PARCALARDAN INSAN

PARCALARDAN  INSAN

Yaşanmamış hayatlar, kırık düşler, parçalanmış zihinler, durulmayan ruhlar, küllenmiş vicdanlar… Acıya dair ne varsa hepsi mevcut bu modern diye nitelendirilen dünyada. Anlam sağlayıcı tüm bağlarından sıyrıldıkça hayatın, özgürleşeceğimizi zannederken daha çok bağımlı olmuşuz da fark edememişiz. Hayata daha çok egemen olmak ve hayatta gerçekten özne olmak için sıyrıldığımız tümbağlarımızı yeniden arar olduk. Aslında anlık zevkler, heyecanlar, görece mutluluklar o kadar çok ki günlük yaşamında bu çağın… Ama sorun da burada başlıyor zaten… her şeyin anlık olması, mutlu bir insan olmanın temel kriterlerinin, kişinin ne kadar güldüğü, ne kadar çok şeye sahip olduğu, son çıkan albüm ve filmleri ne kadar iyi takip ettiği, bu mevsim hangi giysilerin moda hangi rengin favori olduğu, betseller olan kitaplardan kaçını okuduğu, magazine olan ilgisi vs. belirliyor.

Modern insan, vizyon insanıdır, vitrinlerdeki mankenler gibidir aslında. Sosyal hayattaki görüntüsünden başka bir şeyi çoğu zaman umursamaz. Tirübünlere oynayan takıma benzer tabiri caizse. İç âlemindeki boşluk derinleştikçe kendisini dışavurumu o derece artar. Ters orantıya benzer bir ilişkidir bu. Kendisiyle yüzleştiği, istemeyerekte olsa, hatta bile bile kaçtığı o hayatı sorgulama, anlam arayışı iki yerde karşısına çıkar: Bunlardan biri ölümdür, diğeri de en az onun kadar ve hatta bazen ondan da zor olan, onu bile arzulatan yalnızlıktır. Ama biçare insanoğlu, her ikisiyle de sürekli yüzleşir, yüz yüze kalır, her ne kadar modern dünya her ikisini de bireysel hayatlarımızın dışına çıkartmak için yoğun gayret sarf etse ve bunda başarılı olsa da gercekler yine parcaladiklari her zerremizdedir.

Ayhan Maloglu