Malakan Sorunu ve Çözümü


Bu makale 2014-08-25 08:59:36 eklenmiş ve 388 kez görüntülenmiştir.

Malakan Sorunu ve Çözümü

 

Kars ve çevresinde değişen tarihsel siyasal koşulların değişiminden en fazla etkilenenler yöre halkı olmuştur. Bunların başında Rumlar, Ermeniler, Kara papaklılar, Kürtler ve Malakanlar gelmektedir. Ancak Malakanlar savaş ortamında değil; savaş sonrasında anti- Bolşevizm saplantısının kurbanı olmuşlardır. Bulundukları coğrafyanın hızla Bolşevikleşen bir sisteme komşu olması bu büyük bedelin en önemli nedenlerinden biridir diye düşünüyorum. Malakan halkı; yazışmalarda geçen şekliyle Molokanlar Kars ülkesinin Ruslara savaş tazminatı olarak verilmesinden sonra yörede iskân edilen halklardan biri. Çarın, gerici saldırgan Ortodoks kilisesinin siyasal iktidarın baskısından bunalarak çıkış yolu olarak Kafkas ardına; Orta-Asya?ya, Sibirya?ya gitmede bulmuş; bunların içerisinde gittikleri yerde belki de en fazla ezilen, baskılara maruz kalanları Kars ve çevresine göç etmeyi tercih edenler olmuştur.

 

Ermeni çetecilerinin ve Hıristiyan gericilerinin zulüm ve baskısına karşı direnmeye karşı koymaya çalışan Molokan halkı 1917 Ekim devriminden sonra bu kez de yörede siyasal erkini kurmaya çalışan kurucu Türkiye iktidarının özellikle bu iktidarı yönlendirmeye çalışan bir takım gerici şüpheci ve despot düşünceli insanların yönlendirilmesi sonucu yeniden acılara çekmeye zulüm ve baskı görmeye başlamışlardı. Anadolu?nun içlerinden getirilen göçmenler Malakan köylerine yerleştirilmeye mallarının mülklerinin yağmalanmasına göz yumulmaya çalışılmış, askere alma uygulamasının muhatabı olmaya başlamışlardır. Bolşevizm?i ciddi bir tehlike olarak gören siyasal çevrelerde Bolşeviklik konusunda cadı kazanları kaynatılmaya başlanmış; anlayan anlamayan herkes çoğu zaman siyasal iktidarın yanında yer almak dürtüsüyle insanları Bolşevik olmakla suçlamış, ülkeyi Bolşeviklerin ele geçireceği yolunda senaryolar üretmişlerdir.

 

Bunlardan biri olan ve Moskova da Sovyetlerle görüşmelere katılan heyette yer alan Dr. Rıza NUR, Rusya?dan kovulduğunu ve halen Kars yöresinde doktorluk yaptığını belirttiği kişinin Bolşevik ajanı olduğunu, Ani kentinde incelemeler yapma bahanesiyle dolaştığını jurnallemiştir . Jurnallemekle de kalmayan Rıza NUR, hükümete Ani kentinin taş üstünde taş kalmamacasına imha ettirilmesini öneriyor !. Ankara?daki Meclis Hükümeti ise bir taraftan Bolşeviklerle iyi geçinmeye dikkat ederken bir taraftan da Meclis Hükümeti sınırları içerisinde şu veya bu şekilde Bolşevizmin, sosyalist düşüncenin yaygınlaşmaması için her türlü önlemi almayı sürdürüyordu. İşe Mustafa Suphi?yi ortadan kaldırtmakla başlayan siyasal güçler, Kars ve çevresindeki Bolşevizmin yerel unsurları olan Malakanları ciddi bir tehlike kabul etmişlerdi. Molokanların Yunan saldırısına karşı yapılan seferberlikte askere alınmalarına başlanır. İlginçtir ki Adana ve çevresindeki Hıristiyanlar ve hatta Kars?taki diğer Hıristiyan unsurlar askere alınmazken Molokanlar askere alınmaya başlıyor. Elbette ki Molokanlar iyi bir savaşçı olduklarından değil bu(!). Onları en kolay yıldırıp kaçırtacak yoldur bu. Malakanların askere alınmaya başlaması Malakanlara yönelik sindirme hareketleri evlerini tarlalarını işgal etme, mallarını yağmalama gibi olaylar giderek hızlanır. Ali Fuat (Cebesoy)la Çiçerin arasında bu konuda birçok yazışma yapılır Yerleşik Malakan toplumunun siyasallaşması ve önemli bir siyasal güç haline gelmesi konusunda Özellikle Kâzım KARABEKİR in uyarıları ve yönlendirmeleri Meclis Hükümeti için yol gösterici olmuştur . Kâzım Karabekir anılarında belirttiği üzere ; ?21 de Rus sefiri Medivani veda ziyaretine geldi. Yarın trenle Erzurum ?a hareket edecek,oradan otomobil ile Ankara?ya.Medivani Kars ?ta bulunduğu 24 gün kadar misafirliğinde boş durmadı. Civar Malakan köylerinde gizli Bolşevik teşkilatı yaptı,Mustafa Suphi?nin heyetini idare etti,yola çıkardı. Bir sefirin Kars ?ta bu kadar müddet oturması ve civar köylerde dolaşması pek ayıp ve pek kaba bir hareketti. Kendi hallerinde çalışkan bir kavim olan Malakanları ifsad etmesi onların felaketine sebep oldu. Bu hakiki müstahsil sınıfın ,zeriyat ve hayvancılıkta en ileri gitmiş bu cemaatin yerlerinde kalmasında ve daha iyisi Anadolu dâhiline olmak üzere alınmasında fayda vardı,fakat Medivani?nin ifadesile köylerde kızıl bayraklar,nümayişler daha Medivani varken başladı. Ben Medivani?nin nazarı dikkatini celbederek Türk milletinin istiklalini kurtarmak için bütün emperyalist kuvvetlerle boğuşurken içimizden bizi devirmek isteyenleri de düşman addile tedbirler almaktan çekinmeyeceğini anlatmıştım.

