EKİNCİNİN ARDINDAN...


Bu makale 2013-10-29 07:52:12 eklenmiş ve 2273 kez görüntülenmiştir.

EKİNCİNİN ARDINDAN...
 
Oktay ekincinin arkasında sadece İstanbul Boğazının AYHAVAR demesi yetmez asıl AYHAVAR Kars içindir.
 
Oktay ekincinin ölümüyle Kars hem yetim, hem öksüz kaldı.
 
Çünkü o Kars’ın hem anası, hem babası gibiydi. Bu öylesine bir tanımlama, bir övgü gibi algılanmasın; gerçekten de öyleydi.
Selçuklu, Osmanlı ve Rus mimarisi ile bezenmiş bir kent olan Kars’ın dokusunun, geçmişteki sığ bakış açılı idarecilerin, paralı eşrafın elinde heba olup gitmesinin önü, onun verdiği mücadele ile alınmıştır.
 
Gerek Balkan gerek Doğu Anadolu için gerçek bir dram olan 93 Harbinden sonra (1877-1878) Elviye-i Selase’yi (Kars, Ardahan, Batum) savaş tazminatı olarak alan Ruslar Hollanda’dan getirttikleri mimarlara Osmanlıdan aldıkları nakit tazminatlar ile Kars ve Sarıkamış’ın şehir olarak planlamasını yaptırıp büyük askeri tesisler ve resmi binalar yaptırmışlardır. Tüm binalarda, içlerindeki sırrı bugün bile çözülemeyen, üzeri fayanslar ile kaplı özel ısıtma sistemleri (Peç) mevcuttu.
Mülga eski eserler Kanunu’ndan sonra çıkartılan yasa bile, Kars’ın o zengin askeri ve sivil mimarisini korumaya yetmiyordu. Çünkü mevcut yasadaki kriterlere görekorunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı sayılabilmesi için söz konusu yapıların  19 uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış olması gerekmektedir ( madde 6/a). Kars’ta bulunan bu mimari şaheserler bin sekizyüzlü yılların sonu-bin dokuzyüzlü yılların başında yapılmış olmalarına rağmen bu yasanın çerçevesi içerisinde sayılmıyordu. Yani yasaya göre onlar korunması gerekli taşınmaz niteliğinde değildi ve özellikle merkezde bulananlar kolayca yıkılabilir ve yerlerine apartmanlar, alışveriş merkezleri yapılabilirdi.
 
Kars da bulunan Rus, Ermeni, Rum ve Baltık mimarisinin özelliklerini taşıyan bu dönem yapılarının birbiri peşi sıra, yıkılıp ortadan kaldırıldığı böyle bir dönemde, Oktay Ekinci, Prof. Metin Sözen ve arkadaşlarıyla Eskişehir Üniversitesi bünyesinde başladığı bir çalışma ile, bu değerlerin “taşınmaz kültür varlığı” olarak aynı yasanın 6/b maddesi bendi uyarınca, tescil edilmesi için uğraşırken tüm ailesini ve Kars’ın rant odaklarını büyük bir cesaretle karşısına aldı.
Bu çalışma ve gayretlerin sonucunda,  19.yüzyıldan sonra 20. Yüzyılın başlarında yapılmış olan bu binalar,  korunması gerekli kültür varlıkları olarak ilan edilmiş; böylece üç yüzün üzerindeki bina yok olmaktan kurtulmuştur. Keşke bu binaların üzerine “Bu bina değerli hemşerimiz Yük. Mimar Oktay Ekinci tarafından kurtarılmıştır” tabelaları asılsa. Bu çalışmalarının sonunda, Rus dönemi yapıların bulunduğu Kars, kentsel sit ilan edilmiştir.
 
Naif Alibeyoğlu döneminde Kars belediyesi, bir vefa örneği göstererek, Oktay Ekinci’nin ve Metin Sözen’in adlarını Kars’ta iki caddeye vermişse de, sonraki belediye yönetiminin ilk önemli icraatı(!) sokaklara verilen bu isimleri kaldırmak olmuştur. Dilerim bu ayıplarını şimdi telafi ederler.
 
Oktay Ekinci’nin Kars sevdası, onun Kars Koruma Kuruluna atanmasıyla doruğa ulaşmış; bu kez gözden kaçmış, dipte köşede kalmış, hoyrat bir el tarafından yıkılmaya; yerine ucube beton yapılar yapılmaya aday tarihsel kültürel yapıları kurtarmayı sürdürmüştür. Dönemin belediye başkanı bu sayede Kars Kalesinin etrafında bulunan tüm gecekonduları ev sahibi yaparak boşalttı ve kaleyi Osmanlı dönemindeki heybetine kavuşturdu.
 
Yöreye son armağanları; Molokan mezarlığı da içinde olmak üzere, Kars- Çakmak köyünde bulunan tüm yapıları ve aynı şekilde, Selim’de bulunan Molokan değirmenini de yasadaki “ ait oldukları dönemin sosyal, kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıtan her türlü kültür varlığı “ maddesine dayanarak Korunması Gerekli Kültür Varlığı” ilan ettirerek,  koruma altına aldırmayı başarmak olmuştur.
Yazık oldu Oktay Ekinci’den önce tahrip edilen değerlere: Döneminin tek örneği olan Rum kilisesi, tarifsiz güzellikteki Saat Kulesi, 16 pencereli beyaz istasyon binası, 12 havarilerin yerine konması imkânsız saat ve çan kulesi, şeker fabrikası olarak kullanılan bina, doğu sineması olarak kullanılan eski katedral, Rusların zamanında bira fabrikası olan büyük değirmen, Demir köprünün karşısındaki  iki katlı doğum evi binası, Çakmak Tepede askeri alandaki  bulunan revir önündeki Rus   sağlık görevlileri ansına dikilmiş anıtı ve daha niceleri.
 
Mimari tarihi Kars’ı Oktay Ekinciden önce ve Oktay Ekinciden sonra olarak ikiye ayıracaktır.
Bu kahraman aramızda yok artık. Kent yöneticilerinin onun varlığı döneminde hak ettiği ilginin onda birinin göstermedikleri bu kültür insanına son görevlerini yaptıklarını söyleyemiyoruz. Bilmiyorum cenazesi sırasında, gelen çelenk selinin içinde, Kars’tan gelen bir çelengini gören oldu mu? Kars bu kadarcık bir vefayı olsun göstermeliydi.
 
Prof. Dr. Bingür Sönmez
Av. Erkan Karagöz
Sarıkamış Dayanışma Grubu
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA