin öbürlerinin tanrısı olduğunu bilmiyordum. Bir elçi olarak sizi kendisinden başka ilah olmayan Allaha ve hak dine çağırmak için Peygamberimiz Hz. Muhammed tarafından görevlendirildim der. (X1)
Bu sözleri duyan Rustemin kolu kanadı kırılır. Ne yapacağını şaşırır. Yüzyılların putlara-çöplere, ateşe tapan köle Pers zihniyetiyle İslamın insanı yücelten, Allahtan başka bir ilahın olmadığı dolayısıyla insana en büyük özgürlüğü veren İslamın yüce gerçeği karşısında eriyip gider. O günden sonra İslamın tüm Pers coğrafyasını (Kürdistan- Mezopotamia) kaplamasının önünde hiçbir güç duramaz.
630’dan 1099 yılına gelindiğinde haçlı-siyonist zihniyet yeniden hortlamış yüzbinleri bulan ilk haçlı orduları Kudüse girip taş üstünde taş, beden üstünde baş bırakmayan bir soykırıma giriştiler. O zamanlar büyük çoğunluğu Müslüman olan nüfusu 70-100 bin olan Kudüs katliamdan geçirilir. Yakılıp yıkılır. Hz. Ömerin tek insan öldürmeden adelet ve hak için teslim aldığı Mukaddes Kudüs Şehri Haçlı-Siyonist zihniyetle soykırıma ve işgale uğruyordu.
O dönemlerde günümüzdeki Irak ve Suriye devletlerinin, Irak-Suriye Kurdistanının Sultanı olan ve diğer sultanların aksine sultanlık sarayı olmayan Kürd Selahattinin gözlerine geceler boyu uyku girmiyordu. Geceler boyu uyuyamıyordu. Haçlı-Siyonist pislikleri bir an önce Mübarek Kudüs şehrinden atmak için plan yapıyordu. Ve birgün şehre dayandı. Katil haçlı-siyonist sürülerini islamın savaş hukukuna ahlakına bağlı kalarak katliama uğratmadan eşi görülmemeiş bir adaletle geldikleri yere gönderdi. Kudüs’ü kurtardı, Kudüs özgürlüğüne kavuştu… Ve döneminde başını siyonist-haçlı ingiliz-fransız katillerinin çektiği haçlı saldırılarını hep geri püskürttü. Aslan yürekli richardlar Selahaddin karşısında zavallı uyuz kedilere dönüştüler…
Ama haçlı siyonist-saldırılar durmadı, 1.2.3.. 9’a kadar çıktı. Taki Yavuz Sultan Selim 1516’da Kudüs önünde gözükene kadar.
1516’dan 1917 yılına tam dörtyüzyıl boyunca adeletin, bilimin hakın-hukukun hüküm sürdüğü Osmanlının bir çavuşunun adeleti sağladığı Kudüs Osmanlının yıkılmasıyla, Osmanlı ordusunun bir ikindi vakti çekilmesiyle günümüzde nasıl Irak’a, Suriye’ye, Mısır’a, Kürdistan’a, Afganistan’a… nasıl bir demokrasi getirdiyseler siyonist-haçlı işgal orduları Filistini Kudüsü adım adım işgal ve soykırıma çekerek bugünlere getirdiler…
TC’nin kurucu kadrosunun siyonist-haçlı bir kadro olduğunu, verilen kurtuluş savaşını TR halklarının esaret savaşına çevirdiklerini; TR’nin sahte suni sınırlarla çerçeveledikleri, günümüzdeki sorunların ana kaynağı olduklarını, Dersim, Ağrı, Erzincan, Sivas, Diyarbakır… Kürdistanın birçok şehrinde Kurd soykırımı yaptıklarını, günümüzde de bu soykırımı yapanlara aşık, soykırımcısına aşık düşürülmüş Kürt-Türk tipi ortaya çıkardıklarına sık sık vurgu yaparken…
Yüzyıllardır Osmanlı İran savaşlarıyla Kurdistanı önce ikiye ardından mezhep-ırk ayırlıklarına, Osmanlının yıkımının ardından da Kurdistanı parça-parça eden, sahte-suni sınırlarla Kürtleri tarihte silmeye çalışan; Kürt diye bir halk yoktur inkar, asimilasyon, soykırım… Kürtlere sömürge statüsü dahi vermeyen haçlı-siyonist sermeye ve zihniyeti Kürd halkının görmemesi için binlerce zırzop cahil türettiği gibi siyonist-haçlı profesyonel etki ajanları Kürdlerin katillerine aşık –uşak bir Kürd tipi bir sürü ortaya çıkarmak için amansız bir saldırı başlatmış bulunmaktadırlar. Kürdlerin aklı-izanı kişiliği ile oynayarak bu katil sürülerinin Kürdlerin dostu vb. diye Kürt halkı şeytanın aklına gelmeyecek oyunlarla düşürülmeye çalışılmaktadır. Kürtlere ve Kürdistana özgürlük ve demokrasi getireceklerini zan edecek kadar zavallı düşürülmüş bir Kürt tipinin yanı sıra Kürtleri hem kendilerini, hemde bölge halklarını düşürme yönünde kullanılan sürülere çevirmeye çalışmaktadırlar…
Halbuki Ortadoğu ve Mezopotamyada tek çıkış yolu halkların ve devletlerin parçalanmışlığının ortadan kaldırılmasıyla mümkündür.. TR, İran ve bölge devletleri Kürtlerin devletleşmesine izin verecek, sahte suni sınırlar, ırk-mezhep sınırları fiziki sınırların ortadan kalkacağı bütün bölge halklarının eyaletler halinde birbirine bağlı olacağı yeniden bir siyasal yapılanmaya ihtiyaç var.
Siyonist-haçlı zihniyet bölge halklarının birbiriyle bu yönlü buluşmaması ve hepsinin av olması için yüzyıllardır saldırıyor. Bu saldırı ve soykırımda en büyük zararı Kürtler görüyor. Ama soykırımcısına aşık haline çekilen zırzop cahil sürülerle etki ajanları 1.dk dahi geri durmadan Kürdün beynine kişiliğine sürekli saldırı üstüne saldırı yaparak Kürtleri düşürmeye çalışıyorlar…
Bereket versin ki bütün bu siyonist-haçlı saldırlar Selahaddin Eyubinin torunları olan Kürtleri etkilememektedir… Tüm saldırlar bu ruh karşısında eriyip yok olmaktadırlar…
Kudüs-Kürdistan küresel katillerin, siyonist –haçlı zihniyetin işgali altında kardeş iki coğrafyadır. Siyonist-haçlı zihniyet her iki coğrafyadan atılmadan ne Araplar, ne Kurdler, ne Turkler nede Farslar… kimse asla özgürleşmeyecek kimse asla kurtulamayacaktır. Mezopotamya-İslam ve Oratdoğuda ki esaret tüm dünyayı, insanlığı yok edecek en büyük tehlikedir… Bu tehlike halkların, ırk-dil, mezhep, suni-sahte sınırları kaldırmaları ve birbirleriyle buluşma ve bütünleşmeleriyle mümkündür. Kürtlerin ve günümüz TR’sinin öncülüğünde başlayan bu süreç bütün dünyayı saramaya başladı. Haçlı-Siyonist ordular (x2) büyük bir panik içinde… Kudüs Kürdistandır, Kürdistan Kudüstür gerçeği önünde hepsinin eriyip yok olacakları günler yakındır…
Dip Notlar:
X1- Prof K. Haiti –İslam Tarihi, C.1
X2- Dün haçlı orduları, günümüzde iş-it vb. teör örgütleri ile, diktatörlerle, devletlerle, nato vb. örgütlerle dünyayı kasıp kavuran küresel katil firmaların tarih boyunca kullandığı herşey siyonist-haçlı zihniyetin kesintisisz süren adı ve devamıdır. haçlı-siyonizmin ana hedefi gezegen boyutunda küresel katil-soykırımcı firmaların ve ailelerin lehine tüm insanlığı düşürme, insanı bitirme, insanlığı köleştirmedir… Bu amacından dolayı bilimden kültür-sanata, savunmadan medya iletişim araçlarına herşeyi en ustaca kullanırlar.
İnsanlığın günümüzdeki gelişmesinin temelinde Hz. Muhammedin 1500 yıl önce dünyayla oynayan siyonist baronların kellelerini almasıyla mümkün olmuştur. MÖ ve MS'den sonraki çağlarda sürekli dünyaya insanlığa köleliği dayatan kendini ilahlaştıran mısır firavunlarını taklit eden bu tiplerin kellelerinin alınması dünyanın bilim, kültür, sanat... her alanda ışık hızıyla yükselmesini sağlamıştır. İnsanlık tarihinde bilimde, snatta, kültürde bu son 15. asır gibi bir çağ daha olmamıştır. Şeytani güçler dünyayla oynayan katiller baronlar günümüzde Müslümanların gerilemesi, geriletilmesi, gerzekleşmesi karşısında tekrardan alan hakimiyeti kazanarak dünyaya kıyameti dayatmış bulunmaktadırlar...
Dünyadaki tüm halkların devletlerin şeceresini, arşivini elinde toplarlar. Bu arşivden dolayı bütün halkların ve devletlerin en zayıf noktalarını bilirler. Bütün halkların hazinelerine ve kaynaklarına konarlar. Osmanlı-Çarlığın yıkılması ve Asya’da (japonya) kullandıkları atom bombasının ardından tüm dünyayı ele geçirdiler. Yüzyıl içinde bütün insanlığı nefes alamyacak bir kölelik-soykırım çemberine alarak dünyaya kıyameti dayatmış bulunmaktadırlar…
Osmanlıyı yıktıklarında nasıl bir sürü sahte diktatörlük ve ve devlet kurduysalar, aynı şekilde İran Molla Rejmi, Kuzey Kore gibi, Mısır gibi halklarını bitkisel hayata çeken soykrımcı rejimleri de bunlar ortaya çıkarmaktadırlar. Ama işin ilginç yanı bu katilleri, diktatörleri kendilerinin en büyük düşmanı diye bütün dünyaya yutturacak kadar da profesyoneldirler. İşte bu küresel soykırımcı katilleri deşifre eden dünyaya taşıyan güç yine Selahaddinin torunları Kürtler oldular.
Kürdler başta Ruslar-Rum ve Ermeni gibi hıristiyan halkları da uyandırdıkları gibi, Ortadoğuda suni-sahte sınırlar kaldırılmadan bu siyonist haçlı zihniyetle başetmenin imkansız olduğunu bütün dünyaya taşıdılar. Rusların Mezopotamyaya inmesini sağladılar… Osmanlı yıkıldığında bu haçlı-siyonist zihniyete geçit vermeyen tek halk Kürtler oldu. Bundan dolayı Kürtleri tarihten silmeye çalıştılar, halende çalışıyorlar…
Gerek Filistin gerekse Kürdistanla, bölge halk ve devletleriyle oynamayı durdurmanın yegane yolu ve çözümü, Filistinden Afganistana bölge halk ve devletlerinin sınırları kaldırıp yeniden bir siyasal birliğe gitmeleriyle mümkündür. Bu anlamda bölge halkları soykırım ve kölelikten kurtulmak istiyorsa devletlerin yönetim kadrolarını, sermaye guruplarını... takibe almak deşifre etmek… Bu amaca hizmet etmeyenleri tesbit ederek ekarte etmeleri gerekmektedir. Haçlı siyonizminin içerdeki uşaklarını-kölelerini tesbit etmedikçe, bunların hakkından gelinmedikçe… bu kısır döngü yüzyıllar daha sürer…