 

Vaziyeti Ankara Hükümetine lazımı gibi bildirdim ve artık memleketimizde Bolşevik nüfuz ve unsuru olan Malakanların bir müddet sonra hudut haricine çıkarılması ve yerlerine Türk muhacirleri alınması takarrür etti ?(72) diyerek, yeni düzen için tehlikeli bulduğu Malakan topluluğunun sınırlar ötesine çıkartılması için harekete geçildiğini vurgulamıştır. Sonraki gelişmeler göstermiştir ki bu sorunun çözümü Malakanların can damarı olan askerlik sorununa yüklenmekte bulunulmuştur. Sınırlar içerisinde kalan tüm Malakanların 20 Ocak 1921 tarihine değin Türkiye yi terk etmediği taktirde askere alınacağını mecliste karar altına aldırmış; bunun üzerine Malakanlar kitleler halinde anayurtları Sovyet Rusya topraklarına dönmeye zorlanmışlardır. Bu konuda Rusya Sovyet federatif sosyalist cumhuriyeti yetkililerince Türkiye?ye sert notalar verilmiştir. Stefanos Yerasimos?un Türk-Sovyet ilişkileri adlı yapıtında tümüne yer verilen bu notaların Malakanlarla ilgili önemli kısımlarını buraya almakla yetiniyorum. .

 

 

18 Mayıs 1921 de Çiçerin tarafından Ali Fuat’a gönderilen bir notayla Malakanların sürgün edilmesi kınanır. Çiçerin nota da Malakanların köylerinden kovulduğunu yerlerine Anadolu?dan özellikle getirilen Müslümanların yerleştirildiğini Rusların ahırlarda yaşamaya mahkûm edildiklerini belirterek bu durumun derhal düzeltilmesini aksi takdirde bu davranışların Rus emekçi kitlelerinin tepkilerine neden olacağını belirtir. Çok geçemeden 21 Mayısta bir başka nota ile de Malakanlara karşı yürütülen keyfi tutuklamalar zorbalıklar ve hırsızlıkların sistematik bir hale geldiği bildirilerek Rus halkının tepkisinin giderek arttığını belirtirse de yapılan yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla pek bir sonuç alınamaz. Ali Fuat Cebesoy bu konuda kendisine değil Ankara hükümetine sorunun iletilmesi gerektiğini söyler. Haziran 1921 de Çiçerin?in büyükelçi Ali Fuat?a vermiş olduğu yeni nota daha serttir. ??bu toprakları terk edip göç etmek isteyen Molokanlar, malını mülkünü beraberlerinde alıp götürebilirler, ne yazık ki buna Türk makamları engel olmaya çalıştılar; bu da yetmedi, Molokanlar soyuldu ve her türlü baskı altında bırakıldı, ellerinden toprakları alındı. Bu göçmenler evlerinden kovuldu, açlıktan yarı ölmüş Molokanlar ahırlara ve tavlalara kapatıldı? Kars bölgesinde yaşayan Rus halkının zorla askere alınması da XII maddeyi ihlal edici keyfi bir harekettir ve bunu da şiddetle protesto ederiz. Kars topraklarında sözüm ona bir takım devrimcilerin bulunması ile ilgili haberlerinize gelince, bunlar, kanımca? Bazı işsiz güçsüz unsurların uydurdukları yalandan başka bir şey değildir? ? …

 

 

Hal ne olursa olsun bu meşum devrimciler hakkındaki haberler dinsel bir mezhep olan Molokanlara karşı alınan önlemlerin nedenini açıklamıyor. Kaldı ki bu mezhebin müridleri hiç bir şekilde Bolşevik Devrimci fikirleri ne benimsemiş ne de onlarla ilgilenmiştir. Müslüman devletlerinde olduğu gibi kimse gerici ulemayı bir takım komünist hareketlere girişmeleri ile suçlayamayacağı gibi dünyevi işlerden kat kat uzakta kendi halinde yaşayan bir Hıristiyan mezhep müritlerini böylesine uydurma entrikalarla suçlandırmak en hafif deyimle şaşırtıcıdır. Molokanların Orta Anadolu?ya sürülmesi ve orada yerleştirilmesi fikri ise bizlerde yalnız gerçek bir isyan uyandırmaktan başka bir işe yaramaz. ? Bunu 13 haziranda verilen notada bu konunun bir kez daha dile getirilmesi izler. Karsta imzalanan 13 Ekim 1921 tarihli dostluk anlaşmasının 13 maddesinde Molokanlara ilişkin şu düzenlemeye de yer verilir. ?Madde 13 1918 yılına kadar Rusya?nın bir bölümünü oluşturan ve bu gün Türkiye egemenliğine geçmiş olan topraklarda yaşayan herkes dilediği zaman Türk vatandaşlığından çıkıp Türkiye?yi serbestçe terk ederek, eşyasını malını mülkünü veya bunların değerini beraberinde götürebilir ?? Denmesine karşın yine bir şey değişmez. RSFSC Dışişleri Halk Komiseri Çiçerin bir kez daha nota vermek durumunda kalmıştır. 13kasım 1921 tarihli notada özetle şunlar yer almaktadır. ?

 

 

Rus hükümeti üzüntü duyarak defalarca yaptığı uyarı, protesto ve istemlerine rağmen, Kars bölgesinde yaşayan Rus halkının her türlü yasa dışı kovuşturmaya ve baskıya hedef olduğunu belirtmek zorundadır. Daha önceleri de belirtmiş olduğum gibi Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde özellikle bu soruna büyük önem vermekteyiz. Ancak bu günlerde Kars bölgesinden almış olduğumuz haberler; Türk makamlarınca Rus halkına karşı baskı hareketlerine son verilmediği gibi tersine, daha da artırdığını göstermektedir. Bütün haklar ve Moskova anlaşması hükümleri çiğnenerek, Sovyet topraklarına geçmek isteyen Molokanlara Türk uyruklu kimseler gibi kabul edilerek üstelik silah altına alınıyor. Bu ise eşine zor rastlanır bir keyfi davranıştan başka bir şey değildir Bu dayanılmaz eylemleri şiddetle protesto edip isyan duygularımı açıklarken özellikle Türk temsilcisi Kâzım Karabekir?in Rus temsilcisi yoldaş Ganetski ile yaptığı görüşmelerde, Kars ilini terk etmek arzusunu bildirmiş olan Molokanların Türk uyrukluğunda kalmasını ve silah altına çağrılmasına kabul ettiğimi iddia etmesi karşısında duyduğum şaşkınlığı ifade etmek isterim. Hiçbir aslı ve dayanağı olmayan bu iddia beni son derece hayrete düşürüyor ve resmen şunlara bildirmeme zorluyor: bu asılsız iddialardan çıkacak bütün sonuçlar ve bu sonuçlara kanan ve şaşıran Rus temsilcilerinin yapacakları herhangi bir açıklamanın hiçbir hükmü yoktur. Rusya hükümeti Kars bölgesinden çıkmak isteyen ve bu isteklerini resmen bildiren bütün Molokanların Rus vatandaşı olarak sayılmasını, Molokanların Türkiye’de askeri göreve alınma girişiminin yasa dişi kabul edileceğini ve şimdiye kadar bu üzücü olaylara meydan veren Türk sorumlularının cezalandırılmasını resmen ve kesinlikle talep eder. Şunu da ekleyeyim ki vaktiyle Rusya’ya göç etmek olanağına sahip olmayan Molokanların bugün bulundukları yerde 1 yıl daha kalma hakları bulunduğuna ilişkin resmi bir mutabakat bulunmaktadır.

 

 

Özellikle, Kars ilinden ayrılmak isteyen Molokanların Rusya’ya dönmelerinden vazgeçmeleri için son derece kaba, vahşi uygulamalarla karşı karşıya kaldıklarını ve hatta kendilerine dayak atıldığını ve her türlü ağır baskıların yapıldığını kesinlikle öğrendiğimden bütün bunlara karşı çıktığımı en kesin bir şekilde bildiririm. Bu gibi eylemleri Rusya’ya karşı açık bir düşmanlık olarak kabul etmekteyiz ve Türk makamlarının bu tür davranışı, Türkiye?nin bugünkü politik çizgisindeki genel konumu hakkında da bizi şüpheye düşürmektedir. Rus konsolosluğuyla temas kurmak isteyen Molokanların tutuklanmaları ile ilgili olarak yukarıdaki açıklamamı bir kez daha tekrarlarım. Türkiye?de kalma kararını alan Molokanlara gelince, bizce bu Molokanlara, milli azınlıkların haklarına karşı saygı gösterileceğini belirten misakı milli’nin Moskova antlaşması ile kabul etiğimiz ilkelerin uygulanması doğru olacaktır. Biz misakı milli yi bütünüyle kabul ettikten sonra bu paktın Rus milli azınlığa karşı tanınmaması ve dini haklarına saygı gösterilmemesi yersiz ve yakışıksız bir hareket olacaktır. Çarlık rejimi bile Molokanların dini inançlarına göz dikmiş değildir ve Molokanlar bu rejim sıralarında bile askerlikten muaf tutulmuşlardır. Kaldı ki misak i milli de ifade olunan özgürlük ilkelerini ihlal eden bir hükümetin, bu konuda Çarlığın zulmünü bile gölgede bırakan hareketlerde bulunmaması ve böyle hareketleri hakli olarak kabul etmemesi gerekir??? Bunu 2 Aralık 1921 tarihli başka bir nota takip eder. ?Kars anlaşması Türkiye ve Kafkas cumhuriyetleriyle ilgilidir; bu anlaşma hükümlerini Türkiye’ye bırakılan topraklarda öteden beri yaşamakta olan Ruslara da uygulama girişimi, Türk hükümetini Rus vatandaşlara karşı hiçbir şekilde nitelendirilemeyen bu eyleminin geçerli olacak herhangi bir kanıttan yoksun olduğunu ortaya koymaktadır. Yoldaş Ganetski’nin Türkiye’de bulunduğu sıralarda Türk hükümeti Rusya’ya dönmek isteyen Ruslara 1 yıl daha kalmalarına izin verdikten sonra, şimdi, Fransa?yla anlaşma imzalar imzalamaz bu sözünü geri alıyorsa bizde kendiliğinden ortaya çıkan sonucu gereğince değerlendireceğiz.

 

 

Türkiye?ye bırakılan topraklarda kalmış Ruslar, saptanan süre içinde ülkesine iade edilmek konusunda gerekli dilekçe vermedikleri taktirde Türk uyruğuna geçecektir. Kilikya bütün Hıristiyanlar askerlik görevinden muaf tutulurken, Kars?ta bütün Hıristiyanlar askerlik görevinden muaf tutulurken karsta Çarlık zamanında bile askere alınmayan Molokanlar bugünlerde silah altına alınıyorsa bunun ne anlama çeldiğini çok iyi anlamaktayız. ?Rusya?daki Türklerin ülkelerine iade edilmeleri ile ilgili işlem durdurulmuştur. Bu ağır durumlarından dolayı kimin ve neden sorumlu olduğu kendilerine bütün açıklığıyla anlatılacaktır. Sovyet hükümeti, temsilcisi olduğu Rus işçi kitlelerinin küçük düşürülmesine asla izin veremez.?(S.Yerasimos Türk-Sovyet İlişkileri)

 

 

Malakanlara; onların Bolşevik etkisinde kalmalarına ve Türkiye?den uzaklaştırılmalarına ilişkin olarak Kâzım Karabekir anılarında şunları söyler; ?Malakanlar Ruslar zamanında dahi askerliğe gitmezlermiş, erkekleri hep sakallı. Umumiyetle iri vücutlu, canlı kanlı, sıhhat numunesi insanlar. Elbise ve vücutları temiz. Hayvanları kadana, arabaları çok eşya alır, dört tekerlekli, büyük ve sağlam. Ziraat, ekme, biçme aletleri hep son sistem, yalnız kuvvei ceriye beygirdir. Kan dökmek en büyük günah imiş, harpte dahi olsa. Ben onları yalnız nakliyede kullanıyordum. Buna dahi itiraz ediyorlardı. Kars?ın her tarafında şoseler boyunca uzanan bu köylüler teşvikatla Bolşevik teşkilatına başlayarak bugün gösterdikleri samimi hayatlarını bozmaya da başlamışlardı.? (73)diye yakınan Karabekir yine, Malakanların da yer aldığı Elvile-i Selase bölgesinin yoğun bir Bolşevizm propagandasına maruz kaldığını belirtip; ?…

