TÜRKİYE’NİN KÜRT ALGISI SURİYE KÜRTLERİNİ ABD ve AB’YE KAPTIRDI…
Batılı güçlerin Kürdistana daiş, kaide, nusra gibi bir sürü terör örgütü doldurması, Türkiye’nin de öteki yaklaşımı Kobaniyi ABD’nin, batılı güçlerin eyaletine çevirdi…
TÜRKİYE’NİN KÜRT ALGISI SURİYE KÜRTLERİNİ ABD ve AB’YE KAPTIRDI…
Batılı güçlerin Kürdistana daiş, kaide, nusra gibi bir sürü terör örgütü doldurması, Türkiye’nin de öteki yaklaşımı Kobaniyi ABD’nin, batılı güçlerin eyaletine çevirdi…
Batılı güçler bölge kaynaklarını Akdenizle buluşturacak “Kürt koridorunu-Kürdistanı” kendileri inşa etmeye başladılar.
Batı (katil firmalar) yüzyıldır bölge devletlerini Kürtlere saldırtıp kürtleri ötekileştirmeyi başardı. Ardından daiş vb. terörü kürdistana yığarak kürtleri nefes alamaz bir boyuta çekti. Batı Kürdistanda oluşturduğu koşullar nedeniyle Kürtleri avucuna aldı. Artık batının en iyi müteffiki Kürtler…
PKK'nın Suriye kolu PYD'nin askeri kanadı YPG, Suriye'nin kuzey bölgelerinde kurduğu kantonları korumak için 'Asayiş' isimli silahlı bir birlik kurmuştu. YPG Asayiş'in başında bulunan Civan İbrahim, batılı devletlerin 450 kişiden oluşan Asayiş militanlarına savaş eğitimi verdiğini açıkladı. İbrahim'e göre batılı devletler tarafından Suriye içinde verilen eğitimler arasında bombalı araç ve tuzaklı bombalarla saldırı taktikleri de var. Bazı Suriyeliler, son iki aydır hayatlarında göremeyecekleri kadar 'batılı' gördüklerini ifade ediyor. Suriye'nin kuzeyinde YPG'ye mensup militanlar, batılıların en özel savaş uzmanları tarafından yetiştiriliyor.
Türkiyenin daişe saldırıyorum algısının ardından Kürdistanı dağ-taş bombalaması, yakması… PKK’nın da bombalarla askeri araçları imha etmesi… Batı’nın (Katil firmaların) yüzyıllık taktiği. Bu taktikle Türkiye halkları ikiye bölünüyor. Yarısı kahraman devletin yandaşı, öbür yarısı kahraman pkknin yandaşı yapılarak çatıştırılıyor. Devletde pkkde katil kapitale hizmet ettiriliyor…
Kobani-Tel Abyad hattında başta ABD'li eski subaylar olmak üzere çeşitli devletlerden gelen uzmanlar, ajanlar YPG’ye eğitim veriyorlar… Türkiye’de askeri araçları da bunlar havaya uçuruyor…
Türkiye’nin desteklediği muhalifler ise tam bir yem konumundalar. Batılı devletler-Türkiye ile birlikte daiş barbarlığını olması gerektiği gibi bölgede konumlandırırken, daişi bitirme adına operasyon yada plan yapmıyorlar. Çünkü daiş olmazsa Kürtler kendi istedikleri çizgi dışına çıkabilir ihtimali var…
Yani sözün özü bölge halklarının birbirine yaklaşımı, tutumu, güvensizlik devletler ve halklar hepsini batının uşağına çevirmiştir. Efendi (katil firmalar) nasıl isterse ona göre şekilleniyorlar. Halklar ve devletler birbirileriyle arenada dövüştürülen hayvanlardan beter hale getirilmişlerdir…
Batılılar ve Türkiye Daiş’i (batılıların Kürdistandaki kiralık lejyon ordusu) iri ve diri tutuyorlar. Hedef Kürtlerin bağımsız hareket etmesini engellemek. Nihayetinde Şii milislerin kaçırdığı Turk işçiler için Turkiyeden istekleri Irak Kürdistan petrollerini Türkiye üzerinden pazarlanmamasi. Bunu da başarmış bulunmaktadırlar. Bundan dolayı YPG yönetimi batılı ajanlar, mossad ajanları ve göstermelik olarak Kürtlerden oluşuyor. Bunun en somut örneği Suruçta katledilen öğrencilerden önce Kobanide bir katliam olmuş 300’e yakın çocuk katledilmişti. Yüzlerce daiş katili, onlarca bomba araba Kobaniye girmiş bu yüzyılın en büyük çocuk katliamı yaptılar. Bu katliamı YPG’nin ruhu duymadı. Bu durum Kürtleri Kürtlerin yönetmediğini, oralarda konumlanan güçlerin istedikleri zaman istedikleri gibi Kürtleri harcayacaklarını da net olarak ortaya koymuştu…
Bu iki soykırım operasyonu ve oyununun ardından Türkiye-PKK çatışma ve çakışması… Kullanılan, müstmeleke yapılan Türkiye-Kürdistan gerçeğini oluşturmaya başladı…
PKK’nin Haziran seçimlerinin ardından sivil siyasetin önünü açmayı beceremeyişi, halkların iradesine saygı duyup geri çekilmemesi de halkın gözünde PKK’yi bitirdi.
Gerçek bu olmasına rağmen PKK ve Türkiye birbirlerine karşı büyük zafer kazandıklarından bahsediyorlar. Kitleleri gaza getiriyorlar…
Nerden bakarsanız bakın Türkiye-Suriye-Irak Kürt politikaları Kürtleri batılı güçlere kaptırdı. Batılı güçler yüzyıldır nasılki bölge devletlerini kendi birer sömürgelerine çevirdiyseler, aynı şekilde Kürtleri de çembere, kendi kucaklarına almaya başladılar. Özet olarak yüzyıl sonra bile kazanan katil firmalar, kayb edenler bölgenin tüm halkları…
Kürtlerin ve örgütlerinin zayıflatılması, daiş terörünün demoklesin kılıcı gibi Kürdistanda tutulması, Türkiyenin Kürt politikası… bütün bu donler birleşince Suriye’de ABD ve AB’nin istediği bir Kürt yapılanması ile karşılaşıyoruz.
Bir başka deyişle batılı devletler kendi güdümlerinde uydu kürtler oluşturuyor. Barzani-Türkiye örneğinde görüldüğü gibi birbirine destek sunan, birbirini geliştiren Türkiye-Kürdistan gerçeği, birbirini çökerten Türkiye-Kürdistan gerçeğine doğru evrilmeye başladı…
PYD'den Kürtçe Eğitim Seferberliği…
Daiş terörü ve Türkiyenin politikalrı nedeniyle ABD’nin Suriye’deki yeni Eyaletine dönüşen Kobnai’de PYD'nin, kontrolündeki bölgelerde bulunan okullarda Kürtçe eğitim verileceği bildirildi.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Cizre’den Kobani çıkarmak...
Cizre’den Kobani çıkarmak...
Türkiye’nin Kobani tecrübesini yeterince analiz ettiğini söylemek zor.
Amerika ve genel olarak Batı, Kobani süreciyle aslında PKK’ya meşruiyet kapılarını sonuna kadar araladı. DAİŞ, kullanılarak PKK uluslararası sistemde kabul gören siyasi bir aktör haline getirildi. İmralı üzerinden –çözüm süreciyle- Türkiye ile aynı çizgiye çekilen örgüt, Kobani sayesinde Türkiye karşıtı bir pozisyona sokuldu.
Amerika’nın Kobani’ye askeri ve siyasi desteği, iddia ettikleri gibi Suriye’de DAİŞ’e karşı domino etkisi yaratacak bir direnişi başlatmaktan çok, Türkiye’yi Suriyelileştirebilecek bir aktör üretmeyi amaçlıyordu. Kobani sürecinin ardından PKK’nın geldiği noktaya bakarsak bunu daha iyi anlarız. 7 Haziran’da elde ettiği siyasi başarıyla çözüm masasına daha güçlü oturması beklenirken, örgüt, önüne Türkiye’yi Suriyelileştirme planını koydu. Kobani modelini hızla Türkiye’ye uygulamak için harekete geçti.
Batı, PKK’nın kara kaşına kara gözüne hayran olduğu için bu desteği vermedi. Batı medyasının PKK’yı bu kadar övmesi sebepsiz değildi elbet. Karşılığında Türkiye ile ilgili beklentileri vardı ve bugün yaşananlar, tamamen Batı’nın beklentilerinin karşılanmasıyla ilgili. PKK, bu süreçten kendisi için kuşkusuz birtakım kazanımlar elde etmeyi umuyor olabilir; ama asıl olan Batı’nın çıkarlarıdır, PKK’nın veya Kürtlerin değil.
Batı, Kobani’de önünü açtığı, desteklediği PKK’yı Türkiye’ye karşı şimdi bir terör kartı olarak kullanıyor. Kobani, PKK’nın bu sürece adapte edilmesiyle ilgili laboratuvar işlevi gördü. Batı’nın Türkiye’den talepleri karşılanana kadar da bu terör devam edecek. Batı’nın beklentileri de Türkiye’de sadece terör üretmekle sınırlı değil; planlarının boyutu, Türkiye’yi Suriyelileştirmeye kadar uzanıyor.
PKK’nın Cizre’de yapmak istediklerine bakınca bu gidişatı rahatlıkla görebiliriz. PKK roket, uçaksavar, tonlarca patlayıcı ve 200’e yakın silahlı genci yığdığı Cizre’de “Kobani direnişi”nin bir benzerini gerçekleştirmek istedi. Cizre’de halkı devletle karşı karşıya getirerek, “Türkiye’nin Kobanisi”ni yaratacaklardı. Demirtaş da bunu zaten açıkça dile getirdi; “Cizre, Türkiye’nin Kobanisidir” diye.
PKK, Cizre’de devlete karşı küçük de olsa “silahlı bir halk direnişi” gerçekleştirebilse, uluslararası ve yerli medyanın da -Kobani’de yaptıkları gibi- köpürtmesiyle bunu Güneydoğu ve Türkiye’ye yeni bir “Kobani destanı” olarak pazarlayacaklardı. Kobani’de kendilerine sunulan uluslararası ve ulusal desteği, Cizre’de de elde edeceklerdi. Türkiye’yi içeride ve dışarıda siyasi olarak zor duruma sokarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti üzerindeki baskıyı artıracaklardı. Erdoğan’ı Esed konumuna düşürerek AK Parti’yi PKK’yla masaya oturmaya zorlayıp teslim almaya çalışacaklardı. Devlet buna fırsat vermese bile bu plan hâlâ yürürlükte. Uygulama için örgüt fırsat kolluyor. Türkiye adımlarını dikkatli atmazsa tarihi kırılmalar yaşayabilir. Ortadoğu’daki yangın içimize sıçrayabilir. Ülkenin kaderi biraz da Ankara’nın dik durmasına bağlı.
