ANADOLUDAN BİR KADININ GÜCÜ AH SEBAHAT


Bu makale 2018-02-10 13:51:55 eklenmiş ve 1770 kez görüntülenmiştir.
Kurdistan Yazarlar

ANADOLUDAN BÄ°R KADININ GÜCÜ AH SEBAHAT

 

Sevgili okurlarım sıkı durun, şimdi bir kardelenin sayfasını aralamaya ve onun yol hikayesine revan olmaya, sesine mikrofon uzatmaya ne dersiniz?

 

Siz ne dersiniz bilmem ama ben buna kararlıyım. Hadi bakalım!

 

Haa, siz kardelenin öyküsünü bilir misiniz? Evvela ondan bir saÄŸlık verelim de, sonra yavaÅŸ yavaÅŸ yerlerimize geçelim… Hadi bakalım!

 

Evet sevgili dostlar, kardelen iradedir her ÅŸeyden önce.  Tüm dünyayı kendine hayran bırakan güzelliÄŸinin sihrinde, sadece ve sadece irade vardır.  Kökü soÄŸandır, soÄŸangillerin kızıdır o. Acıdır kökü, acıdır tadı, yolculuÄŸu da; zira ayazdadır dadadır ama o çetin kış ÅŸartlarına, hatta baharla inat tüm dünyaya meydan okurcasına başını daÄŸlara kaldırıp, güzel olmak ve güzelliÄŸini ılgıt ılgıt esen rüzgarlara katmak zorundadır.  Her ÅŸeye baÅŸ kaldırdığı gibi,  GüneÅŸe baÅŸ kaldırdığı gün öleceÄŸini bilse de, gün gelir GüneÅŸe bile meydan okurcasına baÅŸ kaldırır ve güzel ölür kardelen! Dedim ya o iradedir, iradenin ta kendisidir.

 

Evet, kardelenlere bakmak çok kolaydır da, lakin kardelen olmak, ya da kardelen olanları görmek, görebilmek çok zordur sevgili dostlar…

 

Ege topraklarında yetiÅŸen bir kardelen…

 

Denizlinin olmayan denizinde yüzmeyi, hayatın labirentlerinde koÅŸmayı öÄŸrenen güçlü bir kadın o. Ben her güçlü kadının içinde bir mücadele yolculuÄŸu olduÄŸuna inanmışımdır hep… Güç Ve Mücadele!

 

Bana göre güçlüklerle kafa kafaya gelmeden, kendindeki gücü farkına varan kadın yoktur… Dedim ya, önce güçlük, sonra güç! 

 

Öyle ya; KoÅŸuyorsa, mutlak dizlerinin üstüne düÅŸtüÄŸü anlar olmuÅŸtur!                 

 

Büyük sularda yüzüyorsa, mutlak küçük sularda boÄŸulduÄŸu anlar olmuÅŸtur!

 

Belki de çok daha baÅŸka, bambaÅŸka bir yolculuk hikayesidir bu. Velhasıl-ı kelam adı her neyse ama ilk adı mutlak mücadeledir… Güçlük Ve Mücadele!

 

Evet, bir gün instagram keÅŸfet sayfasında dolaşırken bir video dikkatimi çekti.

 

SeboÅŸun geleneksel köy ürünleri… AÅŸama aÅŸama yapılışı, tanıtımı vs…

 

Kaynayan kazanlar, bulut oluÅŸturan dumanlar arasında akça pakça bir kız. Diksiyon olaÄŸanüstü. Anlatımdaki tonlamalar harika. Öyle ki yaptıklarının tadını anlatımlarıyla damağında bırakıyor edeta.

 

Ä°nsan yemediÄŸi yemeÄŸin tadını bilir mi hiç? Bilmez elbet, ancaak bu kız öyle bir anlatıyor ki, lokmayı kazanlara banıp, adeta ham yaptırıyor.

 

Öyle sıcak, öyle samimi bir kızcağız ki; ayağında ÅŸalvarı, başında yazması, kaynayan kazanlar, ateÅŸin dumanı…  Allah’ım neredeyim ben, nasıl bir dünya içerisindeyim, cennetten küçücük bir köÅŸe adeta, ana kucağı gibi sımsıcak;

 

“Allah Allaah” dedim içimden hem gece saat bilmem kaç, karnıma bir açlık, içime bir sıcaklık düÅŸtü.

 

Ä°nsanın canı sirke çeker mi hiç? Çekmez mi? Heee siz öyle sanın, vallaha canım sirke çekti ve kendimi buzdolabında buldum. Ya’Rabbim bu nasıl anlatım ÅŸekli… 

 

Neyse artık ara ara takip ettiÄŸim bir sayfa oldu; Sebahat Tanışman  @sebosun_gelenekselkoyurunleri https://www.instagram.com/sebosun_gelenekselkoyurunleri

 

Eh adı üstünde; “Geleneksel Köy Ürünleri “

 

Denizli kardeleni Sebahat Hanımın çektiÄŸi her video bir ressamın elinden çıkmış gibi benim yüreÄŸime astığım tablolar oldu… Öyle ki keçileri çok sevdiÄŸim için, içimden “Ah be, ÅŸimdi ÅŸu köÅŸede birde keçi olsaydı nede güzel dururdu” diye geçirdiÄŸim çok oldu ve böylece tablonun uzaktan ressamı oldum bende. 

 

Ha zamanla bu kızımıza hakaret edenlerde gözümden kaçmadı deÄŸil hani! Yahu alkışlanacak bir kardeleni yuhalama niye? Niye olacak canım kedi ulaÅŸamadığı ciÄŸere mundar dememiÅŸ miydi?

 

Kendinin yapamadığını baÅŸkası yapınca ona düÅŸmanlık bizim en tanıdık vasfımız ya.

 

Åžimdiii, Sebahat kızımıza sorularımızı sorup, sözü birazda ona bırakalım ha ne dersiniz?

 

 1-Sebahat Hanım, bir baÅŸak tanesinin topraÄŸa ekiliÅŸinden, deÄŸirmene kadar giden bir yol hikayesi vardır ya hani... Oysa biz baÅŸak tanesinin tamlığını, fırında bir ekmek olarak gördük hep.  Oysa o yol hikayesinin tüm ayrıntıları bizim bilmediÄŸimiz taraf(taydı)tı. EÄŸer biz, bir baÅŸak tanesinin deÄŸirmene kadar ve hatta fırına kadar uzayan o yol hikayesini bilseydik, kepeÄŸinden söz etmeye dilimiz dönmeyecekti. Ama bilmiyoruz ve dil uzatabiliyoruz iÅŸte. Evet, siz ekiminden biçimine kadar fırına giden bir baÅŸak tanesinin ta kendisisiniz, biliyor musunuz? Bize o baÅŸak tanesinin topraÄŸa ekiliÅŸinden, biçiliÅŸinden ve bu yol hikayesinden biraz bahseder misiniz?

 

Mesela, nasıl baÅŸladınız? Sizi bu serüvene sürükleyen ne oldu.  DüÅŸtüÄŸünüz boÄŸulduÄŸunuz ve “Artık yeter, düÅŸmek deÄŸil, koÅŸmak… BoÄŸulmak deÄŸil, yüzmek var” dediÄŸiniz bir hikayeniz odlumu?

 

Aslında öncelikle yazdıklarınızın beni çok duygulandırdığını bilmenizi isterim Dilek Hanım ve çok teÅŸekkür ederek baÅŸlayayım anlatmaya...  Siz sorularınızı maddeler halinde sormuÅŸsunuz ancak aslında her cevabım birbiriyle o kadar iç içeki, ben bi baÅŸlıyım yazmaya içimden geldiÄŸi gibi siz isterseniz sıralamasını yaparsınız, olur mu?

 

 

 

1-Dilek Hanım, takipçilerimin ve sevenlerimin hep merak ettiÄŸi ama benim nedenini bilmediÄŸim sebeplerden bir türlü açıklamaya korktuÄŸum bir soru bu, nasıl baÅŸladığım konusu. Ya da benim korkum, ÅŸevkimin birçok kez kırılmış olmasından da kaynaklanıyor olabilir. Bilmiyorum. Belki de ÅŸuan yolun başında olsam, cesaret edebilir miydim? Kendime bile cevabını veremediÄŸim bir soru bu aslında. Åžöyle ki; evde evin annesi güzel yemekler yapar ve ev halkının gözünün içine bakar; “Acaba beÄŸenildi mi?” diye. Ä°ÅŸte bendeki de bu sanırım. Yüz binlerin gözünün önünde yaptıklarımı servis ediyorum… Bir küçücük tencerecik kiraz reçeliyle çıktım ben bu yola… Sonrası da ufacık tefecik içi dolu turÅŸucuk…

 

 

 

Hiç kaygı taşımadım alırlar mı? Yaptıklarım elimde kalır mı? Ama evet çok istedim alsınlar beÄŸensinler.  ArkadaÅŸ, eÅŸ, dost ayıplarlar mı?  “Aaa SeboÅŸ internetten turÅŸu satmaya baÅŸlamış” diye! Evet çok dalga konusu oldum! O zamanlar tek destekçim babaannemdi. 80 yaşında, uzun ömrü olsun. Beni, kendi adını taşıyorum diye ayrıca bi  sever. Ä°ki, üç ÅŸahsi fotoÄŸrafın olduÄŸu instagram sayfamı çevirdim, reçel turÅŸu sayfasına. Ben sayfayı çevirdim, peÅŸine insanlar bana kafalarını çevirdi. En sevdiÄŸim arkadaÅŸlarım, takipten çıktı!!! Yurtta aynı odada kaldığım arkadaşım, yolda görünce beni, ben kazan başından kalkıp eve gidiyorum ya;

 

“Ay ne olmuÅŸ sana böyle, yüzün gözün kızarmış çok kötü görünüyorsun” dedi…

 

Ä°ÅŸte o an anladım beni olduÄŸum gibi kabul edenleri de, etmeyenleri de.  O kiÅŸi bende hala engellidir mesela. Sevdim mi tam, sildim mi bir kalemde.

 

Çarşıda pazarda benim duyacağımı bile bile “TurÅŸucuuuu, reçelciiii “ diye seslenenlere burdan selam olsun... “Aaa  SeboÅŸ internetten reçel mi satılır? Ay ben olsam ÅŸalvar ile çekinmezdim, saçına başına niye dikkat etmiyorsun” diyenlere de...

 

Zamanla arkadaş bildiklerim hep azaldı.

 

Annem dedi; “Gençsin, bak yaşıtların giyinip süslenip geziyorlar, bırak bu iÅŸleri gez yaÅŸa!” Babam dedi; “ Ayıp herkes görüyor mu seni?”

 

Sanırım zamanla ya alışıp kabullendiler, ya da yaptığımın doğru olduğunu hatalı bir şey yapmadığımı idrak ettiler artık kimse karışmıyor.

 

 2- Sebahat Hanım, bu yolun tamda ÅŸu an durağında, yanınızda bulunan tüm yol arkadaÅŸlarınıza baktığınızda, en başından beri mi, yani tünelin sonunu görmeden yanınıza katılanların durağı mı, yoksa önce inanmayanların, olmaz diyenlerin, ÅŸevk kıranların ancak tünelin sonundaki ışığı gördükten sonra yanınıza katılanların durağımı burası? Her ikisi de mi yoksa?

 

2-  En başından beri yanımda olanlarda vardı, sonradan katılanlarda oldu, yanımda gibi görünüp her an sırtımdan vurmaya hazır olanlarda... Hepsini tattım ve tarttım.

 

Yola birlikte çıktıklarım da var, sonradan katılanda yanımda ÅŸuan. Babaannem demirbaşım. Dengeyi severim iÅŸ hayatında da, özelde de. Mesela sayfamda özel bir paylaşım çok nadir olur.  Ailem, çocuklarım yoktur orda.

 

Cemile yenge katıldı, sonra diÄŸerleri ve biz olduk tabi ki artık daha zevkli olmaya baÅŸlamıştı. Vitrini pazarlamam babaannemin çektiÄŸi, Cemile yengeyle kazanların başında o çığırtkan sesimle ürün tanıttığımız ÅŸalvarlarımızı çekip düzelttiÄŸimiz, gülüÅŸtüÄŸümüz, eÄŸlendiÄŸimiz, zaman zaman sinirlendiÄŸim  videolarımıza, Cemilesi, Necla’sı, AyÅŸe’si, Fatma’sı da eklendi... Çapa tarlasında, yakıcı sıcakta çalışmaktansa, sabit düzenli iÅŸleri vardı artık… Onlar benim elim ayağım, ben onların ekmek kapıları olmuÅŸtum artık…

 

Çok pes ettiÄŸim oldu, aÄŸladığım sabahlara kadar uyumadığım… Ama en sevdiklerimden aldım tam destek. Åžimdi binlerce  kiÅŸiye  sistem olarak online olmayan ama her daim online olmaya çalışan MeleÄŸim var, evet gerçekten adı da Melek.

 

Kameraman, yol göstericim babaannem var.  Üreten eÅŸim baban ailem var. Ürünleri tadıp puan veren gurme oÄŸlum ve kızım var.

 

 3-Sebahat Hanım, yaptığınız her ÅŸey kendi bahçenizden, kendi üretiminizden mi? EÄŸer öyleyse bu iÅŸinizin vitrin kısmını kolaylaÅŸtırıyor olmalı ancak öncesinde nasıl bir yol izliyor, bu vitrini nasıl pazarlıyordunuz?

 

3-  Her ÅŸey kendi mahsulümüz mü? Evet, ama artık yetmez olmuÅŸtu, hem gücüm hem yetiÅŸtirdiÄŸimiz sebzeler meyveler…  Meyve sebze boldur eÅŸim, babam çiftçidir. KarabuÄŸdaydan, mis kokulu elmaya kadar çok ÅŸükür her ÅŸey bolluk içinde… Dedim satmayın dışarı, farz edin ben baÅŸkasıyım, bana verin, ben alacam, zaten hepsi benimdi. Bende istek hırsın onlarda nihayet farkına varmıştı. Benim için domates biber ektiler, kiraz mevsimi git topla ne yaparsan yap dediler. Åžeftali, kayısı, elma, kiraz, çilek... Artık kendi mahsulümüzde kat kat deÄŸerlenir oldu.

 

  4- Sebahat Hanım, bu yeni yolunuz, baÄŸ bahçesi olan bir çok kadının yol hikayesi olmuÅŸtur eminim. En çok da sizi örnek alanlardan köstekçileriniz olduÄŸunu düÅŸünüyorum ben? Çünkü böyledir;  örnek alır, artık önündeki karları kürüyüp yol açmasına gerek yoktur…  Açtığın ayak izlerinden  yürür, ancaak senide ortadan kaldırmayı ve yıpratmayı politika edinir. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Åževkinizin kırıldığı anlarda tüm ÅŸevk kırıcılarınızı sizi daha da güçlendiren bunu bile sirke olarak yudumladığınız, her yudumu da dönüÅŸümünüze kattığınız kiÅŸiler olarak mı görüyorsunuz?

 

4- Åževkimin kırıldığı baÅŸlarda çok oldu, hala da olmuyor deÄŸil ama tecrübe de ediniyor insan zamanla. Yıpratıcı olayları tepkisizliÄŸimle yendim çoÄŸu zaman. Çünkü artık sadece ben yoktum. Burası, benlikten çıkıp biz olunan yerdi. Birçok kiÅŸinin evine ekmeÄŸini götürdüÄŸü yerdi. En aÄŸlamaklı olduÄŸum zamanlarda bunu getiririm hep aklıma.  Artık pes etme gibi bir lüksümde olamazdı, bu beni daha da kamçıladı. Çok süslü püslü ekrandan çok ÅŸevkimi kıran pes ettiren oldu. Ürün almadan kötü yorum atan attıran, almış ama iÄŸrenç ötesi bir ÅŸey yemiÅŸ gibi yazan çizen, rakip olan ama müÅŸteri gibi yazan fiyat alan yorum atan... Artık instagram takipçilerinin  büyük bir çoÄŸunluÄŸu bunların farkında; gerçek alıcıyla, boÅŸ konuÅŸanı da ayırt edebiliyorlar.

 

Yastığa başımı koyduÄŸumda, yeter yapmıcam artık deyip sabah gözümü  babamın meyve bahçesinde açtığım oldu.

 

 Pes etmek yapımda yok. Pes etmeyi sevmem.

 

Eve, çok hırslıydım ama çelme takanları göremeyecek kadarda saf…

 

En yakın bildiÄŸime benzer sayfadan açıp instagramı öÄŸrettiÄŸimde oldu hem de, ilk çelmeyi ondan yedim. Ben ÅŸuan bu durumdayım. O hala yerinde sayıyor.

 

Sanırım herkes kalbinin ekmeğini yiyor.

 

Bazen abuk sabuk yorumlar geliyor; biraz dinlensene, gözünü para hırsı bürümüÅŸ gibi… Mesela eÅŸlerine her sabah iÅŸe giderken, bunu diyebiliyorlar mı? Gitme bugün iÅŸe dinlen, gözünü para hırsımı bürüdü diye. Bu da benim iÅŸim, bizim iÅŸimiz. Dinlenecek zamanlarımız elbette oluyor, ailemle birlikte ama onları göremeyince videolarda, kazan başında yatıp kalkıyorum sananlar da var.

 

 5-Sebahat Hanım, “Bir tencereyle baÅŸladım, ÅŸu anda tonlarca kazanlarla devam ediyorum” diyorsunuz?  Mesela tencereden kazana, kazandan öteye yatırımlar yapabiliyor musunuz? GeleceÄŸin büyük iÅŸ kadını olma yolunda görüyor musunuz kendinizi, yada bu yönde hayalleriniz var mı? Ne gibi hayalleriniz projeleriniz var, neler yapmak istersiniz mesela?

 

 

 

5- Evet, minicik minicik tencere ve sonrası koca koca kazanlar. Ä°nÅŸallah daha fazlası da gelecek. Gelmeli inanıyorum. EÄŸer alay konusu olduÄŸum iÅŸten ÅŸimdi onlarca insan ekmek yiyorsa, dahası neden olmasın, niçin Kooperatif kurmayalım dimi ama?

 

 Evet, her sabah telefona uyanıyordum, ya mesaj, ya arama…  SeboÅŸ tekrar reçel istiyoruz, 7 katlı bir binanın tüm katından sipariÅŸ aldığımı bilirim ben. Baktım yetmiyor, reçel alan turÅŸuda soruyor, tarhana da soruyor. Hadi SeboÅŸ durma davran yap! Hep yenilerini ekledim. 2  kavanozluk tencereden 120 kavanozluk kazana geçtim! Yılda 4 e katladı kazanlarım ve babaannem tarif ve tecrübeleriyle hep destek oldu, kalmadı kameramanlığa terfi etti. Gel yaklaÅŸ babaanne, babaanne az kaldır, babaanne öte git gözüme soktun telefonu… babaannem;

 

“Kızım bunun kırmızı ışık yanmıyor ge bi bak çekmiyomu ne bilen ben hadi gaa yetiversin bu kadar tamam oldu deyip deyip çekti videolarımı.

 

Yani demem o ki, babaannem de 80 yaşında bir ninenin güzel video çekimleri yapabiliyorsa, her ÅŸeyin insan azmine baÄŸlı olduÄŸunun ispatı deÄŸil midir?

 

Çalışmayan kadın kalmasın, muhtaç olmasın koca eline, sadece ilacını almak için, tek 5 lira harçlık için kimse muhtaç olmasın kocasına. Eli iÅŸ tutan her kadın gayret etsin, çabalasın, hazıra daÄŸ dayanmaz. Allah her kadının yardımcısı oluyor, yeter ki istesinler.

 

 O atölyenin kapısı inÅŸallah kara kışta da açılacak. Kazanlarım boÅŸ kalmadı, kalmayacak. Daha da artacak. Bu lezzetlere dokunan, ellerde çoÄŸalacak.

 

Hayallerim sınırsız ve inanıyorum olacak.

 

 Önceleri herkes beÄŸensin istedim sonra gördüm ki yüz binlerce kiÅŸiye hitap etmeyebilir herkesin damak tadı farklıdır; ÅŸeker oranından tutunda, baharatına kadar. Evlerimizde bile seçiciyiz her ÅŸeyi beÄŸenip yemiyoruz da, para verip almışız kulp mu bulmayacağız dimi ama? Sonra bunu idrak ettim. Sen iÅŸini bildiÄŸin gibi yap herkese beÄŸendirmeye çalışacağım diye üzülürsen kendin olmaktan çıkarsın…

 

 Özetlemek gerekirse ben inanmak ve sabır derim, olduÄŸun gibi olmak, doÄŸal olmak samimi olmak, iyi niyetli olmak, iÅŸte iÅŸin püf noktası da, bereketi de budur Dilek hanımcığım.

 

 Bu vesile ile bana en başından yol arkadaşı olan, tanımasalar da sofralarından biri ev halkından biri gibi davranan, kardeÅŸim, ablam, teyzem, abim olan hani o kadar ki komÅŸuna gidip de bi kase yoÄŸurt falan istersin o samimiyetle sipariÅŸ aldığım, sipariÅŸ vermeleri ÅŸart deÄŸil varlıklarıyla, yorumlarıyla, beÄŸenileri ile bugünlere gelmemde payı olan binlerce takipçime de teÅŸekkürü borç bilirim.

 

6- Sebahat Hanım tencereden kazana ölçü tutturmak zordur illaki, evet babaanne tecrübelerinden faydalanıyorsunuz ancak zorlandığınız, ölçü tutturamadığınız durumlar odlumu ve bu gibi olası durumlarda kurtarıcı olarak neler yap(tınız)ıyorsunuz mesela?

 

6-Size bir sır vereyim mi? Çok defa  kazanları çöpe attığım oldu. Çünkü benim damak tadıma uygun, SeboÅŸ’a özel olmalıydı. Yaptım olmadı, baharat ekledim, bi çeÅŸit aroma ekledim, ÅŸekerini azalttım, tuzunu çoÄŸalttım… Öyle  zor ki o kazanlarda kıvam ve tat tutturmak. Hani bazı takipçilerim der biz evde bi tencere reçel yaptık öldük bittik. Gerçekten çok doÄŸru, hele ki yeni bi tarif deniyorsanız risk çok fazla... Attığım yaktığım oldu. Tabi atarken konu komÅŸuya göstermedim. Aklıma geldikçe gülüyorum, kan kusarsın, kızılcık ÅŸerbeti içtim dersin o hesap.

 

 7-Sebahat Hanım, hepimiz çok iyi biliyoruz ki tezgah önünü gösterip, gözümüzün içine baka baka nerden hangi ara, hangi dereden çürük torba dolduruyorlar filelerimize anlayamıyoruz bile ve siz ne güzel bir yüreksiniz ki… Evvela dürüstlüÄŸünüz için tüm sevenlerinizin adına bir teÅŸekkür çiçeÄŸini gönül vazonuza koyarak hakkınızı teslim etmek isterim.  Evet, kıvam ölçü tutturamadığınız ürünlerinizi yarıdan yarıya satabilirdiniz de, kim nerden bilecekti ki ama siz olması gerektiÄŸi gibi dürüstçe davranıp, onları çöpe dökmüÅŸsünüz… Konu komÅŸu görmesin diye utana utana dökmüÅŸsünüz ama kaliteden ve dürüstlükten ödün vermemektir bu, ondandır ki bunu övüne övüne anlatın ki, aramızda birçok yırtığa yama, birçok yamaya dikiÅŸ olsun!

 

 7’inci bölüm tamamen sizin; anlatmak istediÄŸiniz, mesaj vermek istediÄŸiniz, ya da size sorulmasını istediÄŸiniz ne varsa burada soruda sizin, cevapta.

 

7-Ä°stiyorum ki, insanımız doÄŸal gıda tüketsin, doÄŸala yönelsinler, geleneksel dediÄŸimiz tarifleri uygulasınlar, zarar gelmez.

 

Çocuklara katkı maddeli zararlı ÅŸeyler yedirmesinler!

 

Mis gibi tarhana çorbasını herkes bilsin, piÅŸirsin evladına.

 

Raf ömrü çook uzun olan bir gıdanın niçin aylarca bozulmadığının farkına varmalarını istiyorum!

 

AteÅŸ kokulu, is kokulu reçellerin olduÄŸu kavanozların üzerileri ikinci ayında küflenince içinde katkı maddesinin, koruyucunun, renklendiricinin olmadığı bilincine varmalarını istiyorum!

 

Salamura yaprağının sapsarı olanının incecik olanında kimyasallar ile sarartılmış, inceltilmiş olabileceği riskini bilsinler istiyorum!

 

DoÄŸal yapılan salçada hazır salça tadı bulamayınca çemkirmesinler istiyorum! Aradaki farkı bilsinler istiyorum!

 

Doğal olanın bozulması gerekiyor, bozulmalı!

 

Elma sirkesi dediğin, elma kokmalı!

 

TurÅŸu dediÄŸin, üstü ebelenmeli ( beyaz örtü)

 

Sebahat Hanım, ne kadarda sıcak, sımsıcak cevaplandırdınız tüm sorularımızı; tıpkı kaynayan kazanlarının içinden çıkardığınız reçelleriniz gibi, birazda her hasetçiyi izale edecek, arındıracak sirkeleriniz gibi! Bu kadar içten bir anlatımı anlattığınız gibi, olduÄŸu gibi bırakıyorum bende.

 

Böylesi daha güzel, daha samimi ve daha organi©k!

 

Vaay be, “AH GÜLÄ°ZAR” romanımı sanki yeniden yazdım ve okudum gibi, bir halet-i ruhiye’ ye büründüm. Dışarıda Mevsim; kış, ayaz! Evet, sevgili okurlarım, siz bu kısa romanı nerden okursunuz bilmem ama ben her taraftan bakarak yazıyorum.

 

Kadın olmak; her kadının adının en başında “Ah” olmak, “Ahh Gülizar, Ah Sebahat” olmaktır birazda kadın olmak…

 

Ahlardır insanı yoran, yakan kül eden ama yine ahlardır insanı küllerinden var eden, kendi eden.

 

Ahlardır insanı tam dibini görecek bir mumken, sokak lambası gibi etrafına ışık veren, huzur veren.

 

Ahlar deÄŸimlidir kadınların kara kışları, deÄŸil midir acıları kürüyenlerin nefesi? Dünyanın ahları vurdu mu kadının sırtına sırtına, hatta nefesini kesene kadar vurdu muydu ensesine ensesine, yetmedi bide dizine, takatine;

 

Bir Ahhh çeker kadın ve o bir “Ah”, bin Ahhhh’a dönüÅŸür…

 

Ä°ÅŸte o dönüÅŸlerdir kadını güçlü kılan, boyun eÄŸen deÄŸil de, kardelen gibi karları delip dünyaya baÅŸ kaldıran.

 

Ä°ki harflik bir kelimdir ya “Ah”, bakmayın siz onun böyle kısacık durduÄŸuna; kadın bir ah çekti miydi, dünyanın boynuna yedi kez dolanacak kadarda uzundur haa; zira o kadının çektiÄŸi ahtır.

 

Ve yine kadındır kadına “Ah” olan, “Ah”ları yaÅŸatan, haset eden, hasedinden düÅŸmanlık eden… Soruyorum? Ey insanoÄŸlu neden maksadın bu kadar kusur aramak ki?

 

Bilmez misin ki; kendi kusur deryanda damla göremezken, baÅŸkalarının damla kusurunda okyanus görmek sadece ve sadece can yakan halata dönüÅŸtürür seni.

 

Veee

 

Bilmez misin ki;  can yakan halat olman, ya da o halata tutunman hangi zirveye çıkartsa seni, yukarılarda bir yere tutturmaz, tutunamazsın ama aynı hızla düÅŸürür seni bilesin(iz).

 

Ey AdemoÄŸlu, Havva kızı; kötülüÄŸü, kisveyi ekme yüreÄŸine, o kötü tohum toprağına düÅŸtü müydü, evvela seni yakar… 

 

Geri de yangın, geride duman, geride is kalır…

 

Kendi ektiÄŸini biçtiÄŸin tarlanın adı haset olurda, hasadında kül kalır!

 

Ey AdemoÄŸlu, Havva kızı; yürüdüÄŸünüz yolları sizden önce kürüyüp size yol açanlara kötü düÅŸünmeyin; Zira o yolda emek var, emeÄŸe kötü düÅŸünmeyin ki, sizlere açılan yollarınızda kapanmasın; Zira o yolda “Ah”lar var!

 

Ä°nsanın kaderini birazda nasıl baktığı ve nasıl gördüÄŸü belirler ve nankörün rızkı da, kaderi de aldığı ahlarla kör olur, bilesin(iz)!

 

Unutmayın ki bir “Ah”la saltanatlar devrilir.

 

Sevgili Sebahat Tanışman, çok teÅŸekkürler güzel bir söyleÅŸi oldu… Yolun açık, arkandan gelecek kadınlarımız çok olsun ve her kadının kendi adının başındaki “Ah”ların dönüÅŸümü hep güç, hep irade ve iradenin simgesi olan kardelenler gibi dünyaya meydan okuyan dik duruÅŸ, onurlu, emekçi, mücadeleci kadınlarımız olsun.  Ve her birine ÅŸimdiden selam olsun ve selam olsun evvela sana Ah Sebahat, selam olsun yol arkadaÅŸların Cemile kadına, Melek kıza, Necla, AyÅŸe, Fatma Kadına. Selam olsun, seksen yaşındaki kameraman ninene. Selam olsun babanın o muhteÅŸem sebze meyve bahçesine ve hatta kaynayan kazanlarına, kavanozlarına, sirkelerine, mis gibi kokan tarhanalarına, reçellerine, turÅŸularına bir deÄŸil binlerce selam olsun.

 

Selam olsun, eleÄŸini emeÄŸe, emeÄŸini ekmeÄŸe dönüÅŸtürdüÄŸün o cennet bahçene, bereket evine. Selam olsun, gündüz başında uçuÅŸan kelebeklerine, gece öten çekirgelerine.

 

Ve son söz, son selam hasetçilere yine bizden olsun…

 

Ne demiÅŸtik?

 

“Unutmayın ki; bir “Ah”la, kendi küllerinden yeni yeni Baharlar, gebe Kışlardan kardelenler derviÅŸ-ir

 

Ve yine bir “Ah”la saltanatlar devrilir!”

 

Sevgilerimle Dilek EJDER

 

 

SEBAHAT HANIM KOY URUNLERÄ° TIKLAYINIZ...

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 â€¹ 
 â€º 
ArÅŸiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FÄ°RMALAR-Ä°Åž DÃœNYASI
STK-Ä°Åž DÃœNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOÄžU KÃœLTÃœR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAÄžLANTILARIMIZ
STK-Ä°Åž DÃœNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FÄ°RMALAR-Ä°Åž DÃœNYASI
DOÄžU KÃœLTÃœR MEDYA