 

Henüz hiç bir teşkilatı bulunmayan ve mütemadi Bolşevik propagandasına maruz elvilei selase, Kürtlük mıntıka, garbe nazaran pek geri olan sair mıntıkalarla üç muhtelif gurup.(74)tan söz ederek özellikle vurgulamaktadır. Kâzım Karabekir?in , ?Ruslar (ın) bizi… Kars ve havalisindeki Malakanlara bazı ufak tefek harekât yaptırarak bu harekâtı Bolşevik cereyanı şeklinde göstererek himaye etmek… Suretiyle izaleye çalışacakları…?

 

(75), yolundaki düşüncesine paralel düşünen Meclis Hükümeti temsil heyeti ile Sovyet heyeti arasında yapılan görüşmelerde Malakan sorununun çok önemli tartışmalara yol açtığını da yine Karabekir?in anılarından öğrenmekteyiz: ?Kars konferansı esnasında Ganyeski(Ganetski E.K.) pek haşin ve kabalık gösteriyordu. Hatta bir gün 10 teşrinievvel?de basit bir meselede(Türk köylerinden isteyenlerin gelmesine mukabil Malakan köylüleri göndereceğimizi) söylediğim zaman: Bu hakarettir, umuru dâhiliyemize müdahaledir, bu teklif geri alınmalıdır, gibi kavgaya kalktı.?

(76) Ve son nokta: ?Malakanların en nihayet 20 kânunusaniye kadar memleketimizden çıkmadıkları halde katiyen askere alınacakları hakkında Ankara?dan emir geldi. Kars Rus Sovyet konsolosu Norman ziyaretime geldi. Malakan ların askere alınması halinde Rusya?daki Türk tebaasının da askere alınacağını söyledi. Cevaben hükümetimiz 20 kânunusaniye kadar müddet temdid etmiştir, bundan sonra gitmezlerse askere alınacaklardır, artık bence yapılacak bir şey olmadığını söyledim.?

 

(77) Başka bir çalışmamda Malakanlar hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştim. Bu nedenle burada özellikle konunun fazla sarkmaması için Malakanların sadece askerlik yapmama geleneğine ilişkin bir şeyler söylemekle yetiniyorum. Malakanların askerlik yapmamaları, savaşmayı kabul etmemeleri; bırakınız savaşmayı; eline silah almayı reddetme geleneği tamamen dinsel inanışlarından kaynaklanmaktadır. Bu kavrayış ve algılama Hıristiyanlık kadar eski bir geçmişe sahiptir. Tertullienius?e göre ki kendisi ilkçağlar Hıristiyanlığının en önemli din âlimlerinden biridir; Hazreti İsa?nın yakalanması sırasında Pierre?in elindeki kılıcının düşmesi tanrının isteğidir ve tanrı bununla silahı ?bütün askerlerin ? elinden düşürmek istemiştir.

 

Bu inanışa sahip bir topluluğa askerliği dayatmak ve kabul ettirmek olanaksızdır. Malakanizmin en temel ilkelerinden olan bu anlayışı yok sayılarak Malakan halkını askere almak, imkânsızdan öte bir şeydi. Köylerine, tarlalarına, mallarına el koyma eziyet, baskı ve dayak gibi canice yaptırımların yanında konsolosluğa girip çıkmalarının bile engellenmeye çalışılması (bkz sf 91.dipnot ) gibi ağırlaştırılan koşulları çok azı kabullenebilmiş; Yirmi bin?i aşkın Malakan nüfus anayurtlarına geri dönmüş; çok küçük bir azınlık değiştirilmeye zorlanan yeni koşullara uyarak Türkiye?de kalmayı kabullenmiştir. Bu kalan ailelerin bireylerinden oluşan son 500 kişi ise 1962 li yıllarda anayurda, Sovyetler birliğine geri dönmek zorunda kalmışlardır. (Kars Ve Çevresinde Aydınlanma Hareketleri adlı kitaptan alınmıştır.)

 

 

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA