Erdoğan ve Ruhani bizi Şaşırtabilecekler mi?


Bu makale 2017-10-06 19:12:57 eklenmiş ve 555 kez görüntülenmiştir.

Erdoğan ve Ruhani bizi şaşırtabilecekler mi?

 

Sayın Recep Erdoğan, başı olduğu devletin rejimi her ne kadar laik olsa da, kendisi referansını İslam’dan aldığını söyleme cesaretini gösterebilen bir şahsiyet, yani Müslüman!

 

Sayın Hasan Ruhani, adı İslam Cumhuriyeti olan ve anayasasını da İslam’a dayandıran bir devletin başındaki şahsiyet, yani Müslüman!

 

Türklerle Kürtlerin veya Farslarla Kürtlerin yahut Fars, Kürt ve Türklerin birbiriyle başlangıcından günümüze kadarki ilişkilerine girmeyeceğiz. Yalnız bir hatırlatma yapmadan da geçemeyeceğiz. Kürtler tarih boyunca Türklerle bir ve beraber olmuşlardır ve herhangi bir tercihle karşı karşıya kaldıklarında, yine Türkleri tercih etmişlerdir.

 

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölgedeki sınırlar yeniden çizilip yeni devletler ve yeni rejimler sahneye çıkınca, anılan halkların birbirileriyle olan ilişkileri de eskisi gibi kalmadı. Galipler, Birinci Dünya Savaşı yıllarında kendilerini dinlemeyen Kürtleri Türkiye, İran, Suriye ve Irak arasında bölüştürdü. Bu devletler de bünyelerindeki bütün kavimlere eşit ve adil davranacaklarına, ırkçılığı esas alınca, gerisi malum. Hangi devletin Kürtlere ne gibi zulümleri reva gördükleri sadece kimliklerinden dolayı Kürtlere ne gibi bedel ödetildikleri bilinmeyen gerçekler değil.

 

Bilindiği gibi Irak hala işgal altındadır ve orada ayrıca işgalden sonra oluşturulan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ( IKBY)  adında özerk bir yapı var.

 

Sayın Mesut Barzani’nin IKBY başkanı sıfatıyla bağımsızlık referandumu gerçekleştirmesi, bölgeyi olağanüstü derecede hareketlendirdi.

 

Referandumu kendisi için doğrudan bir tehdit olarak gören Türkiye, referandumu gayri meşru ve yok hükmünde ilan etmekle kalmadı ve bunun bedelini ödeteceklerini söyledi.

 

Bu bedel ödetmek Kürtler için gerçekten trajik, ürkütücü ve korkutucudur. Çünkü ne zaman kendilerine bir bedel ödetileceği söz konusu olursa, zihinlerinde, bir zamanlar Diyarbekir surlarında kurulan darağaçlarında sallandırılan mazlum Kürtlerden, Dersim Katliamına ve 33’lerden binlerce faili meçhul cinayetlere kadar birçok olay yeniden canlanır.

 

Sayın Erdoğan bu arada olağanüstü bir çaba ile Kürtlerin içinde yaşadıkları ülkelerle temasa geçti. Böylece belki Türkiye, İran, Irak tarihte birbirileriyle olan ilişkilerinin en yoğun diplomasisini yaşıyorlar bugünlerde.

 

Bir araya gelmeleri hayra mı, şerre mi alamettir, diye sormaya gerek yok. Çünkü nedenini Erdoğan açıkladı: Referandum yapan Kürtlere bedel ödetmek!

 

Peki, Irak Kürtlerinin günahı ne? Irak merkezi hükümetiyle yaşadıkları sorunların ardı arkası gelmeyince ve bu sorunların ceremesini de sürekli Kürtler çekince, onlar da bir çıkış yolu olarak referandumu gördüler. Ve IKBY halkı sandığa çağırdı. Kaldı ki, sayıları milyonları bulan bir toplumun kendisi hakkında iradesini beyan etme hakkı yok mu?

 

Sakın yanlış anlaşılmasın, bu satırların yazarı da haddi zatında referandumu Kürtlere karşı kurulan tuzak olarak görenlerdendir. Fakat öte yandan Barzani’nin kuşatılmışlığını da görmek ve onların hallerinden anlamak gerekir.

 

Keşke Türkiye kendi Kürtleri başta olmak üzere Irak Kürtlerine de olması gerektiği gibi yaklaşsaydı da, bu sorunları bugün yaşamamış olsaydık. Barzani’nin kuşatılmışlığını, çaresizliğini ve bir çıkmaza doğru çekildiğini gören dostların yapmaları gereken şey, Kürtleri fırsat kollayan sırtlanların önüne itmek mi, yoksa elinden tutup arasına almak ve sahip çıkmak mı olmalı?

 

Erdoğan’ın daha yakın bir geçmişte İbadi için söyledikleri hala hafızalardadır. Esed ve hatta İran için de… Ama buna rağmen hepsi ile görüşmek için olağanüstü çaba sarf ediyor.

 

Amaç, Kürtlere, pardon, bazı yetkili ağızların ve kalemşörlerin “aşiret reisi”, “Peşmerge bozuntusu” ve “İsrail uşağı” dedikleri Barzani’ye bedel ödetmek için!

 

Erdoğan 4 Ekim 2017 İran’a günü birlik bir gezi yapıp, Cumhurbaşkanı Ruhani Hameney ile görüştü. Erdoğan hala bedel ödetmek konusunda ısrarlı iken, Ruhani diplomatik bir dil kullandı.

 

Duamız temennimiz, bundan sonraki süreçte de Erdoğan ve Ruhani birer Müslüman oldukları için, eli kanlı seleflerinin (İnönü ve Rıza Şah) izinden gitmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler. Ve Kürtlere yeni bedelleri nasıl ödetecekleri konusunda yoğunlaşmak yerine, inançlarıyla mütenasip ve dillerinden düşürmedikleri kardeşlik hukukuna uygun kararlar alırlar.

 

Kürtler devlet değil, devletlerinde adalet istiyorlar. Eğer Erdoğan ve Ruhani, devletlerinin zarar göreceği veya elden gideceği türünden endişeler taşıyorlarsa, şu sorunun cevabı kendilerini rahatlatacaktır: Milliyet, renk ve dil gibi özellikler Allah’ın birer ayeti, işareti olduklarına göre, bunlarla fıtratlarına tabiatlarına uygun bir muameleyi esas almak bir devleti yıkar veya böler mi, yoksa daha da güçlendirir mi?

 

Her şey gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Saldırılar bölgedeki bütün halklara ve devletleredir. Ya bölgedeki devletler ve halklar olarak birbirinden farklı milliyet, dil, din, mezhep ve diğer özelliklerimizle birlikte birbirimizi olduğu gibi kabul edip ortak düşmana karşı yekvücut olup onurlu bir duruş sergileyeceğiz. Ya da şimdikinden daha zelil durumlara düşmeye hazır olacağız…

 

Bu da bizim ilişkilerimizde ve amellerimizde adaleti mi, yoksa zulmeti mi esas aldığımıza bağlıdır. Tabii ki, bu husus sadece Erdoğan ve Ruhani veya diğer liderler için değil, hepimiz ve herkes içindir.

 

 

 

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Doğu Haber-Doğu Medya-Doğu Kültür Gazetesi
© Copyright 2013 Dogu Medya -Dogukultur. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
DKM MEDYA GROUP -1
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
DKM MEDYA GROUP-2
TÜRKİYE-BÖLGE, FİRMALAR- İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA
SERHAT HABERLER
BAĞLANTILARIMIZ
STK-İŞ DÜNYASI MESAJLAR
STK-DERNEKLER
FİRMALAR-İŞ DÜNYASI
DOĞU KÜLTÜR MEDYA