AKIZIL KAN


Bu makale 2020-01-03 09:46:47 eklenmiş ve 241 kez görüntülenmiştir.
Arşer Payizos

 
KIZIL KAN
Daha sonra, kanlı ve
yorgun ellerini kaldırdı 
haydutların  
yüzlerini üstünü itinayla elleriyle dokunarak sıvazladı. Oda onların geldiği yoldan geliyordu ve oraya kanın akısına doğru yürüyordu . 
Dokundu duvarların  
kırmızı çizgili yüzüne.  
Çektiler iyide çektiler buraya diye de söylendi.  
Altın ve gümüşlerle  
doldurmak gerekiyor her yeri tıka basa diye de söylendi. 
Üç odayıda doldurun diye
bağırarak
kanların oluk oluk aktığı yöne doğru çizgilerin ötesine dek yürüyün diye de seslendi.  
Doldurmak kanla doldurmak gerekiyor her yeri altın ve gümüşlerle. 
Altının yansıması  gecelerin karanlığına çaldı ve yorgun boyunlar döndü.  
 Canların çarkı hiç durmamacasına  
toprağı pençeledi.
Köpükle dolu sevginin mücevherlerini uzun bir ipliğe çevirerek boyunlara geçirdiler can yüklü bedenleri hiçe sayarak.  
 
Tanrıların bile bıraktığı  
 eski antika paralarını teslim aldı kanı sıvazlayan eller.  
 Altın damlası demir parmaklıklarda bir yankı titredi . 
Yüceliklerden bir ses yükseldi, cevap verirken mesaj ve ses yankılandı.  
Altının çarkı dönmeye devam ediyordu.  
O zaman aç çakallar gibi toplandılar.  
Kan ve gözyaşını paylaştırdılar , o an anlayışları bu değildi hepsinin göz yaşları yalanla doluydu. 
Tanrı yine kederliydi her zaman olduğu gibi. Yine sarp yönünde bekliyorlardı her zamanki gibi.  
Kapıları her zamanki gibi açmadılar.  
Akbabalar tekrar tekrar her şeyi bölüştüler her zamanki gibi. 
Mücevherlerin en son kertesine dek baktılar.  
Dinsel firuzeleri ve  kana bulanmış yaratıklar.  
Gümüş dokunmuş elbiseleri içinde yaşamları dün olduğu gibi bu günde aynıydı saraylarıyla birlikte.  
Haydutların tırnakları  
her şeyi ölçüyordu  
 keşisen gülüşlerinin arasında.  
Haydutların arasında  
tanrı yine onları kederle dinliyordu ilk dinlediği gibi onları ilk yarattığı gibi. 
Yüreğimiz bir vazo gibiydi karşılarında.  
Kininin ve acının özü gibi.  
Bir sancıyla şekillenip dopdoluyduk.  
Cephelerimizi düşündük değerlerimizin yücesinde.  
Kendi çağımızda  
çan meleklerimizin
egemenliğinde bir ürperme oldu içimizde kendimizle yine. 
İçimizdeki olgunluğu hissettik ama özlemle.  
Umutsuz barış hasreti her dönemdeki gibi bir hüzündü yine. Tanrı tekrar düşündü.  
benden öte yabancılar, burdamı diye.
Tanrıya bu günkü gibi yine yabancıydık.
Tekrar her şey bir bilmece, her şey bıçaktı diye de seslendi yine. 
Her şey sessizlikti  
Yalnız kızıl çizgili canlar çırpınıyordu. 
Ölen dilsiz emeklerin  
sarı bağırlarını yutan canlardı.  
O zaman ölümle doğduk ölümle yaşayacağız kendi kendimizi yaratarak tanrılar ötesi yaşamda bizim olacak.  
Senin adın  bundan böyle ölüm olacak ölümü yaratan olacak. 
Tam hazırlandığımız sırada  
odun yığını ağırbaşlılıkla cevap verdi kan ve yine kan beni yaratan yine kan.  
Öyleyse bundan sonra benim adım ölüm olacak dedik. 
Artık, ölümün ne anlama geldiğini hesaba katmayarak yine kan dedi.
Boynumuza ip geçirmek için bir çelik kancayı uzun uzun uzatarak asmak için uğraşıyorlar ruhumuza girmek için
delirdiler.
 
 
  /Arşer Payız)
01/Ocak/2020
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA